Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/566 E. 2022/78 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/566 – 2022/78
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/566
KARAR NO : 2022/78

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : …
ÜYE :….
KATİP :….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI : 2018/227 Esas – 2021/92 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : ….
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. ….

DAVALI : ANADOLU ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : MUSTAFA ASIM ŞEFLEK NAKLİYAT TAAHHÜT VE TURİZM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazası Kaynaklı)
BAŞVURU TARİHİ : 17.03.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 16.04.2021
KARAR TARİHİ : 19.01.2022
YAZIM TARİHİ : 19.01.2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; 05/02/2018 tarihinde Eskişehir yolunda davacının sahibi olduğu … (çekici) plakalı araç kontrollü şekilde “Osmanlı dinlenme tesisleri’nden çıkıp ana yola geçişi sırasında kaza yari petrol çıkışı olmasına rağmen davalı sigorta şirketine sigortalı diğer davalı şirkete ait …. (Çekici) plaka sayılı araç trafik kuralları gereği petrol çıkışında hızını azaltması gerekirken aşırı sürati neticesinde duramayarak davacıya ait araca arkadan çarpmakla maddi hasarlı kaza vuku bulduğunu, tutanaktaki davacıya ait aracın %100 kusuru bulunduğuna dair tespit kazanın oluşuna ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin kaza dolayısıyla uğradığı maddi zararının tazmini amacıyla mahkemeye başvurduğunu, davacının yasal hızla kaza yerindeki Osmanlı dinlenme tesislerinden kontrollü şekilde ana yola çıkarken, karşı araç sürücüsünün aşarı hızlı olması nedeniyle davacıya ait araca arka kısmından çarptığını, kaza tutanağının çelişkili olduğunu, tutanakta salt karşı araç sürücüsünün, sol şeritte otomobil olduğundan sola manevra yapamadığı beyanı nazara alınarak davacıya ait aracın öncelik kuralını ihlal etmekle tam kusurlu olduğunu, karşı araç sürücüsünün ise kusuru bulunmadığını belirttiğini, polis raporundaki verilerden davalının hızının yasal sınırların üstünde olduğunu, bölünmüş karayollarında çekicilerin yasalarımıza göre azami hızı 85 km olduğunu, kaza anında müvekkiline ait çekicinin hızı takografa ve araçta bulunan GPS kaydına göre 35 km olduğunu, eğimsiz ve kuru asfalt yolda araçların hızlarına göre durma mesafeleri çizelgesinde saatte 50km ile seyreden bir aracın 16.4 m’lik fren izinde durabileceğine işaret ettiğini, raporda kaza anında 15metrelik fren izi olduğunu, karşı araç saatte 85 km ile hareket etseydi önünde kendisiyle aynı yöne saatte 35 km ile giden bir araca 15 m fren izinden sonra çarpması fiziksel olarak mümkün olmadığını, “tesis çıkış yoluna tesisten çıkan araçlara hitap edecek şekilde DUR levhası konulması mecburidir” şeklinde düzenleme mevcut olduğunu, bu yüzden Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de sorumlu olduğunu belirterek 500,00 TL hasar bedeli ile 500,00 TL yoksun kalınan kar olmak üzere toplam 1.000,00 TL’nin kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan Anadolu Anonim Türk Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; …plakalı çekici araç müvekkil şirket Anadolu Sigorta tarafından 24.12.2017-2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 705679917 no.lu Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, davacı tarafın ibraz ettiği delillerin ve özellikle kaza tespit tutanağının taraflarına tebliğ edilmediğini, söz konusu araç üzerinde üçüncü bir kişinin dain-i mürtehin olup olmadığının sorulmasını, dain-i mürtehin mevcut olması halinde davacının herhangi bir talepte bulunma imkanı mevcut olmadığını, davaya konu talebin zamanaşımına uğramış olup davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun Trafik Poliçesindeki limitler ve sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, hasar raporu için davacı tarafın yaptığı masrafları ispatlayıcı belge sunması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalılardan Mustafa Asım Şeflek Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; kazanın meydana geldiği yerin veya davalılardan hiç birinin ikametgahının Kocaeli olmadığını, bu yüzden yetki açısından yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiğini, davacıya ait aracın sürücüsü …’ın davaya konu kazada %100 kusurlu olduğu kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu, davacıya ait …. plakalı çekici ve çekiciye bağlı …plakalı yarı römork Eskişehir – Ankara yolunda bulunan Osmanlı Dinlenme Tesislerinden ana yola çıkarken ana yoldan normal hızı ile seyretmekte olan müvekkili şirket aracın sürücüsü …’nin geçmesini beklemeden kontrolsüzce ve hiç durmadan çıkış yaparak kazaya sebebiyet verdiğini, trafik polislerince düzenlenen trafik kazası tespit tutanağında da detaylı olarak açıklandığını, müvekkili şirket tarafından Anadolu Anonim Türk Sigorta şirketine yaptırılmış genişletilmiş kasko sigorta poliçesi bulunduğunu, davanın kasko sigorta şirketine ihbarı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme kararının gerekçesinin salt İTÜ raporuna dayandığını, bu rapora yönelik itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, petrolden çıkan davacıya ait 18,75 metre boyundaki çekicinin yola çıkışını tamamladıktan sonra hızı 35 km/saat iken davalı sürücü idaresindeki çekicinin dikkatsizliği nedeniyle arkadan çarptığını, olay yerinde 16,4 metre fren izi olduğunun tutanağa yansıdığını, ilgili yönetmelik gereği bulunması gereken dur levhasının ise olmadığını, fren izi gözetildiğinde davalı sürücü idaresindeki aracın hızının yasal sınırların üstünde olduğunu, ilk bilirkişi tarafından kısmi olarak lehe rapor hazırlandığını, ilk bilirkişi raporu ile çelişen bölümlerin aydınlatılması için ek rapor talep ettiklerini ancak itirazlarının reddedildiğini, HMK 27 maddesinde düzenlenmiş olan hukuki dinlenilme hakkının unsurlarından birinin de dikkate alınma hakkı olduğunu, olay yerinde aydınlatma olup olmadığının kazaya etkisinin değerlendirilmediğini, yönetmelik gereği mecburi olması gereken dur tabelasının olmaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, bu nedenle karayollarının da kusurlu olduğunu, Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin 13. Maddesi uyarınca tesislerin giriş ve çıkışına dur levhası konulmasının mecburi olduğunu, davalı sürücü idaresindeki aracın hızının araçların ağır hasarı da dikkate alındığında normal olamayacağını, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi bakımından Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, kazanın oluşumunda davacının işleteni olduğu araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 57. maddesi uyarınca, bölünmüş yola çıkan sürücüler ile bir iz veya mülkten çıkan sürücülerin karayolundan gelen araçlara geçiş hakkını vermeleri gerekir. Somut olayda; kazanın, davacıya ait araç sürücüsünün anılan kuralı ihlal etmesi ve karayolunda kendi şeridinde ilerlemekte olan araca geçiş hakkını vermemesi nedeniyle gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı araç sürücüsünün hız sınırlarının üzerinde seyretmekte olduğu kanıtlanamadığı gibi olay yerindeki aydınlatmanın yetersiz olduğu, dur levhasının bulunmadığı şeklindeki iddiaların da kazanın oluş şekli itibariyle, davalı sürücü bakımından sürüş kuralı ihlali sayılamayacağı da açıktır. Şu durumda; davacıya ait araç sürücüsünün tamamen kusurlu kabul edilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekiline anılan yönlere değinen istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, kararda esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.02.2021 tarihli, 2018/227 esas, 2021/92 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL’nin tenzili ile bakiye harç terkin sınırı altında kaldığından tahsiline yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu için yaptığı giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının davacıya iadesine,
4-Karar tebliği, harç takibi ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19.01.2022

….
Başkan ….
e-imzalıdır
….
*Üye….
e-imzalıdır
….
Üye ….
e-imzalıdır

Katip ….
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*