Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1403 E. 2023/1215 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1403
KARAR NO : 2023/1215

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.05.2023
NUMARASI : 2022/683 Esas – 2023/454 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : HDI SİGORTA A. Ş. …–…
VEKİLİ : Av. … -…

DAVALI : DYD İLETİŞİM DAĞITIM HİZMETLERİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …- …

İHBAR OLUNAN : … -…, …

BİRLEŞEN 2022/386 ESAS – 2022/829 KARAR SAYILI DOSYASI
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : HDI SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : DYD İLETİŞİM DAĞITIM HİZMETLERİ TİCARET A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAŞVURU TARİHİ : 25.07.2023
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 19.09.2023
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
YAZIM TARİHİ : 28.09.2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket sigortalısı … Plaka sayılı aracını 03.04.2021 tarihinde 255761043131 poliçe numarası ile sigortaladığını, söz konusu aracın daha sonra sigortalısı Logo Rental Filo Kiralama Turizm Oto Alım Satım A.Ş. tarafından davalıya uzun süreli filo kira sözleşmesiyle kiralandığını, davacı şirket nezdinde sigortalı bulunan aracın 13.03.2021 tarihinde seyir halindeyken, davalı şirket sürücüsünün … plakalı aracı ile maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet verdiğini ve bunun sonucu maddi hasar meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde sigortalı davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi ve trafik sigorta poliçesinin genel şartlarının B.4/c maddesi gereğince, sürücünün alkollü olması nedeni ile davacının sigortalı şirkete ödemek zorunda kaldığı tazminatı davalı şirketten rücuen talep etme hakkı doğduğunu, davacı şirketin gerçekleşen kaza sonrası zarar gören araçlarda meydana gelen hasar dolayısıyla toplamda 42.329,44 TL tazminat ödemesi gerçekleştirdiğini, ödenen bu miktarın tamamından davalı işleten sıfatıyla asli kusurlu olması sebebiyle ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte sorumlu olduğunu, Gebze İcra Müdürlüğü 2022/8247 Esas sayılı dosyasında talep miktarlarının sehven hatalı girildiğini, eksik kalan 6.000,00 TL miktara ilişkin yeniden Gebze İcra Müdürlüğü 2022/13723 E sayılı dosyasında takip başlatıldığını, borçlu şirketin süresinde dosyaya itiraz ederek takibin durduğunu, bu nedenle takibe giren miktar yönünden itirazın iptalini karar verilmesini talep ettiklerini, Gebze İcra müdürlüğü 2022/8247 E sayılı dosyasında ilişkin açmış oldukları itirazın iptali davasının Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/386 E sayılı dosyasında tahkikatı devam ettiğini, dosya taraflarının ve konuların aynı olması farklı 2 dosya olma sebebi ilk icra dosyalarında talep miktarlarının sehven hatalı girilmesinden kaynaklanmasından dolayı itirazın iptali dosyalarının birleştirilmesini talep ettiklerini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; davalının haksız itirazlarının iptaline, bu miktarın % 20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın meydana gelen trafik kazası sebebiyle ödemiş olduğunu iddia ve beyan ettiği tutar için rücu iddiasıyla Gebze İcra Müdürlüğünün 2022/8247 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, dosyaya yapmış oldukları itiraz sonucu bu davanın açıldığını, davacı tarafın aynı alacak iddiası ile ikinci bir takip başlatmasının kanunen kabulünün mümkün olmadığını, ayrıca sigorta şirketlerinin rücu talebinin halefiyet kuralına tabi olup, ancak sigorta poliçesi kapsamında sadece sigorta ettirene karşı ileri sürülebileceğini, davalının kazaya karışan aracın maliki olmadığı gibi sigorta ettireni de olmadığını, bu sebeple işbu davanın husumetten reddi gerektiğini, davacı tarafın öncelikle yaptığını iddia ettiği ödemeyi ispatlaması gerektiğini, sigorta firmalarının her durumda rücu etme hakkına haiz olmadıklarını, davacı taraf sigortalı aracın şoförünün alkollü olması sebebiyle rücu ettiğini beyan ettiğinden, öncelikle davanın araç şoförü …’a ihbarına, davanın usul yönünden, mahkeme aksi kanaatte esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2022/386 Esas sayılı dosyada davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirket sigortalısı … Plaka sayılı aracını 03.04.2021 tarihinde 255761043131 poliçe numarası ile sigortaladığını, söz konusu araç daha sonra sigortalı Logo Rental Filo Kiralama Turizm Oto Alım Satım A.Ş. tarafından davalıya uzun süreli filo kira sözleşmesiyle kiralandığını, sigortalı Logo Rental A.Ş’ye müzekkere yazılarak uzun süreli kira sözleşmesinin örneğini talep ettiklerini, davacı şirket nezdinde sigortalı bulunan araç 13.03.2021 tarihinde seyir halindeyken, davalı şirket sürücüsünün … plakalı aracı ile maddi hasarlı trafik kazasına sebebiyet vermiş ve bunun sonucu maddi hasar meydana geldiğini, kaza sonrası fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere kazaya sebebiyet veren sigortalı davalı araç sürücüsü %100 kusurlu olduğunu, KTK’nun 95. maddesi ve trafik sigorta poliçesinin genel şartlarının B.4/c maddesi gereğince, sürücünün alkollü olması nedeni ile davacı sigortalı şirketin ödemek zorunda kaldığı tazminatı davalı şirket tarafından rücuen talep etme hakkı doğduğunu, davacı şirketin gerçekleşen kaza sonrası zarar gören araçlarda meydana gelen hasar dolayısıyla, 36.329,44 TL tazminat ödemesi gerçekleştirdiğini, ödenen bu miktarın tamamından davalı işleten sıfatıyla asli kusurlu olması sebebiyle ödeme tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faiziyle birlikte sorumlu olduğunu, sigorta tarafından ödenen miktarın tahsili amacıyla Gebze İcra Müdürlüğünün 2022/8247 E sayılı takip dosyası ile borçlu/davalıya ödeme emri gönderildiğini ancak davalının borca itiraz ederek takibin durmasına sebep olduğunu belirterek davalının takibe giren miktar olan 38.602,17 TL yönünden haksız itirazlarının iptaline karar verilmesini talep etme gereği doğduğunu, bu nedenlerle davalı borçlunun haksız itirazının iptaline, takibin devamına, davalının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen 2022/386 Esas sayılı dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın açmış olduğu işbu dava hukuki mesnetten yoksun olduğunu, sigorta şirketlerinin rücu talebi halefiyet kuralına tabi olup, ancak sigorta poliçesi kapsamında sadece sigorta ettirene karşı ileri sürülebilir bir hak olduğunu, bu sebeple açılmış olan işbu davanın husumetten reddi gerektiğini, davalının kazaya karışan aracın maliki olmadığı gibi sigorta ettireni de olmadığını, mahkemece davalı hakkında açılan davanın pasif sıfat (husumet) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın öncelikle ödeme yapmış olduğu tutarı ispatı gerektiğini, bir başka husus ise sigorta firmasının rücu davası açabilmesi için gerekli şartların varlığının incelenmesi gerektiğini, davalı şirketin aracın işletmesi ve kullanımı ile hiçbir bilgisi ve dahili bulunmadığını, davanın kazayı yapan araç şoförüne ihbarını talep ettiklerini belirterek davacı tarafından açılan davanın usul ve esas yönünden reddini talep etmiştir.
Dava, sigorta şirketinin trafik kazası nedeni ile sigortalısına yaptığı ödemenin rücuen tazmini amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesi tarafından asıl ve birleşen davada ayrı ayrı, davacı sigorta şirketi ile davalı şirket arasında düzenlenmiş bir sigorta sözleşmesi bulunmadığı, bu nedenle davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle, pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Kazaya sebep olan aracın sürücüsünün alkollü olması nedeniyle rücuen tazmin talep hakkı doğduğunu, 2918 sayılı KTK’nun 3.maddesi gereğince ve emsal Yargıtay kararları ışığında uzun süreli kira ilişkisinde işleten sıfatının davalı kiralayan şirkete geçmesi sebebiyle Gebze İcra Müdürlüğü 2022/13723 E ve Gebze İcra Müdürlüğü 2022/8247 E sayılı dosyalara yapılan itirazın iptali talep edilmiş olup, yerel mahkemece yapılan yargılamada pasif husumet yokluğu nedeniyle iş bu davanın haksız ve mesnetsiz olarak reddedildiğini, dava dışı araç maliki Logo Rental A.Ş. aracı uzun süreli kira sözleşmesiyle davalı şirkete kiraya vermiş olması nedeniyle işleten sıfatının davalı şirkete geçtiğini ve taraflarınca ödenmiş olan hasar tazminatının davalı şirkete rücu etme imkanının hukuken doğduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini, Gebze İcra Müdürlüğünün 2022/8247 E ve 2022/13723 E sayılı dosyalarının aynen devamına, bu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
Somut olayda, davacı şirket nezdinde sigortalı bulunan … plakalı aracın 13.03.2021 tarihinde seyir halindeyken, dava dışı araçlara çarpmak suretiyle trafik kazasına karıştığı, bu araçlarda maddi hasar meydana geldiği, davacı şirketin kazada zarar gören araçlarda meydana gelen hasar dolayısıyla, 36.329,44 TL tazminat ödediği konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi bu hususlar dosya kapsamından da anlaşılmaktadır.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Diğer yandan, 2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B/4. maddesinde; sigorta şirketinin, sigortalısına rücu edebileceği haller düzenlenmiş olup, rücu hakkı doğduğunu ve maddede sayılan hallerin somut olayda mevcut bulunduğunun ispat yükü sigortacıya aittir. Genel şartlarda belirtilen rücu hallerinden birisi de, kazanın alkollü sevk sırasında ve münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmiş bulunmasıdır.
KTK 94. maddesi uyarınca motorlu aracın işletenin değişmesi halinde devreden işletenin 15 gün içinde bu durumu sigortacıya bildirmek zorunda olduğu, yeni işletene karşı sigorta sözleşmesini devam ettirip ettirmeme hakkı sigorta şirketine ait olduğu, sigorta şirketi sigorta poliçesini durumun kendisine bildirilmesinden itibaren 15 gün içinde sözleşmeyi feshedebilme hakkı olduğu, belirtilmiş olup, KTK 94/2. maddesi gereğince de; zorunlu mali mesuliyet sigortasını yapan sigorta şirketinin sorumluluğu bildirimden itibaren 15 gün süresince devam edecektir. Ayrıca ZMMS Genel Şartlar C.4 maddesine göre “sözleşme süresi içinde işletenin değişmesi halinde sigorta sözleşmesi, işletenin değiştiği tarihten itibaren 10 gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için de geçerlidir”.
2918 sayılı KTK’nın 95.maddesinde de “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Tüm bu yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; ZMM sigortacısı olan davacı şirket ile davalı sigortalı arasında, sigorta akdi mevcut olup, sözleşmenin tarafı dava dışı araç malikidir. Dolayısıyla KTK’nun 95/2 maddesine göre, davacı sigorta şirketinin zarar gören 3.kişi hak sahibine ödediği bedeli ancak akidine rücu edebilir. (Bkn. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10391E – 2019/4112 K sayılı ilamı)
Bu anlamda, Uzun Dönem Kiralama Sözleşmesi nedeniyle, hem poliçenin tarafı olan dava dışı sigortalanın sigortacıya karşı olan sorumluluğu bakımından herhangi bir etkisinin olmayacağı ve işleten savunmasının, ancak gerçek işletenin, zarar gören hak sahibine karşı yöneltebilceği savunmalardan olduğu açıktır.
Sonuca göre de, davalı uzun dönem kiralayan/farazi işleten şirket, davacı sigorta şirketi ile dava dışı gerçek işleten/malik arasında düzenlenen sigorta sözleşmesinin tarafı olmadığından, poliçenin düzenlendiği tarihte yürürlükte olan Karayolları Zorunlu mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B-4 maddesi kapsamında, sigortacının kendisine rücu edebileceği kişiler kapsamında değildir. Anılan nedenlerle ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen davaların pasif taraf sıfatı yokluğundan (husumet) reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından olduğundan davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.05.2023 tarihli ve 2022/683 Esas, 2023/454 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun asıl ve birleşen davalar yönünden ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken asıl dava yönünden 269,85 TL ve birleşen dava yönünden 269,85 TL olmak üzere toplam 539,70 TL istinaf maktu ilam harcından peşin alınan 722,89 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 183,19 TL harcın talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafın istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan istinaf gider avansının yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28.09.2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
*Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*