Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/911 E. 2023/631 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/911
KARAR NO : 2023/631

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2022
NUMARASI : 2019/263 Esas – 2022/165 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : TÜRKİYE SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …-…
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …-…

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
BAŞVURU TARİHİ : 14.04.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 20.05.2022
KARAR TARİHİ : 03.05.2023
YAZIM TARİHİ : 03.05.2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı …’nin sürücü belgesiz olarak kullandığı … plakalı araç ile davacı …’ın kullandığı … plakalı aracın çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonrası davacının ağır şekilde yaralandığını, kafa travması geçirdiğini ve ciddi şekilde beyin ödemi oluştuğunu, kaza tarihi itibari ile … plakalı aracın ZMMS Halk Sigorta A.Ş’nin 19530195 Poliçe Numaralı poliçesi ile sigortalandığını, davacının uğradığı zararların tazmini için yazılı olarak başvurulduğunu ancak davalı şirketten bu konuda herhangi bir ödeme veya herhangi bir cevap gelmediğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 15.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; yargılama sırasında talebini 330.000,00 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, öncelikle davanın yetki, husumet, zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, kazaya karıştığı iddia edilen aracın müvekkili Halk Sigorta A.Ş. ile sigortalı …i arasında düzenlenen 19530195 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat kapsamına alındığını, 22.08.2016 tarihinde yaşanan kazada davalı sigorta şirketinin sorumluluğundan sürücü …’nin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile 330.000,00 TL maddi tazminatın 15.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigortadan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kazaya karıştığı iddia edilen aracın davalı Türkiye Sigorta A.Ş. (Eski Unvan Halk Sigorta A.Ş.) ile sigortalı … arasında düzenlenen 19530195 numaralı Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile teminat kapsamına alındığını, teminatlarının poliçenin ön yüzünde kayıtlı olup sorumluluklarının genel ve özel şartlar dahilinde poliçede yazılı limitler ile sınırlı olduğunu, yerel mahkeme tarafından yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, alınan kusur raporunda davacının %25, sigortalı araç sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğunun bulunduğunu, bu rapora itirazlarının reddedildiğini, kazanın ardından tarafların birbirinden şikayetçi olduklarını, yapılan soruşturma sonucunda sigortalı araç sürücüsü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacı sürücü hakkında ise iddianame düzenlendiğini, ceza yargılaması yapıldığını, yargılama sonucunda davacının 5 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını, bu durumun dahi kazada davalı şirketin sigortalı araç sürücüsünün daha az kusurlu olduğunu gösterdiğini, ATK’dan aldırılan maluliyet raporuna göre davacının sürekli maluliyetinin %14 olduğunun belirlendiğini, itirazlar sonucu yapılan incelemede ise davacının maluliyetinin %34 olduğunun tespit edildiğini, iki rapor arasındaki çelişkinin ATK’dan alınacak rapor ile giderilmesi gerekirken, itirazlarının reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dosyada alınan hesap raporunun da hukuka aykırı olduğunu, hesaplama yapılırken Genel Şartlar Sakatlık Tazminatları hesaplaması verilerine göre yapılması gerektiğini, ancak prograsif rant yönteminin kullanıldığını, bu yöntemin sürekli iş göremezlik hesaplamalarında kullanılamayacağını, beyanla, usulüne uygun yapılmayan başvuru ile davalı şirketin temerrüde düşürüldüğünden bahsedilemeyeceğini, bunun yanı sıra davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine de hükmedilemeyeceğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, trafik kazası sonucunda oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, 03.02.2017 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki araçla davalı nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortalı aracın karıştığı çift taraflı kaza sonucunda davacı yaralanmıştır.
Dava, TCK’nın 89/1 ve 66/e maddelerine göre uzamış ceza zamanaşımı süresi olan 8 yıl içerisinde açılmış ve bu sürede ıslah da yapılmıştır, bu nedenle olayımızda zamanaşımı süresi dolmamıştır. Davacı tarafça dava öncesi davalı şigorta şirketine usulüne uygun başvuruda bulunulmuştur. Yine 01.01.2017 itibariyle güncellenen ZMMS teminat limiti 330.000,00 TL olup mahkemece davalının bu miktardan sorumlu tutulması da yerindedir. Davalı sigorta şirketi vekilinin bu hususlardaki istinaf istemlerinin de reddi gerekmiştir.
Kazaya dair düzenlenen kaza tespit tutanağında yalnızca davacı sürücüye kural ihlali verilmiştir. Olaya dair yürütülen ceza dosyasında ise Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda, kaza tespit tutanağının beyana göre düzenlendiği, kaza anlatımı ile araçlarda hasar gören yerlerin uyuşmadığı belirtilmiş ve kazanın yandan çarpma şeklinde olup davacı sürücünün tali, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğuna kanaat getirilmiş, ceza dosyasında bu rapora itibar edilerek karar verilmiştir. Eldeki davada da, ilk derece mahkemesince, makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda davacı sürücünün %25, davalı nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir. Kazanın oluş şekline göre mahkemece alınan rapordaki kusur oranları heyetimizce de oluşa uygun bulunduğundan davalı sigorta şirketi vekilinin kusur oranına yönelik istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davalı sigorta şirketince davacının maluliyetinin tespiti için alınan raporlar arasında çelişki olduğu ileri sürülmekte ise de; mahkemece davacının maluliyet oranının tespiti için Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan kök ve ek raporların kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği, ilk alınan raporda maddi hata yapıldığı ve davacının kazaya bağlı gelişen tüm rahatsızlıklarının değerlendirilmediği, davacı tarafın itirazı üzerine alınan ek raporlarda bu hataların giderilerek sonuçta davacının %34 oranında malul kaldığının tespit edildiği, bu durumda alınan raporların çelişkili olmadıkları anlaşıldığından davalı sigorta şirketi vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan ek aktüer bilirkişi raporu Yargıtay’ın güncel içtihatlarına uygun şekilde TRH2010 yaşam tablosu ve progressive rant yöntemine göre düzenlendiğinden davalı sigorta şirketi vekilinin aktüer bilirkişi raporuna yönelik istinaf istemlerinin de reddi gerekmiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, H.M.K’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.03.2022 tarih ve 2019/263 esas, 2022/165 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davalıdan alınması gereken 22.542,30 TL harçtan peşin alınan 5.635,58 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.906,72 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına,
4-Avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dairemize dilekçe vermek suretiyle Yargıtay’da temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03.05.2023

Başkan …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*