Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/275 E. 2023/283 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/275
KARAR NO : 2023/283
KARAR TARİHİ : 17/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/01/2023
NUMARASI : 2022/1075 Esas 2023/14 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/12/2022
NUMARASI : 2022/458 Esas 2022/481 Karar

DAVACI : YAPI VE KREDİ BANKASI ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …-…
DAVALILAR : 1 -… – … – …
2 -… – … – …
3 -… – … – …
4 -SETA EV ALETLERİ GIDA MADDELERİ HIRDAVAT OTOMOTİV İTHALAT İHRACAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’ye olan borcundan dolayı davalılar …, …,… ve SETA EV ALETLERİ GIDA MADDELERİ HARFİYAT HIRDAYAT OTO İTHA. aleyhine Sakarya 3. İcra Dairesi’nin 2019/10402 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını takibin borçlulara tebliğ edildiğini ve borçlular tarafından yapılan itiraz ile 22.10.2019 tarihinde takibin durdurulması yönünde karar verildiğini, yapılan takibin, Beyoğlu 48. Noterliği’ne 13.09.2019 tarih 119269 yevmiye no’lu ihtarnamede belirtilen alacaktan kaynaklandığını muaccel olan toplam 148.823,98-TL üzerinden icra takibi başlatıldığını, dava dilekçesi ekinde sunulan itirazda borçluların müvekkil Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.’ye herhangi bir borcu bulunmadığının ileri sürülerek takibe dayanak kredi sözleşmesine, ödeme emrine, faiz oranı ile birlikte işlemiş olan faiz ve ferilerine itiraz ettiklerini, davalının borçlu olduğunu kabul etmediği bedele ilişkin olarak herhangi bir yazılı belge, makbuz, ibraname vs. de sunmadığını, bu sebeple itirazın hukuki dayanaktan yoksun ve iptalinin gerektiğini davanın kabulü ve davalının yaptığı itiraz sebebi ile %20’den aşağı olmamak üzere davalının İcra inkâr tazminatına çarptırılmasını yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep ve beyan ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 Sayılı Kararı İle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçirilmesine karar verildiği, 01/09/2021 tarihi itibari ile anılan mahkemenin faaliyete geçtiği görülmüştür. Özel mahkemenin kurulması ile genel mahkemenin görevi sona ermiş olduğundan yargılamanın çabukluğu ve ucuzluğu ilkesi gereğince devir ve gönderme kararı vermek gerekmiş” gerekçelerine yer verilerek, “Dava dosyasının Faaliyete geçen Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine devrine ve gönderilmesine” dair hüküm kurulmuştur.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine” dair karar verilmiştir. Bunun üzerine Sakarya 5. AHM tekrar gönderme kararı vermiş, Ticaret mahkemesine gönderilen dosyada bu kez KVYO kararı verilmiştir.
Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi arasında verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, …Hakimler ve Savcılar Kurulu 1. Dairesinin 08/07/2021 tarihli ve 568 Sayılı Kararı İle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçirilmesine karar verildiği, 01/09/2021 tarihi itibari ile anılan mahkemenin faaliyete geçtiği görülmüştür. Özel mahkemenin kurulması ile genel mahkemenin görevi sona ermiş olduğundan yargılamanın çabukluğu ve ucuzluğu ilkesi gereğince devir ve gönderme kararı vermek gerekmiş gerekçelerine yer verilerek, Dava dosyasının Faaliyete geçen Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine devrine ve gönderilmesine dair karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine dair görevsizlik kararı verilmiş, dosyanın tekrar Sakarya 5.Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi üzerine, Sakarya 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/458 E – 2022/481 K sayılı gönderme kararı ile gönderme kararı verilmiş, tekrar Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilen dosyada görev uyuşmazlığının giderilmesi için 2022/1075 E – 2023/14 K. sayılı ilamla dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; eldeki dava dosyasında iki mahkeme arasında gerçek anlamda karşılıklı olarak verilmiş bir görevsizlik veya yetkisizlik kararı bulunmamakta olup, Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen kararın devir kararı niteliğinde olduğu, göreve ilişkin hukuki değerlendirme yapılmadığı ve yargı yeri belirlenme koşullarının bulunmadığı halde merci belirleme koşullarının bulunduğundan bahisle tekrar gönderme kararının verildiği anlaşılmıştır. Bu haliyle yargı yeri belirleme koşulları bulunmamakla birlikte gelişen bu sürecin dava tarihi 19/12/2019 olan dosyada işin görülmesini sürüncemede bıraktığı (Emsal; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2014/25083 E – 2015/133 K. sayılı ilamı, 2014/24005 E – 2014/19895 K. sayılı ilamı, 2014/22509 E – 2014/19872 K sayılı ilamı, 2014/24249 E – 2014/19619 K sayılı ilamı) anlaşılmakla yargı yeri belirleme koşulları oluşmadığından mahalline iadesi gerektiği halde uyuşmazlığın, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince davanın ilk açıldığı Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Sakarya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/02/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023


Başkan


Üye …


Üye

İ…
Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır