Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/317 E. 2021/1051 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/317
KARAR NO : 2021/1051

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.12.2020
NUMARASI : 2017/108 Esas – 2020/540 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACI : … -…, …
VEKİLİ : Av. …,

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 1 -…
VEKİLİ : Av. …,

DAVALI : 2 -… -…, …

DAVALI : 3 -… -…, …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazm.)
BAŞVURU TARİHİ : 13.01.2021-18.01.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 10.03.2021
KARAR TARİHİ : 03.11.2021
YAZIM TARİHİ : 04.11.2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 24.07.2016 tairihinde yolcu olarak bulunduğu …plakalı halk otobüsünün … plakalı araca çarpması nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, yaşanan kazada davacının hiçbir kusurunun bulunmadığını, kazanın davalılardan …’ın kusurlu eylemlerinden kaynaklı yaşandığını, davalılardan …’nin …plaka sayılı aracın 04.09.2015-04.09.2016 tarihlerini kapsayacak şekilde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı olduğunu, davacının geçirdiği bu kazadan dolayı fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar yaşadığını, çalışamadığını, davacının söz konusu kaza nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararları tazmin etmek için bu davayı açtıklarını, davacının yaşayacağı olası bir mağduriyetin önlenmesi için davalılardan … ve …’a ait menkul ve gayrimenkuller üzerine yarıgılama sonuçlanana kadar ihtiyati tedbi mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesinde; “zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar için dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” dinilmekte olduğunu, işbu dava şartı yerine getirilmeden ikame edilen huzurdaki davanın reddi gerektiğini, dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, KTK 86.mdde gereğince araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, dava konusu kaza 24.07.2016 tarihinde meydana gelmiş olup kaza tarihi üzerinden henüz 12 ay geçmediğinden davacı vekilinin daimi sakatlık iddialarının reddi gerektiğini, 6111 sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun 59.maddesi ve geçici 1.maddesi kapsamında dava konusu talepten müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, KTK 98.maddesi ve 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi kapsamında müvekkil şirketin tedavi giderleri ve geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğu bulunmadığını, mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde; 24.07.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle tüm kusurun tarafına verilmiş olmasının tamamen hatalı olduğunu, davacı tarafın koltukta oturması gerekirken ayakta yolculuk yaptığını ve meydana gelen kaza nedeniyle yaralandığını, davacı tarafın bu eyleminin müterafik kusur oluşturmakta olup zararın doğmasına ve artmasına doğrudan davacı tarafın neden olduğunu, hesaplanacak tazminat tutarlarında bu hususun dikkate alınarak indirim yapılması gerektiğini, davacı tarafın aylık gelirine de itiraz ettiğini beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 33.598,33 TL maddi tazminatın davalılar … ve … için kaza tarihi olan 24.07.2016, davalı … için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak (davalı … şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere) davacıya verilmesine, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … için kaza tarihi olan 24.07.2016 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin bu kararına karşı davacı vekili ve davalılardan …vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece davacının gelirin asgari ücret olarak kabulünün yerinde olmadığını, davacının manikür, pedikür meslek dalında usta, kuaförlük branşında kalfa ve usta öğretici olduğu, kaza tarihinde mesleğini fiilen yerine getirdiği, asgari ücretin vasıfsız işçinin alabileceği ücret olduğunu, davacının bedensel zararının tespitinde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca tespit edilen %13 oranındaki maluliyet oranı yerine özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporun dikkate alınmasının yerinde olmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan …vekili istinaf dilekçesinde; 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesi zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğinden davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, kazanın meydana gelmesinde davacı tarafın dikkatsiz ve tedbirsizliği sonucu meydana geldiği, dava konusu kazanın 24.07.2016 tarihinde meydana geldiği fakat davaya konu poliçenin 04.09.2015 tarihinde düzenlendiği, dava konusu kazanın ise 01.06.2015 tarihli trafik sigortası genel şartlarına tabi olduğu, bu nedenle tazminata ilişkin hesaplama TRH-2010 tabloları esas alınması gerekirken bilirkişi tarafından PMF-1931 tablosunun kullanılmasının hatalı olduğu, davacının sürekli sakatlık oranının 01.06.2015 tarihinde değişen trafik sigortası genel şartları gereği 28603 sayılı özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelikte yer alan esaslara göre belirlenmesinin gerektiği ancak hükme esas alınan raporun yönetmeliğe uygun olmayıp gerçek maluliyet oranını yansıtmadığını, anılan maluliyet raporunun yönetmelikte belirlenen uzmanlar tarafından düzenlenmediğini, dosyanın özürlü sağlık kurulu raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık kurumlarına veya hakem hastanelerine gönderilerek davacının gerçek özür oranının tespit edilmesi gerektiğini, hükme esas alınan raporda davacı için hesaplanan geçici iş göremezlik giderinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, dava dışı araçta yolcu konumunda bulunan davacının, trafik kazası nedeniyle sürücü, malik ve ZMMS kapsamında sigorta şirketi aleyhine açtığı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir
Somut olayda; 24.07.2016 günü saat 00.14 sıralarında dava dışı sürücünün sevk ve idaresindeki … plakalı otobüs ile İstiklal Caddesini takiben seyir halinde iken olay mahali kavşağa geldiğinde otobüsün sol arka teker kısımlarına istikametine göre sol tarafından kavşağa giren davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki…plakalı minibüsün çarpması sonucu … plakalı otobüste yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı davaya konu trafik kazası meydana gelmiştir.

Mahkemece kusur, maluliyet ve hesap raporu alınarak hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesi tarafından ATK’dan alınan 25.04.2018 tarihli raporda meydana gelen kazada davalı sürücünün %100, davacının içerisinde bulunduğu otobüs sürücüsünün kusursuz olduğu bildirilmiştir. Kazanın açıklanan oluş şekline göre, davalı sürücünün istikamet yönüne hitap eden DUR trafik levhasını dikkate almadan ve istikametine göre sağ tarafından gelip düz devam etmek suretiyle kavşağı geçmek isteyen otobüse ilk geçiş hakkını vermeden mevcut hızıyla seyrini sürdürüp konrolsüzce kavşağa girmesi sebebiyle meydana gelen kazada davalının kusurlu kabul edilmesinde ve mahkemece bu kusur raporunun hükme esas alınmasında, ayrıca davacı otobüs içerisinde yolcu olduğundan mahkemece kusur yönünden yapılan değerlendirmede her hangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Hükme esas alınan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan alınan 20.06.2019 tarihli raporda Özürlülük Ölçütü ,Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmliğe göre davacının yaralanmasının %5,9 maluliyetine sebep olduğu, 04.03.2019 tarihli raporda da iyileşme süresinin 4 ay olduğu belirtilmiştir.
Raporun kaza tarihi itibariyle doğru yönetmeliğe göre düzenlendiği, davanın devamı sırasında davacı tarafça davalı … şirketine başvuru yapılması nedeniyle dava şartı eksikliğinin giderildiği, geçici iş göremezlik zararının ZMMS poliçe teminatı kapsamında olduğu, kuaför olduğunu beyan eden davacının geliri konusunda resmi bir belge sunmadığı, Kocaeli Berberler Esnaf ve Sanaatkarlar odası Başkanlığının cevabı yazısına göre ortalama asgari ücret düzeyinde gelirinin olduğunun bildirilmesi üzerine asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamanın doğru olduğu, olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanma derecesi ve hakkaniyet ilkeler gözetildiğinde, hükmedilen manevi tazminatın olaya ve hakkaniyete uygun düştüğü kanaatine ulaşıldığından her iki tarafın istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, kararda esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, tarafların istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.12.2020 tarih ve 2017/108 esas, 2020/540 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından başkaca harç tahsiline yer olmadığına,
3-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince davalıdan alınması gereken 1.606,24 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak alınan 676,24 TL’nin mahsubu ile bakiye 930,00 TL istinaf karar harcının davalı …Ş’ den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Tarafların istinaf başvurusu için yaptıkları giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avanslarının yatıranlara iadesine,
5-Karar tebliği, harç takibi ve avans iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK.362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03.11.2021


Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*