Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3504 E. 2022/1934 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3504
KARAR NO : 2022/1934
KARAR TARİHİ : 25/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2022
NUMARASI : 2021/1202 Esas 2022/826 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAPANCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 22/10/2021
NUMARASI : 2020/449 Esas 2022/386 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : KOÇBEY SU VE MEŞRUBAT PAZARLAMA SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av…. – …, Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili Av. …’ın 22/02/20117 havale tarihli dilekçesi ile; Davalının müvekkiline 78.957,18 TL borcu olduğunu, davalının bu borcu 18/07/2016 tarihli mutabakat formu ile de borcunu kabul ettiğini, müvekkilince yapılan her türlü sözlü ve yazılı tabele rağmen davalının müvekkiline alacağını ödemekten kaçtığını, bu alacağına kavuşmak amacı ile müvekkilinin davalı borçlu aleyhine Sapanca İcra Dairesinin 2017/93 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu takibe davalı şirketin haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu,İşbu davaya konu itirazın, müvekkilinin hakkına kavuşmasını uzattığını ve borcu ödemekten kaçınmak amacıyla kötü niyetle yapıldığını, Davalının, Sapanca İcra dairesinin 2017/93 esas sayılı dosyası ile başlatılmış olan icra takibine yapılan itirazın iptalini, davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına yükletilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince 23/02/2017 tarihinde Hazırlık Tensip Tutanağı hazırlanmış olup; Sapanca İcra Dairesine müzekkere yazılarak; 2017/93 esas sayılı dosyanın Mahkemelerine gönderilmesi istenilmiş olup; ilgili dosya incelemek için dosyaları arasına alınmıştır.
Davalı / Karşı Davacı vekili Av. …’nun 04/04/2017 havale tarihli dilekçesi ile; Davacı tarafın açmış olduğu itirazın iptali davasında 4 adet faturaya dayandığını, davacı yanın dava dilekçesinde ne ticari ilişkiden ne de mallardaki ayıplardan bahsedilmediğini, bu hatalı mallar nedeniyle müvekkilin çok ciddi manada üretim kaybına hemde müşteri siparişlerinin iptali ve hatalı ürünlerin yerine yeni ürünlerin gönderilmesi nedeni ile zarara uğradığını,gelen şikayetler üzerine kalite kontrol sorumlusu tarafından rapor düzenlendiğini, bu durumunu davacı olarak paylaşılarak ortam çözüm yıllarına gidilmeye çalışıldığını. Halen müvekkil şirketin elinde davacıdan alınan ayıplı partiden kalan kapakların mevcut olduğunu,kahağın ayıbından dolayı makinelerin durduğunu, davacı yanın talep etmiş olduğu %20 haksız icra tazminatının hukuka aykırı olduğunu, karşı dava açtıklarını, davacı- karşı davalının vermiş olduğu ayıplı mallar nedeniyle uğradıkları zararların tespiti ile bu zararların şimdilik 1.000 TL’ sinin davalından alınmasını, malların ayıplı olmasından dolayı öncelikle mahsup – ödemezlik defini ileri südüklerini ve açılan asıl davanın reddini talep ettiklerini, karşı davalarının kabulü ile karşı davalının vermiş oduğu ayıplı mallar nedeniyle uğradıkları zararın tespiti, karşı davalının alacağı çıkması durumunda müvekkilin zararlarının müvekkilin ödeyeceği miktardan düşürülmesini takasına karar verilmnesini, haksız takip nedeniyle %den az olmamak kaydıyla haksız icra tazminatına ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

Davacı / Karşı Davalı vekili Av. …’ın 12/04/2017 havale tarihli dilekçesi ile; Davalı / karşı davacının taleplerinin kabul edilemez olduğunu, müvekkilce sağlanan ürünlürin ayıplı ürünler olmadığını, müvekkil tarafından teslim edilen ürünlerin bizzat davalı/ karşı davacıya ait kalite kontrollerinden geçirilip alındığını, müvekkilce sağlanan ürünlerin ayıplı olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, ayıplı olma ihtimali düşünülse bile zamanaşımı defini ileri sürdüklerini, davalı/ karşı davacının tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını, yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, karşı tarafın inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı/ Karşı Davacı vekili Av. ….’nun 24/05/2017 havale tarihli diekçesi ile; Davacı/ karşı tarafın mallarının ayıplı olduğunu, müşterilerin eline ulaştığında çeşitli zararlar meydana geldiğini, bayilerin şikayetleri sonucunda müvekkilinin bayilerin zararını tazmin etmek zorunda kaldığını, bu zararların faturalarının müvekkiline kesildiğini, ayıbın türünün gizli ayıp olduğunu, kapaklardaki ayıbın gizli olduğunu, kapakların ayıplı olduğunu, makinelerle şişelere monte edilme aşamasına gelmeden önce anlaşılmadaığınnı, bazılarında şişerelerin ihraç edildikten sonra anlaşıldığını, ayıp bildiriminin zamanında yapıldığını, zararların tüm ve tek kaynağının ayıplı kapaklar olduğunu, müvekkil davacı/ karşı davalı sıkıntıyı çözdüğünü beyan ettiği için bu şirketle ticarete devam edildiğini, ayıp nedeniyle uğranılan zararların tazmininin gerektiğini, zamanaşımı süresi dolmadığını, açılan asıl davanın reddini, karşı davalarının kabulünü, müvekkilinin uğradığı zararın tespiti ve şimdilik 1.000 TL’sinin alınmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı/ karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı/ Karşı davacı vekili Av. … 09/03/2018 havale tarihli dilekçesi ile; müvekkilin ayıplı mallar nedeniyle uğradığı zararların bilirkişi tarafından hesaplanmasını talep ettiklerini, önceden belirtmiş oldukları birtakım belgeleri işbu dilekçeleri ile dosyaya sunduklarını, Delilleri arasında 2017 yılına ait fatura olduğunu, 2017 yılına ait ticari defterlerin de incelenmesine karar verilmesini, incelemenin müvekkilinin Güldibi … adresinde yapılmasını talep ettiklerini, ayıplı mallar nedeniyle uğradığı zararların hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 08/07/2021 tarihli müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin 568 sayılı kararnamesi ile Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olduğu, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı ile de Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği dikkate alındığında mahkememizin davaya bakmakta görevsiz olduğu anlaşılmış bu nedenle davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine” dair hüküm kurulmuştur.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine” dair karar verilmiştir.
Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi arasında verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, mahkemelerinin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı, Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 22/02/2017 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. (Emsal; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/1760 E – 2022/2689 K sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır