Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1851 E. 2023/1591 K. 24.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1851
KARAR NO : 2023/1591

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2022
NUMARASI : 2022/216 Esas – 2022/473 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : TÜRK NİPPON SİGORTA A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … – …. – …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle)
BAŞVURU TARİHİ : 06.09.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 24.10.2022
KARAR TARİHİ : 24.11.2023
YAZIM TARİHİ : 27.11.2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacının kullandığı motorsiklete davalı … tarafından kullanılan aracın çarpması sonucu davacının yaralandığını, kazada davalının kusurlu olduğunu, davacının ayağının kopma noktasına geldiğini beyan ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 12.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla ticari uyuşmazlıklarda Kanun’da belirtilen konularda arabuluculuğa başvurma şartı getirildiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Dairemizin görev yönünden verdiği kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada, davalı …’ye açılan maddi tazminat davasının HMK.’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, davalı …’ya açılan maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davanın açıldığı 18.02.2019 tarihi itibariyle 6102 sayılı TTK’nun 5/A maddesi uyarınca ” Dava arabuluculuğa tabi olduğundan” arabuluculuk şartı yerine getirlmediği için davanın sigorta şirketi yönünden usulden reddine karar verilmiş ise de kendilerine tebliğ edilen muhtıranın hemen akabinde yasal süresi içerisinde 06.04.2022 tarihli dilekçeleri ile arabuluculuk işlemleri için süre talep etmelerine rağmen bu taleplerinin reddedildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, yerel mahkeme tarafından itiraza konu ATK raporuna göre hüküm kurulduğunu, yapılan keşifte tanıklarının dinlenilmediğini, bilirkişi raporunda kazanın meydana geldiği yolun 4 şeritli Devlet Karayolu olduğu belirtilmiş ise de, bilirkişi raporundakinin aksine bahsi geçen yolun tek şeritli olduğu hususunun göz ardı edildiğini, davalının davacının arkasından seyrettiği sırada davacının kullandığı motosikletin sağ yan kısımlarına aracın sol ön kısmı ile çarptığı belirtilmişken arkadan seyreden davalının mesafe ve hız sınırına riayet etmeden, davacının sinyaline rağmen davacıya çarpmasında kusursuz olduğundan bahsetmenin mümkün olmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, 18.02.2017 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki motorsikletle davalıların sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı oldukları çarpışması sonucu davacı yaralanmıştır.
07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir.
Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’da 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması da davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır.
Somut olayda, davacı vekili tarafından 18.02.2019 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış, mahkemece Dairemizin kaldırma kararı sonrasında 17.02.2022 tarihinde görevsizlik kararı verilerek başvuru halinde dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bu karar 17.03.2022 tarihinde kesinleşmiş, 22.03.2022 tarihinde Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmıştır. Davacı vekilince bu tarihten sonra arabuluculuğa başvurulmak üzere mahkemeden süre talep edilmiş ise de, yukarıda açıklandığı üzere arabuluculuğa başvuru sonradan tamamlanabilir dava şartlarından olmadığından mahkemece davalı … yönünden davanın usulden reddi kararı yerindedir. Davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında yalnızca davacı sürücüye kural ihlali verilmiş; kazaya dair yürütülen soruşturmada Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda da gerçekleşen kazada yalnızca davacı sürücü kusurlu bulunmuş ve takipsizlik (KYOK) kararı verilmiştir. Görevsizlik kararı öncesi Asliye Hukuk Mahkemesince yerinde keşifle trafik bilirkişisinden alınan raporda da gerçekleşen kazada davacı sürücü %100 kusurlu bulunmuştur. Heyetimizce raporlar tetkik edilmiş ve davacı sürücünün alkollü şekilde şerit ihlali yapması göz önüne alındığında gerçekleşen kazada %100 kusurlu kabul edilmesi oluşa uygun bulunduğundan mahkemece davalı sürücü yönünden de davanın kusur yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi yerinde bulunmuş, davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, kararda esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.05.2022 tarih ve 2022/216 esas, 2022/473 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 189,15 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının davacıya iadesine,
4-Avans ve harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dairemize dilekçe vermek suretiyle Yargıtay’da temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24.11.2023

Başkan …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*