Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/976
KARAR NO : 2023/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18.03.2022
NUMARASI : 2019/1081 Esas – 2022/261 Karar
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : … -…
VEKİLLERİ : Av. …-…
Av. …-…
Av. …-…
DAVALI : ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …-…
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
BAŞVURU TARİHİ : 30.03.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 30.05.2022
KARAR TARİHİ : 07.06.2023
YAZIM TARİHİ : 07.06.2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 18.12.2018 tarihinde, … İli, … ilçesi, … … mahallesi …i Caddesi üzerinde seyir halinde bulunan … sevk ve idaresi altında bulunan … plakalı araç ile müvekkilinin sevk ve idaresi altında bulunan motosikletin çarpışması suretiyle maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı aracın şoförü …’ın yerlerin ıslak olması ve kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle, K.T.K madde 52/a,b’yi açık bir şekilde ihlal ettiğini, bu nedenle …’ın söz konusu trafik kazasının oluşumunda asli kusurlu olduğunu, vuku bulan kaza nedeniyle Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını, bahsi geçen trafik kazası sonucunda müvekkilinin sol bacağında kırık meydana geldiğini, müvekkilinin halen daha eski sağlığına kavuşamadığını ve sürekli malul kaldığını, yazılı başvurularına rağmen davalı sigorta firmasının maddi tazminata ilişkin taleplerini karşılamadığını, ticari uyuşmazlıklarda zorunlu olan arabuluculuk sürecinin anlaşamama şeklinde sona erdiğini, tüm bu nedenlerle müvekkili için fazlaya ve manevi tazminata ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminatın (Sürekli ve Geçici İş Göremezlikten kaynaklanan kazanç kaybı) kaza tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile davalı şirketten tahsiline (poliçede yazılı limitle sınırlı kalmak kaydıyla) karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, 2918 sayılı KTK md 109’da iki yıllık zamanaşımı düzenlendiğini, … plakalı aracın, sigortacı şirket tarafından tanzim edilen 29.01.2018-2019 vadeli 135587918 poliçe no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, HMK 6. Madde gereği yetkili mahkemenin, davalı tarafın davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri olduğunu, davanın yetki yönünden reddi ile dosyanın ortak ve kesin yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, ZMMS meblağ sigortası olmayıp zarar sigortası olduğundan, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararları aynı zamanda ispat etmesi gerektiğini, davaya konu kaza neticesinde zararın oluşmasında davacı yanın ağır kusuru bulunduğunu, davacının kask ve kolluk gibi diğer koruyucu teçhizatları kullanmadan motosiklet ile seyahat etmekte olup bu tutumu neticesinde maluliyeti ortaya çıktığını, bu hususun zarar ile kaza arasındaki illiyet bağını kopardığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, kask takmayan zarar görenin kusuru nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacı yanın kazaya ilişkin maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek maluliyet durumu ve maluliyetin kaza ile illiyeti hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti halinde ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına gönderilmesini talep ettiklerini, SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesini talep ettiklerini, trafik kazası kaynaklı tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda olduğunu, temerrüt süresinin, delillerin tümünün davalı şirkete tebliği tarihinden itibaren 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını, dava konusu olay haksız fiilden kaynaklandığından ve ticari iş niteliğinde olmadığından davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddi gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne; davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebinin kabulü ile, 100,00 TL’nin 29.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosya kapsamında aldırılan maluliyet raporu hatalı olduğunu, hükme esas teşkil edecek nitelikte olmadığını, kusur dağılımında hataya mahal vermemek sebebiyle davacının maluliyetine sebep olan olay yerinde keşif yapılması gerektiğini, fakat itiraza konu rapor düzenlenirken kaza yerinde keşif yapılmadığını, işbu sebeple kusur dağılımının gerçeği yansıtmadığını, dosyanın 100,00 TL geçici iş göremezlik yönünden karara çıkması hukuka aykırı olduğundan yerel mahkemenin kararının kaldırılmasını ve davanın tümüyle kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili mahkemece alınan maluliyet raporuna itiraz etmiş ise de; ATK İstanbul 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 19.08.2021 tarihli bilirkişi raporu kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun olarak olayın oluş şekiline ve denetime uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin maluliyete ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12453 esas, 2022/9693 karar sayılı ilamı çerçevesinde ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda geçici iş göremezlik süresinin 18 yaşından sonraki dönem açısından yapılan 2172,47 TL tazminat hesabında bir aykırılık bulunmamakla birlikte davacı tarafça 16.03.2020 tarihli beyan dilekçesinde dava konusu talebin 4.900,00 TL’lik kısmın sürekli 100,00 TL’lik kısmın ise geçici iş göremezlik ile sınırlı olduğu belirtilmiş ve mahkemece de geçici iş göremezliğe ilişkin taleple ilgili olarak artırım yapılmadığından bahisle 100,00 TL’ye hükmedildiği görülmüştür.
Dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin 11.02.2022 tarihli dilekçesinde, davacının sürekli maluliyeti bulunmadığından 4283,76 TL geçici iş göremezlik tazminatının kabulüne karar verilmesini istediği, dava dilekçesinde ise fazlaya dair haklarını saklı tutarak talepte bulunduğu görülmüştür.
Belirsiz alacak davası 6100 sayılı HMK.’nun 107 maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca davacı tarafın talebinin belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmemesi halinde HMK 181 maddesi gereğince davacı vekilinin son celse alınan beyanında 11.02.2022 tarihli dilekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi talebinde bulunduğunda gözetilerek ıslah talebinde bulunmak üzere süre verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesi de hatalı olmuştur.
Davacının dava dilekçesindeki içeriği dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılmadığının tespitiyle birlikte ve bilirkişi raporuna karşı alınan yazılı beyanında raporda belirtilen miktarı talep ettiği gözetildiğinde davacıya bu konuda süre verilmeksizin bedel artırma veya ıslah yapılmadığından bahisle dava dilekçesindeki değere hükmedilmesi hukuka uygun olmadığından, davalı vekilinin istinaf sebepleri incelenmeksizin davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.03.2022 tarih ve 2019/1081 Esas, 2022/261 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine,
5-Harcanmayan istinaf gider avansının yatırana iadesine,
6-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07.06.2023
Başkan …
e-imzalıdır
*Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*