Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/148 E. 2022/1704 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/148
KARAR NO : 2022/1704

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2021
NUMARASI : 2018/764 Esas – 2021/518 Karar
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU (TRT)
VEKİLLERİ : Av. … -…
Av. … – …
Av. … – Av. … -…

DAVALI : SAKARYA ELEKTRİK PERAKENDE SATIŞ A.Ş
VEKİLİ : Av. …-…

DAVANIN KONUSU : Alacak

BAŞVURU TARİHİ : 08.11.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 24.01.2022
KARAR TARİHİ : 14.12.2022
YAZIM TARİHİ : 14.12.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu’na devamlı ve düzenli gelir kaynağı sağlamak amacıyla çıkarılan 3093 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Gelirleri Kanunu’nun elektrik enerjisi hasılatından ayrılacak paylara ilişkin 4/c. maddesinde nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan tüzel kişilerin, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca göstereceği ve kapsamdaki bedellerin Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na intikal ettireceklerinin düzenlendiğini, 5/c. maddesinde ise hesaplanacak bedellerin en geç tahakkuku takip eden ikinci ayın 25’inde Türkiye Radyo- Televizyon Kurumu’nun göstereceği banka hesabına ödenerek ve tahakkuk cetvelleri aynı süre içinde gönderileceğinin düzenlendiği, Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler üçer aylık dönem bilançoları kesinleştiğinde, o dönemin ödemeleri ile bilançoya göre ortaya çıkacak farklar müteakip ayın sonuna kadar taraflarca mutabakatı yapılarak tasfiye edileceği, ödemelerin gecikmesi halinde, her geçen ay ve kesri için nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişilere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında ön görülen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanacağı, kurum alacağı 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerince takip ve tahsil olunur” hükmünün düzenlendiğini, mezkur kanunun 5/c maddesi gereği kurumları tarafından 2016 yılı için Sakarya Elektrik Perakende Satış A.Ş.’ye gönderilen mutabakat istek yazılarında, nihai tüketicilere yapmış oldukları elektrik satışları ile ilgili olarak aylık mizanlar, iade faturaları, gelir tablosu ve bilanço gibi bilgilerin istenildiğini, anılan firma tarafından kurumlarına gönderilen Ocak-Aralık 2016 bilanço dönemi mutabakat evraklarının (mizan, gelir tablosu, ödeme dekontları) kurumlarınca tetkik edilmesi sonucunda davalıya gönderilen 31.01.2018 tarihli ve en E. 37378 sayılı yazıda davalı tarafından gönderilen 2016 yılı (ocak-aralık) dönemi mizan ve gelir tablosunun kurumlarınca incelenmesi sonucu borç döküm tablosunun hazırlandığını, 2016 yılı (ocak-aralık) bilanço dönemine ait fazlaya ilişkin ve diğer hukuki hakları saklı kalmak üzere ödenmesi gereken 184.958,61 TL kalan anapara 29.735,15 TL kalan faiz olmak üzere toplam 214.693,76 TL borcun var olduğunu, söz konusu borcun cezalı duruma düşmemesi için en geç 09.02.2018 tarihine kadar kurumlarınca daha önce bildirilen TRT Enerji Payı banka hesaplarına ödenerek tasfiye edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, davalının cevaben 165.103,76 TL nin faturalanmamış satış kalemlerinden kaynaklandığının görüldüğünü, 2016 yılına ait faturalanmamış satış kalemleri dışında mutabık kalınan 2.314,28 TL kalan anapara, 218,90 TL kalan faiz olmak üzere toplam 2.533,18 TL tutarın 09.02.2018 tarihinde ödemesinin yapılacağını taraflarına bildirdiğini, davalının faturalanmamış tüketimlerin hesaplara dahil edilmemesi gerektiği iddiasının yerinde olmadığını, elektriğin aylık bazda satışı ve tedarikinde gelir veya gider, mahiyet ve tutar itibariyle ay sonunda kesinleşmiş olduğundan elektrik satışı ve tedarikinden doğan gelir ve giderin de ay sonu itibariyle tahakkuk ettiğinin kabulü gerektiğini, dolayısıyla davalı tarafından yapılan elektrik satışlarından doğan gelirin tahakkuk tarihi itibariyle ilgili geçici vergi ve takvim yılı hesap dönemlerinde kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerektiğini, TRT payı açısından ise tahakkuk tarihi itibariyle TRT payını doğuran olay gerçekleşeceğinden tahakkuk tutarları üzerinden hesaplanan TRT payı da tahakkuku takip eden ikinci ayın yirmibeşinde kurumları TRT payı hesaplarına ödenmesi gerektiğini, davalının 245.438,84 TL borcu kaldığını beyanla davalının kurumlarına ocak-aralık 2016 bilanço dönemine ait 184.958,61 TL ana para (TRT enerji payı) ve bu tutara 09.02.2018 vade tarihinden itibaren 27.12.2018 dava tarihine kadar 3093 sayılı kanunun md5/c-3 fıkrası yollamasıyla 6183 sayılı Kanun uyarınca hesaplanmış 60.480,23 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 245.438,84 TL kurum alacağının işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ; dava dilekçesinde talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının ilgili muhasebe kayıtlarında yer alan faturalanmamış (henüz tahakkuku yapılmamış) tüketimlerin de TRT Payı hesabına dahil edilmesini talep ve dava etmesinin mevcut yasa, mevzuat ve talimatlara aykırılık teşkil ettiğini, fatura edilmiş tüketimlerin TRT payına konu olacağını, faturalandırılmamış tüketimlerinin vergi, fon ve payların tahakkuk edilmesi gereken aşamaya geçirmediğinden yani henüz tahakkuk aşaması gerçekleşmediğinden faturalanmamış enerji TRT payına konu edilemeyeceğini, davacı tarafından faiz ve bileşik faiz talebinde bulunulmasının haksız olduğunu beyanla davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın reddine dair karar verilmiş, mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece dosyada bilirkişi incelemesi yaptırıldığını, bu kapsamda ek ve kök rapor aldırıldığını, bilirkişi raporları gerekçe gösterilerek davanın reddine dair karar verildiği, yargılama aşamasında ve bilirkişi raporlarına dair verdikleri itiraz dilekçelerinde de belirttikleri üzere,istinaf istemlerine konu yerel mahkeme kararı ve bu karara mesnet alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğundan anılan karara karşı istinaf yoluna başvurduklarını, bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazlar yeterince irdelenmeden ve farklı bir heyetten yeniden rapor aldırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu ve kararın istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiklerini, bilirkişilerce teknik hesaplama yerine hukuki değerlendirme yapılması usül hükümlerine açık aykırılık teşkil ettiğini, tanzim edilen bilirkişi raporlarında bilirkişilerin, 3093 Sayılı Kanunun getirdiği ödeme zamanını, ikincil mevzuatla hatalı olarak değerlendirmediğini, bilirkişilerin muhasebe kayıtlarına alınan ancak faturalanmamış tüketimlerin hesaplara dahil edilmemesi gerektiği iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, bilirkişi kök raporunda belirtilen ve KDV Kanunu açısından kabul edilen kural olarak faturanın düzenlenmesi, tahakkuku takip eden yedi gün içerisinde gerçekleşebileceği durumu, kanuna uygun bir işlem olmakla birlikte, faturanın düzenlenmiş olması her zaman tahakkukun gerçekleştiğine karine teşkil etmediğini, muhasebe kayıtlarına alınan ancak faturalanmamış tüketimlerin de hesaplara dahil edilmesi gerektiğini, kök rapora itiraz dilekçeleri ekinde sunulduğunu, dosyada mübrez emsal mahkeme kararında da belirtildiğini, Dava konusu TRT payı alacağı, ülkemizin kamu yayıncısı olan davacı kurumun kamu yayıncılığı faaliyetlerinin finansmanı için vazedilen, 6183 sayılı yasaya göre gecikme faizi uygulanan, İİK hükümlerine göre takip ve tahsil edilen, bir nevi vergi benzeri ek mali yükümlülük niteliğinde olduğundan,Vergi kanunları açısından kabul edilen tahakkuk esası, tüketimin gerçekleştiği dönemin varlığına yönelinmesi gerektiğini kabul ettiğini, muhasebe kayıtlarına alınan ancak faturalanmamış tüketimlerin de hesaplara dahil edilmesi gerektiğini, bu itibarla bilirkişilerin kök ve ek raporda dile getirdikleri yorum ve görüşler hatalı olduğunu ve istinaf istemimize konu kararın da hatalı olduğunu, gerek muhasebe gerekse mali hukuk açısından kabul edilen tahakkuk esası, gelirin doğduğu, tüketimin gerçekleştiği dönemin varlığına yönelinmesi gerektiğini ifade ettiğini, dolayısıyla 3093 sayılı kanunda bahsedilen tahakkuk ifadesi enerji tüketiminin (enerji firmaları açısından satışın) gerçekleştiği dönemi tanımladığını, kanun hükümlerinin yoruma muhtaç olmadığını, nihai tüketiciye elektrik enerjisinin teslimi ile tahakkukun gerçekleşmiş olacağı, bu teslimden sonra en geç teslimi takip eden ikinci ayın 25 inde TRT enerji payının davacı kurumun hesaplarına ödeneceğinin açık olduğu, elektrik enerjisinin teslimi ile tahakkuk gerçekleşmiş olup, tahsilat veya faturalandırma davalı firmanın problemi olduğunu, TRT enerji payının ait olduğu dönemi belirlerken kullanılacak ölçüt yasa tarafından açıkça “tahakkuk” olarak belirlenmiş olduğunu, tahakkukun enerji teslimiyle gerçekleşmesi nedeniyle mahkeme kararı bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle istinaf istemimizin kabulüne karar verilmesini, muhasebe sistemleri yönünden mükellefiyetin doğumu, tarh tahakkuk gibi konularda uzmanlığı olan mali bilirkişilerin de katılımıyla farklı bir heyetten yeniden rapor aldırılması yönündeki taleplerimizin mahkemece reddedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın ortadan kaldırılarak davamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı şirket tarafından davacı kuruma ödenmesi gereken ve vadesinde ödenmediği iddia edilen TRT payının tahsiline yönelik alacak davasıdır.
Davacı kurum davalı elektrik dağıtım şirketinin aysonu itibariyle fatura etmesi gereken bir kısım tutarları ertesi ayda fatura etmesi sebebiyle TRT paylarının geç ödendiğini ve buna bağlı olarak geciken süreler için gecikme faizi hesaplayarak ve yapılan ödemelerin bir kısmı faize sayılarak Ocak-Aralık 20016 bilanço dönemi için 184.958,61 TL anapara, 60.480,23 TL geckme faizi olmak üzere toplam 245.438 TL tutarındaki TRT payı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece taraf delilleri toplanarak üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış ve davanın reddine karar verilmiştir.
5784 sayılı Kanunla değişik 3093 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Gelirleri Kanu-nu’nun 4/c bendinde “Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere, elektrik enerjisi satış bedelinin (sanayi sicil belgesine sahip sanayi işletmelerine yapılan elektrik enerjisi satışı hariç) yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler.” düzenlemesi mevcuttur.
3093 sayılı TRT Gelirleri Kanunu’nun 5.maddesinin (c) fıkrasında “Nihai tüketiciye elektrik ener-jisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişilerce, bu Kanunun 4 üncü maddesinin (c) bendine göre hesap-lanacak bedeller en geç tahakkuku takip eden ikinci ayın yirmibeşinde Türkiye Radyo-Televizyon Ku-rumunun göstereceği banka hesabına ödenir ve tahakkuk cetvelleri aynı süre içinde Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna gönderilir.
Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişiler üçer aylık dönem bilânçoları kesinleştiğinde, o dönemin ödemeleri ile bilançoya göre ortaya çıkacak farklar müteakip ayın sonuna kadar taraflarca mutabakatı yapılarak tasfiye edilir.
Ödemelerin geciktirilmesi halinde, her geçen ay ve kesri için, nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel kişilere 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Ka-nunda öngörülen gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanır. Kurum alacağı 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerince takip ve tahsil olunur.” hükmü yer almaktadır.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı yasal gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince davalı şirketin yaptığı satış bedeli üzerinden davacı kuruma %2 pay ödemesi gerektiğinin dosya kapsamı ile sabit olması, davalı şirketin tüketicilerden alacağının tahakkuku diğer bir ifadeyle tahsil edilebilir hale gelmesi için fatura düzenlenmesi gerektiği, mal tesliminin önceden gerçekleştirilmesinin tek başına mal bedelinin tahakkuk ettiği anlamına gelmeyeceği, davalı şirketin düzenlediği faturada TRT payını ayrıca göstermesi gerektiğini ve ay sonu itibariyle henüz faturulanmamış tutar üzerinden TRT payı alacağı tahakkuk ettirilmesinin mümkün olmadığına dair tespitler içeren bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli ve dosyadaki bilgi ve belgelerle uyumlu olduğu, hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmekle, mahkemece anılan rapor doğrultusunda verilen davanın reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.09.2021 tarih ve 2018/764 esas, 2021/518 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye harç terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının iadesine,
4-Avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dairemize dilekçe vermek suretiyle Yargıtay’da temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14.12.2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
*Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*