Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/386 E. 2023/421 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/386 Esas – 2023/421
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/386 Esas
KARAR NO : 2023/421

BAŞKAN : ….
KATİP :….
DAVACI : ….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALILAR ….

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/07/2023
KARAR TARİHİ : 13/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının inşaat sektöründe olup, müteahhitlik yapmakta olduğu, davalı …….. …. ile 11/01/2021 tarihinde ortak olarak iş yapmaya başladıklarının, bu ortaklıkla Bilecik’teki …. Mahallesi, …. Sokak, No:…. adresindeki ….az inşaat binasında; mutfak dolabı, çelik kapı, dış kapı yapmış olduklarını, bu işe binaen Bilecik ilindeki taşınmazı, …. …. iş karşılığı almış olduklarının, (Vekaleten …. …. devir işlemini gerçekleştirmiş olduğu, bu taşınmazın davalı üzerine yapılmış olduğu, ancak davalıların taşınmazı satarak davacının hakkını vermediklerini, dilekçe ekinde ortaklığa, taşınmazın …. …. alınışına ve …. …. devir edilişine ilişkin davacı ile davalı …. …. tutanağının mevcut olduğunun, davalı ile davalı …. …. arasındaki ticari ilişkiye tutanak adına geçen …. …. ve tapuyu vekaleten devir yapan …. …. şahit olduğunu, şahitlerin mahkemede dinlediği ve delillerin toplanıldığı takdirde iddiaların ispatlanacağının, davalıların taşınmazı satarak davacıya 1/2 olan yarı payı teslim etmemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunun, davacının geçen zamanda ticari zarara uğramış olduğunu, bu surette davalıların enflasyonda değer kaybeden alacak için, munzam zararı gidermesi gerektiğini, borçlunun kusurlu olması ve zararın faiz ile karşılanamadığının sabit olduğundan, iş bu zararın ödenmesi gerektiği, tüm bu nedenlerle; talep edilen alacak miktarlarının yargılama aşamasında yapılacak olan bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağından iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılmakta olup, fazlaya ilişkin tüm hakların saklı kalmak kaydıyla; Bilecik ilindeki …. …. alınan dairenin 1/2 payına tekabül edecek şimdilik 10.000,00-TL’nin taşınmaz satış tarihinden itibaren işlemiş ticari faiziyle ödenmesine, bu talebin kabul olmadığı takdirde dava tarihten itibaren işlenilmesine, davacının hakkının teslim edilmemesinden uğradığı aşkın zarar nedeniyle şimdilik 5.000,00-TL’nin taşınmaz satış tarihinden itibaren işlemiş ticari faiziyle ödenmesine, bu taleplerin kabul olmadığı takdirde dava tarihinden itibaren işlenilmesine, ücreti vekalet dahil tüm yargılama giderlerinin davalılar tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Eldeki dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 31.05.2017 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nunda veya diğer kanunlarda, o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı TTK’nın 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK’nın 5.maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1.maddesi uyarınca, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 Sayılı Kanununun 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/(4).maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre yargı çevresinde ayrı bir Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerine açılan ticari davalarda görev kuralına dayanılmamış olması, Asliye Ticaret Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde, Asliye Ticaret Mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için Asliye Hukuk Mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, Asliye Hukuk Mahkemesinin ticari olmayan bir davayı Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görmüş olması bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; Tarafların geçek kişi olmaları nedeniyle ve işletme usulünde defter tutanların tacir olup olmadığının tespiti için yürütülen faaliyetinin VUK nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitinin tamamını aşıp aşmadığının tespitinin gerektiği, anılan limitlerin aşılmamış olması halinde gerçek kişilerin tacir sıfatına haiz olmayacağı anlaşıldığından, bu hususta ilgili araştırmalar yapılmıştır.
Dosyaya gelen davacıya ait kayıtlara göre; davacının “…. İnşaat …. ….” isimli işletmesinin bulunduğu, bu işletmesini 12.06.2012-31.01.2016 tarihleri arasında işlettiği, bu tarihten sonra herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı gibi gönderilen vergi kayıtlarına göre anılan işletmesinin faaliyetlerinin de VUK nun 177/1. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitinin tamamını aşmadığı, dolayısıyla esnaf işletmesi olduğu, kaldı ki olay tarihi olan 11.01.2021 tarihinde davacının gelir getirici bir faaliyetinin de bulunmadığı, dolayısıyla tacir olmadığı,
Yine dosyaya gelen davalılara ait vergi kayıtları ve diğer kayıtlara göre; davalılardan …. …. 10.01.2009- 30.11.2012 arası vergi kaydının bulunduğu, olay ve dava tarihinde gelir getirici bir faaliyetinin bulunmadığı, dolayısıyla davalının tacir olmadığı, yine diğer davalı …. …. da olay tarihi ve dava tarihinde gelir getirici bir faaliyetinin bulunmadığı, dolayısıyla tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda eldeki davada, tarafların tacir sıfatına haiz olmadığı, az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, eldeki davanın tazminat davası olduğu, davanın mutlak ticari dava olmadığı gibi tarafların tacir olmaması ve ticari işletmelerini ilgilendirmemesi nedeniyle de davanın nisbi ticari dava da olmadığı, bu haliyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabi olduğu ve 6100 Sayılı yasanın 320.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebileceği anlaşılarak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Bu karara karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, karara karşı kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli Sakarya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yukarıda belirtilen yasal süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın resen ele alınarak verilecek ek kararla davanın açılmamış sayılacağı ve davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği hususunun İHTARINA,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek karar verildi. 13/07/2023

Katip ….
e-imzalı

Hakim ….
e-imzalı