Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/306 E. 2023/963 K. 24.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/306
KARAR NO : 2023/963
KARAR TARİHİ : 24/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :. … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2022
NUMARASI : 2022/35 Esas 2022/618 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KÖRFEZ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2021
NUMARASI : 2021/222 Esas 2021/180 Karar

DAVACI : …-…
VEKİLLERİ : Av. … – …, Av. …- …
DAVALI : … – …-…
VEKİLİ : Av. … – …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı …’ün 28 Ocak 2020 tarihinde müvekkili …’nden satın aldığı ürünlere ilişkin olarak müvekkili tarafından 0060016 ve 060018 Numaralı 28.01.2020 tarihli İrsaliyeli faturalar düzenlendiğini, ancak davalı dava konusu irsaliyeli fatura alacağına konu borcunu müvekkiline ödemediğini, müvekkili Şirket tarafından Körfez İcra Dairesi 2021/940 Esas sayılı icra dosyasında söz konusu alacağa yönelik davalıya icra takibi başlattığını, davaya konu takibe davalı tarafından itiraz edildiğini, takibin durdurulduğunu, müvekkilinin alacaklarının tahsilini geciktirmek amacıyla yapılan haksız itirazın kısmen iptaline ve 0610018 Numaralı 28.01.2020 tarihli 2001,28-TL tutarında İrsaliyeli faturaya dair takibin bu kısmı için devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu faturaların davacıya elden ödendiği, davacıya borcu olup olmadığı, temel bir borç ilişkisinin bulunmaması durumunda faturanın hukuki sonuç doğurmayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesince; “…mahkememizde görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının ticari dava olduğu ve Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği, Kocaeli Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresinin Kocaeli Ağır Ceza Mahkemelerinin yargı çevresi ile sınırlı olduğu, Körfez İlçesinde müstakil bir Ağır Ceza Mahkemesi olmadığı ve Kocaeli Ağır Ceza mahkemesinin yargı çevresinin ilçemizi de kapsadığı anlaşılmakla, dava dilekçesinin görev yönünden reddine…” gerekçelerine yer verilerek, “1-Davanın görevsizlik nedeni ile reddine, 2-Görevsizlik kararının kesinleşmeden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine dosyanın görevli Kocaeli Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” dair karar verilmiştir.
Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; “… taraf beyanları, bilirkişi raporu, getirtilen bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından davalının esnaf odasında ve ticaret odasında kaydının olmadığı, her ne kadar Körfez Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilmişse de VUK. Madde 177’e göre davalının tacir olmadığı anlaşıldığından yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davanın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılarak, davanın görevsizlik nedeniyle HMK.’nun 114-(1)-e) ve 115-(2) maddeleri uyarınca davanın usulden reddine” dair karar verilmiştir.
Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında karşılıklı verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya, HMK 22/1 maddesi uyarınca dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede;
Dava; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine faturadan kaynaklı başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın Ticari işler başlıklı 3. Maddesi “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.”
Ticari davalar çekişmesiz yargı işleri ve deliller başlıklı 4. Maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava (Ek ibare: 26/06/2012-6335 S.K./1.md.) ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. (2) (Değişik fıkra: 28/2/2018-7101 S.K./61. md) Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.”
Ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler başlıklı 5. Maddesi “(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari (Değişik ibare: 26/06/2012-6335 S.K./2.md.) davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. (2) Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir. (3) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. (4) (Değişik fıkra:26/06/2012-6335 S.K./2.md.) Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yargı çevresindeki bir ticari davada görev kuralına dayanılmamış olması, görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez; Asliye Hukuk Mahkemesi, davaya devam eder.”;
Ticari işletme başlıklı 11. Maddesi “(1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. (2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, ibaresi Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenir*1*(3) Ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan edilir.”;
Tacir başlıklı 12. Maddesi “(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.”
Aynı Kanun’un 16. Maddesi “1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar….”;
Aynı Kanun’un 18. Maddesi “(1) Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür. (2) Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. (3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır. (4) Tacir sıfatına bağlı olan diğer hükümler saklıdır.”
Ticari iş karinesi başlıklı 19. Maddesi “1) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. (2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.”
Tescil başlıklı 40. Maddesi ile her tacir, ticari işletmeye ticaret unvanı ile işletme merkezinin bulunduğu ticaret siciline tescil ve ilan zorunluluğu getirilmiştir. Tüzel kişilerde ticaret unvanın şekli başlıklı 42. Maddesi kollektif ve komandit şirketler 43. Maddede ise anonim, limited ve kooperatif şirketlerin ticaret unvanlarının seçimi ile ilgili TTK 46. Madde açık hükümleri uyarınca düzenlenmeler getirilmiştir.

6102 Sayılı TTK.nun 12.maddesine “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla hakla bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Anılan Yasanın 11.maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” 15.maddesinde de ” İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.
Somut olayda; davacı şirket adına kesilen faturaya dayalı olarak takip başlatmış, davalı, takibe böyle bir borcu olmadığından bahisle itiraz etmiştir. Dosya kapsamında yapılan araştırmalarda davalının Kocaeli Vergi Dairesinde mükellefiyet kaydının bulunduğu, davalının ticaret odası ve esnaf odası kaydının bulunmadığı, Körfez Vergi Dairesi’nin yazı cevabında, gerçek gelir vergisi mükellefi olduğu, dönem içinde elde edilen hasılat tutarının 35.000-TL olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından, taraflar tacir olmadığı gibi uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olmadığı ve mutlak ticari işlerden de olmadığı, davalının gerçek kişi işletmesinin bulunduğu, yıllık alım satım ve gayrisafi iş hasılatı dikkate alındığında 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında esnaf statüsünde olduğu ve tacir olmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın davanın HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması, dolayısıyla Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Körfez 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/05/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/05/2023

Dr. …
Başkan


Üye


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır