Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/1329 E. 2022/1214 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1329 – 2022/1214
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1329
KARAR NO : 2022/1214

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : …
ÜYE : ….
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2022
NUMARASI : 2021/568 Esas – 2022/262 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACILAR : 1-…
2-….
3-…
4-…
VEKİLİ : Av….

DAVALI : …

DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
BAŞVURU TARİHİ : 07.06.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 21.07.2022
KARAR TARİHİ : 14.09.2022
YAZIM TARİHİ : 14.09.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 24.11.2020 günü davacılardan… ve …’ın oğlu, … ve …’in kardeşi …’nun motosikleti ile seyir halindeyken …’ın işleteni ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı kamyonetin çarpması sonucu vefat ettiğini , işleteni ve sürücüsü … olan aracın davalı sigorta şirketi tarafından …. nolu poliçe ile kaza tarihini de kapsayacak şekilde sigortalı olduğunu, davalı …’ın kazadan sonra yapılan ölçümde alkollü olduğunun, kaza sonrası olay yerinden kaçtığının, 3 ayrı bilirkişi raporunda da …’ın tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, …’ın vefatı neticesinde anne ve babasının müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını, kaza sonrasında davalı sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde davacılara ödeme yapılmadığını belirterek davacı anne … … için şimdilik 1.000 TL , davacı baba… … için şimdilik 1.000 TL olmak üzere toplam 2.000 TL maddi tazminatın davalı … için olay tarihi olan 24.11.2020 tarihinden itibaren, davalı Doğa Sigorta A.Ş için temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı anne … … için 100.000 TL , davacı baba… … için 100.000 TL , davacı kardeş … … için 50.000 TL , davacı kardeş … … için 50.000 TL olmak üzere toplam 300.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Doğa Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; kusur oranlarının ve müteveffanın gelirinin tespit edilmesi gerektiğini , müteveffanın kask ve ehliyetinin olmadığını, tek kişilik motor üzerinden 2 kişi seyretmeleri nedeni ile hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacılara Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından rücuya tabi ödeme yapılmış ise tazminattan indirilmesi gerektiğini, dava konusu haksız fiil nedeni ile tazminat olduğundan avans faizi talebinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, 22.04.2022 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın tefriki ile yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, aynı duruşmada yargılamaya devamla araç işleteni ve sürücüsü diğer diğer davalı yönünden 6100 Sayılı Yasa’nın 114/1-c, 115/2 maddeleri gereğince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun kabulüne, karar kesinleştiğinde ve süresinde talep halinde dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna müracaat edilmiştir.
Davacı vekilleri istinaf dilekçesinde; davacılar tarafınca maddi tazminata ilişkin olarak… … ve … … yönünden “poliçe limiti ile sınırlı olarak” feragat edildiği, maddi tazminatın poliçe limitini aşan bakiye kısmı ve manevi talepleri yönünden davalarına devam edeceğini 30.03.2022 tarihli dilekçelerinde açıkça ortaya koyduklarından mahkemece davalı taraflar nezdinde yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, dosyada delillerin toplandığını ,hesap yönlü bilirkişi raporu alındığını, dosya neticelenme aşamasına gelmiş olduğundan dolayı bu aşamada dosyanın ikiye bölünmesi ve farklı mahkemelerde yargılamanın devam ettirilmesinin usul ekonomisine aykırı olacağını belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını , yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesini veya istinaf gerekçeleri doğrultusunda yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
Asliye mahkemeleri, Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Asliye Ticaret Mahkemeleri, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar Asliye Hukuk Mahkemesince çözümlenir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanununa göre Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki iş bölümü değil görev ilişkisidir. (TTK’nun 4. ve 5.maddeleri) Asliye Ticaret Mahkemesi kanunla belirtilmiş olan ticari davalara bakar. Asliye Hukuk Mahkemesi ise ticari davalar dışında kalan hukuk davalarına (dar anlamda hukuk davalarına) bakar. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari davalardır. TTK 5/1 maddesi gereği ticari davalara bakmakla görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Sigorta hukuku; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş olup bu ilke gereğince, hakimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. 6098 Sayılı TBK’nun 61. maddesi “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa dair hükümler uygulanır.” hükmünü öngörmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 30.06.2014 tarihli, 2014/12087 -10278 sayılı ilamı)
Somut olayda, dava trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davalı sürücüsü aynı zamanda araç işleteni ve ZMSS şirketi aleyhinde 02.11.2021 tarihinde Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmıştır. Davalı Doğa Sigorta AŞ, davacıların murisine çarparak ölümüne neden olduğu iddia edilen aracın ZMSS şirketidir. Anılan mahkemece davalı sigorta şirketi aleyhine açılan dava yönünden dosyanın tefrik edildiği, eldeki araç işleteni aynı zamanda araç sürücüsü yönünden açılan dava yönünden de aynı duriuşmada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar dosya sigorta şirketi yönünden tefrik edilmiş ise de, davalı sigorta şirketi ile araç sürücüsü aynı zamanda işletenine karşı birlikte açılan ancak sonrasında tefrik edilen davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği kuşkusuzdur. Kaldı ki görev hususu davanın açıldığı tarihe göre belirlenir. Bu durumda ticari davaların ve ZMSS’nın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması, usul ekonomisi ve daha sağlıklı ve isabetli bir karar verilmesi açısından, TTK’nun 4/1-a ve 5/1 maddeleri gereği dava tarihi itibari ile açılan dava ticari dava olmakla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanı içinde bulunduğundan, davanın tefrik kararı verilmeksizin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp, işin esasına girilmesi ve tarafların delilleri toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde usul ekonomisine aykırı olarak ve anılan yasal düzenlemeler gözardı edilerek, yargılama sırasında davalı sigortacı hakkındaki davanın tefriki ile diğer davalı yönünden görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.04.2021 tarih ve 2021/568 esas, 2022/262 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harcının talebi halinde yatırana iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davacıların yaptığı giderlerin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine, harcanmayan istinaf gider avansının yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 14.09.2022


Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

*Üye…
e-imzalıdır

Katip…
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*