Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2265 E. 2022/1204 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2265 – 2022/1204
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2265
KARAR NO : 2022/1204
KARAR TARİHİ : 16/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : 2022/293 Esas 2022/970 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEYVE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2021
NUMARASI : 2021/271 Esas 2021/689 Karar

DAVACI : S.S.GEYVE KÜÇÜK SANAYİ SİTESİ YAPI KOOPERATİFİ TEMSİLEN GÜRSEL IŞIK …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili olduğu kooperatife ait …dükkanı kullanmasına rağmen 2015, 2016 tüm aylar, 2017 Ocak-Kasım ayları 35 aylık site genel giderler aidatı, SGK yapılandırma ve müteahhit borç payını ödemesi için birçok kez duyuru yapılmasına rağmen ödememiş ve aleyhine başlatılan Geyve İcra Müdürlüğünün 2017/544 Esas sayılı icra takibine haksız yere itiraz ederek takibin durdurulmasını temin ettiğini, davalıların haksız itirazının iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından mahkemenize açılmış olan dava dilekçesi tarafıma tebliğ edilmiş olup dava dilekçesinde belirtilen hususlar gerçekleri yansıtmadığını, davaya konu S.S. Geyve Küçük Sanayi Sitesi Yapı Koop…. dükkanın benim ile herhangi bir ilgi ve alakasının bulunmadığını, ilgili iş yerinde açılışından bu yana herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, bu dükkanın eniştem olan …’e ait olduğunu, bu ortaklık süresince davacı kooperatif tarafından ortaklıktan atıldığı ve bu dükkanın daha sonradan 3. Kişiye satıldığı dükkanın benim ile resmi yada gayri resmi bir bağının bulunmadığını, davacı kooperatifte herhangi bir ortaklığım ya da üyeliğim sözleşmemde olmadığını, bu durumda adıma herhangi bir borç tahakkuk ettirilmesinin yasalara aykırı olduğunu, başlatılmış olan icra takibi yasalara aykırı olarak başlatıldığı davacı-alacaklı kooperatif ile herhangi bir ilgim ve alakam bulunmadığından başlatılmış olan takibin yerinde olmadığını, ilgili kooperatifte herhangi bir iş yeri çalıştırmış olsaydım kira sözleşmesi kooperatif üyeliğim ya da en azından ilgili iş yerinde kira kontratımın olması gerektiğini, böyle bir belge ve evrakta söz konusu olmadığını, yapılmış olan duyuruların-ilanların benim tarafımdan bilinmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki ilgili kooperatife borcumun bulunduğunu hakkımda başlatılmış olan icra takibi ile öğrenmiş bulunduğunu, kaldı ki davacı-alacaklı kooperatif tarafından dükkân sahibi olan…’e kooperatif ortaklığından atıldığı sırada Sakarya 1. Noterliğinin 19 Eylül 2014 tarih ve 18079 Nolu ihtarnamesi gönderildiğini, bu ihtarnamede de dükkan sahibi olarak —kiracı olarak ya da üye olarak herhangi bir ismim bulunmadığını, bu nedenden hakkımda başlatılmış olan icra takibinin yasalara aykırı olduğu gerekçesi ile yapmış olduğum itirazım sonucunda açılmış olan bu davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, tarafım ile herhangi bir ilgi ve alakasının bulunmadığı da dikkate alınarak açılmış olan davanın reddine, her türlü yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davalı ödentilerinin yerine getirmediği için ortaklıktan çıkarılan…’in payına isabet eden …dükkanı çıkarılma kararından sonra kooperatife diğer davalı ile birlikte teslim etmediği gibi aidat ve işgal etmeleri nedeniyle kiralarını da ödemediğini, davalı eniştesi … ile diğer davalı ile işgal ettikleri dükkanı ortaklaşa kullandıklarını, dükkanı boşaltmaları bir çok kez talep edilmesine rağmen boşaltmadıklarını ve ortakların kooperatife yapmaları gereken ödentilerin aidat ve kredi geri ödeme paylarının yapılmaması sonucu T.C. Geyve Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.01.2013 günlü, 2012/687 esas, 2013/8 sayılı kararı ile kayyum atanmış olup davalılar Kooperatifin kayyuma teslim edilmesinden sonra da aidatlarını ve işgal etmeleri sonucu doğan kira bedellerini dememişler ve icra takibi başlatıldığını, davalılar bu aşamadan sonra ancak ödediklerine dair banka dekontlarını ibraz etmek suretiyle borçtan kurtulabileceklerini, ödememiş olmaları nedeniyle haklı olarak icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve hukuksal dayanağı olmayan cevaplarının reddine, davanın kabulüne, takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce; “Dava, İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasına ilişkindir. Davalı …’in yargılama esnasında duruşmalardaki beyanlarında dükkanı fiilen kullandığını ve malik olduğunu açıkça kabul ettiği anlaşılmaktadır. Dosyaya ibraz edilen, … ile birlikte ortak imzalı olarak davacı kooperatife sunulan 15/02/2006 tarihli belgenin incelenmesinde dava konusu taşınmazın… üzerine kayıtlı olmasının sebebinin kooperatif kayıtlarında resmi tek kişi gösterilme zorunluluğu olduğu, taşınmazın davalı …ile …’in ortak malı olduğu belirtilmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 99/1. maddesi “Bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, davacı ya da davalı tarafın davalı …in kooperatifin üyesi olmadığına ilişkin bir iddiası olmadığı gibi 15/02/2006 tarihli belgeden de anlaşılacağı üzere dava konusu taşınmazın …üzerine kayıtlı olmasına rağmen davalı …’in de ortak malı olduğu, elektrik su ödemelerinin ortak yapılacağı, … üzerine olan kaydın zorunluluktan ileri geldiğine ilişkin ifadeleri dikkate alındığında; dava konusu taşınmaza ilişkin kooperatif üyesinin sadece … olarak gösterilmesinin, kooperatif kayıtlarında resmi olarak sadece tek kişi gösterilme zorunluluğundan kaynaklandığı, davalı …in duruşmadaki beyanları ve anılan belge dikkate alındığında kooperatif üyeliğini zımnen kabul ettiği anlaşılmaktadır. Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre kooperatif üyeliği zımni ve fiili olarak da kabul edilebilmektedir. ( Yargıtay 23.HD 2013/5001 E. 2013/5715 K. Sayılı ilamı) Bu haliyle davalı…in kooperatif üyeliği tartışmalıdır. Öncelikle davalı…’in 1163 sayılı kooperatifler kanunu uyarınca üye olup olmadığının belirlenmesi zorunlu olduğundan davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Açıklanan gerekçeyle görevsizlik kararı” verildiğine dair karar verilmiştir.
Sakarya Ticaret Mahkemesi’nce; “…Açıklanan gerekçelerle ve Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığından mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Geyve Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine” dair, karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi ile Sakarya Ticaret Mahkemesi arasında verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, HSK Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı alanı il mülki sınırlarını kapsayacak şekilde belirlendiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, mahkemelerinin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı Geyve Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 04/04/2018 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.(Emsal; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/1760 E – 2022/2689 K sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Geyve Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/06/2022


Başkan


Üye …


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır