Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2023/419 E. 2023/1469 K. 20.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/419
KARAR NO : 2023/1469
KARAR TARİHİ : 20/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2022
NUMARASI : 2016/813 Esas – 2022/311 Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : 1-… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2-… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 3-DALLAS İNŞ. TAAH. NAK. LTD.ŞTİ.
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil (inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı)
DAVA TARİHİ : 26/10/2015
İLAM YAZIM TARİHİ : 20/10/2023

“Davacı vekili”nin istinaf başvurusu üzerine Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/813 Esas – 2022/311 Karar sayılı kararı ile dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu A1-5, A1-6, A1-9, A1-10 numaralı bağımsız bölümlerin bulunduğu … ili, … ilçesi, … köyü, … pafta, … parselde kayıtlı bulunan arsa vasfındaki taşınmaz üzerinde mevcut inşaata, dava dışı ilk müteahhit Akademi İnşaat Taah, Paz. San. İç ve dış ticaret AŞ tarafından başlandığını, ancak Akademi firması inşaatın bir blok kabasını yaptıktan sonra inşaatı tamamlamadan bıraktığını, bu sebeple arsa sahibi … ile Akademi firması arasındaki kat karşılığı İnşaat yapım sözleşmesini noter aracılığıyla feshedildiğini, hemen ardından arsa sahibi … ile davacı müvekkili şirket Nurtun İnşaat arasında inşaatın tamamlanması için noterde kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini, akademi firması arsa sahibi ile olan kat karşılığı inşaat sözleşmesini feshetmeden 2 gün önce davacı Nurtun firması ile kat karşılığı inşaat sözleşme devrini gerçekleştirdiğini ve bu sözleşmenin 5. Maddesinde davalı … firmasının Akademi firmasına vermiş olduğu taşeronluk hizmetlerinden dolayı doğmuş olan alacaklarından Nurtun Firmasının sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, ancak kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin noterde yapılması geçerlilik koşulu olduğunu, noterde yapılmayan iş bu devir sözleşmesinin geçerliliği bulunmadığını dolayısıyla da Nurtun firmasının Dallas’a karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, tapuda davalılardan … adına kayıtlı … ili , … ilçesi, … köyü, … parselde kayıtlı A1-5, A1-6, A1-9, A1-10 numaralı bağımsız bölümlerin üzerine hükmün kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbir konulması ve bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı Nurtun İnşaat adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasaya ve usule aykırı olduğunu, davacı kendi tarafın kendi özgür iradesi ile yaptığı tüm sözleşmelere, usulü bir mazeret bularak geçersiz olduğunu beyan etmesinin kötü niyet göstergesi olduğunu, taşınmaz üzerinde Akademi İnşaat A.Ş tarafından inşaat yapılmak üzere kat karşılı mülkiyet sözleşmesi akdedildiğini, müvekkilinin ise Akademi İnşaat tarafından alındığını, bu işi akademi inşaat ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca üstlendiğini, inşaatı yapmaya başladığını, müvekkili tarafından sözleşmeye dayalı olarak yaklaşık 900.000,00-TL inşaat masrafa yapıldığını, inanç sözleşmesinde el yazısı ile belirtildiği üzere bu masraflara karşılık Akademi İnşaat tarafından müvekkiline 500.000,00-TL değerinde vadeli senetler verdiğini, bu senetlere ilişkin vadesi gelmeyen ve tahsil edilemeyen 102.250,00-TL değerinde senet mevcut olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava sözleşmenin inançlı temlik işlemine dayandığını, usule ilişkin itirazlarının olduğunu, davacı tarafın talebini belirtmediğini, belirsiz alacak davası yolunu kötüye kullandığını, davacını ikrah altında sözleşmeyi imzaladığını iddia edebilmesinin hukuken mümkün olmadığını beyanla dava dilekçesinin reddine, iyi niyetli 3. Kişi konumunda olan müvekkiine karşı açılan tapu iptali ve tescil ile tazminat istemlerinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …’e dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olmasına rağmen davaya kesin süre içerisinde cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/813 Esas – 2022/311 Karar sayılı kararı ile; davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu 02/09/2022 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; “davacı tarafın inanç sözleşmesine hükümlerine uyduğunu ve edimini yerine getirdiğini, edimini yerine getirmeyenin davalı taraf olduğunu, inanç sözleşmesinden doğan toplam borcun 750.000,00 TL olduğunu, davalı tarafın ikrar ettiği ve bilirkişi raporu’nda tespit edildiği üzere, 500.000.TL meblağlı mezkur bonoların 397.750-TL.sinin tahsil edildiğini, ayrıca, davalı tarafın ikrar ettiği ve bilirkişi raporu’nda tespit edilen inanç sözleşmesi’nin konusu olan 30.08.2012 keşide tarihli 200.000,00 TL meblağlı çek ile 30.12.2012 keşide tarihli 200.000,00 TL meblağlı çek olmak üzere, icra dosyasına konu toplam 400.000,00 TL meblağlı iki çekin karşılığı inanç sözleşmesi’nin 7. maddesi uyarınca, Nurtun Şirketi’nce ödendiğini ve bu çeklerin, keşideci Ada Demir Gıda Ltd. şirketine teslim edildiğini, davalı tarafın, 750.000,00 TL olarak tespit edilen borç meblağı karşılığında 797.750,00 TL tahsilat elde ettiğini, borcun sona erdiğini, sözleşme uyarınca davacı Nurtun’a teslim edilmeyen senetlerin ödenmesinden Nurtun şirketinin sorumlu olmayacağını” şeklindeki istinaf sebepleriyle yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ GEREKÇE:
Dava; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava dosyasının istinaf kanun yolu incelemesini HMK’nun 355. maddesi gereğince sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden inceleme yapılmıştır.

Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.
Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar.
Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.
Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.
Uygulamada mesele, 05/02/1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.
İçtihadı Bileştirme kararlarının konularıyla sınırlı, sonuçlarıyla bağlayıcı bulunduğu tartışmasızdır. Nam-ı müstear için düzenleme getiren 1947 tarihli kararın, teminat amacıyla temlike dair inanç sözleşmelerini kapsadığı da kuşkusuzdur. Uygulamada anılan sözleşmeler gerek özü,gerek işleyişi açısından,genelde muvazaa, özelde ise nam-ı müstear başlıkları altında nitelendirilegelmektedir.
Belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmelerdir. Bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığı kabul edilmelidir.
İçtihadı Birleştirme kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delildir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.
05/02/1947 tarihli 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur.
Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların yazılı delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, yazılı delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.
Somut olaya gelince;
Bu bilgiler ışığında ve ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında toplanan deliller kapsamına göre değerlendirme yapıldığında; davacı Nurtun İnşaat isimli firmanın davalı … isimli firmaya olan borcu nedeniyle borca karşılık inanç sözleşmesi kapsamında teminat olması amacıyla dava konusu taşınmazların davalıya devredildiğinin borç ödenmesine rağmen taşınmazların iade edilmediğinin ve kötü niyetli olarak 3.kişiye devredildiğinin iddia edildiği, davalı … tarafından ise inanç sözleşmesi kapsamında davacı tarafça edimin yerine getirilmediğinin iddia edildiği, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacı tarafın edimini tam olarak yerine getirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargılama devam etmekte iken davacı Nurtun İnşaatın dava dosyasındaki talep hak ve alacaklarının MC Commerce İnşaat Enerji Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine devrettiği, bu şirketin davaya davacı olarak devam ettiği anlaşılmıştır.
Dava konusu taşınmazların tapu kayıtları incelendiğinde davacı Nurtun İnşaat yetkilisi … adına kayıtlı iken 26/12/2013 tarihinde satış sureti ile davalı … adına tescil edildiği, akabinde 23/06/2014 tarihinde satış suretiyle davalı … adına tescil edildiği ve halen bu şekilde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Davacı Nurtun İnşaat ve temsilcisi … ile davalı … arasında 26/12/2013 tarihinde imzalandığı anlaşılan bir inanç sözleşmesi bulunduğu, taraflarca bu sözleşmenin varlığının inkar edilmediği, uyuşmazlığın çözümü açısından varlığı ve geçerliliği kabul edilen bu sözleşmenin tüm hükümleri nazara alınmak suretiyle değerlendirme yapılması gerektiği aşikardır.
Sözleşme tarihi ile tapu kayıtları incelendiğinde taşınmazların inanç sözleşmesi doğrultusunda davacı Nurtun İnşaat temsilcisi … adına kayıtlı iken davalı … İnşaatın talimatı doğrultusunda davalı …’a satış suretiyle devredildiği, dolayısıyla davalı …’ın 3.kişi olarak değerlendirilemeyeceği, inanç sözleşmesi gereğince taşınmazı devralan kimse olduğu, devamında taşınmazları devralan …’un ise 3.kişi konumunda bulunduğu, iyi niyetli olup olmadığı ve bu çerçevede yasanın sağladığı koruyuculuktan faydalanıp faydalanamayacağı hususunun ise değerlendirilmesi gerektiği görülmektedir.
26/12/2013 tarihinde imzalanan inanç sözleşmesi incelendiğinde; davacı Nurtun İnşaat ile davalı … arasındaki borç – alacak miktarının 750.000,00 TL olduğu konusunda tarafların mutabakata vardığı, bu amaçla davacı Nurtun İnşaat tarafından davalı … İnşaata 500.000,00 TL değerinde müşteri senetlerinin tahsili amacıyla verildiği, devam eden hükümlerde 30/06/2014 tarihine kadar ödenmemiş olan müşteri senetlerinin davacı Nurtun İnşaata ibrazı halinde bu senet bedellerinin davacı Nurtun İnşaat tarafından ödeneceğinin, ibraz edilmediği takdirde ise davacı Nurtun İnşaatın bu senet bedellerini ödeme yükümlülüğünün kalmayacağının belirlendiği, bunun haricinde sözleşmenin C2-7.maddesi ile yukarıda belirlenen borcun tamamının ödenmesi ve Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13221 E sayılı takip dosyasındaki toplam 400.000,00 TL’lik 2 adet çekin de ödenmesi halinde teminat amaçlı olarak davalı … İnşaata devredilen taşınmazların davacı Nurtun İnşaata devredileceğinin hüküm altına alındığı görülmüştür.
Bu minvalde davalı … tarafından sunulan cevap dilekçesi ile bahse konu 500.000,00 TL’lik müşteri senetlerinden 397.750,00 TL’lik kısmının tahsil edildiği, yine Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13221 E sayılı takip dosyasındaki 400.000,00 TL’lik çek borcunun da davacı Nurtun İnşaat tarafından ödendiği hususunun kabul edildiği ve bu ödemelerin uyuşmazlık konusu olmadığı sabittir.
İnanç sözleşmesinin C2-2, 3, 4, 5 ve 6.maddeleri çerçevesinde ödenmeyen müşteri senetlerinin davalı … tarafından davacı Nurtun İnşaata ibraz edildiği ve tarafların bu konuda mutabakata vardıkları yönünde davalı … tarafından bir iddia ileri sürülmediği, sadece bir kısım senetlerin tahsil edilemediği hususunda beyanda bulunulmakla yetinildiği anlaşıldığından, sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca ödenmeyen müşteri senetlerinden (davalı … İnşaatın cevap dilekçesinde beyanına göre 102.250,00 TL) dolayı davacı Nurtun İnşaatın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı hususunda da mahkemece değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bunun haricinde taraflar arasındaki sözleşmenin C2/7.maddesine göre davacı tarafça toplam borç miktarının 750.000,00 TL olduğu hususu iddia edilmiş ise de; sözleşmedeki açık hüküm karşısında Kocaeli 1. İcra Müdürlüğü’nün 2012/13221 E sayılı takip dosyasında belirtilen 400.000,00 TL’lik çek borcunun yukarıda belirtilen borç haricinde davacı tarafça ödenmesi hususunun üstlenildiği anlaşıldığından yerel mahkemece bu şartlar altında değerlendirme yapılarak gerekirse davacı tarafa depo kararı verilmesi hususunun da değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bunlar haricinde taşınmazların davacı Nurtun İnşaat yetkilisi … tarafından davalı …’a devrine ilişkin 26/12/2013 tarih ve 8989 yevmiye numaralı resmi senet örneğinin dosya arasına celb edilmediği, davacı Nurtun İnşaat ile davalı … şirketlerinin sözleşme tarihi ve sonraki döneme ilişkin ortaklarının ve yetkililerinin kimler olduğu hususunun araştırılmadığı, inanç sözleşmesi gereği taşınmazları devralan …’ın davalı … şirketinin sahipleri ile bağının ortaya konulmadığı, ayrıca son malik …’un yukarıda yapılan tespitler çevçevesinde iyi niyetli 3.kişi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunun davacı tarafın iddiaları çevçevesinde yeterince araştırılmadığı görülmüştür.
Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş;
1-Yukarıda tespit edilen hususlar çerçevesinde davacı Nurtun İnşaatın sözleşme gereğince edimini tam olarak ifa edip etmediğinin gerekirse hesap bilirkişi raporu alınmak suretiyle tespiti ile ödenmeyen bakiye borç var ise bu konuda davacı tarafa ilgili bedeli depo etmek üzere süre verilmesi,
2-Taşınmazların davacı Nurtun İnşaat yetkilisi … tarafından davalı …’a devrine ilişkin 26/12/2013 tarih ve 8989 yevmiye numaralı resmi senet örneğinin celbi,
3-Davacı Nurtun İnşaat ile davalı … şirketlerinin sözleşme tarihi ve sonraki döneme ilişkin ortaklarının ve yetkililerinin kimler olduğu hususunun araştırılması,
4-İnanç sözleşmesi gereği taşınmazları devralan …’ın davalı … şirketinin sahipleri ile bağının ortaya konulması,
5-Son malik davalı …’un yukarıda yapılan tespitler çevçevesinde iyi niyetli 3.kişi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunun irdelenmesi hususlarında ibarettir.
Anılan sebeplerle davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olduğu görülmüş ve netice olarak yerel mahkeme kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: (Ayrıntısı ve Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere);
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/813 Esas – 2022/311 Karar sayılı kararının 6100 s. HMK’nın 353/1(a)-4. ve 353/(1)-a-6. bendi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın, dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 2/2. maddesi gereğince istinaf kanun yolu incelemesi duruşmalı olarak yapılmadığından tarafların lehine veya aleyhine “vekalet ücreti” takdirine YER OLMADIĞINA,
5-Davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar ve ilam harcının işbu davacıya İADESİNE,
6-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurusu sırasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate ALINMASINA, yatırılan gider avansından varsa kalan bölümünün karar kesinleştiğinde işbu davacıya İADESİNE,
7-Kararın kesin olduğu dikkate alınarak, dairemiz kararının ilk derece mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE, harç ve diğer işlemlerin ilk derece mahkemesi tarafından yerine GETİRİLMESİNE,

Dair, 6100 s. HMK’nun 353. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 s. HMK’nun 353/1(a)-4. bendi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2023 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Üye

¸e-imzalıdır.

Katip

¸e-imzalıdır.