Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/608 E. 2022/88 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/608
KARAR NO : 2022/88

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.02.2021
NUMARASI : 2020/51 Esas – 2021/135 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : … -…, …
VEKİLİ : Av. … [16843-48053-58555] UETS

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)
BAŞVURU TARİHİ : 10.03.2021-15.03.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 29.04.2021
KARAR TARİHİ : 19.01.2022
YAZIM TARİHİ : 19.01.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 25.10.2018 tarihinde TEM Otoyolu Düzce Gümüşova mevkiinde … idaresindeki … plakalı aracın davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca arkadan çarpması neticesinde meydana gelen kazaya … ve … plakalı araçlar da karıştığını, kaza tespit tutanağında … idaresindeki … plakalı aracın kazada tam kusurlu, diğer araç sürücülerinin ise kusursuz olduklarının belirtildiğini, davacının olayda yolcu konumunda olup, kusuru olmadığını, kaza nedeniyle Düzce CBS’nin 2018/15057 ve 2018/14946 soruşturma numaraları ile mükerrer kayıtlı iki ayrı soruşturma başlatıldığını, tarafların birbirinden şikayetçi olmaması üzerine her iki dosyada da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacının kaza nedeniyle ciddi şekilde yaralandığını, olay nedeniyle daimi malul kaldığını, fazlaya ilişkin hakları ile sair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davacı için şimdilik 500 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 500 TL geçici iş göremezlik ve bakıcı ücreti tazminatı olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminatın, sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 25.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketinin cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulü ile 1.450,91 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 78.350,54 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 2.029,50 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 81.830,95 TL maddi tazminatının davalı … şirketinin sigorta limitiyle sınırlı olmak üzere 25.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili ve davalı …vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan KTK’nun 90.maddesindeki atıf gereği tazminat hesaplamasında Zorunlu Trafik Sigortası Genel Şartlarında öngörülen usul ve esasların nazara alınması gerektiği ve buna göre bakıcı giderisin sürekli sakatlık teminatı kapsamında olduğu ileri sürülmüş ise de, Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli 2019/40 Esas sayılı iptal kararı ile 2918 sayılı KTK’nun 90.maddesinin 1.cümlesinde yer alan “… ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlede yeralan “.. ve genel şartlarda…” ibaresinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verildiğini, Anayasanın 153.maddesi gereğince bu iptal kararının derdest davalara ve kesinleşmemiş hükümlere de etki edeceğini, bu ihtimalde usuli kazanılmış haktan bahsetmenin mümkün olmadığını, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı uyarınca sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun tespitinde ZMM Sigortası Genel Şartlarının nazara alınamayacağının açık olduğunu, Yargıtay 17 HD’nin bu iptal kararı sonrası 14.01.2021 tarihli 2020/2598 E-2021/34 K sayılı kararı ile tazminat hesaplarının belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verildiğini, bu nedenle yerel mahkemece yapılan aktüerya hesaplamasının Yargıtay 17.HD’nin 14.01.2021 tarihli 2020/2598 E-2021/34 K sayılı kararına aykırı olup ilk derece mahkemesi kararının bu yönde kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili istinaf dilekçesinde; davacının müvekkil şirkete sunmuş olduğu muayyen maluliyet raporları arasında ciddi çelişkiler olduğunu, yerel mahkemece ilgili husus yargılama esnasında dikkate alınmadığını, davacı tarafın kaza nedeniyle malul kalmasına ilişkin kaza ile illiyet bağını tam ve eksiksiz olarak tespit edecek tek yetkili yerin ATK 3. İhtisas Dairesi olduğunu, dosyanın buraya gönderilerek geçerli yönetmelik usul ve esaslarına uygun maluliyet raporu alınması gerektiğini, yerel mahkeme kararında geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve tedavi gideri zarar kalemlerinin mezkur poliçe teminat kapsamı dışında kalmasına rağmen müvekkil sigorta şirketine tahmiline karar verilmesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamada PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapıldığını, oysaki TRH 2010 tablosunun kullanılması gerektiğini, kazada davacının müterafik kusurunun da dikkate alınarak müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle kazaya sebebiyet veren aracın ZMMS sigortası kapsamında sigorta şirketinden tazminat talebine ilişkindir.
Somut olayda; 25.10.2018 tarihinde saat 08.30 sıralarında dava dışı sürücü …’in yönetimindeki … plaka sayılı aracı ile Tem otoyolunda Sakarya yönünden Düzce yönüne seyrederken olay mahaline geldiğinde daha önceden meydana gelen yaralanmalı kazadan dolayı trafiğin durduğu anda, duramayarak aynı yönde ve önünde duran dava dışı …’ın yönetimindeki … plaka sayılı aracın arka kısmına çarptığı, çarpmanın etkisiyle aynı yönde ve önünde durmakta olan dava dışı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı aracın arka sol köşe kısmına çarpması ile aracın kendi etrafında spin atarak yolun solundaki bariyerlere çarptığı, yine yolun sol şeridinde ters durduğu, ilk çarpmayı gerçekleştiren … plaka sayılı araç ile çarpmadan sonra etrafında spin atarak yine yolun orta şeridinde duran dava dışı Özkan Yıldırım yönetimindeki araca çarptığı, davacının … plaka sayılı araç içerisinde yolcu olarak bulunduğu ve yaralandığı, dava dışı …’in yönetimindeki … plaka sayılı aracın davalı … şirketine sigortalı olduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda meydana gelen kazada dava dışı sürücüsü …’in %100, davacının yolcu olarak içerisinde bulunan araç sürücüsü …’ın kusursuz olduğu, yine Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim dalından alınan 05.10.2020 tarihli raporda davacının yaralanmasının %8 maluliyetine neden olacak düzeyde olduğu, iyileşme süresinin 45 aya kadar uzayabileceği, 30 gün bir başkasının bakımına muhtaç olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan maluliyet raporunun haksız fiil tarihinde geçerli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre düzenlendiği, davacı tarafından sunulan 02.10.2019 tarihli raporunda aynı kurum tarafından aynı yönetmeliğe göre düzenlendiği, aynı maluliyet oranının tespit edildiği, raporlar arasında çelişki bulunmadığı, ayrıca davacının araçta yolcu konumunda olduğundan kazanın oluşumunda kusurlu olmadığı, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun olaya düştüğü, dosya kapsamında davacının emniyet kemeri takmadığına dair bir tespit de olmadığı anlaşıldığından müterafik kusur indirimi yapılmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf nedeni uygun görülmemiştir.
Davalı … şirketi vekilince geçici iş göremezlik tazminatlarının tedavi gideri kapsamında bulunduğu ve bu nedenle teminat dışında kaldığı savunulmuştur. Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartlarının A.3 maddesinde motorlu aracın işletilmesi sırasında 3. Şahısların yaralanmasına sebebiyet verilmiş olmasından dolayı 2918 sayılı KTK’ya göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde genel şartlarda içeriği belirlenmiş tazminat taleplerinin sigorta şirketlerince karşılanacağı düzenlenmiştir. Aynı genel şartların “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı A.6 maddesinde ise geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışında olduğu yönünde her hangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ayrıca 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesi uyarınca maddi tazminatın kapsamı bakımından, Genel Şartlarda Hüküm bulunmayan hallerde, TBK’nın haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekir. TBK’nın 54.maddesi gereği ise çalışma gücünün azalması veya yitirilmesinden doğan kayıplar bedensel zarar kapsamındadır. Anılan düzenlemeler uyarınca sigorta şirketi vekilinin bu yöndeki itirazları da yerinde değildir
Bakıcı giderleri bakımından ise; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesi “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” düzenlenmesini içermektedir. 6111 sayılı kanunun 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesinde; Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98. maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi, özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı hüküm altına alınmıştır. Diğer bir ifadeyle SGK’nın hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile SGK’nın sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.). Şu durumda; davalı … şirketinin bakıcı giderleri bakımından sorumluluğu devam etmekte olup Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/03/2021 tarih, 2021/114 esas, 2021/2777 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Anayasa Mahkemesinin KTK’nın 90. Maddesinde yapılan değişikliği iptal etmesi üzerine Yargıtay uygulama birliği sağlanması için tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasını ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen devredeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması yönünde içtihat geliştirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda tazminat hesaplaması PMF cetveli ve progresif rant yöntemi ele alınarak yapılmıştır.Taraf vekilleri ise tazminat hesabında TRH 2010 tablosu uygulanmasını talep etmişlerdir. Her ne kadar tazminat hesabında TRH 2010 tablosu ve progresif rant yöntemi uygulanması gerekir ise de istinaf eden davalının sıfatına göre aleyhe kaldırma yapılamayacağı,yasal süre içerisinde davacı tarafından hesap raporuna itiraz hakkı kullanılmamış olmakla davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan taraf vekillerinin hesap raporuna ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, karada esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, H.M.K’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.02.2021 tarih ve 2020/51 esas, 2021/135 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin tenzili ile bakiye harç terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,
3-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davalıdan alınması gereken 5.589,87 TL istinaf karar harcından peşin olarak alınan 1.398,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.191,87 TL istinaf karar harcının davalı …den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Tarafların istinaf başvurusu için yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avanslarının yatıranlara iadesine,
5-Karar tebliği, harç takibi ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19.01.2022


Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*