Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/609 E. 2022/89 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/609 – 2022/89
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/609
KARAR NO : 2022/89

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.02.2021
NUMARASI : 2020/179 Esas – 2021/109 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACILAR : …


VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : …

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : TÜRKİYE SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. … [16282-82958-11360] UETS

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)
BAŞVURU TARİHİ : 29.03.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 29.04.2021
KARAR TARİHİ : 19.01.2022
YAZIM TARİHİ : 19.01.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalılardan …’un 01.11.2011 günü sevk ve idaresindeki …’e ait … plaka sayılı aracı Gölcük Donanma Komutanlığı karşısındaki rampada çalışır vaziyette bıraktığını,aracın kendiliğinden hareket ederek yol kenarında araç bekleyen müvekkillerinin murisi …’nun ölümüne sebebiyet verdiğini, davalıların haklarında açılan ceza ve tazminat davalarında kusurlu bulunduklarını, davalıların tazminattan müşterek müteselsil sorumlu olduklarını, olay sebebi ile açılan Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/688 esas sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat davasının kısmen kabul edildiğini ve Yargıtay aşamasında olduğunu, mahkeme kararının taraflarınca Beykoz İcra Müdürlüğünün … esas ve … esas sayılı dosyaları başlatıldığını, … sayılı dosyaya 90.000,00 TL ve 30.000,00 TL olmak üzere … tarafından ödeme yapıldığını, 90.000,00 TL’nin icra takibinden sonra çekildiğini, kalan 30.000,00 TL’nin halen dosyada olduğunu ve icra dosyasının devam ettiğini, Yargıtay’ın kökleşmiş kararlarında asıl alacağın tamamı tahsil edilmediği sürece faiz alacağı davasının da açılabileceği yönünde olduğunu, asıl mahkemenin hükmünde eksik karar verdiğini, kaza tarihi itibari ile doğmuş olan maddi manevi tazminatlar ödenmiş olsa idi müvekkillerin 1.67 USD kuru üzerinden 106.000 USD veya eşdeğer gram altın alabilecekken 7 yıl süren dava sebebi ile mağdur edilerek zarara uğratıldıklarını, mahkemenin haksız uzaması sebebi ile en azından o tarihte bu paralarla 2 daire alabilecekler iken şu anda anneleri ile birlikte alacakları da hiç edilerek zarara uğratıldıklarını, bu sebeple munzam zararlarınında tesbit edilerek ödenmesini talep ettiklerini, esas mahkemenin davalı Halk Sigorta A.Ş vekili tarafından sunulan 15.05.2012 havale tarihli dilekçe ekindeki “İbraname” incelendiğinde davalı sigorta şirketince, iş bu davaya konu olay nedeniyle davacılar vekiline 12.03.2012 tarihinde 50.232,00 TL ödemede bulunulduğu iddiasıyla esas mahkeme kısmi sorumlu tuttuğu Halk Sigortanın dava açıldıktan sonra yaptığı ödeme mütemmerid borçlu ödemesi olduğunu, ayrıca Halk Sigorta’nın hurda aracı sigortalayarak kazaya müteselsil olarak sebebiyet verdiğini, müvekkilin uğradığı munzam zararlardan hakim kusuru sebebi ile de Adalet Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu, munzam zarara ilişkin taleplerinin davalıları içersinde Adalet Bakanlığı’nın da sorumlu olması sebebi ile sadece munzam zarar yönünden davalı olarak gösterildiklerini, bu nedenlerle Adalet Bakanlığı dışındaki davalılar yönünden Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/688 esas ve 2017/82 karar sayılı ilamı ve bozma halinde belirlenecek alacakların ödeme tarihleri esas alınarak kaza tarihinden itibaren en yüksek banka faizi alacaklarının hesaplanarak ödenmesi, Tüm davalılar yönünden; Munzam zarar yönünden makul yargılama suresini aşması sebebi ile ve hakim kusuru sebebi ile müvekkilin alacaklarını almış olsaydı dolar bazında veya gayrımenkule yatırılması halinde mahrum kaldığımız munzam zararlarımızın tesbiti ve ödenmesi, Tüm alacaklara karar tarihinden itibaren en yüksek banka faizi uygulanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde; Davaya konu trafik kazasının 01.11.2011 tarihinde meydana geldiğini, kazanın meydana geldiği tarihin üzerinden 8 yıl 3 ay süre geçtiğini, asıl dava olan Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/688E. sayılı dava dosyasında talep edilmeyen faiz alacağı için zamanaşımı süresinin dolduğunu, taleplerin hukuki geçerliliğinin olmadığını, faiz alacağı asıl alacağın varlığına bağlı olduğunu, asıl alacak sona erdiğinde faiz alacağının da sona erdiğini, asıl alacakların ödenmiş olduğunu, faiz alacaklarının da sona erdiğini, zira asıl alacak ifa yoluyla sona ererken alacaklı tarafından herhangi bir itirazi kayıt konmadığını, faiz talebini kabul etmemekle birlikte, Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/688 Esas sayılı tazminat alacaklarına davacılar tarafından istenen “en yüksek banka faizi” talebinin de yasaya aykırı olduğunu, haksız fiilerde uygulanacak olan faiz türünün yasal faiz olduğunu, esas davanın yargılaması devam ederken müvekkili …’e ait araçlar üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının da tamamıyle hukuka uygun olduğunu, tedbir konulan araçların dava konusu olmadığı anlaşıldığından tedbirlerin mahkemece kaldırıldığını, asıl davanın karara çıktığı 07.03.2017 tarihinden itibaren müvekkillerinin kararda belirtilen tazminatları ödemek istediklerini, ancak her seferinde bu taleplerinin red edildiğini, ayrıca söz konusu kararın icraya konması içinde herhangi bir engel olmamasına rağmen davacıların bu yola başvurmadıklarını, söz konusu ilamda belirtilen maddi tazminatın da davalılardan Halk Sigorta A.Ş tarafından karar tarihinden işleyen yasal faizi ile birlikte 26.12.2019 tarihinde 30.457,57 TL olarak ödendiğini belirterek davanın öncelikle zamanaşımı, esasa girildikten sonra da esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Türkiye Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle davacı tarafın, Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/688 E. Sayılı dosyası ile tazminat davası ikame ettiğini ve yargılamanın Mahkemece yapıldığını, yargılamanın 7 yıl sürmesinde müvekkili Şirketin herhangi bir müdahalesi ve sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın talebinin müvekkili Şirket açısından husumet yönünden reddinin gerektiğini, davacı tarafın, asıl alacak tahsil edilmediği sürece faiz alacağının talep edilebileceğini iddia ettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte öncelikle işbu bu talebin zaman aşımından reddinin gerektiğini, davacı tarafın eldeki davaya konu olayla ilgili olarak, Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/688 E. ve 2017/82 K. sayılı dosyasıyla dava ikame ettiğini, işbu dava dosyasından verilen kararın davacı tarafça istinaf edildiğini ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1964 E. ve 2019/1485 K. sayılı kararı ile davacı tarafın talebinin esastan reddedildiğini, iş bu davanın konusunun eldeki davanın konusu ile aynı olmakla birlikte davanın halen derdest olduğunu, bu aşamada eldeki davanın mükerrer olması sebebiyle reddinin gerektiğini, davacı tarafın asıl alacağı tahsil etmediğine dair iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira müvekkili Şirketin aleyhine hükmedilen 23.734,56 TL tazminat kalemini faizi ile birlikte ödediğini, faiz talebine muvafakatlerinin bulunmadığını, karşı tarafın altın ve USD talebine ilişkin iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, eldeki davanın husumet, zamanaşımı, derdest olması ve muvafakatlerinin bulunmaması sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından davalı sigorta şirketi aleyhine açılan davanın TTK’nın 5/A ve HMK’nın 114. maddeleri doğrultusunda arabuluculuk dava şartı ile sigorta şirketine başvuru dava şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddine, davalılar … ve … aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; kaza ve tazminattan davalıların müteselsil sorumlu olduklarını, olay sebebi ile 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminat davasının kısmen kabul edilerek 2011/688 esas ve 2017/82 karar sayılı mahkeme ilamı verildiğini, mahkeme hükmünün taraflarınca Beykoz İcra Müdürlüğü … E – … K sayılı icra takibi başlatıldıktan sonra … Esas sayılı dosyaya 90.000,00 TL ve 30.000,00 TL ödeme yapıldığını, 30.000,00 TL’nin müvekkile ödenmeden faiz taleplerine içerir dava ikame edildiğini, Yargıtay kökleşmiş kararlarında asıl alacağın tamamı tahsil edilmediği sürece faiz alacağı davasınında açılabileceği yönünde hükümler verildiğini, yerel mahkeme kararının bu yönüyle eksik ve hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasına dayalı destekten yoksun kalma ve manevi tazminat davasında talep edilmeyen faiz alacağı ile makul yargılama süresinin aşılması sebebiyle mahrum kalınan munzam zararın tazmini istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinin içeriğinden anlaşıldığı üzere davacının davalı sigorta şirketine karşı talebi trafik kazası sonucu meydana gelen ölüme dayanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli TTK’nun 1401 ve devam maddelerinde düzenlenen sigorta işlemlerinden kaynaklı olup TTK’nun 4 ve 5/1-a maddeleri gereğince dava ticari dava niteliğindedir. Bu itibarla da dava tarihi itibariyle zorunlu arabuluculuk şartının yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Ancak davacı tarafından dava açılırken arabuluculuğa başvuru şartının yerine getirilmediği anlaşıldığından sigorta şirketi bakımından davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmeSİ doğrudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 131.maddesinde; “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.” hükmü bulunmaktadır.
Faize hükmedilmesi için ana para tahsil edilirken faiz hakkının saklı tutulması veya halin icabından saklı tutulduğunun anlaşılması gerekmektedir.
Faiz yan edim olup, hukuki niteliği itibariyle asıl alacağı genişleten bir yan haktır. Bu nedenle, faiz borcunun varlığı ve devamı, herşeyden önce asıl alacak hakkının varlık ve devamına bağlıdır. Asıl alacak hakkı doğmamışsa faiz borcu da doğmaz. Keza faiz borcu asıl alacak devam ettiği sürece devam eder. Faiz, asıl alacağa bağlı yan hak olduğu için, asıl alacak sona ererse, faiz de sona erer. Alacaklı asıl alacak sona erince, işlemiş faiz alacaklarını isteyebilmek için, bu hakkını saklı tutmak zorundadır. Gerçekten TBK 131/1. maddeye göre, daha önce işlemiş olan faizleri isteme hakkının saklı tutulduğu bildirilmiş veya durumun özelliğinden anlaşılmış olmadıkça, bu faizler istenemez.
Somut olayda, davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine açılan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talepli davanın Gölcük 2. AHM’nin 2011/688 E. Sayılı dosyası üzerinden görüldüğü, mahkemece davacılardan ççç lehine 23.734,56 TL maddi tazminatın davalılar …, … ve halk Sigorta A.Ş’den müştereken ve mütesilsilen alınarak davacıya verilmesine, davacı … için 20.000 TL, diğer üç davacı için 15.000’er TL olmak üzere toplam 65.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine karar verildiği, kararın davacılar vekili tarafından istinaf edildiği, istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinde olduğu, davacılar vekili tarafından Beykoz İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığı, davalı sigorta şirketi tarafından 26.12.2019 tarihinde 30.457,57 TL maddi tazminatın icra dosyasına ödendiği, davalı … tarafından manevi tazminat bakımından 90.000 TL ödemenin posta yolu ile davacılar vekiline gönderildiği, davacılar vekilince itirazı kayıt ileri sürülmeden asıl alacağa ilişkin ödemenin kabul edildiği, ayrıca icra dosyasına yatan paranın davacılar tarafından çekilmemesi borcun sona ermediği anlamına gelmediği, buna göre asıl alacağın feri olan faiz alacağının da sona erdiğinin kabulü gerekeceği, mahkemece davacının faiz talebi yönünden, TBK 131.maddesindeki faiz hakkının saklı tutulması koşulu gerçekleşmediğinden ayrıca makul yargılama süresinin aşılması sebibiyle talep edilen tazminattan davalıların sorumlu olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru bulunduğundan davacılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.

Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.02.2021 tarih ve 2020/179 esas, 2021/109 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye harç terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının davacıya iadesine,
4-Karar tebliği ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dairemize dilekçe vermek suretiyle Yargıtay’da temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi.


Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*