Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2531 E. 2022/1701 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2531 – 2022/1701
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2531
KARAR NO : 2022/1701
KARAR TARİHİ : 20/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : ….
KATİP : ….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 01/06/2022
NUMARASI : 2022/257 Esas

DAVACI : MÜLKÜN GAYRİMENKUL ANONİM ŞİRKETİ-
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : ŞEKERBANK TÜRK ANONİM ŞİRKETİ -GENEL MÜDÜRLÜĞÜ-
VEKİLLERİ : Av. …
Av. ….
DAVANIN KONUSU : Vefa Hakkına Dayalı Tapu İptali Ve Tescil

Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih, 2022/257 Esas null/null sayılı kararının, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli İli, Karamürsel İlçesi, Dereköy Mahallesi, Kavak Mevkiinde kain ve tapunun 149 Ada, 8 Parsel sayısında kayıtlı (7 Adet 7 Katlı ve 6 Adet 6 Katlı Betonarme Apartman ve Arsası) vasıflı ana taşınmazda A-3 Blok (10); A-4 Blok (2) – (5) – (9)- (11); A-5 Blok (1) – (3) – (11); A-7 Blok (1) – (3) – (11); A-8 Blok (1); B-1 Blok (2) – (6) – (8) – (10); B-2 Blok (1) – (5 ) – (7) – (9); B-3 Blok (1) – (3) – (5) – (8) – (10); B-4 Blok (1) – (3); B-5 (1) – (3) bağımsız bölüm nolu toplam 29 adet mesken vasıflı taşınmazın davalı adına kayıtlı olması durumunda taşınmazların 3. Kişilere devrinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davaya esas olan dosyada sureti bulunan şirket ile davalı banka arasında imzalanan 01/11/2021 tarihli geri alım hakkına ilişkin sözleşme imzalandığını, sözleşmenin 4.7 maddesine göre “sözleşme süresi boyunca taşınmazların kullanımı hakkı Mülkün Gayrimenkul A.Ş’ye ” bırakıldığını, sözleşmenin kendisine verdiği haklar kapsamında ve bankanın bildiği üzere mülkiyeti kendisine ait olan bir kısım taşınmazların 3. kişilerle önceden imzaladığı sözleşmeye göre kiraya veren ve diğer hakları kullanmaya devam ettiğini, mahkeme tarafından verilen tedbir kararına ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı olarak İstanbul 10. İcra Müdürlüğü 2020/2226 Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibi nedeniyle Karamürsel İcra Müdürlüğü 2020/245 Talimat sayılı dosyasına talimat yazıldığını, söz konusu taşınmazların tahliye işlemlerinin başladığını, bir kısım taşınmazın tahliye işlemlerinin yapıldığını, diğer taşınmazlar ile ilgili olarak taşınmazda ikamet eden kiracılara tahliye için 15 günlük süre verildiğini, mahkemede görülmekte olan davanın taşınmazın aynına ilişkin bir dava olduğunu, dava sonunda taşınmazların adına tesciline karar verilme ihtimalinin yüksek olduğunu, dava tarafça mülkiyeti ihtilaflı olan ve tedbir kararı verilmiş taşınmazlarla ilgili olarak zorlama maksadıyla icra marifetiyle tahliye işlemleri yapması yapmaya kalkışmasının hukuka aykırı ve hakkın kötüye kullanılması ilkelerine aykırı olduğunu belirterek davada karar verilinceye kadar davalı tarafça İstanbul 10. İcra Müdürlüğü’nün 2020/245 Talimat sayılı dosyasında taşınmazın tahliye işlemlerinin durdurulması ve tahliye yapılmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesinin 09/05/2022 tarihli ara kararında özetle: “davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin dava değeri olan 1.000.000,00 TL’nin %15’i oranında teminat karşılığında kabulü ile; dava konusu Kocaeli İli, Karamürsel İlçesi, Dereköy Mahallesi, Kavak Mevkiinde kain ve tapunun 149 Ada, 8 Parsel sayısında kayıtlı (7 Adet 7 Katlı ve 6 Adet 6 Katlı Betonarme Apartman ve Arsası) vasıflı ana taşınmazda A-3 Blok (10); A-4 Blok (2) – (5) – (9)- (11); A-5 Blok (1) – (3) – (11); A-7 Blok (1) – (3) – (11); A-8 Blok (1); B-1 Blok (2) – (6) – (8) – (10); B-2 Blok (1) – (5 ) – (7) – (9); B-3 Blok (1) – (3) – (5) – (8) – (10); B-4 Blok (1) – (3); B-5 (1) – (3) bağımsız bölüm nolu toplam 29 adet mesken vasıflı taşınmazın davalı adına kayıtlı olması durumunda taşınmazların 3. kişilere devrinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına” dair karar verilmiştir.
Davalı vekilinin itirazı üzerine ise; ilk derece mahkemesinin 01/06/2022 tarihli ara kararı ile; “HMK 389. Maddede belirtilen ihtiyati tedbir kararı verilmesi için yasanın aradığı koşulların somut olayda gerçekleştiğin, keşfen taşınmazın değerinin belirlenmediği durum ve koşulların gerektirmesi halinde teminatın yeniden değerlendirileceği nazara alınarak verilen ihtiyati tedbirin hukuka uygun olduğu anlaşılmakla ihtiyati tedbirin kaldırılması yönündeki talebin reddine” dair karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İnceleme konusu ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair karar davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin yetkili olmadığını, dava açılmadan önce zorunlu ara buluculuk yoluna gidilmesi gerektiğini, dava şartı sağlanmadan açılan esas davada verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, düşük miktarlı teminat ile tedbir alabilmek için dava eksik harç ile açıldığını, ilk derece mahkemesi tarafından tedbir kararı verilmeden önce dava değerinin belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye sevk edilmesi, dava değeri belirlendikten sonra tedbir taleplerinin değerlendirmeye alınması gerektiğini, mahkemece hükmedilen teminatın bankalarının zararlarını karşılamadığını, tedbir kararı nedeniyle taşınmazların satılamadığını ve bunlardan gelecek paraların işletilemediğinden müvekkili bankanın zararının her gün katlanarak arttığını, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığını, davacı tarafın 01/11/2021 tarihli protokole dayanarak taşınmazları üzerinde vefa hakkının bulunduğunu ileri sürdüğünü, ancak bu protokole dayanarak ferağa icbarda bulunamayacağını, davaca tarafın protokol uyarınca edinimlerini yerine getirmediğini, borucunu ödemediğini, bozucu şartın gerçekleştiğini ve sözleşmenini kendiliğinden fesih olduğunu belirterek, yerel mahkemenin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen kararın kaldırılmasına, kararın kaldırılmaması halinde ise teminat hesabına esas değerin, miktarının ve oranının arttırılmasına, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; yapılan protokolün davalı kurumun müşavirleri tarafından hazırlandığını, protokole karşı yaptıkları itirazların asılsız olduğunu, taşınmazların Kocaeli İli, Karamürsel İlçesinde olması nedeniyle dava konusu uyuşmazlıkta Kocaeli Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle protokolde yer alan yetki şartının geçerli olmadığını, bankaya ödenen meblağlardan sonra kalan miktarlara faiz uygulanarak ödeneceğinin açık olduğunu, ancak ödenemeyen kısımlar için ek süre verildiğini, kalan meblağlar üzerinden aylık mı toplamda mı %20 faiz işletileceğinin belirtilmediğini, bu nedenle davalı bankanın kötü niyetli olduğunu belirterek, davalının haksız ve mesnetsiz iddialarının dikkate alınmaksızın davanın kabulüne, dava harç ve masrafları ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
Talep, vefa (geri alım) hakkına dayalı tapu iptal ve tesciline ilişkin açılan davada verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde; “mevcut durumda oluşacak bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme halinde ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu olan şey hakkında, uygun bir teminat karşılığında ya da teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilebileceği” ne dair hükümler düzenlenmiştir.
İhtiyati tedbir öğretide “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
Nitekim, 6100 sayılı HMK.’nun onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklanmıştır.
Gerek davadan önce gerekse dava sırasındaki geçici hukukî korumalar, kişilerin haklarının korunması bakımından ve özellikle hak arama hürriyetinin etkin olarak gerçekleşmesi bakımından hayati bir misyona sahiptir. Diğer bir ifadeyle, hukukî korunma talebini günümüzde, hak arama hürriyetinin en etkin bir “unsuru”, “enstrümanı” ya da “ayrılmaz bir parçası” olarak tanımlanabilir.
Bir hukuk devletinde herhangi bir hakkın anayasalarla salt tanınmış olması yeterli olmayıp, bunun yanında devlete bu hakların etkin kullanılması ve kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması bakımından bir takım pozitif ödevler yüklenmiştir.
Bu pozitif yükümlülüğün bir gereği olarak devletin sadece yalın olarak hak arama ve hukukî korunma yollarını düzenlemesi ve bunları yürürlükte tutması yeterli değildir. Çağdaş devletler; aynı zamanda bu yolların etkinliğini sağlamak amacıyla verilecek kararların uygulanabilir olması için gerekli önlemleri almak, hukukî korunma ihtiyacını etkin karşılayabilmek için gerekli kuralları koymak, gerekli kurumları oluşturmak ve tüm bunları uygulamak, uygulatmak ve uygulamayı izleyerek gerekli önemleri almak gibi yükümlülükleri de yerine getirmelidir.
Bu nedenlerle, geçici hukukî koruma başlığı altında akla gelen ilk yöntemlerden birisi ihtiyatî tedbirdir. Bunun yanında para alacaklarına ilişkin takibin sonucunun güvence altına alınabilmesi için başvurulan ihtiyatî haciz, delillerin korunması için delil tespiti gibi birçok hukuki koruma yöntemine ilişkin HMK’da hükümler yer almıştır.
HMK 394 maddesi gereğince ” (1) Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz.
(2) İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.
(3) İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler.
(4) İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.
(5) İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz.” şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Davacı taraf davalı aleyhine açmış olduğu davada, Kocaeli İli, Karamürsel İlçesi, Dereköy Mahallesi, 149 ada, 8 parsel sayısında kayıtlı (7 Adet 7 Katlı ve 6 Adet 6 Katlı Betonarme Apartman ve Arsası) vasıflı ana taşınmazda A-3 Blok (10); A-4 Blok (2) – (5) – (9)- (11); A-5 Blok (1) – (3) – (11); A-7 Blok (1) – (3) – (11); A-8 Blok (1); B-1 Blok (2) – (6) – (8) – (10); B-2 Blok (1) – (5 ) – (7) – (9); B-3 Blok (1) – (3) – (5) – (8) – (10); B-4 Blok (1) – (3); B-5 (1) – (3) bağımsız bölüm nolu taşınmazların vefa hakkına dayalı olarak tapu kaydının iptali ve adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Bu noktada taşınmazın el değiştirilmesinin önüne geçilmesi bakımından mahkemece 01/06/2022 tarihli ara kararla teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir.
İhtiyati tedbir kararının yargılama aşamasında yeniden değerlendirilmesi talep edilebileceğinden bu yönüyle de yapılan incelemede, talebin tapu iptal ve tescile ilişkin olduğu, bu halile taşınmazın el değiştirmesi halinde telafisi mümkün olmayacak zarara neden olabileceği, mahkemenin teminat karşılığında tedbir kararı verdiği, ayrıca yargılamanın her aşamasında değişen şartlara göre mahkemece tedbir kararının kaldırılması ya da değiştirilmesi olanaklıdır.
Bu nedenlerle; ilk derece mahkemesi tarafından verilen “ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddi” yönündeki karar sonuç itibariyle usul ve yasaya uygun olup, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığından HMK 353-1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükme yönelik yapılan istinaf başvurusunun HMK 353-1-b-1 bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 2/2. maddesi gereğince ve Dairemizce dosya hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilmesi nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalının yaptığı istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
6-İstinaf başvurusu ile birlikte yatırılan gider avansından, kullanılmayan kısmın HMK.nın 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda H.M.K’nın 362/1-f ve 394/5. maddesi gereğince kesin olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/10/2022

….
Başkan

….
Üye
….


Üye


Katip