Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1033 E. 2021/753 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1033 – 2021/753
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1033
KARAR NO : 2021/753

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2020
NUMARASI : 2020/222 Esas – 2020/386 Karar

İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN DAVACILAR :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan
Tazminat)

BAŞVURU TARİHİ : 23.10.2020
İSTİNAFA GELİŞ TARİHİ: 25.11.2020
KARAR TARİHİ : 08.09.2021
YAZIM TARİHİ : 09.09.2021

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyadaki tüm belgeler ve dairemiz üyesi tarafından hazırlanan raporlar incelendi. Davanın dairemizin görev alanına girdiği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olmadığı, istinaf başvurusunun süresi içinde yapıldığı, başvuru şartlarının yerine getirildiği, dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla;

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde, 01.01.2007 tarihinde müteveffa araç sürücüsü …’ nun sevk ve idaresindeki …plakalı araç ile Kocaeli istikametinden Yalova istikametine seyir ederken D100 karayolu üzeri Değirmendere’de yoldan çıkıp girişe göre yolun sağında bulunan çukura uçmak suretiyle yaralandığını, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini, murisin davacılara daima destek olduğunu, evlat olarak anne ve babasının her türlü bakımını gereği gibi yerine getirdiğini,… plakalı aracın davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalandığını, davalı sigorta şirketinin destekten yoksun kalma tazminatından poliçe limitleriyle sorumlu olduğunu beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … için 2.000,00 TL, … için 2.000,00 TL, … ve … için 500,00′ er TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile yargılama gideri vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi tazminat taleplerine ilişkin olarak zamanaşımı konusunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesinde düzenlendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını ve bu nedenle davanın reddi gerektiğini, müteveffanın sigortalı aracın sürücüsü olduğunu ve müvekkili sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, trafik sigortasının araç işleteni ve sürücüsünün kusuruyla 3. Şahıslara verdiği zarardan sorumlu olduğunu, sürücünün zarardan sorumlu olan kişi olduğundan 3. şahıs olduğunun kabul edilemeyeceğini, hak sahiplerinin 3. şahıs olmayan aksine kazadan sorumlu sürücünün ölümü nedeniyle 3. Şahıs sıfatını kazanamayacağını, davalının sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve sigorta poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur raporu alınması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu olay sonrası…’nun kaldırıldığı Kocaeli Devlet Hastanesinde hayatını kaybettiği, müteveffanın hastane masraflarının davacılar tarafından karşılandığı, yaşanan olay neticesinde tazminat davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda yerel mahkeme tarafından davanın zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, Karayolları Trafik Kanunu’nun madde 109/2 gereğince “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” buna göre kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK 66. Maddesinde ön görülen ceza zamanaşımı süresi (15) yıl dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesini talep etmiştir.
Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir
Dosya kapsamından; davacıların murisinin sevk ve idaresindeki… plakalı araçla yaptığı tek taraflı trafik kazasında vefat etmesi nedeniyle, aracın ZMMS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinden tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır.
Kaza tarihine göre uygulanması gereken mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41.maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. TBK’nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, her halde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanaşımı süresi ile olağanüstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir. Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında TBK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK’nın 109/I. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı fiil bazen hem sorumluluğu gerektiren, hem de ceza kanunlarına göre cezayı gerektiren bir fiil olabilir. Bu fiile göre Ceza Kanununun daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörüldüğü hallerde, tazminat davasının daha önce zamanaşımına uğraması tutarlı bir çözüm oluşturmaz. Zira cezalandırma, müeyyide olarak tazminattan daha ağırdır. Bu sebeple, kanun koyucu uyum sağlamak amacıyla ceza davası için öngörülen zamanaşımı süresince tazminat davasının da devamını temin bakımından genel olarak TBK 60/II (6098 sayılı TBK m. 72/I), özel olarak da KTK 109/II. maddesinde düzenleme yapmıştır.
Burada üzerinde durulması gereken, 2918 sayılı KTK’nın 109. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece fiilin Ceza Kanununa göre cezayı gerektiren bir fiil olmasının yeterli olması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece fiilin cezayı gerektiren bir eylem olmasını yeterli görmekte; bunun dışında, eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma yapılmasını, ceza davası açılmış olması veya mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı koşulu aranmamaktadır. Dahası, sözkonusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, HGK’nın 16.04.2008 gün 2008/4-326-325 ve HGK’nın 05.06.2015 gün 2014/17-2198 E. 2015-1495 K. sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir)
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; kaza 01/01/2007 tarihinde gerçekleşmiş, davaya konu tek taraflı trafik kazası sonucunda araç sürücüsü olan (destek) vefat etmiştir. Mahkemece dava konusu olayın tek yanlı kaza olması ve desteğin tam kusurlu hareketi sonucu kazanın meydana geldiğinden uzamış ceza zamanaşımı süresinden söz edilemeyeceği, bu nedenle 10 yıllık yasal süre geçtiğinden bahisle, dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, KTK’nın 109/2. maddesinde öngörülen ceza zamanaşımı süresinin uygulanması için kamu davasının açılmış olması veya mahkûmiyet kararı verilmiş bulunması aranmamakta olup cezayı gerektiren fiilin varlığı yeterlidir. Ölümle sonuçlanan söz konusu trafik kazası da bu anlamda cezayı gerektiren bir fiil niteliğindedir ve sürücü davacılar desteğinin vefat etmiş olması sonuca etkili değildir. Yasa koyucunun amacı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca tehlike sorumluluğunu doğuran olaylarda sorumlulara karşı daha uzun zamanaşımı süresi içerisinde yönelmeyi sağlamaktır. KTK’nın 109. maddesinin 2.fıkrasındaki “cezayı gerektiren fiil” ifadesi ile fiili tarif ettiği zamanaşımı yönünden yukarıda da açıklandığı gibi soruşturma veya kovuşturma yapılması koşullarının aranmadığı sonucunu doğurmaktadır.
Buna göre eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesinde öngörülen 15 yıllık ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince işin esasına girilip tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı bulunduğundan HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2020 tarih ve 2020/222 esas, 2020/386 karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Peşin olarak alınan istinaf karar harcının talep halinde yatırana iadesine,
4-Davacıların istinaf başvurusu için yaptığı giderin esas hakkında verilecek kararda değerlendirilmesine, harcanmayan istinaf gider avansının yatırana iadesine,
5-Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 08.09.2021

Başkan

*Üye

Üye

Katip

*İşbu evrak 5070 sayılı Kanunun 5. Maddesi gereğince Güvenli Elektronik İmza ile imzalanmıştır*