Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1879 E. 2022/965 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1879 – 2022/965
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1879
KARAR NO : 2022/965
KARAR TARİHİ : 13/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : ….
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2022
NUMARASI : 2022/69 Esas 2022/1018 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEYVE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2021
NUMARASI : 2021/120 Esas 2021/742 Karar

DAVACI : QUİCK SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ -.
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)

Taraflar arasında görülen davada Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı hakkında müvekkil şirketin rücuen alacağınını tahsili amacıyla Sakarya 4. İcra Müdürlüğünün 2020/207 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, borçlunun yetkiye itiraz ettiğinden dolayı dosyanın Geyve İcra Müdürlüğünün 2020/196 Esas sayılı dosyası ile ilamsız takibe başlandığını, davalının söz konusu takibe ilişkin ödeme emrinin kendisine tebliğinden sonra itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, itiraz ilişkin tebligat taraflarına tebliğ edilmediğini, haksız yapılan itirazın iptali için süresi içeresinde davayı açtıklarını, borçlu hakkında açılacak itirazın iptali davasına dayanak olarak zorunlu arabuluculuk kapsamında arabuluculuğa başvurulduğunu, davalı ile anlaşmadığını, dava konusu olayın 22/07/20219 tarihinde….. üzerindeki Sur Lefke kapı istikametine doğru gidilen yolda Hakkı sokağı kavşağında gerçekleştiğini, 22/07/2019 tarihinde … plakalı araç sürücüsü…’nın Maltepe caddesi üzerinde Sur Lefke Kapı istikametine doğru seyir halinde iken Hakkı sokak kavşağına geldiği esnada Hakkı sokak kavşağı üzerinden gelen davalıya ait … plakalı araç, malikinin … sürücüsünün… oluğu … plakalı aracın sol ön ve arka kapı kısımlarına çarptığını ve durmaksızın kaza yerinden ayrıldığını, davalı dava konusu kazanın gerçekleşmesinde tam ve ğır kusuruyla sebebiyet verdiğini, aynı zamanda olay yerini terk ettiğini, ekspertiz raporunda yapılan tespitte … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı KTK nın 57/1-a kuralının ihlal ettiğini, … plakalı araç sürücüsünün herhangi bir kural ihlalinin olmadığını, kaza yerinde yapılan inceleme ,araştırma ve sürücü beyanlarından anlaşıldığını, maddi hasara sebebiyet veren bu kaçmalı kazaya ilişkin … plakalı araç sürücüsü…’nın olay sonrasında polisi arayarak ihbarda bulunduğunu ve bunun üzerine gelen polis ekipleri söz konusu kazaya ilişkin tutanaklarını tuttuklarını, … plakalı araçta oluşan hasar ve zarar …..poliçe numaralı zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında müvekkil şirket Quik sigorta A.ş. Tarafından karşılandığını, bahsi geçen olay nedeniyle hasara ve zarara uğrayan sigortalı araç sahibine müvekkil şirket tarafından hasar onarım bedeli olarak toplamda 10.892,36 TL ödendiğini, müvekkil şirketçe ödenen toplamda 10.892,36 TL nin tüm ferileriyle birlikte davalıdan rücuen tahsilini talep ettiklerini, davalının ağır kusurlu olarak söz konusu kazaya sebebiyet verdiğini ve kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olduğunu, bunun la da yetinmeyen davalının araca çarpıp durmadığını ve olay yerini kaçarak terk ettiğini, gerçekleşen olayda araç işleten sıfatıyla kusursuz sorumlu olduğunu, rücu koşulları oluştuğunu müvekkil şirketin ödenen tazminat tutarlarının davalıdan rücuen tazminine hükmedilmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla davalının Geyve İcra Müdürlüğünün 2020/196 esas sayılı dosyası ile yürütülen icra takibine yönelik haksız ve dayanaksız itirazın iptali ile icra takibinin devamını, likit alacağın konu edildiği takibe kötü niyetli olarak itiraz eden davalıya alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini, fazlaya dair her türlü talep ve dava haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesini özetle; Huzurdaki davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davalı sigorta şirketi 22.07.2019 tarihinde meydana gelen kazada, … plakalı araçta meydana gelen hasar ve zarar sebebi ile Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi kapsamında ödeme yaptığını, rücu şartlarının oluştuğundan bahisle müvekkilden yapılan ödemenin iadesini istediğini, Ancak, rücu şartları oluşmadığı gibi davacı şirket bahse konu bedeli talep etmek için dava açmak yerine doğrudan icra takibi yoluna girdiğini, haksız kazanç elde etme gayesi içerisinde olduğunu belirterek, haksız davanın reddi ile % 20’den aşağı olmamak üzere davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce;”…6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1483/1. maddesin ile 4/1-a. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Kanunun lafzı ve amacı nazara alındığında zorunlu mali mesuliyet sigortalarında doğan uyuşmazlıklarda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu ve davanın da ticari dava olduğu sonucuna ulaşılmaktadır…” gerekçelerine yer verilerek;”1-Mahkememizin görevsizliğine, 2-HMK ‘nun 20/1 maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten 2 hafta içerisinde başvurulması halinde dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine Gönderilmesine,” dair, görevsizlik kararı verilmiştir.
Sakarya Ticaret Mahkemesi’nce; “…Somut olayda, davacıya zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı bulunan davalıya ait aracın karıştığı kaza sebebi ile dava dışı 3. kişiye ödenen maluliyet tazminatının davalının sürücüsünün olay yerini terk etmesi sebebi ile ZMMS yan şartları uyarınca rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir. Davalıya sigortalı aracın kullanım amacı hususidir. Dava, sözü edilen Yasa’nın yürürlüğünden sonra açılmıştır. Yukarıda açıklanan yasa maddeleri ve düzenlemeler ışığında, davacı sigorta şirketi ile davalı sigortalı arasında akdedilen sigorta sözleşmesi bir tüketici işlemidir. O halde, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi tarafından görülmesi gerekir…” gerekçelerine yer verilerek;”1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine, 2-Karar kesinleştiğinde ve yasal süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli Geyve Asliye Hukuk Mahkemesine (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine,” dair, karşı görevsizlik kararı verilmiştir.
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi arasında verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, zorunlu mali mesuliyet sigortalarında doğan uyuşmazlıklarda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu ve davanın da ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, davacı sigorta şirketi ile davalı sigortalı arasında akdedilen sigorta sözleşmesinin bir tüketici işlemi olduğu gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiş, dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK’nın 5/1 maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren Yasanın 5/3. maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği ise, göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/1-l maddesinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. Aynı maddenin k bendinde ise tüketici, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder.
Somut olayda dava tarihi 08/03/2021 olup, dava Geyve Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, daha sonra 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçen Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesine dosya görevsizlikle gönderilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ise davanın ticari bir dava olmadığını, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 08/03/2021 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmamaktadır. Bu durumda öncelikle rücuen açılan alacak davasında her iki tarafın (sigorta şirketinin halefi ve davalı) tacir olup olmadığı ve ticari işletmeden kaynaklanıp kaynaklanmadığı üzerinde durularak, şayet böyle bir durum söz konusu değil ise sigorta sözleşmelerinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı değerlendirilerek ticaret mahkemesi sıfatıyla veya tüketici mahkemesi sıfatıyla, Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından değerlendirme yapılması gerekeceği, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin dava tarihinden sonra kurulmuş olması nedeniyle herhalükarda görevsizlik kararı verilmemesi gerektiği anlaşıldığından, Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin (Emsal; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/1760 E – 2022/2689 K sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

….
Başkan
….

….
Üye…

….
Üye


Katip
….

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır