Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/267 E. 2024/7 K. 09.01.2024 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/267 Esas – 2024/7

T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/267 Esas
KARAR NO : 2024/7

HAKİM : … … …
KATİP : … … …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/05/2023
KARAR TARİHİ : 09/01/2024
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2024

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin, dilekçe ekinde sunmuş oldukları mutabakat mektuplarından da anlaşılacağı üzere borçlu şirket ile kurmuş olduğu ticari ilişki neticesinde mutabakat metnine konu ürünleri borçlu şirkete sattığını ve ürünleri teslim etmediğini, mutabakat mektuplarına konu tüm fatura ve irsaliyeler de dosya kapsamına ibraz edilldiğini, Müvekkil şirketin tüm taleplerine rağmen talebe konu alacakların borçlu şirket tarafından ödenmediğini ve dahi borçlu şirket yetkilileri ile hiçbir şekilde iletişim kurulamadığını, müvekkil şirketin tüm bu iyi niyetli çabalarının sonuçsuz kalması nedeniyle söz konusu mutabakat mektupları dayanak gösterilmek suretiyle … …. İcra Dairesi’nin …/… Esas numaralı dosyası üzerinden takibe geçildiğini ve davalı yana ödeme emri tebliğ edildiğini, mezkur ödeme emrinin tebliğ edilmesinin akabinde davalı yanca icra takibine itiraz edildiğini, dava dilekçesinin ve mutabakat metinleri kül halinde irdelendiğinde; müvekkil şirket ile borçlu yan arasında ticari ilişkiden kaynaklı bir borç ilişkisinin var olduğunu, anılan mutabakat metinleri ile de borç ilişkisinin mevcudiyetinin borçlu şirketin de kabulünde olduğunu, itirazın iptali ile takibin devamına , haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, Yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesini taleple dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dosyaya ibraz ettikleri mutabakat anlaşmalarındaki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, davacının icra takibinde sadece “cari mutabakat” belgesine dayandığını, icra takibinde belirtilmeyen/açıklanmayan herhangi bir sebebe itirazın iptali davasında dayanılamayacağını ve davacı tarafın kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirket yetkilisinin imzalamadığı mutakabat belgesinin de incelenmesi gerektiğini, açılan davayı kabul etmediklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; … …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına yapılmış olan itirazın haklı olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu , davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında olduğu anlaşıldı.
… …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
İlgili vergi dairelerinden ba-bs formları celp edilmiştir.
Mahkememiz ara kararı doğrultusunda davacı ve davalı vekillerine duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiyenin tebliğ edildiği ve vekillerin duruşmaya katıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 28/09/2023 tarihli celsedeki beyanında … …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı dosyası üzerinden davalı aleyhine takip başlattığını, takibe davalının süresi içerisinde itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davacının icra takibine yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili 28/09/2023 tarihli celsedeki beyanında takibe dayanak mutabakat mektuplarındaki imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini , davalının kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz 28/09/2023 tarihli celsesi 11 nolu ara kararı gereğince dava dosyasının muhasebeci bilirkişiye tevdii edilerek davacı ve davalının 2022 ve 2023 yıllarına ait ticari defterlerinin incelenerek … …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan alacağa ve Mahkememizin …/… D. İş. sayılı dosyasında sunulan belgelere ilişkin sınırlı inceleme yapılarak ticari defterlerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, açılış kapanış tasdiklerin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, faturaların davalının ve davacının ticari defterlerine, BA-BS formlarına kayıtlı olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarını içerecek şekilde taraf iddiaları da göz önüne alınarak rapor tanzim edilmesinin istendiği anlaşılmıştır.
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir bilirkişisi 18/07/2023 tarihli raporunda” Genel kabul görmüş muhasebe ilkeleri çerçevesinde yapılan inceleme ve tespitler neticesinde: Davacının, davalının 2022, 2023 Yılı Ticari defterlerin H.M.K. 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin İbrazı ve Delil olma şartlarını taşıdığı, raporda dökümü mevcut faturalara, ödemelere ve muhteviyatı mallara karşı davacı ve davalı yanın bir itirazına ilişkin dosyada bir belgeye rastlanılamadığı ve bu durumun dava konusu fatura muhteviyatı malların tarafa teslim edildiğini ödemelerin yapıldığını gösterdiği, Davalı … … İthalat İhracat Ve Ticarel Limited Şirketi’nin 2023 yılı ticari defter kayıtlarında 120.1270975845 … Mobilya Şanayi Ve Ticaret Limited Şirketi cari hesabında 655.972,34 TL … Mobilya Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketine borçlu olduğu, Davacı … … Mobilya Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2023 yılı ticari defter kayırlarında 128 Şüpheli Ticari Alacaklar Hesabında 655.972,47 TL … … İthalat İhracat Ve Ticaret Limited Şirketinden alacaklı olduğu, Davacı … Mobilya Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2022 yılı ticari defter kayıtlarında davalı … … İthalat İhracat Ve Ticarel Limited Şirketi’ne müşterileri olduğu varsayılan gerçek kişilerin kredi kartlarından mail örder sistemiyle ödemler yapmış olduğu, tarafların ticari delterlerinin incelenmesi neticesinde davacının 655.972,47 TL alacak bakiyesi olduğu, davalımın Ticari defter kayıtlarının 655.972,34 TL borç bakiyesi olduğu, Davacının Ticari defterleri ile davalının Ticari defterleri arasında 0,13 TL tutarında farkın ticari delterlere kayıt yaparken oluşabilecek krş. farkından kaynaklandığı, Davalı ve davacının ticari detter kayıtlarındaki bakiyenin örtüştüğü, Davacı … Mobilya Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin davalı … … İthalat İhracat Ve Ticaret Limited Şirketinden 655.972,47 TL alacaklı olduğu hususlarının tespit edilmiş olduğuna dair rapor düzenlemiştir.
Bilirkişi raporunun taraf vekillerine tebliğ edildiği ve rapora karşı itiraz dilekçesinin sunulmadığı, davacı vekili tarafından bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere davanın kabulüne karar verilmesine dair beyan dilekçesi sunduğu görülmüştür.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa; İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen “cari mutakabat” başlıklı belgeye dayanarak … …. İcra Müdürlüğü’nün 2023/… esas sayılı takip dosyası ile davalı ile aralarındaki 2022 yılına ait açık hesap ilişkisinden kaynaklı 655.972,47 TL asıl alacak, 2.400,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 501,90 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 658.874,37 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, alacak için takip tarihinden yasal faiz talep ettiği, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 04.04.2023 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 06.04.2023 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 08.05.2023 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari mutakabat yani cari hesap ekstresi olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 18.07.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturaya dayalı bir ilişkinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, her iki tarafın ticari defterlerine göre davaya konu edilen faturaların her iki tarafın defterlerine de işlendiği, davalının ticari defterlerinde davacıya 655.972,34 TL borçlu olduğunun, davacının ticari defterlerinde davalıdan 655.972,47 TL alacaklı olduğunun, ticari defterler arasında 0,13 TL tutarındaki farkın ticari defterlere kayıt yaparken oluşabilecek kuruş farkından kaynaklandığı, davacı ve davalının ticari defter kayıtlarındaki bakiyenin örtüştüğü, davacının davalıdan 655.972,47 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği bildirilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları ve birbirlerini doğrulayan ticari defterler nedeniyle; taraflar arasında takibe konu faturalar nedeniyle davacının davalıdan 655.972,47 TL alacaklı olduğu, her iki tarafın ticari defter kayıtlarının ve BA,BS formlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 655.972,47 TL asıl alacak, 2.400,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti, 501,90 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 658.874,37 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın haksız olduğu, defter kayıtlarına, BA, BS formlarına, davalının 18.07.2023 tarihli bilirkişi raporuna itiraz etmemesine göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından talep edilen bedeller için bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, Davalının …… İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,
2-Davalı itirazında haksız çıktığından asıl alacak miktarı olan 655.972,47-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 45.007,71-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 7.957,56-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 37.050,15-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 98.242,41-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan;179,90-TL Başvuru Harcı, 7.957,56-TL Peşin/nisbi Harcı, 87,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, 3.000,00-TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 11.224,96-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 3.120,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
6-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin (E – Duruşma Vasıtasıyla) yüzünde verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile .Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek karar verildi. 09/01/2024

Katip …
E-imza.

Hakim …
E-imza.