Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/620 E. 2022/358 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/620 – 2022/358
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/620
KARAR NO : 2022/358

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : ….
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2020
NUMARASI : 2016/1263 Esas – 2020/683 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : …..
VEKİLLERİ : Av. …. – Av. …. Av. …. .

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : ALTUR TURİZM SERVİS VE TİCARET LTD. ŞTİ. –
.
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : TÜRKİYE SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av…..

DAVALILAR : 1-EKİN LOJİSTİK KARGO TAŞIMACILIK VE GIDA SAN. TİC. LTD. ŞTİ. ….
2-…
VEKİLİ : Av…..

İHBAR OLUNANLAR : 1 -…..

2 -…..

Bu dosya ile birleşen Gebze Asliye Ticaret Mah.2020/381-572 E.-K.sayılı dosyasında

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. …..

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : ALTUR TURİZM SERVİS VE TİCARET LTD. ŞTİ. –
…..
VEKİLİ : Av. …..

DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat

BAŞVURU TARİHİ : 17.12.2020 – 05.01.2021 – 19.01.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 07.05.2021
KARAR TARİHİ : 02.03.2022
YAZIM TARİHİ : 02.03.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı …’in 09/07/2013 tarihinde dava dışı …’nün sevk ve idaresindeki işyeri servis aracında yolcu iken davalılardan … sevk ve idaresindeki Ekin Lojistik şirketine ait araca arkadan çarpması sonucu ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan bilirkişi incelemesi sonucu ATK tarafından düzenlenen raporda sürücü müteveffa …’nün asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, davacının kazada ağır yaralandığını, yüzünde sabit iz meydana gelerek yüzünde sürekli değişiklik oluştuğunu, vücudunda kemik kırıklarının meydana geldiğini belirterek HMK 107.maddesi uyarınca maddi tazminatın bilirkişi marifetiyle tam ve kesin olarak belirlendiği aşamada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili ek dava olarak açılan birleşen davada da, 31.906,93 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde, şirketin davada taraf sıfatı bulunmadığını, davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın şirkete ait olmadığını, davalı şirketin araç sürücüsü ile arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmadığından ve araç da davalı şirkete ait olmadığından husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığından öncelikle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, davalı şirketin davacı taleplerinden sorumluluğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusur durumunun ATK tarafından tespiti gerektiğini, davacının yanın iş sözleşmesi hukuka aykırı olarak sona erdirildiyse bu noktada müvekkili şirketten herhangi bir talepte bulunabilmesinin mantığa aykırı olduğunu, muhatabın işvereni olacağının tartışılmaz olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılar Ekin Lojistik… Ltd.Şti. ve … vekili cevap dilekçesinde, 09/07/2013 tarihinde meydana gelen kazada … tarafından kullanılan aracın davalı …’nın kullandığı diğer davalı Ekin Lojistik firmasına ait … plakalı araca seyir halinde iken arkadan çarptığını, kaza sonrasında arkadan çarpan araç sürücüsünün vefat ettiğini, davacının ise yaralandığını, olay sonrası yapılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, dava dilekçesinde, trafik kaza tespit tutanağında ve Adli Tıp Kurumu raporunda belirtildiği üzere kazanın müteveffa …’nün tam kusuru neticesinde meydana geldiğini, tazminat talep edebilmesi için öncelikle davalıların kusurunun olması gerektiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Halk Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya karıştığı iddia edilen … plaka sayılı aracın 19/12/2012-19/12/2013 tarihleri arasında Zorunlu Karayolu Taşımacılık Sigortası ile sigortalı olduğunu, sadece belgelendirilebilen maddi hasarları ve zararların teminat altına alındığını, sigortalı araç sürücüsünün hiçbir zaman kusurlu olduğunu kabul etmediğini, kusur konusunda keşif yapılması gerektiğini, 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı yasa gereği tedavi giderlerinin talep edilebileceği yerin Sosyal Güvenlik Kurumu olarak belirlendiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince asıl dosya bakımından davalılar … ve Ekin Lojistik Kargo Taşımacılık ve Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan maddi tazminat davasının reddine, davalılar Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi ve Türkiye Sigorta Anonim Şirketi (Eski Ünvan: Halk Sigorta Anonim Şirketi) aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 241.295,62 TL maddi tazminatın davalılar Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi ve Türkiye Sigorta Anonim Şirketi (Eski Ünvan: Halk Sigorta Anonim Şirketi)’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu tutulmasına, hükmedilen tazminata davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi yönünden kaza tarihi olan 09/07/2013 tarihinden, davalı Türkiye Sigorta Anonim Şirketi (Eski Ünvan: Halk Sigorta Anonim Şirketi) yönünden dava tarihi olan 24/04/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; davalılar … ve Ekin Lojistik Kargo Taşımacılık ve Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine, davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, hükmedilen tazminata kaza tarihi olan 09/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; Birleşen dosya bakımından maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 25.525,54 TL maddi tazminatın davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine, hükmedilen tazminata kaza tarihi olan 09/07/2013 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili, davalı Altur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekili ve davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, asıl ve birleşen davada belirlenen rakam üzerinden %20 müterafik kusur indirimi yapılarak hüküm kurulduğunu, davacının kaza sebebiyle yaşadığı acı ve keder tamamen göz ardı edilerek sadece 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, davacının kaza geçirdiği servis aracında emniyet kemeri bulunmadığını, bu nedenle davacının emniyet kemeri takmasının mümkün olmadığını, davalı Altur Şirketinin dinlettiği tanıklarının şirket bünyesinde çalıştıklarını ve tarafsız olmalarından bahsedilmelerinin mümkün olmadığını, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da davacı …’in olayda kusurunun olmadığının belirtildiğini, kaza nedeniyle davacının manevi olarak zarar gördüğünü, kafasına platin takılmış olması nedeniyle eskisi gibi mesleğini icra edemediğini, gördüğü zarar sebebiyle çalışamadığından çok zor durumlara düştüğünü ve yakınlarının desteği olmasa ayakta duramayacak hale geldiğini, kaza aldığı darbenin henüz 37 yaşında olan davacının yüzünde kafasında ömür boyu taşıyacağı bir hasar ve iz bıraktığını, yüzünde oluşan yara sonucunda eşinin müşterek çocuğunu da bırakarak evi terkettiğini, davacının sosyal, fiziksel ve duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğradığını, mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminatın zarar vereni bir daha böyle bir eylemde bulunmaktan alıkoyması gibi olguları karşılamadığını beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Altur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ıslah talebinde 291.619,52 TL maddi tazminat talebinde bulunduğunu, bu beyanın toplam talep miktarı olduğunu, zira ıslah dilekçesinin içeriğinde de sonuç ve istem kısmında da bu rakama yer verildiğini, davanın 301.619,52 TL’ye çıkarmamış olmasına rağmen mahkemenin gerekçeli kararında; “asıl dosyada ıslahtan sonra toplam maddi tazminat dava değeri olan 301.619,52.-TL ve birleşen dosyada dava değeri olan 31.906,93.-TL üzerinden %20 müterafik kusur indirimi yapılmıştır” dendiğini, yani davacının ıslah ettiği tutarın üzerinde bir miktarda dava değeri belirlendiğini ve hüküm kurulduğunu, asıl ve birleşen davada hükmedilen maddi tazminat miktarının 01.06.2020 tarihli bilirkişi raporuna istinaden belirlendiğini, bu raporun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında alınan 07.11.2019 tarihli rapora davacı vekilince itiraz edilmediğini, itiraz olmadan düzenlenen ek raporda yeni bir tazminat hesabı yapılarak daha yüksek bir maddi tazminatın belirlenip bunun hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamındaki raporların hesaplamanın ilk ana unsuru olan davacının baz ücreti bakımından da hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığını, davacının bizzat dilekçesinde ücretinin net 1.700,00 TL olduğunun ifade edildiğini, ancak bilirkişi tarafından 1.750,00 TL üzerinden hesap yapılması kabul edilemeyeceğini, bu husustaki itirazlarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, tazminat için hüküm kurulurken SGK tarafından yapılan ödeme ve bağlanan gelirlerin de dikkate alınmadığını, dosyadaki tüm hesaplamaların ATK’nın davacının iyileşme sürecinin dört aya kadar uzayabileceği ve %22,2 oranında meslekten kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağına dair 01.12.2017 tarihli raporuna göre yapıldığını, davacının bizzat kendisini aşçı olarak tanıtmasına rağmen dava dilekçesindeki yüzde sabit iz sebebiyle davacının personel müdür yardımcılığı işine devam edemeyeceği iddiası nazara alınarak kurum tarafından rapor tanzim edilmesinin anlaşılamadığını, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmadığını, buna istinaden yalnızca %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu aracın davalı şirkete ait olmadığını, ortada aynı zamanda hatır taşımacılığının söz konusu olduğunu, gerek asıl dava gerekse birleşen davada dava ve ıslah zamanaşımı itirazlarının nazara alınmamasının hukuka aykırı olduğunu, davacının tüm talepleri için kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ıslah dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulduğunu, bu hükmün davacının talebini aşar nitelikte olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının da fahiş olduğunu, kısmen kabul kısmen ret kararı verilen davada harçların ve yargılama giderlerinin tamamının davalıya yükletilmesinin hatalı olduğunu, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkemece yeterli inceleme yapılmaksızın kurulan hükmün hatalı olduğunu, davaya konu kazanın davacının sigortalı araç içerisinde yolcu konumunda bulunduğu esnada meydana geldiğini, sigortalı araç işçi servisi olduğundan kazanın da iş kazası niteliğinde olduğunu, yargılama sırasında SGK’ya müzekkere yazılarak, meydana gelen işbu iş kazası dolayısıyla, davacıya SGK tarafından herhangi bir tazminat ödemesi yapılıp yapılmadığı hususunun sorulması ve buna göre rücuya tabi bir ödeme yapılmış olduğunun tespit edilmesi halinde bu miktarın hesaplanan tazminattan tenzil edilmesi gerekmekteyken bu yönde herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın kurulan hükmün hatalı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Somut olayda, 09.07.2013 tarihinde, davacının bulunduğu davalılardan Altur Turizmin işleteni ve Türkiye Sigorta A.Ş’nin zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu işçi servisi, diğer davalıların sürücüsü ve işleteni olduğu çekiciye arkadan çarpmış ve davacı yaralanmıştır. Kusur oranına yönelik istinaf istemi olmadığından davalı Altur Turizmin işleteni olduğu işçi servisinin kazanın gerçekleşmesinde %100 oranında kusurlu olduğu kesinleşmiştir.
Davacı vekilinin ve Davalı Altur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekilinin müterafik kusura ve manevi tazminat miktarına yönelik istinaf istemlerinin incelenmesinde;
Dosya kapsamında alınan kusur raporunda, davacının bulunduğu işçi servisinde emniyet kemeri olup olmadığı ve davacının emniyet kemeri takıp takmadığına yönelik dosya kapsamında tespit bulunmadığının belirtildiği, mahkemece davalı tanığı olarak dinlenilen…beyanında, araçta emniyet kemeri olduğunu, davacının kaza anında düştüğüne göre emniyet kemeri takmadığını, davacıyı aracın dışında yerde yatarken gördüğünü belirtmiş, mahkemece de davacının emniyet kemeri takmadığı kabul edilerek müterafik kusur indirimi yapılmıştır. Tanık beyanına ve davacının yaralanma şekline göre davacının kaza anında bulunduğu yerden fırlayarak yaralandığı anlaşıldığından %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması yerinde olup bu yöndeki davacı vekilinin ve davalıAltur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekilinin istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Kazanın tarihi, oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanma derecesi ve manevi tazminatla ilgili ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen manevi tazminat tutarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun düştüğü kanaatine ulaşılmış, davacı vekilinin ve davalı Altur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf istemlerinin reddi de gerekmiştir.
Davalı Altur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekilinin diğer istinaf istemlerinin incelenmesinde;
Ek dava olarak açılan birleşen davada ön inceleme duruşmasının 16.11.2020 tarihli duruşmada yapıldığı, ek dava olması nedeniyle de asıl davada toplanılan delillerin yeniden toplanılmasına yer olmadığı; dava dilekçesinde 10.000,00 TL’lik maddi tazminat talebin, ıslah dilekçesi ile de 291.619,52 TL’lik talebin harçlandırılması nedeniyle mahkemece talebin aşılarak karar verilmediği; 07.11.2019 tarihli aktüer ek rapora davacı tarafça itiraz edilmemiş ise de, 01.06.2020 tarihli aktüer raporun güncel asgari ücrete göre hazırlandığı, davacı vekilince verilen ıslah dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı tutulduğu, bu durumda davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşmadığı ve birleşen davanın kısmen kabulünde hukuka aykırılık bulunmadığı; davacının gelirinin davacı vekilince 20.12.2019 tarihinde verilen beyan dilekçesi ile sehven beyan edilmesi nedeniyle düzeltildiği, davacının kaza öncesi çalıştığı şirketten gelen gelir beyanının hesaplamada dikkate alınmasının hukuka uygun olduğu; Adli Tıp Kurumundan alınan maluliyet raporunda mahkemece meslek grup numarası belirtilmediğinden B cetveline göre meslek grup numarası 1 alındığı yani davacının düz işçi olarak maluliyet raporunun hazırlandığı bu nedenle çelişki oluşmadığı; davalı vekilince cevap dilekçesinde hatır taşıması savunmasının yapılmadığı, yasal süresinde yapılmayan hatır taşıması savunmasının bu aşamada dinlenilemeyeceği; davacıya mahkemece geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı verildiği, tedavi giderleri yönünden hüküm kurulmadığı, bu nedenle davalı tarafça yapılan tedavi giderlerinin maluliyet giderlerinden indirilemeyeceği; davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve ölümlü kaza olması nedeniyle uzamış ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olup olayda zamanaşımı oluşmadığı; mahkemece davalı tarafın ödemesine karar verilen harç ve yargılama giderlerinin doğru hesaplandığı; asıl ve birleşen davadaki maddi tazminat davalarının kısmen kabul edilmesinin nedeni müterafik kusur indirimi yapılması olduğundan davalı lehine vekalet ücreti verilmemesinin yerinde olduğu; dava dilekçesinde davanın HMK 107.maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve maddi tazminata kaza tarihinden itibaren faiz talep edilmesi nedeniyle artırılan miktarla birlikte toplam tazminata kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin yerinde olduğu, AAÜT 10/2.maddesine göre reddedilen manevi tazminat yönünden hükmedilecek vekalet ücreti davacı lehine hükmedilenden fazla olamayacağından davalılar yararına tek vekalet ücreti verilmesinin yerinde olduğu; anlaşıldığından bu hususlardaki davalı Altur Turizm Servis ve Tic. Ltd. Şirketi vekilinin istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekilinin diğer istinaf istemlerinin incelenmesinde;
Dairemizce davacının bağlı olduğu Sosyal Güvenlik Merkezine müzekkere yazılarak kazanın iş kazası kabul edilip edilmediği, davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı, yapıldı ise peşin sermaye değerinin bildirilmesi istenilmiş, gelen müzekkere cevabında davacıya ait kaza tarihli iş kazası kaydına rastlanılmadığı bildirilmiştir. Bu nedenle davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekilinin bu konudaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, kararda esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.11.2020 tarih ve 2016/1263 esas, 2020/683 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekili, davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Ltd. Şirketi vekili ile davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin tenzili ile bakiye harç terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,
3-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince asıl davada davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Ltd. Şirketinden maddi tazminat bakımından alınması gereken 16.482,90 TL, manevi tazminat bakımından alınması gereken 1.707,75 TL ile birleşen dosyada maddi tazminat bakımından alınması gereken 1.743,65 TL olmak üzere toplam 19.934,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40+4.929,18 TL’nin mahsubu ile bakiye 14.950,72 TL istinaf karar harcının davalı Altur Turizm Servis ve Ticaret Ltd. Şirketinden tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davalı Türkiye Sigorta A.Ş’den maddi tazminat bakımından alınması gereken 1.454,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30+328,48 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.066,92 TL istinaf karar harcının davalı Türkiye Sigorta A.Ş’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Tarafların istinaf başvurusu için yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avanslarının yatıranlara iadesine,
6- Avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dairemize dilekçe vermek suretiyle Yargıtay’da temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02.03.2022

….
Başkan…
e-imzalıdır

*Üye…
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*