Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1980 E. 2023/1750 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1980
KARAR NO : 2023/1750

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2022
NUMARASI : 2021/212 Esas – 2022/429 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. …-…
Av. … -…
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : SOMPO SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. … -…
Av. … – …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)
BAŞVURU TARİHİ : 11.10.2022 – 14.10.2022 – 18.10.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 16.11.2022
KARAR TARİHİ : 20.12.2023
YAZIM TARİHİ : 20.12.2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 04.03.2016 tarihinde davalı …’nın idaresindeki davalı sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araç ile dava dışı …’ın idaresindeki … plakalı servis aracının çarpışması neticesinde … plakalı serviste yolcu olan … …’ün yaralandığını, davacının maluliyet oranının %8 olduğunu, trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın oluşumunda davalı sürücü… nın asli kusurlu olduğu, davacının olayda bir kusurunun olmadığını, 15.02.2021 tarihinde yapılan arabuluculuk başvurularının sonuçsuz kaldığını belirterek 100.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 04.03.2016’dan itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; teminat limitlerini belirtmelerinin davalı şirketin sorumluluğunu kabul mahiyetine gelmediğini, davalı şirketin davacının zararı ile sınırlı olmak üzere teminat limitleri sahilinde sorumlu olduğunu, davacının zararının belirlenmeksizin doğrudan teminat üzerinden karar verilmemesi gerektiğini, kazanın oluş şeklinin incelenmesi ve kusurun kime ait olduğunun belirlenmesi gerektiğini, davacıların zararının sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ve kaza ile zarar arasındaki illiyet bağını kanıtlaması gerektiğini, davacıların manevi tazminata ilişkin taleplerinin fahiş olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmadığını, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren faiz talebinin yasa ve içtihatlara aykırı olduğunu belirterek davanın esastan ve usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; kazaya ilişkin polis tarafından tutulan tutanakta kaza detaylarının tam olarak belirtilmediğini ve eksik kusur nitelendirmesinde bulunulduğunu, KTK’nın 86 maddesi uyarınca davalının araç işleten ve sürücü olması hasebiyle sorumluluktan kurtaracak veya sorumluluğunu azaltacak bir neden mevcut olduğundan polis ekiplerinin mahkemece dinlenmesi gerektiğini, emniyet kemeri takılmaması nedeniyle servis sürücüsünün ve manevi tazminat isteminde bulunan davacının zararın oluşmasında ağır kusurlu olduğunu, kaza tarihi ve maluliyet raporu alınan tarih arasında yaklaşık 22 ay bulunması nedeni ile alınan rapor ile oluşan kaza arasında illiyet bağı olup olmadığının adli tıp tarafından araştırılması gerektiğini, mahkemece hükmedilecek tazminat miktarına ilişkin sigorta şirketinin ödemekle mükellef olduğu tazminatın mahsup edilerek davalının kalan tutar üzerinden sorumlu tutulması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, toplam 20.000,00 TL manevi tazminat bedelinin 04.03.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketi yönünden yasal faiz başlangıç tarihi 07.02.2021 olup poliçede yer alan limit dahilinde sorumluluğuna gidilmek üzere) müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya yönelik talebin reddine dair verilmesine dair karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükmedilen manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu, davacının tanık beyanları ile sabi olduğu üzre halen ara ara işlerini yaparken zorlandığını ve ağrıları olduğunu, 10.01.2018 tarihli S.B.Ü. Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu raporuna göre davacının kaza sebebiyle uğramış olduğu maluliyet oranı %8 (sekiz) olarak belirlendiğini, ancak Adli Tıp Kurumundan alınan raporda davacının maluliyet oranı %4 olarak belirlendiğini, bu iki rapor arasında çelişki giderilmeden %4 üzerinden tazminata hükmetmenin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca her davalıya ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılarak haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dosyada yer alan 05.07.2022 tarihli bilirkişi raporunda hukuka ve hakkaniyete aykırı değerlendirmelerde bulunulduğunu, kaza günü olay yerine gelen polis ekipleri tarfından … plakalı serviste bulunan sürücü ve yolcuların emniyet kemerlerinin takılı olmadığının tespit edildiğini, kemerlerin takılı olmamasının serviste bulunan yolcuların uğramış olduğu zarara asli neden olduğu tartışmasız olmasına rağmen ilgili husus polis ekipleri tarafından tutanağa geçirilmediğini, tutanağı tanzim eden polis memurlarının tanık olarak dinletilmesini talep etmelerine rağmen taleplerinin reddedildiğini, bu durumun KTK 86. Maddesi uyarınca davalının araç işleten ve sürücü olması hasebiyle sorumluluktan kurtaracak veya sorumluluğunu azaltacak bir neden olduğunu, emniyet kemeri takmayan davacı ve emniyet kemeri takılması yönünde ikazda bulunmayan araç sürücüsünün zararın meydana gelmesinde ağır kusurlu olduğunu, kusur oranlarının tespiti bakımından ilk derece mahkemesinin dosyayı ATK ihtisas kurumuna sevk etmediğini, ilk derece mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı taraf dava dilekçesinde kaza sebebiyle uğramış olduğu maluliyet oranın %8 olduğunu iddia etmiş ise de dosyada bulunan 28.04.2022 tarihli ATK Raporunda sürekli özürlülük oranının %4 olduğunun tespit edildiğini, davalının emekli olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının davalıyı zor durumda bırakacağını,kabul anlamına gelmemek kaydıyla hükmedilecek tazminat miktarından davalı Sompo Sigorta A.Ş’nin sorumlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, 04.03.2016 tarihinde, davacının yolcu olarak bulunduğu araçla davalı …’nın sevk ve idaresindeki diğer davalı şirket nezdinde kasko sigortası bulunan aracın çarpışması sonucunda davacı yaralanmıştır.
Kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında, yalnızca davalı sürücüye kural ihlali verilmiştir. Mahkemece, makine mühendisi bilirkişisinden alınan kusur raporunda da gerçekleşen kazada davalı sürücü %100 kusurlu bulunduğundan mahkemece davalının asli kusurlu kabul edilmesi heyetimizce yerinde bulunmuştur. Ayrıca davacının emniyet kemerini takmaması durumunun kazanın oluşumunda etkili olmadığı, bu hususun müterafik kusur teşkil edebileceği, ancak davacının talebinin sadece manevi tazminata ilişkin olduğu, yine hükme esas alınan maluliyet raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre düzenlendiği, kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı kurulduğu, davacı tarafça davalı sigorta şirketine davadan önce yazılı müracatta bulunulduğu anlaşılmakla davalılar vekillerinin bu hususlara ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf isteminin değerlendirilmesinde;
6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi uyarınca bedensel bütünlüğü zedelenen kimse manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir. Hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bu tutar adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan, özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda olay tarihi, olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları, davacının yaralanma derecesi ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının olaya ve hakkaniyete uygun düştüğü kanaatine ulaşılmıştır.
Ancak, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesine rağmen davalılar yönünden red sebebi aynı olduğundan AAÜT 3/2.maddesi gereğince davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı bulunmuş, davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf istemi yerinde görülmüşür
İlk derece mahkemesince davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı bulunmuş ise de; karardaki anılan hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalılar vekilinin istinaf isteminin reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, esasa ilişkin bir düzeltme yapılmadığından ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kararında davalılar lehine takdir edilen vekalet ücreti düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-A)Davalı Sompo Sigorta A.Ş vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
B)Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi uyarınca davalı Sompo Sigorta A.Ş’dan alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 341,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.024,50 TL harcın davalı Sompo Sigorta A.Ş’den tahsili ile Hazineye irad kaydına,
C)Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi uyarınca davalı …’dan alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 341,55 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
Ç)Davalıların yaptıkları istinaf giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.09.2022 tarihli 2021/212 Esas 2022/429 karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerektiğinden,
A) Davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, Toplam 20.000,00 TL manevi tazminat bedelinin 04.03.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketi yönünden yasal faiz başlangıç tarihi 07.02.2021 olup poliçede yer alan limit dahilinde sorumluluğuna gidilmek üzere) müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
B) Harçlar kanunu gereği alınması gerekli 1.366,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile kalan 1.024,65 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
C)6325 sayılı HUAK 18/A-13,14. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden Kocaeli Arabuluculuk Bürosu 2021/184 numaralı dosyasında ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde haksız çıkacak taraftan tahsil olunacağı düzenlendiğinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
Ç)Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
D)Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 10/2. Maddesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak belirtilen davalılara verilmesine,
E) Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL başvurma harcı ve 341,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 400,85 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
F)Davacı tarafından yapılan 228,60 TL müzekkere ve tebligat gideri, 700,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 928,60 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen kısmına göre belirlenen 185,72 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
G) Davalı … tarafından yapılan 216,20 TL yargılama giderlerinin davanın red edilen kısmına göre belirlenen 172,96 TL’sinin davacıdan alınarak belirtilen davalıya verilmesine,
H) Harcanmayan gider avansının yatırana iadesine,
4-Davacının yatırmış olduğu istinaf karar harcının talebi halinde iadesine,
5-Davacı istinaf aşamasında yargılama gideri yapmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Harcanmayan istinaf gider avanslarının hesaplanarak yatıranlara iadesine,
7-Karar tebliği, harç takibi ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20.12.2023

Başkan …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*