Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/66 E. 2023/194 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/66 Esas – 2023/194
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/66 Esas
KARAR NO : 2023/194

HAKİM :….
KATİP : ….

DAVACI :….
VEKİLİ : Av….
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALI : ….

DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 29/04/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 08/03/2023 tarihli talep dilekçesinde özetle; 22/10/2021 tarihinde, davalı …. …. ait, davalı …. …. kontrolünde olan ….Plakalı …. Marka …. model aracın, davacının aracının arkasından çarptığını, meydana gelen kaza nedeni ile davacının yaşımını tehlikeye sokan bir şekilde yaralanmış, belinden aşağısını kullanamaz hale gelmiş olduğunu, dosyaya sunulmuş olan sağlık raporunda bu durumun açıkça görülmekte olduğunu, davacının meydana gelen zararının tazmini için, mahkeme de maddi ve manevi tazminat talepli olarak iş bu davanın açılmış olduğunu, iş bu dava kapsamında taleplerin göz önüne alındığında, davalı …. …. ait olan …. plakalı aracın yargılama esnasında 3. Kişilere devri halinde, dava sonunda hükmedilecek olan kararın hiçbir şekilde icra edilme olasılığının kalmayacağının, devam eden yargılama esnasında davacının telafisi imkansız zararlara uğramaması adına, davalı …. ………… ait olan …. Plakalı aracın, davalı tarafından 3. Kişilere devrinin önlenmesi için, duruşma gününden önce ivedilikle dava sonunda verilecek karar kesinleşinceye kadar 6100 sayılı kanunun 392/1 maddesine istinaden teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını ve aracın değer kaybetmemesi veya başka bir kazaya karışmaması bakımından kullanılmaması için ilgili Emniyet Müdürlüğü otoparkına çekilmesini talep etmenin gerektiğini, tüm bu nedenlerle; duruşma gününden önce ivedilikle öncelikle dava sonunda verilecek karar kesinleşinceye kadar …. Plakalı aracın 3. Kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasını,….plakalı aracın kullanılmaması için ilgili Emniyet Müdürlüğü otoparkına çekilmesini, karar kesinleşinceye kadar davalıların borca yeter miktarda başkaca taşınır ve taşınmaz malları üzerine başkalarına devir ve temlikin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasını ve ilgili yerlere tensiben müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce davalı …. Sigorta Anonim Şirketine davacı ile davalı tarafından sigorta edildiği iddia edilen ….plaka sayılı aracın 22.10.2021 tarihinde karıştığı trafik kazasına ilişkin; …. Nolu Trafik (ZMMS) Poliçesinin, -Hasar dosyasının -Hasar dosyasına ait Aktüerya raporunun, -Trafik kazası nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise miktarı ve dayanak belgelerinin, -Davacı tarafça başvuru olup olmadığı, varsa başvuru tarihi, belgeleri ve verilen yanıtların mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmıştır.
Mahkememizce 6325 sayılı Kanun’un 18/A-2 maddesine göre; davacı vekiline arabuluculuk son oturum tutanağının aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir suretini sunmak üzere 1 haftalık kesin süre verilmesine, sunulmadığı takdirde davalı sigorta şirketi yönünden davanın usulden reddedileceğinin ihtarını içerir muhtıranın davacı vekiline tebliğe çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 13.03.2023 tarihli tensip tutanağının (3) nolu ara kararı gereği davacı vekilinin 01.03.2023 tarihli dilekçe ekinde, 28.02.2023 düzenleme tarihli arabuluculuk son oturum tutanağını dosyaya sunduğu anlaşılmışıtr.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; 6102 sayılı TTK’nın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesine göre; “ Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmündedir.
Yine 6325 sayılı HUAK’ın “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesine göre; “ İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmündedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.09.2020 tarih 2017/10-2695 esas, 2020/587 karar sayılı ilamında; “30… Aynı Kanunun 3. maddesinde düzenlenen arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda soru işareti bulunmamaktadır. Çünkü kanun koyucu 3. maddede “Arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde açık düzenleme yaparak bireysel iş uyuşmazlıklarında arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda iradesini net olarak ortaya koymuştur.” şeklinde tespitte bulunmuştur.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenleyen 114/2.maddesinde, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğunun düzenlendiği, aynı yasanın 115/2.maddesi 1.cümlesi düzenlemesine göre ise mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde; eldeki davanın, 6102 sayılı yasanın 5/A maddesinin yürürlüğe girdiği 01.01.2019 tarihinden sonra, 29.04.2022 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibariyle arabuluculuğun dava şartı olduğu, 6102 sayılı yasanın 5/A maddesinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının arandığı, Yine 6325 sayılı HUAK m.18/A’ya göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.09.2020 tarih 2017/10-2695 esas, 2020/587 karar sayılı ilamında haklı olarak tespit edildiği üzere, 6325 sayılı HUAK m.18/A ile; “… Arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklindeki düzenlemeyi içeren 7036 sayılı Kanun’un 3.maddesi için, kanun koyucunun arabuluculuk dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı konusunda iradesini net olarak ortaya koyduğunu belirttikleri, bu nedenle 7036 sayılı Kanun’un 3.maddesi ile aynı düzenlemeyi içeren HUAK m.18/A için de aynı hususun geçerli olduğu, dolayısıyla anılan dava şartı eksikliğinin sonradan giderilemeyeceği, yine özel kanun ile genel kanunun ayrı düzenlemeler içermesi halinde özel kanunun uygulanacağı ilkesine göre 6100 sayılı yasaya göre daha özel nitelikte olan 6325 sayılı HUAK’ın somut olayda uygulanmasının gerektiği, bu nedenle 6100 sayılı HMK’nın 115/2.maddesinin 2. cümlesinin somut olayda uygulanamayacağı anlaşılarak;
Eldeki olay bakımından dava tarihi olan 29.04.2022 tarihi itibariyle davacının arabuluculuğa başvurmadığı, arabuluculuğa dava açıldıktan sonra, 16.02.2023 tarihinde başvurduğu ve anılan başvurunun 28.02.2023 tarihinde anlaşamama ile sonuçlandığı, bu nedenlerle ve yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6102 sayılı yasanın 5/A, 6325 sayılı yasanın 18/A, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.09.2020 tarih 2017/10-2695 esas, 2020/587 karar sayılı ilamı da nazara alınarak, eldeki davanın 6100 sayılı yasanın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereği usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesi gereğince; alınması gereken 179,90-TL başvuru harcın ve 179,90-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.269,38-TL’nin mahsubu ile artan 4.089,48TL’nin talep halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davanın mahiyeti gereği yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi ve talep halinde yatırana iadesine,
5-Davalı …. Sigorta Anonim Şirketi ve davalı …. …. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 3/2 Madesi uyarınca belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …. Sigorta Anonim Şirketi ve davalı …. ….alcı’ya verilmesine,

6-Gerekçeli kararın HMK 321/2 maddesi uyarınca talep aranmaksızın taraflara tebliğine
Dair, tarafların yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi.21/03/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı