Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/3324 E. 2022/1919 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/3324
KARAR NO : 2022/1919
KARAR TARİHİ : 25/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2022
NUMARASI : 2022/652 Esas 2022/1275 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAPANCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TARİHİ : 04/11/2021
NUMARASI : 2020/25 Esas 2021/400 Karar

DAVACI : S.G.S.SUPERVİSE GÖZETME ETÜD KONTROL SERVİSLERİ ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLLERİ : Av. …- …
DAVALI : KOÇBEY SU VE MEŞRUBAT PAZARLAMA SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, dünyanın lider gözetim, denetim, test ve belgelendirme kuruluşu olduğunu, pek çok alanda, ürün, süreç ve sistemlerin, ulusal ve uluslararası standart ve mevzuata ya da müşterileri tarafından belirlenen standartlara uygunluğunu test ederek, denetleyerek yine tabii olduğu ilgili standartlarda belgelendirmekte olduğunu, belgelendirme hizmetlerine ilişkin olarak verilen hizmetlerin içerikleri ise müşteri talebi ile değişkenlik gösterdiğini, müşteriler, kendilerine hizmet sağlayacak tedarikçileri için müvekkili şirketi görevlendirerek müşterinin talep ettiği uluslararası standartlarda müşteri tedarikçisinin denetimini yerine getirdiğini, bu denetimler, haberli, habersiz ve yarı haberli olarak denetimler düzenleyerek hizmet verdikleri şirketlerin müşteri taleplerine uygunluğu müvekkili şirketçe kontrol edildiğini, davalı şirket ile “DISNEY ILS DENETİMİ” yönündeki talebi için görüşmeler yapıldığını ve teklif metni (denetim istek formu) gönderilerek haberli denetim usulü ve ücreti ile ilgili bilgilendirmeler yapıldığını, davalı şirket tarafından kaşelenip imzalanmış 19.08.2019 tarihli (EK-1 teklif metni/denetim istek formu) metinde yazılı olan “Ekteki Genel Hizmet Koşulları doğrultusunda, onaylanan denetim tarihi / aralığının iptali veya ertelenmesinin talep edilmesi durumunda, onaylanan denetim tarihi / aralığından 5 iş günü öncesinde (08:00 – 17:00 saatleri arasında) yazılı talep geçilmesi gerekmektedir. Aksi halde, toplam denetim bedeli tarafınıza yansıtılacaktır. Denetimi onaylamanız, bu koşulları kabul ettiğinizi gösterir.” ibaresi uyarınca denetim yapılacak olan müşterinin en geç 5 iş günü önceden denetim planını iptal etmesi yahut ertelemesi gerektiğini, davalı şirket, görüşmeler aşamasında denetim talebini “DISNEY SEDEX” olarak değiştirdiğini ve müvekkili şirketin “DISNEY SEDEX” denetimine ilişkin teklifini onayladığını, müvekkili şirket tarafından planlama da buna göre yapıldığını, sonrasında davalı tarafından “DISNEY SEDEX” denetimi için de tarih revizesi istendiğini ve müvekkili şirket tarafından tarih değiştirilerek 26.08.2019 olarak planlandığını, davalı şirket, 26.08.2019 tarihinde yapılması planlanan “DISNEY SEDEX” denetimini iptal etmek istediklerini ve denetimin “DISNEY ILS” olarak yapılmasını istediklerini 22.08.2019 tarihinde bildirdiklerini, bu yeni talebe yönelik olarak müvekkili şirket tarafından “DISNEY ILS” denetimi için yeni bir ücret teklifi iletildiğini, iptal edilen “DISNEY SEDEX” denetimine ilişkin olarak da iptal süreci ve düzenlenecek olan fatura bakımından davalı şirket ile müvekkili şirket arasında ekte yer alan yazışmaların gerçekleştirildiğini, “DISNEY SEDEX” denetiminin süresi içinde iptal edilmemesinden doğan ve teklif metninde açıkça belirtilmiş olan bedel için müvekkili şirket tarafından 23.08.2019 tarih ve CBE2019000000859 numaralı fatura düzenlendiğini, faturanın, daha önce davalı şirkete yapılan izahat ve imzalı teklif metnine rağmen ödenmemesi üzerine Beyoğlu 17. Noterliği 03.09.2019 tarih ve 13325 yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnameden sonra dahi ödenmeyen fatura alacağı üzerine Sapanca İcra Müdürlüğü 2019/537 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı şirket haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ve arabuluculuk sürecinde de anlaşma sağlanamadığını, tüm bu sebeplerle Sapanca İcra Müdürlüğü 2019/537 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline ve alacaklarının faiziyle davalıdan tahsiline, davalı yanın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesine özetle; müvekkili Şirket, “FUSKA” markası ile Türkiye’de satışlarını sürdüren, 20’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren sektöründe önde gelen firmalardan birisi olduğunu, ürünlerin gıda maddesi olmasından dolayı, müvekkili şirketin riayet etmesi gereken birçok kalite ve yeterlilik standardı mevcut olduğunu, ülkemiz kalite standartlarının dışında ihracat yapabilmesi bakımından edinmesi gereken birçok kalite ve yeterlilik standardı bulunduğunu, müvekkili şirket bu bağlamda, dünyanın önde gelen firmalarından “DISNEY” şirketiyle yapacağı işbirliği kapsamında denetim şirketinin yapacağı denetlemeye ihtiyaç duyduğunu, “DISNEY” firması müvekkili şirket fabrikasında uluslararası çalışma standartlarının olup olmadığının denetlenmesi bakımından yeterlilik belgesi şartı arandığını, “DISNEY” firması “ILS” denetimi olarak bilinen “International Labor Standarts” (Uluslararası Çalışma Standartları) denetimi bakımından davacı şirketten bilgi talep edildiğini, davacı şirket başından beri DENETİM YETKİSİ OLMAMASINA rağmen denetimin yapılabileceğini müvekkili şirkete belirttiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket İhracat Sorumlusu … arasında gerçekleşen mail yazışmalarından görüleceği üzere davacı taraf başından beri denetim yapabileceğini bildirdiğini, oysaki mail içeriğinde yer alan “DISNEY” firmasının yetkilendirdiği denetim kuruluşları arasında davacı firmanın bulunmadığını, bunun anlamı müvekkili şirketin ihtiyacı olan “ILS” denetiminin davacı firma tarafından yapılmasının mümkün olmadığı olduğunu, davacı tarafın, bu defa “DISNEY”‘in ILS denetimini SEDEX denetimine çevrilebileceğinin belirtilmesinin ardından 19.08.2019 tarihinde elektronik ortamdan, müvekkili şirket imza yetkilisinin onayı olmaksızın denetim oluşturduğunu, 19.08.2019 tarihli Teklif Formunda yer alan imza, şirket imza yetkilisi tarafından atılmadığını, bu bakımından; sözleşme hükümlerinin geçerliliği bulunmadığını, müşteri “DISNEY” tarafından davacı firmanın SEDEX denetiminin de ILS denetimi gibi kabul edilmeyeceğinin belirtilmesi üzerine, 22.08.2019 tarihinde denetimin iptal edildiğini, davacı taraf yazışmaların başından beri denetimi yapma yetkisinin olmadığını bilmesine rağmen müvekkili şirketi hatalı şekilde yönlendirdiğini, müvekkili şirketçe denetim yetkisinin olmadığının tespitin ardından da denetimin iptal edildiğini, davacı taraf, bu defa da sözleşme hükümlerini öne sürerek kanun ve ticari teamüllere aykırı olarak hiçbir zaman vermediği hizmetin bedelini talep etme yoluna gittiğini, müvekkili şirketin iradesi dışında davacının yetkisiz olmasından kaynaklı olarak iptal edilen denetim bedelinin tamamı müvekkili şirkete fatura edilmeye çalışıldığını, fatura içeriğinden de anlaşılacağı üzere; yapılmamasına rağmen 2.879-TL denetim bedeli ve 863-TL yol bedeli müvekkili şirketten haksız yere talep edildiğini, haksız bedel Sapanca İcra Müdürlüğü’nün 2019/537 E. Sayılı dosyası ile icraya konu edildiğini ve yapılan itiraz neticesinde de işbu dava ikame edildiğini, tarafların bir araya gelmeden yaptıkları akitlere dair MESAFELİ SÖZLEŞMELERE DAİR YÖNETMELİK amir mevzuat niteliğinde olduğunu, nitekim bu tür durumlarda, sözleşmeye ve edime ilişkin ayrıntılar hakkında yeterli bilgi sahibi olmadan, piyasada sunulan aynı türden hizmetlere ilişkin sözleşme koşulları ile karşılaştırma yapmadan akdediliyor olmaları sebebiyle, bu hallerde de bilgi eksikliğinin giderilmesi için tüketicinin sözleşme ve edim hakkında aydınlatılması ve kendisine bir cayma hakkının verilmesi uygun bulunduğunu, müşteri “DISNEY”in öngördüğü denetimi yerine getirmesi mümkün olmayan davacının denetimi, 19.08.2019 tarihinden 3 gün sonra 22.08.2019 tarihinde süresinde iptal edildiğini, bu bakımdan, müvekkili şirketin davacı tarafa gerçekleşmeyen denetim faaliyeti için tazminat, cezai şart vb. borcu bulunmadığını, davacı tarafın vermediği hizmetlerle ilgili talepte bulunması hakkaniyete aykırı olduğunu, tüm bu sebeplerle müvekkili şirket aleyhine ikame edilen iş bu davanın reddine, Sapanca İcra Müdürlüğü’nün 2019/537 E.sayılı icra dosyasının iptaline, haklarında yürütülen icra takibinin davacı tarafın var olmayan bir alacağın tahsili amacıyla gerçekleştirildiği nazara alındığında, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesine talep emiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 08/07/2021 tarihli müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin 568 sayılı kararnamesi ile Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Ticaret Mahkemesi kurulup faaliyetine başlamış olduğu, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararı ile de Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği dikkate alındığında mahkememizin davaya bakmakta görevsiz olduğu anlaşılmış bu nedenle davanın görevsizlik sebebiyle usulden reddine” dair hüküm kurulmuştur.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine” dair karar verilmiştir.
Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi arasında verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla), Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, mahkemelerinin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı, Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 13/01/2020 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. (Emsal; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/1760 E – 2022/2689 K sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Sapanca Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır