Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/989 E. 2022/646 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/989 – 2022/646
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/989
KARAR NO : 2022/646

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.03.2021
NUMARASI : 2016/149 Esas – 2021/280 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 1 …
VEKİLİ :Av….

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 2 -ALLİANZ SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İHBAR OLUNAN : SOMPO JAPON SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)

BAŞVURU TARİHİ : 27.05.2021-04.06.2021-11.06.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 16.07.2021
KARAR TARİHİ : 20.04.2022
YAZIM TARİHİ : 20.04.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.05.2015 günü davalı …’ın kendisine ait bulunan sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araca, arkadan çarpmak suretiyle yaralanmasına sebebiyet verdiği iddia olunarak fazlaya ilişkin talep ve haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL maddi tazminat ve 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden (sigorta şirketleri için poliçe limiti dahilinde dava tarihinden) yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; meydana gelen trafik kazası nedeniyle, kusur durumunun yeniden belirlenmesini, davacının talep ettiği maddi tazminat miktarının yüksek olduğunu, davacının aylık gelirinin 4.000,00 TL olduğuna dair iddiayı kabul etmediğini, uzlaşma sonucunda davacıya 14.500,00 TL nakdi ödeme yaptığını, tedbir talebinin reddine karar verilmesini, aracının kaskosunun bulunduğunu ve kasko şirketine davanın ihbarını talep etmiştir.
Davalı Allianz Sigorta Anonim Şirket vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın ZMMS sigorta poliçesi ile nezdinde sigortalı olduğu, poliçe hükümleri gereği -varsa- sigortalının kusuru oranında 268.000,00 TL poliçe limiti dahilinde sorumlu olduklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne; Davacının maddi tazminat davasının kabulü ile 361.979,53 TL maddi tazminatın davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı Allianz Sigorta A.Ş.’nin poliçe limiti (268.000,00 TL) ile sınırlı olmak ve tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydı ile sorumlu tutulmasına, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 10.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 20.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘tan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili, davalı … vekili ve davalı Allianz Sigorta A.Ş vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kaza sonrasında müvekkilinin vücudunda kırıklar meydana geldiğini, iki kere ameliyat olduğunu ve iyileşme sürecinin uzun sürdüğünü, müvekkilin ayağında kısalma meydana geldiğini ve hayatı boyunca bu durumun devam edeceğini, tüm bunlar göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat miktarı yönünden kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; dosya kapsamında alınan hesap raporunda alternatifli hesap yapıldığını, ıslah işlemi yüksek alternatife göre yapılmış olup yerel mahkeme tarafından da bu hesaplama esas alınmak suretiyle hüküm tesis edildiğini, bu nedenle tazminat hesabına esas alınan ücretin hatalı olduğunu, davacının gelirinin faaliyette bulunulan iş gereği, vergi dairesinden sorularak ortaya çıkarılmasının mümkün olduğunu, tazminat hesabına esas alınan ücret, bağlı çalışanlar bakımından bordro, serbest çalışanlar bakımından ise vergi dairesi kayıtları esas alınmak sureti ile hesaplanması gerektiğini, bu sebeple somut olayda serbest çalışıldığı iddiası mevcut olduğundan ilgili vergi dairesi kayıtları dosyaya dahil edilmeden soyut bir şekilde ücret tespiti yapılmasının yerinde olmadığını, müvekkili tarafından davacıya 14.500,00 TL ödeme yapıldığını, bu ödemenin bilirkişi raporunda mahsup edilmeden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, manevi tazminata hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddin karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Allianz Sigorta A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece eksik incelemeye dayalı karar verildiğini, dava konusu kaza nedeniyle Gebze C.Başsavcılığının 2015/8853 SR.nolu dosyasında sigortalı araç sürücüsü ile davacı arasında uzlaşma sağlandığını ve uzlaşma nedeniyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, gerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gerekse uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 23/7 maddesine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağını, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağını, dolayısıyla işbu davadan davacı yan feragat etmiş sayılacağından haksız davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 4.000,00 TL gelir üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte tazminat hesaplamasında davacının sürekli olan gelirleri somut belgelere dayalı olarak ispat edilmesi gerektiğini, bu noktada davacıya ilişkin vergi kayıtları mahkeme dosyasına getirilmesi gerekirken yalnızca bir tanık beyanı ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Yargıtayın İçtihatları uyarınca gelir durumunun yine davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini, yerel mahkemece müvekkil şirket aleyhine hükmedilen harç, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin poliçe limitine oranla belirlenmesi gerekirken müvekkil şirketin diğer davalı ile müşterek ve müteselsil sorumlu tutulması, hesaplanan tüm tazminat tutarı üzerinden ferilerin belirlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle cismani zarardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Somut olayda; 20.05.2015 günü saat 18.00 sıralarında davalı sürücü … yönetimindeki … plakalı aracı ile D 100 karayolunu takiben Ankara istikametine seyir halinde iken önünde seyreden davacı sürücü …’nın yönetimindeki … plakalı aracın sol arka kısmına arkadan kendi aracının ön kısmı ile çarpması sonucu davacının yaralandığı davaya konu trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından trafik bilirkişiden alınan raporda meydana gelen kazada davalı sürücünün kazanın oluşumunda %100, davacının kusursuz olduğu, yine ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan 29.03.2019 tarihli raporda davacının yaralanmasının %32 oranında sürekli maluliyetine neden olduğu, iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Kusur ve maluliyet yönünden tarafların istinaf istemi olmadığından kusur ve maluliyet oranı kesinleşmiştir.
Dosya kapsamından; davacının soruşturma aşamasında 10.000,00 TL kazaya karışan aracın 1 yıllık sigorta prim bedeli ve 4.500,00 TL araç kiralama bedeli olmak üzere toplam 14.500 TL’nin ödenmesi karşılığı davalı sürücü ile uzlaştığı, uzlaşma formunda hukuk mahkemesinde açılacak maddi ve manevi tazminat hakkını saklı tuttuğu anlaşılmakla davacının talep ettiği tazminat kalemleri hususunda uzlaşma sağlanamadığından CMK’nın 253/19 maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.Ayrıca aktüer raporunda uzlaşılan bedelin mahsup edilmemesi de yerinde görülmüştür.
Davacı vekilince davacının kaza tarihinde kızı adına kayıtlı ancak kendisi tarafından işletilen avize ve aydınlatma sektöründe esnaflık yaptığı, aylık 4.000,00 TL geliri olduğu belirtilmiş, davacı tarafından işi ve geliri konusunda herhangi bir belge ibraz edilmemiştir.Hükme esas alınan aktüer raporunda ise hem asgari ücret hemde davacının gelirinin asgari ücretin 4,55 katı olarak kabulü suretiyle hesaplama yapıldığı; mahkemece esas alınan gelirin ise, davacı tarafın beyanı ile tanıkların bildirdiği miktara dayandırıldığı görülmektedir. Kazancın somut verilerle ispatı gerektiğinden, somut delili bulunmayan aylık 4.000,00 TL gelir üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilerek karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacının gelir araştırması yetersizdir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz.
Davacının dava dilekçesinde dile getirildiği üzere,kızı adına kayıtlı iş yerinde serbest olarak mı çalıştığı, yoksa bu iş yerinde bordrolu mı çalıştığı hususu SGK kaydı da getirtilerek, davacıdan sorulup tespit edildikten sonra bu işyerinde bağımsız çalıştığı iddia ediliyor ise vergi mükellefi olarak çalışmasının gerekeceği gözetilmek suretiyle, ilgili vergi dairesinden mükellefiyet kaydının bulunup bulunmadığı, bulunuyor ise kaza tarihinden önceki yıllara ilişkin vergi kazancına ilişkin belgeler ile çalıştığı işyerine ait defter, muhasebe kayıtları gibi kayıtların getirtilmesi, davacının işkolu ile ilgili kuruluşlara yazı yazılarak muhtemel gelirin tespit edilmesi, bu suretle temin edilen resmi belgelerdeki net kazancı dikkate alınarak tazminat hesabına esas gelirinin net biçimde belirlenmesi, aksi durumda ise yani bu işyerinde bordrolu çalışıyor ise kaza tarihinden önceki maaş bordroları getirtilerek bordrolarda yazılan ücret miktarı üzerinden (kusur, maluliyet ve sair kesinleşen hususlar aynen alınarak) hesaplama yapılması, aksi durumda gelirinin asgari ücret olarak kabulü gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.

İlk derece mahkemesinin yaptığı yargılama ve hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunda tespit edilen ve yukarıda belirtilen eksiklikler, dairemizce H.M.K’nun 353/1-a-6 maddesi kapsamında “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması” olarak nitelendirildiğinden, kaldırma kararının niteliği itibariyle sair istinaf itirazları incelenmeksizin, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ İLE, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.03.2021 tarih ve 2016/149 esas, 2021/280 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Gebze Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin alınan istinaf karar harçlarının talepleri halinde yatıranlara iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafların istinaf başvurusu için yaptıkları giderlerin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine,
5- Harcanmayan istinaf gider avanslarının yatıranlara iadesine,
6-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olarak oybirliği ile karar verildi.20.04.2022


Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*