Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/286 E. 2021/1096 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/286 – 2021/1096
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/286
KARAR NO : 2021/1096

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2020
NUMARASI : 2016/626 Esas – 2020/547 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVALI : 1 -ANADOLU SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

DAVACI : ..
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

DAVALILAR : ..
: …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BAŞVURU TARİHİ : 26.01.2021
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 04.03.2021
KARAR TARİHİ : 11.11.2021
YAZIM TARİHİ : 11.11.2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; olay tarihinde davacının cadde kenarından yaya olarak ilerlemekte iken hızlı ve kontrolsüz bir şekilde U dönüşü yapmakta olan davalı sürücü idaresindeki aracın çarpması sonucu yaralandığını, kazaya karışan aracın davalı şirkete sigortalı olup davalılardan ….a ait olduğunu, kaza sonucu davalının sol ayak bileğinin kırıldığını ve 6 ay kadar tedavi gördüğünü belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …. cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, kazanın ne şekilde meydana geldiğini bilmediğini, kazadan sonra davacı ile ilgilenildiğini, davacının maluliyetini gösteren her hangi bir kayıt bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; davadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmamış olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, yapılacak yargılamada kusur durumlarının tespiti ile her halukarda davacının müterafik kusurunun dikkate alınması gerektiğini, davacı SGK’dan bir ödeme almış ise bunun mahsubunun yapılmasını talep ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulü ile 151.506,64 TL maddi tazminatın sigorta şirketi bakımından dava tarihinden, diğer davalılar bakımından ise olay tarihi olan 08.01.2012 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte ve sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalılardan sigorta şirketi vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalılardan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; kusur raporuna ilişkin itirazlarının karşılanmadığını, dosyada 2 farklı bilirkişi raporu bulunduğunu, uzman tarafından düzenlenen ilk raporda sigortalı aracın %40 kusurlu olduğunun belirtildiğini, ATK tarafından hazırlanan raporda ise tüm kusurun sigortalı araca verildiğini, bu durumda 2 rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğini, ATK raporunda kaldırım bulunmadığından yayanın yolda yürümesi nedeniyle kusur izafe edildiğinden dolayı kazanın gerçekleştiği mahalde kaldırım yapılması veya yolun düzenlenmesi konusunda yetkili idarenin belirlenip davanın ihbar edilmesi gerektiğini, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalı aracın kusuru oranında olduğunu, bu konuda emsal Yargıtay kararları bulunduğunu, mahkemece ilk raporda yayaya izafe edilen %60’lık kusur oranının gerekçe gösterilmeksizin ve ATK raporu tekrar edilerek sigortalı araca yöneltildiğini, halbuki ortada 3 temel sorun bulunduğunu, buna göre; yaya kaldırımı bulunmayan yolda davacının yolda yürümesinin KTK kurallarına ihlal etmez mi, olay mahallinde kaldırım yapılması hangi idarenin görev ve sorumluluğundadır, ilgili idarenin yola kaldırım yapmamasının sonucu sigortalı araca yüklenebilir mi, şeklinde olduğunu. Bu soruların cevaplarının hatalı hüküm kurulduğunu gösterdiğini, itirazları karşılanmadan hüküm kurulması nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, yolda kaldırım bulunmamasının sigortalı araca kusur izafesi için sebep oluşturmayacağını, karayolları fen heyeti gibi bir kurumdan rapor alınması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, yaralama ile sonuçlanan trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyadaki ifadeler, uydu görüntüsü ve tarafsız nitelikteki tanık …’ın beyanları ile, kaza anında davacının yolun sağından yürümekte olduğu anlaşılmaktadır. Davalı sürücü ise, yolun gerisi ve ilerisinde kavşak olmasına rağmen U dönüşüne elverişli olmayan mahalde hızını yeterince azaltmayarak U dönüşü yapmış ve davacının yaralanmasına neden olmuştur. 2918 sayılı KTK’nın 52/1-b maddesi uyarınca sürücüler; hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine; görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar. Aynı yasanın 53. maddesi uyarınca ise sürücüler, dönüş yaparken hızlarını azaltmalıdır. Somut olayda; davalı sürücünün uygun olmayan yerde ve ilerideki kavşaktan dönme ihtimali varken, yol durumunu göz ardı ederek, hızını azaltmaksızın U dönüşü yaparak kazaya neden olduğunun anlaşılması karşısında tamamen kusurlu kabul edilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Olay yerinde kaldırım bulunmaması nedeniyle dava dışı İdarenin kusurunun bulunduğu görüşü kabul edilemez. Çünkü 2918 sayılı KTK’nın 52. maddesi uyarınca sürücüler hızlarını ve manevralarını mevcut yol durumuna uygun olarak ayarlamak zorundadırlar. Kaldı ki böyle bir durumda davacının yaralanması ile idarenin ihmali arasında nedensellik bağı bulunduğu da kabul edilemez. 6100 s. HMK’nın 282. maddesi uyarınca; bilirkişinin görüşü, hakim tarafından diğer delillerle birlikte, serbestçe değerlendirilir. Anılan hüküm uyarınca bilirkişi raporu mahkemeyi bağlayıcı değildir. Mahkemece benimsenen kusur durumunda isabetsizlik bulunmadığından yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Davalı sigorta şirketi vekilinin anılan yönlere değinen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararı hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk yönünden incelenmiş olup, esası etkileyen bir usul hatası bulunmadığı, vakıa tespitlerinin tam ve doğru olarak yapıldığı, maddi hukuk normlarının doğru olarak uygulandığı, delillerin değerlendirilmesinde de usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, H.M.K’nun 353/1-b-1 maddesi gereği davalılardan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.12.2020 tarih ve 2016/626 esas, 2020/547 karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davalılardan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yürürlükteki Yargı Harçları Tarifesi gereğince alınması gereken 10.349,41 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.587,35 TL’nin mahsubu ile bakiye 7.762,00 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalılardan Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusu için yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına, harcanmayan istinaf gider avansının davalıya iadesine,
4-Avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde dairemize dilekçe vermek suretiyle Yargıtay’da temyizi kabil olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11.11.2021

….
Başkan…
e-imzalıdır

*Üye …
e-imzalıdır

Üye…
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*