Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/1344
KARAR NO : 2023/1214
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.03.2023
NUMARASI : 2022/298 Esas – 2023/194 Karar
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : NEOVA KATILIM SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …-…
Av. …-…
İHBAR OLUNAN : … -…
VEKİLİ : Av. … -…
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)
BAŞVURU TARİHİ : 20.07.2023
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 18.09.2023
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
YAZIM TARİHİ : 28.09.2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafça 6165216 poliçe numarası ile sigortalanan …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, yine davalı tarafça 6088465 poliçe numarası ile sigortalanan …’e ait … plaka sayılı araca halat ile bağlanmak suretiyle çekildiği esnada davacının yaşamını tehlikeye sokacak şekilde ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ölçüde yaralandığını, bir çok kez operasyon geçirdiğini, kaza sonucu davacının dalağının parçalandığını, akciğerinin zarar gördüğünü, ayrıca kaza sonucunda davacıya ait motorsiklette de maddi hasar ve değer kaybı meydana geldiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası veya poliçe kapsamına göre İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortasını yapan sigorta şirketi de ölüm, yaralama veya diğer zararlardan poliçe limitiyle sorumlu olduğundan meydana gelen kazanın neticesinden sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunulduğunu ancak davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını ve hiç bir zararının giderilmediğini belirterek davacı için 10.000,00 TL maddi tazminatının poliçe teminat tutarlarıyla sınırlı olmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirket merkezinin yargı çevresinde yer alan İstanbul Anadolu Mahkemeleri yetkili olduğundan yetki itirazında bulunduklarını, davanın sigortalı …’e ihbarını talep ettiklerini, dosyada öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiğini, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmaması halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin açılan dava sebebiyle sorumluluğuna karar verilmesi halinde İstiap Haddi aşılması sebebiyle taraflarından mahkeme ilamına göre Sigortalıya rücu edileceğini, sigortalının araç sürücüsünün davacı tarafa çarpmadığını, davacı tarafın olay günü motosikleti alarak sigortalı araç sürücüsünün ve arkadaşlarından hızla kaçmak istediğini, sigortalı araç sürücüsünün kendisini takip etmesi sebebiyle de paniklemesi sonucu trafik kazasına sebep olduğunu, meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davacının meydana gelen trafik kazasında kask takmaması sebebiyle müterafik kusurunun bulunduğunu, tedavi, iyileşme, bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik benzeri masraflar bakımından davalı şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, tüm bu nedenlerle davanın öncelikle yetki yönünden, aksi taktirde esastan reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise, kusur oranlarının tespit edilebilmesi için kusur raporu, illiyet bağını ve maluliyet oranını tespit eden maluliyet raporu, tazminat hesaplaması için aktüerya raporu alınmasını ve müterafik kusur indirimi yapılmasını talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından olayla ilgili olarak yapılan ceza soruşturması sırasında kazaya karışan iki aracın sürücüleri ile davacı arasında uzlaştırma yapıldığı, uzlaşma sonucunda takipsizlik kararı verildiği, CMK’nın 253/19. maddesine göre tarafların uzlaşması durumunda tazminat davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacının kazaya sebep olan araç sürücüsüyle uzlaşmaktaki amacının ceza soruşturmasını sonuçlandırmak olduğunu, uzlaşma sağlanması sonrasında zarar sorumlularından sigorta şirketi de dahil olmak üzere hiçbirine dava açılamayacağına dair davacıya herhangi bir açıklama yapılmadığını, uzlaştırma kapsamında davacının hukuk davası açma haklarından feragat etmediğini, soruşturma dosyasında davacının tazminat haklarından feragat ettiğine ilişkin hiçbir beyanının bulunmadığını, uzlaşmanın yapıldığı tarihte davacının maluliyet durumunun ve zarar miktarının belirli olmadığı gibi bedelin çok düşük olduğu ve zararı karşılamaya yetmediğini bu kapsamda herhangi bir ibra yapılmadığını, uzlaşma yapılmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, haksız fiilden kaynaklanan ve sigortacıya karşı yöneltilmiş cismani zarar nedeniyle tazminat talebi hakkındadır.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/13782 soruşturma sayılı dosyasında; Davacının uzlaştırma bürosu aracılığı ile şikayetten vazgeçerek şüpheli ile 2.000,00 TL maddi edinim karşılığında uzlaştıkları ve uzlaşmanın bu şekilde sonuçlandırılmasını talep ettiği, dava dışı şüpheli sıfatında bulunan … ise 2.000,00 TL maddi edinim karşılığında uzlaştıklarını ve uzlaşmanın bu şekilde sonuçlandırılmasını talep etmiş oldukları ve 5237 sayılı TCK’nun 89 ve CMK’nun 253. maddeleri gereğince uzlaştırma kapsamında bulunan suçlardan olduğu, müşteki ve şüphelinin uzlaştırma teklifini kabul ettikleri ve 05.10.2015 onay tarihli uzlaştırma raporu ile uzlaştıklarından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 253. Maddesinde kanunda belirtilen suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulacağı belirtilmiş, aynı yasanın 253/19. maddesinde de “Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” düzenlemesine haizdir.
5271 sayılı Yasanın 253.maddesine göre, dava açılamadan önce davacı ile davalının eylem ve hareketlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsü arasında tazminat ödenmek suretiyle uzlaşma gerçekleşmiş olduğundan, müteselsil sorumluluk hükümlerine göre uzlaşmanın sigorta şirketine de teşmil edeceği yönünde tereddüt bulunmamaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 253/19. maddesi uyarınca, dava konusu eylem nedeniyle uzlaşma sağlanır ise tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan da feragat etmiş sayılır. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır.
İstinaf incelemesi 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/13782 Soruşturma sayılı dosyasında davacı mağdur ile ile diğer müşteki-şüpheliler arasında yürütülen uzlaşma görüşmelerinin iki tarafın da edimli olarak uzlaşması sonucu uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, davacıya dava dışı şüphelinin uzlaştırmacı huzurunda nakit olarak 2.000,00 TL ödemiş olduğu, davacının uzlaşma sırasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı, uzlaşma tutanağına göre, uzlaştırmacı tarafından, mağdur ve şüphelilere uzlaşmanın anlam ve sonuçlarının bildirilmiş olduğu, uzlaşmanın ceza soruşturmasına, hukuk davasına ve tazminat taleplerine etkisinin hatırlatılmış olduğu, CMK 253.maddesi kapsamı ve ceza soruşturmasında uzlaşmanın hukuki sonuçlarının davacıya açıklandığı anlaşılmaktadır.
Davacının, uzlaşma tutanağının imzalandığı tarih itibariyle ergin olduğu, özgür iradesi ile imzaladığı ve imza inkarında bulunmadığı anlaşılmakla uzlaşma tutanağının CMK’nun 253/19. maddesi gereği ilam niteliğinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı bulunan şirket arasında kanundan kaynaklanan müteselsil borçluluk ilişkisi bulunması, kendi aralarındaki iç ilişki de (rücu) şartları varsa zararın en son haksız fiil faili olan araç sürücüsü üzerinde kalması (TBK’nın 162, 163.vd mad.), TBK’nın 166. maddesi gereğince borçlulardan birinin ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmesi halinde, bu oranda diğer borçluların da borçtan kurtulması, aynı Kanun’un 168/2 fıkrası gereğince alacaklının diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirmesi halinde bunun sonuçlarına kendisinin katlanması gerekmektedir.
Bu durumda, davalı sigorta şirketinin sigortalı aracın üçüncü kişilere verdiği zararlardan sigortalısının kusuru/ sorumluluğu ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olması nedeniyle, sürücü/ işleten ile yapılan uzlaşmanın, davalı sigorta şirketine de sirayet ettiği, 5271 sayılı CMK’nun 253. maddesi kapsamında uzlaşma usulünün tamamlandığının anlaşıldığı, bu durumda CMK’nın 253/19. maddesindeki uzlaşmanın sağlanması nedeniyle “soruşturma konusu suçtan dolayı tazminat davası açılamaz ve açılmış olan davadan feragat etmiş sayılır” hükmü nazara alındığında, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin anılan yönlere değinen istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.03.2023 tarihli ve 2022/298 Esas, 2023/194 Karar sayılı dosyasında verilmiş olan kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL harç peşin alındığından yeniden tahsiline yer olmadığına,
3-Davacı tarafın istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan istinaf gider avansının iadesine,
4-Karar tebliği, harç takibi ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28.09.2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
*Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*