Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/31 E. 2023/377 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/31 Esas – 2023/377
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/31 Esas
KARAR NO : 2023/377

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ :…
DAVALI :…
VEKİLİ :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/01/2023
KARAR TARİHİ : 20/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafın davalı ile arasında bulunan açık hesap ilişkisi nedeniyle davalıdan alacaklı olduğunu, alacaklı olunan bedel için başlatılan takibe davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğinden bahisle itirazın iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu, davacı tarafın sözleşme konusu malların davalının gönderdiği çizimlere uygun yapmadığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Taraflar arasındaki ilişkinin satış sözleşmesinin eser sözleşmesi mi olduğu, taraflar arasında takibe konu açık hesap ilişkisi nedeniyle borçlu alacak ilişkisi olup olmadığı varsa davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı ile davacının malları ayıplı olarak davalıya teslim edip etmediği hususlarındadır.
Sakarya …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
İlyasbey Vergi Dairesi davacının …/04-05/07 aylarına ait bilanço satış formalarını göndermiştir.
Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi davalının 2022/04-05 döneminde söz konusu faturaları ihtiva eden miktarın ba formlarında beyan edildiği, …/… dönemindeki bir adet fatura miktarının VUK 396 sayılı genel tebliğine göre 5.000-TL’nin altında kalması nedeniyle ba formunda gösterilmediğini bildirmiş, ba formlarının bir suretlerini göndermiştir.
Mali müşavir bilirkişi … özetle; davacının 2022 yılı tüm ticari defterlerinin açılış ve kapanış berat onaylarının zamanında yapıldığı , TTK ve VUK ‘a göre uygun oldukları, davacının muavin defterinin incelenmesinde 25/07/2022 tarihi ve takip tarihi olan 26/12/2022 tarihi itibariyle de davalı firmadan 35.489,21-TL alacaklı olduğu, davalı firmanın 2022 yılı tüm ticari defterlerinin açılış ve kapanış berat onaylarının zamanında yapıldığı, TTK ve VUK ‘a göre uygun oldukları, davalı firmanın flash bellekte kayıtlı e-defter kayıtlarına göre tarafından oluşturulan cari hesap ekstresine göre davacı firmanın borç bakiyesinin 35.489,21-TL , davacı ve davalı firmaların defter incelemeleri sonucu borç/alacak bakiyelerinin 35.489,21-TL olarak örtüştüğünün görüldüğü şeklinde rapor düzenlemiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
5-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
6-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
7-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
8- Eser sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde;
“Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi iki tarafa karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesi olup, “eser” ve “bedel” olmak üzere iki temel unsuru bulunmaktadır. Bu sözleşmelerde yüklenici, iş sahibine karşı yüklendiği özen borcu nedeniyle eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak iş sahibine teslim etmekle; iş sahibi de bu çalışma karşılığında ivaz ödemekle yükümlüdür.
9- Türk Borçlar Kanunu’nun 474 ilâ 478. maddelerinde yer alan düzenlemelere göre yüklenicinin ayıp nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için eserin teslim edilmiş olması ve teslim edilen eserin ayıplı olması, ayıbın iş sahibinden kaynaklanmamış olması, iş sahibinin eseri muayene ve ayıbı ihbar yükümlülüğünü yerine getirerek eseri açık ya da zımnen kabul etmemiş olması gerekir. Eserin ayıplı yapılması sözleşmeye aykırılık teşkil etmekte olup; ayıp, açık ve gizli olabileceği gibi maddî ve hukukî ayıp şeklinde de olabilir. Açık ayıp, eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıptır. Gizli ayıp ise, basit bir kontrol ve muayene ile tespit edilemeyen, eserin kullanılmaya başlanmasından sonra ortaya çıkan ayıptır. Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1. maddesi gereğince iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre mümkün olduğunca en kısa sürede eseri gözden geçirip muayene ederek varsa açık ayıpları tespit etmek ve bu ayıpların neler olduğunu tek tek açıklamak suretiyle gecikmeksizin sözlü veya yazılı olarak yükleniciye bildirmesi gerekir. İş sahibinin muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup, işin niteliği ve olayın özelliğine, imâl edilen eserin büyüklüğü ve genişliğine göre süreler farklı olacak ve işin uzmanı bilirkişiler tarafından belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi veya ayıbın belirlenmesini iş sahibi bizzat yapabileceği gibi, TBK’nın 474/2. maddesine göre mahkeme aracılığıyla bilirkişi raporu ile de tespit ettirmesi mümkündür. Açık ayıpta iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmezse, TBK’nın 477/2. maddesine göre eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
10-Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu faturalardan kaynaklı açık hesap ilişkisi ile ilgili olarak Sakarya … İcra Dairesi Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 35.489,21 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 21.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 23.12.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 23.01.2023 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk başvurusunun yapıldığı ve anlaşama ile sonuçlandığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
11-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturaya dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-7 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; yüklenici tarafından gönderilen faturanın iş sahibi tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 22.05.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arsında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, faturaların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine dosyaya gelen BS-BA kayıtların göre tarafların uyuşmazlık konusu faturaların bildirimi zorunlu olanları vergi dairesine bildirdikleri, bu şekilde faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, davalının bunu vergi dairesine kaydettirdiği, faturaya 6102 sayılı yasanın 21.maddesine göre 8 gün içerisinde itiraz etmediği anlaşıldığından taraflar arasında takibe konu faturaya esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
12-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan rapora göre, faturanın tarafların defterlerinde yer aldığı görülmüştür, dosyaya gelen BS-BA kayıtların göre tarafların uyuşmazlık konusu faturaları vergi dairesine bildirdikleri, bu şekilde faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, davalının bunu vergi dairesine kaydettirdiği, faturaya 6102 sayılı yasanın 21.maddesine göre 8 gün içerisinde itiraz etmediği nazara alındığında, davalıya tebliğ edilen faturalara ve içeriğine TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmediğinden davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır. Nitekim dosyaya sunulan bilirkişi raporlarındaki tespitlerde bu yöndedir.
13- Yukarıda 11 ve 12 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden taraflar arasında faturalarda kaynaklı bir ilişkinin bulunduğu, davalının fatura içeriklerine yasal sürede itiraz etmediği ve içeriğini aynen kabul etmiş olduğu, defter kayıtlarında borcun ödendiğine dair bir verinin de bulunmadığı nazara alındığında, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 35.489,21 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
16- Davalı ayıplı mal iddiasında da bulunmuş ve ayıp olarak cevap dilekçesinde; davacının gönderilen teknik çizimlerdeki güçlendirme aparatlarını yapmadığı ve sandıkların doğru boyutlarda imal edilmediğini beyan etmiştir. Taraflar arasındaki ilişkinin davalı tarafından gönderilen çizimlere göre kasa imali olduğu göz önüne alındığında eser sözleşmesi olduğu anlaşılmıştır. Yukarıdaki 9. Paragrafta detaylandırıldığı üzere; eser sözleşmelerinde eserin teslimini müteakip makul süre içinde yapılan kontrol ve muayene sonucu görülüp tespit edilecek ayıplara açık denir. Dosyaya sunulan kasa fotoğrafları, davaya konu kasaların dava dışı üçüncü firmaya davalı tarafından yapılan satış davalının ayıp olduğunu iddia ettiği güçlendirme aparatı eksikliği ve boyutların anlaşmaya uygun olmaması iddiaları birlikte değerlendirildiğinde, anılan güçlendirme aparatı eksikliğinin ve boyutların anlaşmaya uygun olmaması hususlarının basit bir ölçüm ve kontrolle görülüp tespit edilecek bir husus olduğu, bu nedenle iddia edilen hususların bulunması halinde dahi açık ayıp olabileceği anlaşılmıştır. Davalının anılan kasaları mayıs ayında teslim aldığının ticari defter ve faturalardan anlaşıldığı, davacıya ayıp ihbarının ise Sakarya …. Noterliğinin … yevmiye ve 08.08.2022 tarihli ihtarıyla, teslimden yaklaşık 2 ay sonra yapıldığı nazara alındığında süresinde bir ayıp ihbarının bulunmadığı, kaldı ki anılan kasaların davalı tarafından dava dışı üçüncü bir firmaya mal satışında taşıma amacıyla kullanıldığı ve Belçika ülkesine gönderildiği de nazara alındığında anılan savunmalarına itibar edilmemiştir.
17-Davacı taraf takipten sonrası için davalıdan %5 oranında vade farkı talep etmiştir. Peşin ödenmesi gereken semenin belirlenen tarihte ödenmemiş olması nedeniyle, faiz ödeme borcunun dışındaki ek külfet ve nakdi ödemeye “vade farkı” adı verilmektedir. Alacaklının vade farkı talep edebilmesi için;
a. Taraflar arasında bir fatura verilmesini gerektiren akdi bir ilişki bulunmalı,
b. Bu akitte bedelin peşin veya belli bir tarihte ödenmesi kararlaştırılmış olmalı,
c. Bedel henüz ödenmemiş bulunmalı,
d. Süresinde ödenmeyen semen ile ilgili vade farkının alınacağına dair alım satım sözleşmesinde açık hüküm bulunmalı
e. Bir cari hesap sözleşmesi bulunmalı, yahut
f. Vade farkı uygulaması, taraflar arasında sürekli uygulama şeklini almış ve bu uygulama taraflarca benimsenmiş olmalıdır. Somut olayda taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmaması, bu yönde taraflar arasında açık bir kabulün olduğuna dair bir delilin sunulmaması, cari hesap sözleşmesinin bulunmaması gibi hususlar göz önüne alındığında davacının bu talebi yerinde görülmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile;
Davanın Sakarya… İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile, takibin 35.489,21-TL asıl alacak ve bu alacağı takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden takibin devamına,
2-Davalı itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 35.489,21-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 2.424,27-TL ilam harcından peşin olarak alınan 428,62-TL harç düşüldükten sonra bakiye 1.995,65-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 179,90-TL başvuru harcı, 428,62-TL peşin harç ve 51,20-TL(vekalet harçları toplamı) vekalet harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 2.775,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 3.120,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ne göre 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin (E- Duruşma Vasıtasıyla) ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır