Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1876 E. 2022/973 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1876 – 2022/973
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1876
KARAR NO : 2022/973
KARAR TARİHİ : 13/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/03/2022
NUMARASI : 2021/1084 Esas 2022/647 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEYVE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2021
NUMARASI : 2021/190 Esas 2021/558 Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : EKOL LOJİSTİK ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi ve Sakarya Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacılar vekili Mahkememize 15/04/2021 tarihinde Uyap sisteminden gönderdiği dava dilekçesinde özetle; 06.12.2018 tarihinde talep dışı Reysaş AŞ’nin Arifiye’de bulunan tesisinden ayrılmakta olan ve karşı tarafın işçisi konumunda olan sürücü … tarafından kullanılmakta olan… Plaka sayılı araç yolun sağ şeridine kontrolsüz olarak çıktığını, aynı şeritte … plaka sayılı ticari kamyonu ile seyir halinde olan müvekkilinin, solunda bulunan araçlar nedeniyle aracını sol şeride kaçıramadığını ve … plakalı araç sürücüsünün hatalı eylemi nedeniyle maddi hasar meydana geldiğini, bahsi geçen olay nedeniyle kazanın taraflarınca kaza tespit tutanağı tutulduğunu ve söz konusu tutanağa dayanılarak … plaka sayılı aracı sigortalayan Mapfre Sigorta AŞ firmasına oluşan maddi hasarın karşılanması için başvuruda bulunulduğunu, yapılan başvuru sonrasında anılan sigorta şirketi,… plaka sayılı araç sürücüsünün %100 kusurlu olması nedeniyle müvekkilinin 11.500,00 TL tamir masraflarının tamamını karşıladığını, müvekkilinin söz konusu araç ile ticari eşya taşımacılığı faaliyeti yürütmekte olduğunu, meydana gelen kaza nedeniyle aracını 79 gün boyunca kullanamadığını, dolayısıyla bu süre içerisinde müvekkilinin kazanç kaybına uğradığını, aracın bu kadar uzun süre çalışamamasının nedeninin, o dönemde kaza nedeniyle ihtiyaç duyulan yedek parçaların ülkemizde ve Sakarya’da bulunamaması nedeniyle yedek parçanın bir kısmının yurtdışından bir kısmının ise şehir dışından temin edilmesi olduğunu, mahkememiz tarafından hesaplama yaptırılacak olması durumunda, müvekkilinin çalışmadığı günlerin yapılacak hesapta düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin tacir olması nedeniyle 07.03.2021 tarihinde zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu, arabuluculuk başvuru formunda hatalı olarak başvuru tarihi 11.03.2021 olarak yazılmış olsa da, UYAP sisteminde başvuru dilekçesi tarihi olarak 07.03.2021 olduğu görülmekte olduğunu, başvuru formunda 08.03.2021 tarihi yazmakta ancak başvuru formu 07.03.2021 tarihinde UYAP üzeriden gönderildiği için bu tarihin dikkate alınması gerektiğini, mahkememizin bu konuda tereddüt etmesi halinde ilgili arabuluculuk dosyasının UYAP üzerinden gönderilmesini talep ettiklerini, 7226 sayılı kanunun gçici 1. Maddesi nedeniyle zamanaşımı süreleri 13/03/2020(bu tarih dahil) 15/06/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durdurulduğunu, duran süreler dikkate alındığında somut olayda zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşıldığını, müvekkilinin…plaka sayılı araç ile ticari eşya taşımacılığı işi yapmakta olduğunu, karşı taraf Ekol Lojistik AŞ firmasının da tacir olması nedeniyle arabuluculuğa konu edilen kazanın ticari iş olduğundan yargılamanın ticaret mahkemesi sıfatıyla ve basit yargılama usulüne görülmesi gerektiğini, davalı taraf ile arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlanması nedeniyle HMK md. 107 hükmü uyarınca taleplerinin belirli hale geldiğinde arttırmak üzere müvekkilinin mahrum kaldığı kazanç kaybı olan 10.000-TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Mahkememize sunduğu 31/05/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine açılan iş bu davayı kabul veya ikrar anlamına gelmemekle birlikte; öncelikle dava yetkisiz mahkemede açıldığından yetki itirazında bulunduklarını, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Genel yetkili mahkeme MADDE 6- “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” denildiğini, müvekkili şirketin adresi Adil Mah. Ekol Cad. No:2 Sultanbeyli İstanbul olduğunu, aleyhine olarak başlatılacak dava ve icra takiplerinde yetkili mahkeme ve icra dairesi İstanbul Anadolu Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğunu, davanın ve takibin yetkisiz Geyve Mahkemelerinde başlatılmasının hukuka aykırı olup, öncelikle yetki itirazımızın kabulünü talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde belirttiği hiçbir delil, müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, davacı tarafın delillerinin müvekkili şirkete tebliğ edilmemesi ve davacı tarafın dava dilekçesinde hiçbir açıklama yapılmaması sadece icra dosyası bilgisi verilmesi, iddia edilen faturaların hangi tarihe ait olduğunu belirtilmemesi sebebi ile müvekkilinin kapsamlı bir savunma yapamamakta olduğunu, öncelikle davacı tarafa eksik olan hususların tamamlattırılmasını aksi halde davanın HMK’da düzenlenen dava dilekçesinde zorunlu olarak bulunması gereken hususların verilen süreye rağmen tamamlanmaması sebebi ile davanın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın müvekkili şirket açısından sıfat yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafın dilekçesinde meydana gelen kaza ile müvekkili şirket arasında illiyet bağı olduğundan bahisle huzurdaki davayı açtığını beyan etmiş ise de bu durum gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket ile kazazede arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını, tazminat talebinin konusunu oluşturan trafik kazası müvekkili şirket ile kazazade arasında gerçekleşmediğini, davadışı … ile davacı arasında gerçekleşmtiğini, 06.12.2018 tarihinde yaşanan üzücü kazada müvekkili şirketin hiç bir kusur ve ihmali bulunmadığını, haksız fiilden dolayı müvekkili şirkete sorumluluk atfedilebilmesi için söz konusu kaza neticesinde meydana gelen zarar ile müvekkili şirketin fiili arasında bir illiyet bağı olması gerektiğini, kazaya karışan… plakalı aracın işletimi ve kullanımı dava dışı tarafa ait olduğunu, bu nedenle husumete itiraz ettiklerini belirterek dava konusu iddai edilen hasardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığından davanın reddine karar verilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce; “davalının tacir olduğu, davacının ise kazaya konu araç ile ticari eşya taşımacılığı yaptığı anlaşıldığından uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olduğu, görevli mahkemenin Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna” dair karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesince; “…Hakimler ve Savcılar Kurulu 1.Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararında derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare de bulunmadığı (Benzer yönde Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2021/6478 esas 2021/11561 karar) nazara alındığında, mahkememizin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Geyve Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği düşüncesiyle mahkememizin görevsizliğine” dair hüküm kurulmuştur.
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi arasında verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede:
Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, davalının tacir olduğu dolayısıyla davanın ticari dava olduğu ve Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı kararı ile 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce ise, mahkemelerinin kurulup faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce açılmış olan eldeki davanın yargılamasına açıldığı (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Geyve Asliye Hukuk Mahkemesince devam edilmesinin gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, dosya yargı yerinin belirlenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir. Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir. Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir. O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla 01/09/2021 tarihi itibariyle Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçirildiği, davanın 15/04/2021 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nce (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.(Emsal; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2022/1760 E – 2022/2689 K sayılı ilamı) 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Geyve Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Geyve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/05/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır