Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1964 E. 2022/1080 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1964 – 2022/1080
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1964
KARAR NO : 2022/1080
KARAR TARİHİ : 03/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2022
NUMARASI : 2021/528 Esas 2022/182 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2021
NUMARASI : 2021/164 Esas 2021/860 Karar

DAVACI : TÜRKİYE SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 2. Tüketici Mahkemesi ve Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dilekçesi ile; 06/12/2018 tarihinde sürücüsü belli olmayan …plakalı sigortalı aracının Gazanfer Bilge Bulvarında seyir halinde iken Hızır sokağa giriş yaptığı esnada … plakalı aracı sıktırması sonucu sağ ön kısımlarını bankete çarpması neticesinde hasar oluştuğunu, sigortalı aracın sürücüsü olay yerini terk etmiş olması nedeniyle sigortalıya rucü edildiğini, icra takibine başvurulduğunu, davalının Kocaeli 8 İcra Müdürlüğü 2019/130467 e. sayılı dosya ile açılan takibe itiraz edilmesi üzerine takibin durdurduğunu bu nedenlere, Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/130467 E. sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını Yargılama safhasında ortaya çıkabilecek tazminattan indirim sebeplerinin bulunması halinde, sayın mahkemece hak sahibinin gerçek zararının tespit ettirilerek tespit edilen gerçek zarar tutarından kusur ve her türlü indirim tutarlarının düşüldükten sonra 8846,57-TL’ nin davalıdan alınmasına karar verilmesini; haksız itirazından mütevellit %20 inkar tazminatı ile ücret-i vekalet ve dava masraflarının davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Kocaeli 2. Tüketici Mahkemesince; “6102 sayılı TTK’nın 4-(1) maddesine göre “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır.” Yine TTK’nın 5-(1) maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” düzenlemesi gereğince davalı ait aracın ticari araç olduğu ruhsat bilgileri ve davalı beyanınca sabit olması nedeni ile aralarında tüketici ilişkisinin olmayıp davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu, söz konusu davalının rent a car işiyle uğraştığı ve aracın kiralandığından mesleki amaçla hareket edildiği bu haliyle tüketici kabul edilemeyeceğindan görevsizlik” kararı verildiğine dair karar verilmiştir.
Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesince; “…taraflar arasında tüketici ilişkisinden ziyade ticari ilişkinin bulunduğu, davanın mutlak veya nisbi ticari dava olduğu yönünde dosyada bilgi bulunmadığından yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında Tüketici Mahkemesince verilen görevsizlik kararının hatalı değerlendirmeye dayandığı anlaşılmış, mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesi durumunda merci tayini yapılması için dosyanın istinaf mahkemesine gönderilmesine” dair karar verilmiştir.
Kocaeli 2. Tüketici Mahkemesi ile Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi arasında karşılıklı verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya, HMK 22/1 maddesi uyarınca dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle Dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede;
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2.maddesinde “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”; tüketici ise; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade etmektedir. Aynı Kanunun 3.maddesinde de tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
6502 sayılı yasanın 73. maddesi, bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir.
Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen, uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi olan davacı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın ticari bir kamyonet olup, davada kendi akidi olan davalıya olay yerini terk etmesi nedeniyle rücu etmektedir. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Ticaret Kanunu’nda düzenlenmekle birlikte tarafları 6502 sayılı yasa kapsamında tüketici ve satıcı olması halinde tüketici mahkemelerinin görevli olacağı açık ise de, bunun için bir tarafın tüketici olması, diğer tarafın ise satıcı ya da hizmet sağlayıcı olması gereklidir. Eldeki davada ise dava konusu aracın ruhsat kaydında yük naklinde kullanılan ticari bir araç olarak kayıtlı olduğu, ayrıca davalının esnaf ve sanatkarlar sicilinde kayıtlı olduğu ve mesleki amaçla hareket eden kişi olduğu, sigorta poliçesine göre tüketici tanımına uymadığı anlaşılmıştır. Bu durumda Tüketici Kanununa tabi olmayan uyuşmazlığın temelinde yatan sigorta hukukunun Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle de davanın TTK 4/1-a maddesi gereğince mutlak ticari dava olduğu anlaşıldığından (örn.; Yargıtay 5HD 2020/7682 E., 2020/9631 K. ve 10/11/2020 günlü kararı) uyuşmazlığın Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/06/2022


Başkan


Üye …


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır