Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1414
KARAR NO : 2023/1476
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2022
NUMARASI : 2018/651 Esas – 2022/278 Karar
İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN
… MİRASÇILARI
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
4-… – …
VEKİLİ : Av. .. – …
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 1 -…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. …, …
DAVALI : 2 -… -…, …
DAVALI : 3 -… -…, …
DAVALI : 4 -… -…
VEKİLİ : Av. … -…
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)
BAŞVURU TARİHİ : 24.06.2022-29.06.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 09.08.2022
KARAR TARİHİ : 01.11.2023
YAZIM TARİHİ : 01.11.2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 04.02.2018 tarihinde davalı …’nın idaresindeki … plakalı traktör ile seyir halinde iken aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek aksi yönden gelen trafiğin şeridine girerek aracının ve römorkunun sol kısımları ile yine piotr wilchinky bulvarını takiben İzmit merkez istikametine kendi şeridinde seyir halinde olan davacı …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın ön kısımlarına çarpması neticesinde yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda … plakalı traktör araç sürücüsü …’nın asli kusurlu olduğunu, davacının herhangi bir kusuru bulunmadığını, davacının ağır bir şekilde yaralandığını, tedavi sonucunda boyundan aşağısının felç kaldığını, kaza nedeniyle davacının iş göremezliğinin sürekli ve tam iş göremezlik olduğunu, davacının kazadan önce aktif olarak arıcılık yaptığını, bu şekilde kendisinin ve ailesinin geçimini sağladığını, kaza neticesinde malul kaldığından kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayamaz hale geldğini, davalı …’nın kaza tarihinde mesai saatleri içerisinde traktör sürücüsü olarak çalıştığını ve Haldız İnş. Oto. Tic.A.Ş’nin şantiyesinden traktöre yüklediği kum ve çimento gibi malzemeleri … plakalı traktör ile taşırken trafik kazası meydana geldiğini, kazanın mesai saatleri içerisinde, şirket çalışanı şirketin işlerini yaparken meydana geldiğini, kazanın trafik iş kazası olduğunu, bu nedenle işverene ait işin görülmesi için sigortalıların işin görüleceği yere emniyetli ve güvenli bir şekilde götürülüp getirilmelerinin işverenin sorumluluğunda olduğunu beyanla, davacı için fazlaya ilişkin hakları tutarak şimdilik 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 500,00 TL geçici iş göremezlik ve fizik tedavi rehabilitasyon, ilaç ve benzeri aygıt için yapılacak tedavi gideri tazminatı, 500,00 TL bakıcı gideri ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 24.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 209.549,59 TL’ye arttırdığı anlaşılmıştır.
Davalı … İnşaat Şirketi vekili cevap dilekçesinde; 04.02.2018 tarihinde diğer davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacının kullandığı aracının çarpışması sonucunda maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, dava dilekçesindeki araç sahibinin davalı … olduğu, diğer davalı … Şirketinin ise Karayolları Trafik Kanununun ilgili maddeleri uyarınca sorumlu olduğu, kazanın mesai saatleri içinde, şirket işleri ve şirket çalışanı tarafından meydana gelmesi sebebiyle kazanın trafik iş kazası olduğu yönündeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığını, sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen “engelli hale getiren” olayların iş kazası olarak nitelendirildiğini, olayda davalı şirketin sigortalı işçisi …’nın zarar görmediğini bu nedenle kazanın iş kazası olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin olası bir kazanın yaşanmaması için gerekli tüm önlemleri aldığını, çalışanı olan diğer davalı …’ya talimatları verdiğini, zimmet formunu imzalattığını, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacı tarafın taleplerinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, belirterek davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini, usule ilişkin itirazlarının kabul görmemesi halinde uzman bilirkişi kurulundan kazanın oluş şekli ve maddi vakıaları dikkate alan kusur raporu alınmasını, davacının fahiş miktardaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin davalı şirket yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davalı … yönünden açılan davanın feragat nedeni ile reddine, davalı … yönünden açılan davanın KTK’nın 85. maddesi kapsamında davalının sorumluluğu tespit edilmediğinden reddine, davalılar Haldız İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş. ve … yönünden açılan davanın toplam 209.549,59 TL bedensel zarar tazminatının 04.02.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine, Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; davalı … yönünden açılan davanın KTK’nın 85. maddesi kapsamında davalının sorumluluğu tespit edilmediğinden reddine, davalılar Haldız İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş. ve … yönünden açılan davanın toplam 90.000,00 TL manevi tazminat miktarı üzerinden kabulüne, 90.000,00 TL manevi tazminatın 04.02.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya yönelik manevi tazminat talebinin reddine, karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacılar vekili ve davalı … İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçelerinde tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep ettiklerini, ancak mahkemece yasal faize hükmedildiğini, davalı … İnşaat Oto.Tic.A.Ş’ne ait aracın kazaya sebebiyet verdiğini ve kusurlu olduğunu, şirketin ticari faaliyetlerini icra ederken kullanılmasından dolayı ticari faize hükmedilmesi gerektiğini, KTK’nun 85.maddesi gereği motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olması gerektiğini, … plakalı aracın sicil kaydına görülen sahibi … olup KTK gereğince müşterek ve müteselsilsen olaydan sorumlu olup mahkemece yanılgıya düşülerek sorumlu olmadığı gerekçesiyle davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş. Vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, hükme esas alının bilirkişi raporunun hatalı ve denetime elverişsiz olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklı bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu 04.02.2018 tarihinde gerçekleşen çift taraflı maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında, davalılardan …’ın maliki, …’nın şoförü, Türk Nippon Sigorta A.Ş.’nin zorunlu sigortacısı olduğu, … plakalı araç ile davacı …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araçların çarpışması neticesinde, davacının %98,5 oranında sürekli iş gücü kaybına uğradığı ve sürekli bakıma muhtaç hale geldiği anlaşılmaktadır.
Dava devam ederken davacı …’un vefatı nedeniyle, açılan dava müteveffanın mirasçıları tarafından takip edilmiş olup; ilk derece mahkemesince verilen nihai karar ile davalılardan Haldız İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş.ve … yönünden maddi tazminat isteminin kabulüne, bu davalılar yönünden manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, Sigorta şirketi yönünden açılan davanın feragat nedeni ile reddine ve davalılardan … yönünden açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiştir.
İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar” hükmünü içermektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/I.maddesinde, işletenin hukuki sorumluluğu düzenlenmiş, anılan Kanun’un 3.maddesi ile işletenin tanımı yapılmıştır. Buna göre işleten; “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışla alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı maddenin son cümlesinde ise; “Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde sorumluluk kapsamı açıklanmıştır.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahibinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde, artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Kiracının işleten sıfatını haiz olması için, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3.maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Buna göre, her ne kadar ilk derece mahkemesince “… davalı … teşebbüs sahibi sıfatıyla haksız fiilden sorumlu tutulmuş ise de, KTK’nın 85. maddesi ve uygulama alanı bulduğu yukarıda anılı yüksek mahkeme kararından da anlaşılacağı üzere davalı …’nın davalı … şirketinin sigortalı işçisi olmasının davalı şirket yönünden sorumluluk doğurduğu, teşebbüs sahibi yönünden doğrudan sorumluluk doğurmadığı, davalı …’nın davalının faaliyetinden doğrudan yarar gören, iş ve işlemlerinde bilet kesen konumunda da bulunmadığı anlaşıldığından davalı …’a yöneltilen maddi ve manevi tazminat davalarının mesnetsiz olduğu” şeklinde kanun hükmünün somut olaya uygulanmasında hata edilerek; yanılgılı gerekçe ve eksik inceleme ile davalılardan … yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Mahkemece yukarıda belirtilen Yargıtay kararları gözönünde bulundurularak, anılan davalılar yönünden taraflar arasında davaya konu aracın mülkiyetini devir amaçlı bir sözleşme bulunup bulunmadığının tespiti ile varsa bu türden bir devir ilişkisinin 3. kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, aracın fiilen teslim edilip edilmediği, sürücünün kimin çalışanı olduğu, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, varsa kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle varsa kira sözleşmesi, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenerek, davalılardan Haldız İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş. yönünden davaya konu araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunup bulunmadığı ve varsa fiili hakimiyetin uzun süreli olup olmadığı belirlenerek, davalı …’ın işleten sıfatının devam edip etmediği, diğer davalı … İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş.’nin işleten sıfatını kazanıp kazanmadığı hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bununla birlikte, yapılan araştırma neticesinde, davalı … İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş.’nin işleten sıfatını kazanmadığının anlaşılması halinde ise bu kere anılan davalı yönünden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 66.maddesine göre kusursuz sorumluluk hallerinden olan “Adam çalıştıranın sorumluluğu” kapsamında , bu davalıya kurtuluş kanıtı imkanları getirme imkânı da tanınarak; 6100 sayılı HMK 266.maddesi gereğince “İş Güvenliği” alanında uzman bir kişiden davalının kusur sorumluluğuna ilişkin rapor alındıktan sonra davalı … İnşaat Otomotiv Ticaret A.Ş.’nin hukuki sorumluluğunun ikinci bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekmektedir.
Yanı sıra, davacının gelirinin belirlenmesi davanın esasına ilişkin ve sonuca etkili olup, tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. İlk derece mahkemesince öncelikle anılan davacıların mesleği ve gelir durumu araştırılarak tarafların bu yöndeki delillerinin toplanması, varsa işyerlerinden kaza tarihindeki kazanç durumları sorularak maaş bordrosu ve sosyal güvenlik kayıtlarının getirtilmesi gerekir. Davacının asgari düzeyinin üzerinde gelir getirici bir işte çalışmadığının tespiti halinde ise asgari ücrete göre hesaplama yapılmalıdır.
Davacının geliri belirli bir âna ya da zaman dilimine özgü kazanç miktarına değil, süre gelen, devamlılık gösteren, ağırlıkla ortaya çıkan kazanç miktarına bakılması icap eder. Bu, gerçek zarar ilkesinin de bir gereğidir. Davacının gelirine ilişkin yaptığı işin niteliği, meslekteki kıdemi vb. dikkate alınarak belgeli makul sayılabilecek gelir ortaya konulamadığı taktirde kazanç konusunda kolluk araştırması yapılabilir, tanık dinlenebilir, benzeri iş yapanların kazanç miktarları ilgili meslek odalarından sorulabilir, hatta gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılabilir.
Maddi tazminat talebi konusunda hesaplama yapılırken, davacının kaza tarihinden hesap tarihine kadar ki gelirini gösteren belgelerin temin edilmesi, bu belgeler ile saptanan gelir üzerinden hesap tarihine kadar elde edilebilecek gelirlerin belirlenmesi, belirlenen gelirler üzerinden, işlemiş (bilinen) dönem zarar hesabının yapılması; işleyecek dönem hesabında ise davacının hesap tarihinde bilinen son gelirinin uygulanması hususları gözönüne alınmalıdır.
Davacı vekili, davacının arıcılık faaliyeti ile geçiminin sağladığını ileri sürmekte olup; ilk derece mahkemesince Kocaeli İl Arı Yetiştiricileri Birliğinin cevabi yazısı dosyaya kazandırılmıştır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, Kocaeli İl Arı Yetiştiricileri Birliğinin cevabi yazısı dikkate alınarak davacının aylık kazancının asgari ücretin 9,86 katı olduğu kabul edilerek aktif dönem için bu miktar üzerinden hesaplama yapıldığı belirtilmiştir. Tazminat hesabına esas alınacak olan davacının gelir araştırması yeterli olmayıp eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu durumda, mahkemesince öncelikle davacının arıcılık faaliyetinin devamlı surette gelir getirici iş kapsamında olup olmadığı tespit edilerek;davacının arı yetiştiriciliği ve bal üreticiliği ile iştigal ettiğinin kabul edilmesi halinde ,davacının kaza tarihinden önceki vergi kayıtları getirtilerek önceki emsal yıllara ilişkin gelir beyannameleri ve matrahına göre uzman Mali bilirkişiden rapor alınmak suretiyle davacının arıcılık faaliyetinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağının tespiti, bunun mümkün olmaması halinde ise Arı yetiştiriciliği ve Bal Üretimi alanında alt uzmanlık dalı bulunan Ziraat Bilirkişisinden, davacının 2018 yılı için 400 kovan olarak bildirilen kovan sayısına göre, arıcılık faaliyetinden elde edeceği net gelirin, üretim, nakliye, amortisman ve diğer masraf kalemleri düşülmek suretiyle tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi gereğince istinaf sebepleri ve kamu düzenine ilişkin haller ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde, İlk derece mahkemesinin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunda ve kararında tespit edilen ve yukarıda belirtilen eksiklik ve hatalar dairemizce H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi kapsamında “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli bazı delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması” olarak nitelendirildiğinden, sair istinaf sebepleri incelenmeksizin; taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ile davalı … İnşaat Otomotiv Tic.A.Ş vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE, Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.05.2022 tarih ve 2018/651 esas, 2022/278 karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacılar vekili ile davalı vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının istek halinde yatıranlara iadesine,
4-Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusu için yaptıkları giderlerin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine,
5- Harcanmayan istinaf gider avanslarının yatırana iadesine,
6-Karar tebliği ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01.11.2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
*Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*