Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/1222 E. 2021/1518 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 4. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1222
KARAR NO : 2021/1518
KARAR TARİHİ : 26/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/06/2021
NUMARASI : 2021/250 Esas 2021/479 Karar

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2021
NUMARASI : 2019/177 Esas 2021/11 Karar

DAVACI : … – TAYSAD
VEKİLİ : Av. … – UETS –
DAVALI : … -… …
VEKİLİ : Av. … – UETS-
DAVA : Müdahalenin Men’i

Taraflar arasında görülen davada Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Gebze Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi,
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
Davacı tarafından verilen dava dilekçesinde; taraflar arasında 18/06/2018 tarihli “kantin hizmet sözleşmesi” imzalandığı, söz konusu sözleşmeye bağlı olarak davalı tarafça davacıya ait fabrikanın iki ayrı noktasında kantin işletildiği, kantin alanlarının ücretsiz olarak davalıya tahsis edildiği, davacı tarafından gönderilen Gebze 3. Noterliği’nin 15/05/2019 tarih ve 32965 sayılı ihtarname ile 21/06/2019 günü saat 17:30 itibariyle feshettiğinin bildirildiği, davalı tarafça söz konusu ihtarlara rağmen halen faaliyetlerine devam ettiği ve boşaltmadığı işgale devam ettiği ileri sürülerek sözleşmenin feshi nedeniyle davalının işgalinin önlenmesine, tespit edilecek eşya ve ürünlerin davacı işyerinden tahliyesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; öncelikle taraflara arasındaki sözleşmeye göre ihtilaflarda İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılınmış olmasına bağlı olarak yetkisizlik kararı verilmesini talep etmekle işin esası yönünden taraflar arasnıda 13 yıldır devam eden hizmet ilişkisi olduğu; taraflar arasında düzenlenen yeni sözleşmeden 15 gün sonra feshe ilişkin davacı tarafça çekilen ihtarnamenin kötü niyetli olduğu ve fesih şartlarının oluşmadığı; kaldı ki ihtarnameye kadar herhangi bir yazılı ve sözlü bildirimde de bulunulmadığı; söz konusu işlemin haksız ve davacıyı zarara uğratmaya yönelik olduğu ileri sürülerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARLARININ ÖZETİ
Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesince; Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının işletmesinin içinde davalının kantin işlettiği, davacının aralarındaki sözleşmenin feshedilmesi sebebiyle davalının kantin işletmesine ait eşyaları alarak davacının iş yerine haksız müdahalesine son verilmesini ve davalının tahliyesini talep ettiği, davalının aralarındaki sözleşmenin devam ettiğini, feshin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep ettiği, tarafların tacir olduğu ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmelerinden kaynaklandığından davaya bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine” dair karar verilmiştir.
Gebze Asliye Ticaret Mahkemesince; “Taraflar arasındaki kantin hizmet sözleşmesinin feshinin iptali ve hükümsüzlüğünün tespiti ile eski hale getirilmesine, olmadığı takdirde uğranılan menfi ve müspet zararların tazmini istemiyle işbu davanın davalısı tarafından İstanbul 7. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1490 Esas sırasında işbu davanın davacısı aleyhine açılan davada görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesin’e tevzi edildiği ve davanın derdest olduğu anlaşılmış olup, eldeki davada ise davacının talebi açıkça haksız işgal nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Davalı tarafça sözleşme düzenlenirken şirket adına işlem yapılmışsa da, davanın dayanağı davacıya ait fabrika binasının haksız şekilde kullanıldığı iddiasından oluşmaktadır. Davacı şirketin ve davalının ticari işletmesinin doğrudan doğruya konusunu oluşturan bir alana ilişkin değildir. Uyuşmazlık tarafların doğrudan doğruya ticari işletmelerinin konusu olmayıp taşınmaz hukukundan kaynaklanan müdahalenin meni ve tahliye istemine ilişkin olup ticari dava niteliğinde bulunmayan davada 6100 sayılı HMK’nun 2/1 maddesi uyarınca genel görevli mahkemeler görevli olduğundan (Emsal Yargıtay 20. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/8690E.- 2016/8330K. Sayılı ilamı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2014/19709E.- 2014/18138K. Sayılı ilamı) iş bu davada görevli Mahkemenin Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmakla görev dava şartı olduğundan HMK.nun 115/2.maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine” dair karar verilmiştir.
Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi arasında karşılıklı verilen görevsizlik kararlarına istinaden dosya, HMK 22/1 maddesi uyarınca dairemize görevli mahkemenin belirlenmesi için gönderilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE
Dava, elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığı davacı Şirket ile kantin işletme sözleşmesi yapan davalı arasında sözleşme süresi sonunda ortaya çıkan haksız işgal iddiasından kaynaklanmaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir.
Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1 maddesi gereğince; ticari davalara bakmak görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Ticari davalar, mutlak ve nispi ticari davalar olarak ikiye ayrılmaktadır. Nispi ticari davalar, TTK’nın 4/1 maddesinin ilk cümlesinde tarif edilmiş olup, her iki tarafında “ticari işletmesi ile ilgili hususlardan kaynaklanan” hukuk davalarıdır. Mutlak ticari davalar ise, tarafların tacir olup olmadıklarına ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın yasa gereği ticari dava sayılan uyuşmazlıklardır. TTK’nın 4/1-a ve devamı bentlerinde yazılan uyuşmazlıklar ile diğer yasalarda ticari dava olduğu belirtilen uyuşmazlıklar mutlak ticari davalardır.
TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.
19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu durumda; yukarıda açıklanan hususlar gözönünde bulundurularak tarafların tacir olup olmadığı hususu araştırılarak sonucuna göre görevli mahkemenin tayin edilmesi gerekmektedir.
Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir.
Somut olayda; davacının oto yedek parça ticareti, davalının ise servis aracı işletmeciliği mesleğini icra edip, satılan faturaya konu oto yedek parçaların davacının ticari işletmesi ile ilgili olduğu değerlendirilerek davacı tacir kabul edilmelidir. Uluçınar Vergi Dairesi Müdürlüğünden gönderilen cevabî yazı ile dosya kapsamından taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava olduğu ve tarafların ticari işletmesinden kaynaklı olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
Somut olayda; davacı otomotiv firması ile davalı arasında kantin işletmesine dair bir sözleşme düzenlendiği, davacı firmanın tacir olduğu, davalının ise dosyadaki vergi kayıtları itibariyle bilanço esasına göre ticari kazanç faaliyetini yürüttüğü ve tacir olarak kabulü gerektiği anlaşılmakla Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesi gerektiğİne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE,
Dosyanın merci tayini talebinde bulunan Mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 23/1 ve 362/1-c maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/11/2021


Başkan


Üye


Üye


Katip

¸Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca E-İMZA ile imzalanmıştır