Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2069 E. 2023/1365 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2069
KARAR NO : 2023/1365
KARAR TARİHİ : 22/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : DR. … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/02/2023
NUMARASI : 2023/77 Esas 2023/100 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARAMÜRSEL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2022
NUMARASI : 2022/292 Esas 2022/575 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi ve Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı tarafa 2016 ve 2017 yıllarında olmak üzere defalarca büyükbaş hayvan alım satımı yapıldığını, işbu yapılan satış karşılığında davalı ileri tarihli senet vermekte ve hayvanları Bitlis’ten Karamürsel’ e getirip üçüncü kişilere satışını gerçekleştikten sonra senet bedellerini ödediğini, davalı tarafın itirazında haksız olarak dile getirdiği şekilde müvekkil hesabına yaptığı ödemelere ilişkin havale ve eft dekontları takip konusu senede ilişkin olmayıp taraflar arasında defalarca yapılan ticarete ilişkin ödemeler olduğunu, bu nedenle davanın kabulüne, itirazın iptaline ve takibin devamına, asıl alacağın %20’ sinden aşağı olmamak üzere, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi özetle; müvekkili …’ün hayvancılık ile uğraşmakta olup zaman zaman davacının da bulunduğu bölgeden hayvan almakta olduğunu, aldıkları hayvanların Karamürsel’de besiciliğini yapmakta olduğunu, müvekkilinin, 2016 yılında davalıdan hayvan satın aldığını, satın almış olduğu mallar karşılığında bir miktar para ve vade tarihi 25.09.2016 olan 600.000 TL bedelli takip dayanağı senedi davalıya verdiğini, 27.09.2016 tarihinde Ziraat Bankası Karamürsel şubesinden 250.000 TL ve 100.000-TL para açıklama kısmına
… hayvan ödemesidir yazarak davalı …’in TR… Iban hesabına Güroymak Bitlis şubesine havale/eft yaptığını, 03.10.2016 Tarihinde Ziraat Bankası Karamürsel şubesinden 155.000 TL para açıklama kısmına ,,, hayvan ödemesidir yazarak davalı …’in TR… Iban hesabına Güroymak Bitlis şubesine havale/eft yaptığını, yine ekte sunulu banka dekontlarından görüleceği üzere müvekkilinin senedin vade tarihinden 12 gün sonra olan 07.10.2016 Tarihinde Ziraat Bankası Karamürsel şubesinden 500.000 TL para açıklama kısmına … hayvan ödemesidir yazarak davalı …’in TR… Iban hesabına Güroymak Bitlis şubesine havale/eft yaptığını, dolayısıyla müvekkilim takibe konu belgeye istinaden davalı tarafa borcunu ödediğini, fakat farklı şehirlerde olmaları ve müvekkilinin karşı tarafa duymuş olduğu güvenden dolayı senedi alamadığını ,davalı tarafın daha sonra kötü niyetli olarak vadesi geçtikten 6 yıl sonra senedi davası konusu takibe konu ettiğini belirterek, haksız, kötü niyetli, hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, borca ve ferilerine itirazlarının kabulü ile takibin/ ödeme emrinin iptaline, davacı tarafın kötü niyetli olması nedeniyle asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesince; “…Kambiyo senetlerinden olan bonoya dayalı eldeki uyuşmazlık 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca mutlak ticari davalardan olup bu uyuşmazlıkların asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi kamu düzenindendir ve bu husus re’sen gözetilir. Mahkememizin asliye ticaret mahkemesi sıfatı bulunmadığından…” gerekçelerine yer verilerek, “1-Açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, 2-HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli kocaeli nöbetçi asliye ticaret mahkemesi’ne gönderilmesine…” dair karar verilmiştir.
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesince; “…uyuşmazlığın 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, (Emsal Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/17098E.-2019/3745K. sayılı ilamı) ticari dava niteliğinde bulunmayan uyuşmazlığa ilişkin olarak 6100 sayılı HMK’nın 2. Maddesi uyarınca genel hükümlere ve yerleşik Yargıtay kararlarına (Emsal 20. HD 2016/8698 E., 2016/9227 K. ve 17.10.2016 günlü kararı; 3. HD 2017/10768 E., 2017/16148 K. ve 20.11.2017 günlü kararı, Yargıtay HGK 2014/19-1241 E., 2016/1033 K. ve 09.11.2016 günlü kararı) göre genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğundan mahkememizin görevsizliğine…” dair görevsizlik kararı verilmiştir.
Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi ile Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında karşılıklı verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
Dava, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış olup, mahkemesince kambiyo senetlerinden olan bonoya dayalı eldeki uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca mutlak ticari davalardan olduğu ve bu uyuşmazlıkların asliye ticaret mahkemelerinde görülmesi kamu düzenindendir gerekçesi ile Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verdiği görülmüştür.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunundan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar (ERİŞ Gönen, Gerekçeli- Açıklamalı- İçtihatlı 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, Seçkin Yayınevi, 1. Baskı, Mart 2013, 1. Cilt, Sh, 323).
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalara göre, davacı tarafın dayandığı 15/03/2016 tanzim, 25/09/2016 vade tarihli, 600.000 TL’ bedelli bonoya istinaden 2022 yılında ilamsız icra yoluyla takip başlatığı, davalı tarafın yetkiye, borca ve tüm ferilerine yönelik itirazı neticesinde takibin durduğu, duran takibin devamını sağlamaya yönelik davacı tarafın itirazın iptali davası açtığı, davalının tacir olduğuna yönelik bir iddiada bulunulmadığı, HGK’nın 04/07/2007 gün 2007/18-153E – 2007/183K sayılı kararında da belirtildiği gibi uyuşmazlığın kaynağının zamanaşımına uğramış bono olduğu, zamanaşımına uğrayan bonoların da kambiyo senedi niteliğinde olmayıp, taraflar arasındaki ilişkiyi ispata yönelik yazılı delil başlangıcı sayıldığı, davanın mutlak ticari dava olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2023

Dr. …
Başkan


Üye


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır