Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/80 Esas – 2023/204
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2023/80 Esas
KARAR NO : 2023/204
BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP : …
DAVACI :…
VEKİLİ :…
DAVALI :…
VEKİLİ :…
DAVA : Şirketin İhyası
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 28/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/04/2023
Hendek Asliye Hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilen şirketin ihyası davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Dava dışı borçlu …Tic.Ltd.Şti’nin keşideci olduğu muhtelif keşide tarihli toplam 34.000,00 TL bedelli dört adet çekin müvekkiline ciro edildiğini ancak müvekkili tarafından ibraz edilen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğü …/… Esas, İstanbul…. İcra Müdürlüğü… Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğü… Esas ve İstanbul…. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyaları ile icra takibine geçildiğini, işbu icra dosyalarından düzenlenen ödeme emirlerinin borçlu şirkete tebliğ edildiğini, borçlu şirket tarafından itiraz edilmediğini ve takiplerin kesinleştiğini, takip dosyası kapsamında işlemler yürütülürken borçlu şirketin davalı Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından ticaret sicilden resen terkin edildiğini ve icra takiplerinin sonuçlandırılamadığını, takibe dayanak borç bedellerinin henüz tahsil edilememiş olması nedeniyle borçlu şirketin ihyasını talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle müvekkilinin ihyası istenen…. İcra Müdürlüğü… Esas, İstanbul…. İcra Müdürlüğü… Esas, İstanbul…. İcra Müdürlüğü … Esas ve İstanbul …. İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı takip dosyalarının neticelendirilmesi için davanın kabulünü, dava dışı…Ltd.Şti’nin ihyasına ve terkin kaydının iptali ile tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesinde davalı olarak Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası gösterilmiş ise de HMK 124 maddesi kapsamında taraf değişikliği ile dava Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğüne yöneltilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; terkin işleminin hukuka uygun şekilde gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Sakarya Ticaret Sicili Müdürlüğünden şirketin terkinine ilişkin kayıtlar getirtilmiş, şirketin 09/10/2014 tarihinde TTK nun geçici 7. Maddesi gereğince resen sicilden silindiği anlaşılmıştır.
İhyası talep edilen şirketin terkin tarihi itibariyle derdest olan icra takip dosya bilgileri (İstanbul … İcra Müdürlüğü …/…Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğü … Esas, İstanbul…. İcra Müdürlüğü … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyaları) uyaptan celp edilmiştir.
Dava sicilden TTK nun geçici 7. Maddesi gereğince resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca belirli koşulların varlığı hâlinde şirketler, ilgili mevzuattaki tasfiye usullerine uyulmaksızın hızlı bir şekilde ticaret sicilinden terkin edilebilecektirler. Geçici 7. maddenin 2. fıkrası gereğince davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirketlere anılan madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre davacı sıfatıyla açılmış bir davası bulunan yahut aleyhine açılan bir davada davalı sıfatıyla yer alan yada (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/7980 E. 2009/12584 K. sayılı 7.12.2009 tarihli ilamında da belirtildiği üzere) şirketin ticaret sicilinden terkin edilmesinin ilan edildiği tarihinden önce şirket aleyhine başlatılmış bir icra takibi bulunduğunda şirket hakkında anılan geçici madde kapsamında re’sen terkin işlemi yapılamaz. Geçici 7. maddenin 2. fıkrasının uygulanması için şirketin davacı veya davalı sıfatıyla yer aldığı davaların ve icra takibinin, şirketin terkin tarihinden önce açılmış ve derdest nitelikte olmaları zorunludur. Bu çerçevede geçici 7. madde kapsamında terkini amaçlanan şirketin taraf olarak yer aldığı bir davanın yada aleyhindeki icra takibinin bulunmasına rağmen yapılacak re’sen terkin işlemi, aynı maddeye aykırılık teşkil edecek olup hukuka uygun bir terkin olarak nitelendirilemez. Bu tür sebeplere dayalı olarak açılan davada şirketin ihyasını talep eden davacı, ticaret sicil müdürlüğünce münfesih kabul edilerek terkin edilen şirketin varlığını devam ettirdiğini veya re’sen terkin sürecinin hukuka aykırı olarak işletildiğini ileri sürerek bir nevi gerçekleştirilen terkin işleminin iptalini istemekte olup davanın kabulü hâlinde verilecek olan ihya kararı da şirketin terkin işleminin iptali niteliğinde olacaktır. Buradan hareketle hukuka aykırı terkin işlemi nedeniyle geçici 7. maddenin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan dava sonrasında verilecek ihya kararı, TTK’nın 547. maddesi anlamında ek tasfiye olarak nitelendirilemez. Zira hukuka aykırı şekilde geçici 7. madde kapsamında terkin edilen şirketin ihyasında amaç, eksik kalmış tasfiye işlemlerinin tamamlanarak şirketin tekrar ticaret sicilinden silinmesinden ziyade hukuka aykırı terkin işleminin iptaliyle şirketin usulsüz terkin öncesindeki hukukî statüsüne kavuşturulmasıdır. Böyle bir karar sonrasında ihyasına karar verilen şirket, herhangi bir şekilde tasfiye aşamasına girmeksizin hukuken varlık kazanır. Geçici 7. madde kapsamında ticaret sicil müdürlüğünce münfesih sayılarak re’sen terkin edilen bir şirketin aynı maddenin 15. fıkrası kapsamında ihyasına yönelik olarak açılan davada, gerçekleştirilen re’sen terkin işleminin hukuka aykırılığının tespiti hâlinde verilecek ihya kararı, niteliği gereği terkin işleminin iptaline ilişkin olması nedeniyle TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye kapsamına girmeyeceğinden, ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanması gerekmez. (Yargıtay HGK 2017/11-3184 E. 2021/1107 K.)
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 33. maddesinde yer alan “Hâkim, Türk hukukunu resen uygular.” ilkesi uyarınca maddi olayları açıklamak taraflara, ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tespit etmek ve uygulamak hâkime ait bir görevdir. Hukuksal nitelendirmenin yapılabilmesi için bir yandan dava dilekçesinde öne sürülen maddi olgular tespit edilmeli, bir yandan da davacının talebi ve davayı açmaktaki amacı doğru bir şekilde değerlendirilmelidir.
Somut olay incelendiğinde; ihyası istenen dava konusu …Ltd.Şti’nin aleyhinde 6102 sayılı TTK nun geçici 7 maddesi gereğince resen terkin tarihi 09/10/2014 itibariyle ve halen derdest olan İstanbul …. İcra Müdürlüğünün 02/12/2008 tarihinde açılan …/…Esas ve İstanbul… İcra Müdürlüğünün 02/12/2008 tarihinde açılan …/… Esas, İstanbul …. İcra Müdürlüğü 30/12/2008 tarihinde açılan …/…Esas ve İstanbul…. İcra Müdürlüğünün 18/02/2009 tarihinde açılan …/… Esas sayılı icra dosyalarının bulunduğu, bu haliyle anılan şirketin Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğünce 09/10/2014 tarihinde TTK geçici 7. Maddesi uyarınca sicilden resen terkin işleminin o tarihte devam eden icra takiplerinin varlığına rağmen gerçekleştirilmiş olması sebebiyle hukuka aykırı ve usulsüz olduğu (emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2008/7980 E. 2009/12584 K. sayılı 7.12.2009 tarihli ilamı) anlaşılmakla davanın kabulüne, anılan şirketin usulsüz terkin öncesindeki hukukî statüsüne kavuşturulmasına, bu kapsamda 09/10/2014 tarihli resen terkin işleminin iptaline karar verilmiş, TTK’nın 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye söz konusu olmayıp şirket terkinden önceki statüsüne kavuşacağından ihya kararı yanında şirkete tasfiye memuru atanmamıştır.
HMK’nın 320’nci maddesinin açık düzenlemesi karşısında mahkeme, basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde, dava şartları yoksa davayı usulden reddedebilir; ilk itirazlar hakkında ya da dilekçelere eklenen deliller yeterli görülürse davanın esası hakkında karar da verebilir. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra, tarafların dilekçelerine ekledikleri ya da ilgili yerlerden getirtilmesini istedikleri delillerin toplanması ile mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri incelenmiş olacaktır. Bu nedenle ön inceleme duruşması yapılmadan dosya üzerinden, mevcut deliller ile dava şartları ve ilk itirazlardan başka, davanın esası hakkında da karar verilmesi mümkündür. Bu şekilde dosya üzerinden karar verildiğinde, taraflara dava ve cevap dilekçesinin tebliği ile bu dilekçelerinde bildirdikleri deliller toplanmış olacağından, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden de söz edilemeyecektir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/11-2924 Esas 2018/1935 Karar)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE, Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğünün… sicil numarasında kayıtlı….Ltd.Şti’nin 6102 sayılı TTK nun geçici 7 maddesi gereğince 09/10/2014 tarihinde yapılan resen terkin işleminin yasaya aykırı olması sebebiyle İPTALİ ile şirketin İHYASINA,
2-Terkin işleminin iptal edilmiş olması itibariyle şirket usulsüz terkin öncesindeki hukukî statüsüne kavuşacağından tasfiye memuru atanmasına yer olmadığına,
3-Kararın Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilanına,
4-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının karar tebliğ giderleri karşılandıktan sonra karar kesinleştiğinde yatıran davacı tarafa iadesine,
8-Gerekçeli kararın HMK nun 321/2 maddesi gereğince talep aranmaksızın taraflara tebliğine,
Dair; HMK 320 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(İki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer ticaret mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi 28/03/2023
Başkan…
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Üye …
e-imzalı
Katip…
e-imzalı