Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/615 E. 2022/225 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/615 – 2022/225
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/615
KARAR NO : 2022/225

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE : ….
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/02/2021
NUMARASI : 2014/1037 Esas – 2021/108 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : ….
VASİ : …
VEKİLİ : Av. ….

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 1 -….
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 2 -İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : 3 -HÜR SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …

İHBAR OLUNAN : ANADOLU SİGORTA A.Ş
VEKİLİ : Av….

DAVANIN KONUSU : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat

BAŞVURU TARİHİ : 17.03.2021-24.03.2021-30.03.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 29.04.2021
KARAR TARİHİ : 16.02.2022
YAZIM TARİHİ : 16.02.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı …’ın 24/07/2012 tarihinde … sevk ve idaresinde olan ve İçişleri Bakanlığı’nın maliki olduğu, Hür Sigorta tarafından sigortalanan … plakalı aracın yaya olan müvekkiline çarpması sonucu sakat kalacak şekilde yaralandığını, ceza davasında tam kusurlu sürücü hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, davalıların sorumlu olduklarını beyan ederek; 500,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca 30.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve İçişleri Bakanlığından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; Anayasanın 129. maddesine göre davada sorumluluğunun bulunmadığını, kamu personeli olduğu için tazminat davasının idare aleyhine açılması gerektiğini, 657 sayılı yasa gereğince de kendisine dava açılamayacağını beyan ederek husumet yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı bakanlık vekili cevap dilekçesinde; kazanın …’ın kusurundan kaynaklandığı, davacının kusurunun idarenin eylemi ile meydana gelen trafik kazası arasındaki uygun illiyet bağını kestiği, illiyet bağının olduğu düşünülse bile davacının kazada müterafik kusurunun olduğu, davacının talep ettiği 500,00 TL tazminatın fahiş olduğu, talep edilen manevi tazminat miktarının da sebepsiz zenginleşmeye neden olacak nitelikte olduğu savunmaları ile davanın reddini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmakta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemeleri olduğu, tüm delillerin müvekkiline tebliğinin gerektiği, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğu, tedavi ve geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin reddinin gerektiği, aktüer bilirkişiden rapor alınması gerektiği, müvekkilinden manevi tazminat talep edilemeyeceği, SGK dan alınan tazminatların tespitinin gerektiği savunmaları ile davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece maddi tazmınat davasının kısmen kabulü ile; 657,31 TL maddi tazminatın, davalılar … ve İçişleri Bakanlığı için kaza tarihinden davalı tasfiye halindeki Hür sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi için sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmeine, ıslah ile arttırılan fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 3.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … ve İçişleri bakanlığından müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının hatalı olduğunu, dosyada mevcut Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 27.11.2013 tarihli raporu ile davacı …’ın %97 oranında ağır engele sahip olduğunun ortaya konduğunu, davacının akıl hastalığı nedeniyle kusursuz kabul edilerek maddi tazminatın tamamının kabul edilmesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının ise çok düşük olduğunu, kusur konusunda düzenlenmiş bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, raporun bir tanesinde davalının %10, diğerinde ise %80 oranında kusurlu olduğunu, raporları kabul etmeyip itirazları bildirdiklerini, davacının karşıdan karşıya geçerken yeterli dikkate ve özeni gösterdiğini, kazanın oluşumunda davalı sürücünün tamamen kusurlu olduğunu, rapor düzenlenirken bu durumun dikkate alınmadığını, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenmiş raporu kabul etmediklerini, davacının Kocaeli Eğitim ve araştırma Hastanesinin trafik kazası nedeniyle 24.07.2012 tarihinde yatışı yapılarak 03.08.2012 tarihine kadar hastanede kaldığını, Adli Tıp Kurumu Kocaeli Şube Müdürlüğü tarafından 21.012.2012 tarihinde davacının yaşamını tehlikeye düşürecek ve basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığının tespit edildiğini, tedavi evraklarından anlaşılacağı üzere davacıda vücut fonksiyon kaybı oluştuğunu, raporun bu nedenle eksik olduğunu, dosyanın Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’na gönderilmesi gerekirken bu yöndeki itirazlarının reddedildiğini, hükmedilen vekalet ücretlerinin de hatalı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan İçişleri Bakanlığı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı idarenin olayda bir sorumluluğunun bulunmadığını, sorumlu tutulmalarının hatalı olduğunu, hükmedilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, ayrıca harçtan muaf olmalarına rağmen 13,10 TL harç ile sorumlu tutulmalarının hukuka aykırı olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılardan … vekili istinaf dilekçesinde; husumet itirazlarının yerinde olduğunu, kamu görevlisinin görevi sırasında meydana getirmiş olduğu zararların hizmet kusuru niteliğinde olduğunu, kazada davalının kastının bulunmaması nedeniyle kişisel kusurdan söz edilemeyeceğini, husumetin idareye yöneltilmesi gerektiğini, dosyada mevcut 07.09.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre mesafenin yakınlığı ve yayanın hızlı adımlarla yolu geçmeye çalışması nedeniyle davalı sürücünün kusurunun bulunmadığının belirtildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalının kusurunun %10 olarak belirtilmesine karşın 3.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Ukome kararına göre olay yerinde hız sınırının 82 km/s olduğunu, ATK raporunda aracın hızı teknik verilerle tespit edilmeksizin yorumlama yoluna gittiğini, trafik kazası tespit tutanağı ve 07.09.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre yayanın tamamen kusurlu olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, yaralama ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davaya konu trafik kazasının D-100 karayolunda ve yaya geçidi bulunmayan noktada meydana gelmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının bölünmüş yola yaklaşmakta olan aracı dikkate almaksızın kontrolsüz bir şekilde girdiği, davalı sürücünün ise kazanın gündüz vakti gerçekleşmesi de dikkate alındığında etkin bir şekilde ikazda bulunup gerekli önlemleri almadığı anlaşılmaktadır. Kazanın açıklanan oluş şekli itibariyle mahkemece benimsenen kusur durumunda hukuka aykırılık görülmemiştir. Davacı tarafça, davacının ağır engele sahip olması nedeniyle kusursuz kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Ancak akıl hastalığı nedeniyle vesayet altında bulunduğu anlaşılan davacının somut olayda olduğu gibi zarar verici eylemlerden korunması gerektiği açık olup bu sorumluluğun vasiye ait bulunduğu açıktır. Şu durumda; anılan sorumluluğun davalılara yüklenmesi hukuken mümkün değildir.
Davalılardan … vekilince davalının kamu görevlisi olduğu ve kazanın kamu görevini yerine getirilmesi esnasında meydana gelmesi nedeniyle davalı sürücüye husumet yöneltilemeyeceği savunulmuştur. Ancak özel hukuk ilişkisi yaratılan veya özel hukuk düzenlemesinin bulunduğu ve sorumluluğun da bundan kaynaklandığı durumlarda Anayasanın 129/5. maddesi’nin uygulama alanı yoktur. Çünkü bu gibi durumlarda, sorumluluğun kaynağı, memur ve kamu görevlisinin kamu hukukundan aldığı yetkinin kullanılması değildir. Dava haksız eylemden kaynaklanmakta olup davalı sürücünün görevden ayrılabilen kişisel kusuru söz konusudur. Anılan nedenlerle davalı sürücüye husumet yöneltilebileceği kabul edilmelidir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.09.2019 tarih, 2019/2096 esas, 2019/4008 karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Taraf vekillerinin kusur durumuna ve husumete ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Taraf vekillerinin hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi uyarınca bedensel bütünlüğü zedelenen kimse manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir. Hakimin, özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bu tutar adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan, özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda; olay tarihi, kusur durumları ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının olaya uygun düştüğü kanaatine ulaşılmıştır.
Davalılardan İçişleri Bakanlığı harçtan muaf olup anılan davalının harç ile sorumlu tutulmuş olması doğru değildir. Ancak davalı Bakanlık yalnızca 13,10 TL harç ile sorumlu tutulmuş olup bu tutarın terkin sınırı altında kaldığı ve harç tahsil müzekkeresi düzenlenmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki maddi hata olduğu anlaşılan bu yanılgının mahkemesince her zaman düzeltilmesi de mümkün görülmüştür. Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, H.M.K’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekili, davalılardan … vekili ve davalılardan İçişleri Bakanlığı vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.02.2021 tarih ve 2014/1037 esas, 2021/108 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekili, davalılardan … vekili ve davalılardan İçişleri Bakanlığı vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,

2- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye harç terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,

3-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davalılardan …’tan alınması gereken 204,93 TL istinaf karar harcından peşin olarak alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 145,63 TL istinaf karar harcının davalılardan …’tan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalılardan İçişleri Bakanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
5-Davacı, davalılardan … ve davalılardan İçişleri Bakanlığı’nın istinaf başvurusu için yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avanslarının yatıranlara iadesine,
6-Karar tebliği, harç takibi ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 16.02.2022


Başkan ….
e-imzalıdır
….
*Üye …
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip ….
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*