Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2609 E. 2023/1927 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2609
KARAR NO : 2023/1927
KARAR TARİHİ : 24/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2018
NUMARASI : 2015/611 Esas 2018/448 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/12/2014
NUMARASI : 2014/853 Esas 2018/1044 Karar

DAVACILAR : 1-… – … – …
2-… – … – …
3-… – … – …
4-… – … – …
5-… -… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVACILAR : 1 -… – … – …
2 -… – … – …
3 -… – …
4 -… – … – …
5 -…- … – …
6 -… – … – …
7 -… – …
DAVALI : NN HAYAT VE EMEKLİLİK ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalıların murisi …’nın 14/01/2014 tarihinde dava dışı ING Bank A.Ş.den 7.000,00-TL bedelli ihtiyaç kredisi kullandığını, taraflar arasında hayat sigortası poliçesi de düzenlendiğini ve prim tutarı 87,21-TL ödendiğini, poliçe teminat miktarının 7.901,82-TL olduğunu, murisin kredi taksitlerini düzenli ödediğini ancak kredi geri ödemesi tamamlanmadan vefat ettiğini, akabinde davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, neticesiz kalınca Kocaeli 7. İcra Müdürlüğünün 2014/3878 nolu dosyası ile takibe geçildiğini, davalının takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalının itirazının iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesine, geri kalan bakiye kredi tutarının kredi kullandıran dava dışı ING Bank A.Ş.ye kredi poliçe sorumluluk kapsamında davalı sigorta şirketi tarafından ödenmesine karar verilmesini istemiş ve bu istemini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli olmayan mahkemede görüldüğünü, ayrıca davacıların dava hakkı ve davacılık sıfatları bulunmadığından davanın husumet eksikliğinden reddi gerektiğini, müteveffanın beyan yükümlülüğüne kasten aykırı davrandığını, ölümünden sonra yapılan araştırma birçok hastalığının bulunduğunun tespit edildiğini, bunların bilgisi dahilinde olmasına rağmen sigortacıya bildirmekten kaçındığını, ölüm ile hastalıklar arasında illiyet bağı bulunduğunu, müteveffanın tazminat ödenmeyecek durumlar hakkında bilgi sahibi olduğunu belirterek davanın reddine, % 20’den az olmamak üzere icra kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesince; “…davalı sigortacının ticari işletmesini ilgilendirdiği, kullandırılan kredi ticari işlerden olup 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 3.madesindeki ticari işlerden olduğu, aynı kanunun 4 maddesi uyarınca, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına Ticaret Mahkemesi bakacağı, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Yasanın 2 maddesi uyarınca “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” yasa hükmü olduğu, davaya bakmak, Ticaret Mahkemesinin görevine girdiğinden, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine dosyanın görevli Kocaeli Ticaret mahkemesine gönderilmesine…” dair karar verilmiştir.
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; “…murisin ihtiyaç kredisi kullanırken yaptırmış olduğu kredili hayat sigorta poliçelerinden kaynaklandığı ve bu sözleşme ilişkisinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kalması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine, tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna….” dair görevsizlik kararı verilmiştir.
Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında karşılıklı verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
Dava, ihtiyaç kredi sözleşmesine istinaden düzenlenen uzun süreli kredi hayat poliçesi kapsamında ödenmeyen tazminatın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış olup, davalı sigortacının ticari işletmesini ilgilendirdiği, kullandırılan kredi ticari işlerden olup 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 3.madesindeki ticari işlerden olduğu, aynı kanunun 4 maddesi uyarınca, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarına Ticaret Mahkemesi bakacağı, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı Yasanın 2 maddesi uyarınca “Asliye ticaret mahkemesi ile Asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” yasa hükmü olduğu, davaya bakmak, Ticaret Mahkemesinin görevine girdiğinden gerekçesi ile Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verdiği görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, davanın dayanağı davacıların murisi ile dava dışı İNG Bankası arasında imzalanan 18/02/2013 tarihli ihtiyaç kredisine istinaden aynı tarihte davacı bankanın İNG Emeklilik A.Ş. tarafından düzenlenen uzun süreli kredi hayat poliçesi kapsamında murisin vefatı nedeniyle ödenmesi gereken bedelin tahsiline ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 2. maddesinde “Bu kanunun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiş, yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlığın tüketici kredisinden kaynaklanması nedeniyle 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı, TTK’ya göre mutlak eden nispi ticari dava olmadığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Yasanın 23.maddesinde bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörülmüştür. (Emsal; Yargıtay 3. HD 2020/3785 E – 2020/6105 K , Yargıtay 17. HD 2019/5478 E – 2020/5460 K sayılı ilamları) Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre uyuşmazlığın Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kocaeli 4. Asliye Hukuk (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/11/2023


Başkan


Üye


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır