Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1721
KARAR NO : 2023/1109
KARAR TARİHİ : 15/06/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : DR. … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2023
NUMARASI : 2023/293 Esas 2023/315 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AKYAZI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2023
NUMARASI : 2023/419 Esas 2023/409 Karar
DAVACI : … – … – …
DAVALI : AKBANK TÜRK .A.Ş. – [25999-48953-74884] UETS
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan Davalar (Menfi Tespit)
Taraflar arasında görülen davada Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil … ile davalı Firma olan AKBANK T.A.Ş. arasındaki kredi sözleşmesi uyarınca davacının uzun yıllardır kredi kartı hizmetinden yararlanmakta olduğunu, 05.04.2020 tarihinde davacının başına talihsiz bir siber saldırı gerçekleştiğini ve hesabından 13.526 TL çekildiğini, bu olayda sorumluluğu bulunan banka kendi üzerine düşen görevi yerine getirmediğini ve davacının büyük oranda mağdur edildiğini, Siber Saldırının gerçekleştiği tarihte davacının telefonu tamamen kapatıldığını ve kullanılamaz duruma getirildiğini, daha sonra sanal kart oluşturulup; 05.04.2020 tarihinde saat 16.00 -17.00 sıralarında ilk işlem 05.04.2020 tarihinde 16.29’da MONODİRECT iş yerinden 24.514,00 UAH, daha sonra sırasıyla saat 16.37’de EASPAY MOBİLE ‘den 1.197,08 TL, 16.40’DA MONO BANK KİEV UAH’dan 6.212,34.TL ve 16.42’de MONOBANK KİEV UAH’dan 6.116,82.TL olup toplamda 13.526,24.TL para çekildiğini, bu çekimler yapıldıktan sonra ancak kartın bloke edildiğini, aynı zamanda telefonun tamamen siber saldırıya maruz kaldığı için bankanın yolladığı bilgilendirme mesajları görülemediğini, durum farkedildiğinde telefona giriş yapılmaya çalışılmış ancak mobil uygulamanın silindiği ve telefonun kendiliğinden sessize alındığı ve herhangi bir işlem yapılmayacak derecede siber saldırıya uğradığının anlaşıldığını, bu sebeple bilgi alınması amacıyla davacının kızının telefonuyla müşteri hizmetlerini aramış ve durumdan haberdar olduğunu, harcama İtiraz Formu yollanarak bankaya yapılan başvuruda banka hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemiş olup türlü türlü bahaneler sunarak durumdan haberdar olmayan davacıyı suçlamış ve haksız çekilen paranın iadesini yapmadığını, bunun üzerine müvekkilinin hesap kesimi gerçekleşmiş borcu olmayan parayı 27.05.2020 tarihinde ödemek durumunda kaldığını, Akbank T.A.Ş. ile yapılan kredi sözleşmesi uyarınca verilen karttan; davacının rızası olmadan çekilen 13.526-TL bedelin davacıya iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusunun bankacılık işlemlerine ilişkin olduğunu, 6100 sayılı HMK’nın 114/1/c maddesi uyarınca davanın görüleceği mahkemenin görevli olup olmaması davanın şartı olduğunu, bu kapsamda 6102 sayılı TTK 5/2 maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevi içinde bulunan ve 4. Madde hükmü uyarınca ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek işlere Asliye Ticaret Mahkemesi’nde bakdığını, nitekim TTK 4/1/f maddesi uyarınca da “Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.”. bu nedenlerle, huzurda görülmekte olan davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan görev itirazımızın kabulü ile davanın görev yönünden reddedilmesini talep etme zaruretimiz hasıl olduğunu, dava konusu olay bakımından müvekkilimiz bankaya husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davacı dava konusu olayda söz konusu siber saldırıya konu işlemlerin bilgisi ve rızası dışında gerçekleştirildiğini iddia etmekte olduğunu, bir an için davacının iddialarının doğru olduğu düşünülse dahi, söz konusu işlemler yalnızca davacının bildiği internet bankacılığı şifresi ve davacının cep telefonuna gönderilen şifreler ile gerçekleştirildiğini, davacının müvekkil bankaya değil, dava konusu işlemleri gerçekleştiren şahıslara husumet yöneltmesinin gerektiğini, davacının uğradığı bir zarar varsa bu durumdan fayda sağlayan, dava konusu işlemleri gerçekleştiren üçüncü kişiler olduğunu, hukukumuzun temel ilkeleri sorumluluk hususunu illiyet bağı prensibi kapsamında düzenlemekte olduğunu, somut olay bakımından davacı iddiaları kabul edildiğinde, davacının zararının oluşmasına sebebiyet veren kişilerin dava dışı üçüncü kişiler olduğunu, illiyet bağı prensibi uyarınca davacının zararının oluşmasına sebebiyet veren kişilerin, bu fiillerinden dolayı sorumlu tutulmaları gerekirken somut olay bakımından herhangi bir fiil içinde bulunmayan, dolayısıyla hakkında illiyet bağı kurulamayan müvekkil bankaya husumet yöneltilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle, asla kabul anlamına gelmemek üzere, huzurdaki davada davacı, dolandırıcılık eylemi ile karşı karşıya kaldığını iddia ettiğinden işbu davayı bu eylemi yapan kişi/kişilere yöneltmesi gerektiğini, bu nedenle davanın öncelikle müvekkilimiz banka yönünden husumet sebebiyle reddi gerektiğini, işbu haksız ve dayanaksız davanın öncelikle usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde esastan reddine yargılama ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararına istinaden, 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçmiş olduğundan, dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Sakarya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine…” dair karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesince; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine..” dair karar verilmiştir.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/10/2022 tarih 2022/735 Esas 2022/781 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince esasa ilişkin verilen karar, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03/05/2023 Tarih ve 2023/864 Esas – 2023/666 Kararı ile kaldırılmıştır. Bunun üzerine Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi tekrar gönderme kararı vermiş, Sakarya Asliye Ticaret mahkemesine gönderilen dosyada bu kez KVYO kararı verilmiştir.
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi arasında karşılıklı verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararına istinaden, 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi faaliyete geçmiş olduğundan, dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Sakarya Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine dair karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmiştir. Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/10/2022 tarih 2022/735 Esas 2022/781 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesince esasa ilişkin verilen karar, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 03/05/2023 Tarih ve 2023/864 Esas – 2023/666 Kararı ile kaldırılmıştır. Dosyanın tekrar Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi üzerine, Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/419 E – 2023/409 K sayılı gönderme kararı ile gönderme kararı verilmiş, tekrar Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilen dosyada görev uyuşmazlığının giderilmesi için 2023/293 E – 2023/315 K sayılı ilamla dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 25/06/2020 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. (Emsal; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/1760 E – 2022/2689 K sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/06/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/06/2023
Dr. …
Başkan
…
…
Üye
…
…
Üye
…
…
Katip
…
¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır