Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/1108
KARAR NO : 2023/732
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2021
NUMARASI : 2019/1181 Esas – 2021/944 Karar
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALILAR : 1-…-…
2-…-…
VEKİLİ : Av. … -…
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 3 -ALLİANZ SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLLERİ : Av. …-…
Av. …-…
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 4 -GÜNEŞ SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …-…
DAVALILAR : 5 -… -…
: 6 -… – …
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… – …
VEKİLİ : Av. …-…
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAŞVURU TARİHİ : 15.03.2022-23.03.2022-10.04.2022
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ : 14.06.2022
KARAR TARİHİ : 17.05.2023
YAZIM TARİHİ : 17.05.2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 10.11.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davalı sürücü …’in kullanmakta olduğu … plakalı çekici ve bu çekiciye bağlı … plakalı dorseden oluşan tırın çarpıştığını, kaza sonucunda araçta yolcu olarak bulunan davacıların murisi … ile sürücü …’ın hayatını kaybettiğini, davalı sürücü … hakkında Gebze 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ nin 2015/564 esas sayılı dosyası ile taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak suçundan dolayı ceza davası açıldığını, … … plakalı çekicinin Allianz Sigorta A.Ş tarafından ZMMS kapsamında sigortalı olduğunu,… plakalı aracın ise Güneş Sİgorta A.Ş tarafından ZMMS Kapsamında sigortalı olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak koşuluyla davacılar … ve … için ayrı ayrı 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL (Sigorta şirketleri açısından poliçe hükümlerine ve poliçe limitlerine göre temerrüt tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesi kaydıyla) maddi tazminatın tüm davalılardan … ve … için 40.000,00’er TL ve … için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sigorta şirketleri dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; 10.11.2015 tarihli dava konusu kazada davalı …’in kusursuz olduğunu, kazada yaralı kurtulan …’ün ifadesindende müteveffa sürücü …’ın aniden yola çıktığını ayrıca müteveffa … ve …’nun yapılan otopsisinde kanlarında uyuşturucu ve alkol maddelerine rastlandığını, ayrıca otopsi esnasında …’ın çorabının içinden 11 adet uyuşturucu paketi çıktığını, müteveffa …’ın uyuşturucu ve alkol etkisi altında araç kullandığını, ceza mahkemesince keşif yapılmadan kusur raporu tanzim edildiğini, ayrıca sunulan uzman mütalasının kusur incelemesinde değerlendirilmeden ATK raporu alındığını, olay yerinde keşif yapılmasına keşif neticesinde kusur raporu alınmasına karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca kanında uyuşturucu ve alkol maddelerine rastlanan sürücü …’ın hareket kabiliyetinin etkileyip etkilemediğine ilişkin bilirkişi raporu alınmasını, kusur dahilindeki maddi tazminat istemlerinin … plaka sayılı aracın sigortacısı olan Allianz Sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca maktül …’nun kız kardeşi …’ın mirasçılık belgesi sunmadığını, sadece kız kardeşi olmasının manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Güneş Sigorta A.Ş.vekili cevap dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğunu, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğini, davacının taleplerinin belirsiz alacak davası olarak ileri sürülemeyeceğini, müvekkili şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, müteveffanın veya üçüncü kişinin ağır kusurunun varlığı halinde davalı şirkete yöneltilen zarar talebine ilişkin illiyet bağı kesileceğini, müterafik kusurun varlığı halinde davacılar lehine hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müteveffanın kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmaması sebebiyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminata hükmedildiği takdirde hatır taşıması nedeniyle tazminat miktarında indirim yapılması gerektiğini, davalı şirketin sadece dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, bu nedenlerle davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açılmış olması sebebiyle yetki ve görev yönünden reddine, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden ve dava belirsiz alacak davası olarak açıldığından davanın usulden reddine, davalı şirketin sorumlu bulunması durumunda; sorumluğunun açıkladıkları çerçevede ve azami limit ile sınırlı olacağına, kusur ve tazminat miktarı yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına, tazminat raporunun hazineye kayıtlı aktüer aracılığı ile yaptırılmasına, tespit edilecek davacı müterafik kusurunun tazminatın hesaplanması halinde göz önünde tutulmasına ve tazminattan düşülmesine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından davacılar … ve …’in maddi tazminat taleplerinin kabulüne, davacılar … ve … ile …’ın manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davalılar …, … vekili, davalı Allianz Sigorta vekili ile davalı Güneş Sigorta vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı Allianz sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan aktüer raporda hesaplamanın hatalı yapıldığını, 2918 sayılı KTK uyarınca genel şartlar ile belirlenen TRH-2010 mortalite tablosu ve %1,8 teknik faiz oranı esas alınması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı talebi hakkında kanuna ve yargıtay uygulamalarına uygun değerlendirme yapılması gerektiğini, hesaplamada müteveffanın çocukları için yükseköğretim görecekleri varsayımıyla 25 yaşına kadar destek verildiğini, desteklerin 18 yaşına kadar destek göreceği yaklaşımı ile hesaplama yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunun bu yönü ile de hatalı olduğunu, davacının dayandığı delillerin tarafına tebliğe çıkarılması gerekmekteyken dosyaya giren çoğu delilin tebliğ edilmediğini ve savunma hakkının ihlal edildiğini, avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, somut olayda davalı şirkete yapılan bir müracaat bulunmadığı için temerrüde düşmediğini, davanın tamamen “haksız fiil”den kaynaklandığını, haksız filden kaynaklanan taleplerde de ancak kanuni faiz uygulanacağını belirterek haklı itirazlarının kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Güneş Sigorta (Türkiye Sigorta A.Ş) vekili istinaf dilekçesinde; görev ve yetki itirazlarını tekrarlamış, arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden işbu davanın usulden reddi gerektiğini, davacının taleplerinin belirsiz alacak davası olarak yöneltilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin sorumluluğu sigortalısının kusuru ve poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, poliçe limitlerinin kişi başına garameten paylaştırılmasına ilişkin poliçe dahilinde yapılacak taleplerin bekletici mesele sayılması gerektiğini, ZMMS poliçesindeki limitin aşıldığı gözetilerek KTK madde 96 ve sair hususlar gereği tüm hak sahiplerinin payları dikkate alınarak tazminat hesaplaması yapılması ve bunun içinde diğer hak sahiplerinin talepleri için bekletici mesele sayılması gerekirken aksi şekilde hüküm tesisinin hatalı olduğunu, müteveffanın veya üçüncü kişinin ağır kusurunun varlığı halinde davalı şirkete yöneltilen zarar talebine ilişkin illiyet bağı kesileceğini, müterafik kusurun varlığı halinde davacılar lehine hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müteveffanın menfi olay esnasında emniyet kemerinin takılı olmaması sebebiyle tazminatta indirim yapılması gerektiğini, hatır taşıması itirazlarının mahkeme tarafından değerlendirilmeyerek savunma haklarının ihlal edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bilirkişi tarafından kullanılan yaşam tablosu ve formuller hatalı olduğundan hatalı ve fahiş miktarda tazminat hesaplaması yapıldığını, davacıların SGK’dan ödeme alınıp alınmadıkları / kendilerine maaş bağlanıp bağlanmadığı araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davalı şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, kararda mükerrer olacak şekilde maddi tazminata yönelik aleyhe vekalet ücretine hükmedildiğini, davacıların müvekkili sigorta şirketinden manevi tazminat talepleri olmamasına karşın taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde manevi tazminat yönünden müvekkili aleyhine harca ve vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … vekili istinaf dilekçesinde; Dava konusu kazada müvekkil …’in sevk ve idaresindeki araçla ana yoldan ilerlerken Müteveffa …’ın sevk ve idaresindeki araçla tali yoldan,tamamen kontrolsüz bir şekilde ve aşırı hızlı bir şekilde ana yola çıkarak kaza meydana geldiğini, müteveffa, …’ın otopsisinde alkol ve uyuşturucu maddelerine rastlandığını, …’ın kanında tespit edilen uyuşturucu maddelerin birbirini tetikleyen nitelikte olduğunu ve alkol ile birleşince büyük bir etki yarattığını, mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporunda …’ın uyuşturucu ve alkol etkisi altındayken sürüş gerçekleştirmesinin kazaya etkisinin değerlendirilmediğini, ceza yargılamasında bu konuda uzman görüşüne başvurulduğunu, yerel mahkemece uzman mütaalası değerlendirmeye alınmadığını, bu hususların kusura etkisinin incelenmesi için Adli Tıp İhtisas Dairesi’ne veya uzman bilirkişi heyetine dosyanın gönderilmesi için bulundukları talebin yerel mahkemece reddedildiğini, müteveffa … kendi isteği ile uyuşturucu ve alkolün etkisi ile araca bindiğini ve bu durumun mahkemece değerlendirmeye alınmadığını, yine Yerel Mahkeme gerekçeli kararında manevi tazminat istemini tarafların kusuru ve olayın oluş şekline göre takdir etmediğini, tarafların kusurları oranında manevi tazminat takdir edilmeden, tüm davalılar için tek bir manevi tazminatın müteselsilen ve müştereken tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasında ölüm sebebiyle zorunlu mali sorumluluk sigortacılarına, sürücüye ve araç maliki ile mirasçılarına karşı açılmış destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, 10.11.2015 tarihinde, davalı …’in sürücüsü, davalı …’in maliki , davalı Allianz sigorta A.Ş’ nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu çekici ve buna bağlı dorse ile davalılardan … ve …’ın çocukları müteveffa …’ın sürücüsü ,Güneş Sigorta A.Ş’ nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında, …’ın kullanımında bulunan araçta yolcu olarak bulunan davacıların anneleri/kardeşi … vefat etmiştir.
Kaza sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağında her iki araç sürücüsüne de kural ihlali verilmiştir. Olaya ilişkin Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/564 Esas 2016/564 K sayılı dosyasında 06.06.2016 tarihli ATK raporuna göre gerçekleşen kazada davalı sürücü …’in tali, müteveffa sürücü …’ın asli kusurlu bulunduğu, yapılan ceza yargılaması sonunda davalı sürücünün taksirle ölüme sebebiyet vermek suçunun sabit bulunarak cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından kaza mahalinde yapılan keşif sonucutrafik bilirkişisinden alınan 09/11/2020 tarihli raporda davalı sürücü …’in kazanın oluşumunda %25, müteveffa sürücü …’ın % 75 kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı yasal gerekçelere, delillerin takdirinde ve kusur değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, araçta yolcu olarak bulunan müteveffanın kazaya neden olacak, trafik kuralı ve yasağı ihlal edecek davranışta bulunmadığından müteveffa yolcuya kazanın oluşumunda kusur atfedilemeyeceği, mahkemece hükme esas alınan kaza tespit tutanağı ve ceza dosyasındaki ATK raporu ile uyumlu kusur raporunun olaya uygun düştüğü, dosya kapsamında müteveffanın emniyet kemeri takmadığına dair bir tespit olmadığı,ceza dosyasında müteveffanın içinde bulunduğu araçta bulunan ve yaralanan …’ün beyanına göre … ile destek ….’nun imam nikahlı eş oldukları,aile bireyi olan imam nikahlı eşin taşınmasının hatır taşıması kabul edilemeyeceği, keza bir kimsenin eşini taşıması ahlaki bir görevin ifası niteliğinde olup, bu taşımada maddi ve manevi yararları olduğundan desteğin araçta hatır için taşındığı kabul edilerek maddi ve manevi tazminattan bu nedenle indirim yapılamayacağı, mahkemece davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının SGK’dan sorulduğu, olumsuz yanıt alındığı, hükme esas alınan 09.08.2021 tarihli aktüer raporunun TRH-2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemine göre usulüne uygun şekilde düzenlendiği,desteğin dava dışı hayattaki annesi için bakiye ömür ve destek payının raporda dikkate alındığı, aktüerya bilirkişi raporundaki hesaplamaların yönteminin yargısal içtihatlara uygun olduğu, 6100 sayılı HMK’nın 16.maddesi uyarınca yerel mahemenin haksız fiilin işlendiği yer mahkemesi olarak yetkili olduğu, ZMMS sigortacısı olan sigorta şirketlerine karşı da dava açıldığından görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu dairemizce değerlendirildiğinden davalıların bu hususlara ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Destekten yoksun kalınacak sürenin, çocuklar için, yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, öğrenimlerinin sona erdiği tarih, yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü gerekmektedir.
Somut olayda; davacılardan … ve … için 25 yaşına kadar, destek tazminatı hesaplanmıştır. Ancak anılan davacıların sosyal ekonomik durum araştırmasına göre lise öğrencisi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, davacı çocukların öğrenim durumları ve öğrenimlerine devam edip etmediklerinin araştırılarak üniversite eğitimi almadıklarının tespiti halinde davacıların 22 yaşına kadar annelerinden destek göreceklerinin kabulü ile daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre (kararı bu hususta yalnızca davalıların istinaf ettiği gözetilerek rapordaki diğer veriler aynı kalmak kaydıyla) hükmü istinaf eden davalılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de davalı Türkiye Sigorta A.Ş’nin hükmedilen manevi tazminata ilişkin harçtan sorumlu tutulması hatalıdır.
İlk derece mahkemesinin yaptığı yargılama, hükmüne esas aldığı bilirkişi raporu ve verdiği kararda tespit edilen ve yukarıda belirtilen eksiklik ve hatalar, dairemizce H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi kapsamında “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli bazı delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması” olarak nitelendirildiğinden, H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi gereğinc taraf vekillerinin anılan yönlere değinen istinaf itirazlarının kabulüne, kaldırma gerekçesi dikkate alınarak manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazları incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.11.2021 tarihli, 2019/1181 Esas ve 2021/944 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalılardan peşin olarak alınan istinaf karar harcının talebi halinde yatırana iadesine,
4-Davalıların istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine, harcanmayan istinaf gider avansının yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17.05.2023
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
*Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*