Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/967 E. 2023/435 K. 18.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/967 Esas – 2023/435
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/967 Esas
KARAR NO : 2023/435

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLİ : …

DAVALI : …
VEKİLİ :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2022
KARAR TARİHİ : 18/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının müvekkili şirket ile arasındaki bayilik anlaşması ile müvekkili şirket ürünlerinin bölgede satış işini üstlendiğini, işbu ticari ilişkinin müvekkili şirket nezdinde … müşteri numarası ile cari hesapta takip edildiğini, davalının müvekkili şirketten aldığı mal bedelleri ile oluşan cari hesap borcunu ödemediğini ve müteaddit defalar yapılan ikazlara ve görüşmelere rağmen ödememekte ısrar ettiğini, davalının müvekkili şirkete oluşan cari hesap borcunun 193.996,11 TL olduğunu, bu borç üzerinden İstanbul …. İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, borçlunun söz konusu takibe yetki ve alacak yönünden itiraz ettiğini, takip dosyasının Sakarya …. İcra Müdürlüğü …/…. Esas sayılı dosyasına gönderildiğini, yine davalı tarafından takibe itiraz edildiğini, davalının itirazında kötü niyetli olduğunu, açıklanan nedenlerle icra takibine itiraz eden davalının itirazının iptali ile takibin devamını, borçlunun takip konusu alacağın %20’sindenaz olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf tebligata rağmen süresinde cevap dilekçesi vermemiş dolayısıyla ileri sürülen tüm vakıaları inkar etmiş sayılmıştır.
Sakarya … İcra Müdürlüğü …/.. Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden dosya arasına alınarak incelenmiştir.
Mahkememizin 07/03/2022 tarihli duruşma ara kararı gereği davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi için talimat yoluyla bilirkişiden rapor aldırılmıştır.
SMMM Bilirkişi 05/04/2023 tarihli raporunda; Davacı …. A.Ş.’nin incelenen defterlerinin TTK. md. 85 ve HMK
222. madde uyarınca sahibi lehine delil olarak kullanılma niteliğinde bulunduğunu; Davacı … A.Ş.’nin incelenen kayıtlarına göre, davacı
…. A.Ş.’nin davalı …’dan dava konusu açık
hesap ilişkisi nedeniyle 24.03.2022 tarihinden itibaren 193.996,11 TL alacaklı olduğunu, Dava dosyasında bulunan Anadolu Kurumlar Vergi Dairesi’nin 07.12.2022 tarihli E-
… sayılı cevap yazısı ekindeki ekindeki Ba ve Bs formlarında,
… A.Ş.’nin 2021/5 döneminde …na 7 adet
belge ile KDV hariç 108.876 TL tutarında satış yaptığını Gelir İdaresi Başkanlığı’na beyan
ettiği ve söz konusu bu beyanının kayıtları ile uyumlu olduğunu, dava dosyasında bulunan Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi’nin 06.12.2022 tarihli E-…-
…–… sayılı cevap yazısı ekindeki ekindeki … ve … formlarında … …’nun 2021/5 döneminde Gelir İdaresi Başkanlığı’na boş beyanda
bulunduğunu, Mahkemece davacı lehine avans faizi hakettiğine hüküm vermesi halinde;
davacı tarafın 3095 sayılı yasaya istinaden, 05.12.2022 takip tarihinden itibaren TCMB’nin
açıkladığı faiz ve değişen faiz oranlarınında avans faizi talep edebileceğini rapor etmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz…
…Kısmi ifaya ilişkin kurallar da (icra takibinin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan) 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 84 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 85. maddesinin birinci fıkrasına göre birden fazla borcu bulunan borçlu, ödeme zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etme hakkını haizdir. 86. maddeye göre de yasal olarak geçerli bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda ödemenin hangi borca mahsup edileceği gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir. Birden çok borç muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir. İcra takibi yapılmamış ise tediye, vadesi daha önce gelmiş olan borca mahsup edilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/05/2006 tarihli ve 2006/19-260 E., 2006/251 K.; 09/06/2010 tarihli ve 2010/19-262 E. 2010/304 K; 27/01/2016 tarihli ve 2015/15-1830 E.,2016/98 K.; 25/04/2018 tarihli ve 2017/19-903 E., 2018/974 K. sayılı kararlarında da bu yönde açıklamalar yer almaktadır…” açıklamalı ilamı ile cari hesap/ açık hesap arasındaki farklar, yapılan ödemelerin hangi borca mahsup edileceği hususları anlatılmıştır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
11- Davacının alacağı takip talebinde cari hesap alacağı olarak belirtilmiş, dava dilekçesi ekinde bu alacağa esas teşkil eden fatura ibraz edilmiştir. Az yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap ilişkisinden bahsedebilmek için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi düzenlemesine göre yazılı bir sözleşmenin bulunmasının gerektiği, taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dolayısıyla cari hesaba ilişkin maddelerin uygulanamayacağı, taraflar arasında açık hesap ilişkisinin bulunduğu, bu bağlamda takibe dayanak belge ve dava dilekçesi incelendiğinde davacının talebinin ödenmeyen faturadan kaynaklanan açık hesap alacağı olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) kanaatine varılmıştır.
12-Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu faturalardan kaynaklı açık hesap ilişkisi ile ilgili olarak Sakarya …. İcranın …/… sayılı takip dosyası ile 193.996,11 TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 28.09.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine aynı gün 28.09.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 28.11.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk başvurusunun yapıldığı ve anlaşama ile sonuçlandığı anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
13-Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturaya dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/sağlayıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, taraflara ticari defterini sunmaları için tensip zaptı ile süre verilmiş, verilen sürede davalı tarafından ticari defterler sunulmadığından 07.03.2022 tarihli duruşmada bu kez sonuçları da açıkça yazılarak davalı tarafa muhtıra çıkartılmış, anılan muhtıra aynı gün davalının e-tebligat adresine koyulmuş, bunun akabinde davalı vekili tarafından tebliğ işleminden sonra vekaletname sunulmuş ancak gerek asil tarafından gerek ise de vekil tarafından ticari defterler dosyaya sunulmadığı gibi yerleri de bildirilmediğinden 6100 sayılı HMK’nın 220/3 ve 222/3.maddeleri gereği davacının usulüne uygun tutulan defter kayıtlarının hükme esas alınması gerekmiştir. Bu hususta dosyamıza sunulan 05.04.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine dosyaya gelen BS-BA kayıtların göre tarafların uyuşmazlık konusu faturalardan bildirimi zorunlu olanları vergi dairesine bildirdikleri, bu şekilde faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, faturaya 6102 sayılı yasanın 21.maddesine göre 8 gün içerisinde itiraz etmediği anlaşıldığından taraflar arasında takibe konu faturalara esas ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
14-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan rapora göre, faturanın davacının defterlerinde yer aldığı yine dosyaya gelen BS-BA kayıtların göre tarafların uyuşmazlık konusu faturayı vergi dairesine bildirdikleri, bu şekilde faturaların davalıya tebliğ edilmiş olduğu, davalının bunu vergi dairesine bildirdiği, faturalara 6102 sayılı yasanın 21.maddesine göre 8 gün içerisinde itiraz etmediği nazara alındığında davacının defter kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu, bu yönüyle usulüne uygun tanzim edilen rapora itibar edilmesi gerektiği ve davalıya tebliğ edilen fatura ve içeriğine TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde itiraz etmediğinden davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır. Nitekim dosyaya sunulan bilirkişi raporundaki tespitlerde bu yöndedir.
15- Yukarıda 13 ve 14 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre davacının ticari defter kayıtları ve BS-BA formları yönünden taraflar arasında faturadan kaynaklı bir ilişkinin bulunduğu, davalının fatura içeriğine yasal sürede itiraz etmediği ve içeriğini aynen kabul etmiş olduğu, defter kayıtlarında borcun ödendiğine dair bir verinin de bulunmadığı nazara alındığında, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 193.996,11 TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
16- Her ne kadar davalı taraf, bilirkişi raporuna karşı itirazlarında faturaların tamamının davalıya gönderilmediği, davacı tarafından gönderilen suların promosyonlu olmasına rağmen yüksek bedelden fatura edildiği yönündeki itirazlarının, davaya süresinde cevap verilmemesi nazara alındığında savunmanın genişletilmesi mahiyetinde olması nedeniyle itibar edilmemiştir. Yine davalı vekilinin davalının defterlerinin incelenmesi yönündeki talebinin de yukarıda 13 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; ticari defterlerin verilen kesin sürede sunulmaması nedeniyle yerinde olmadığı anlaşılarak bu savunmalara itibar edilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Sakarya…. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynen devamına,

2-Davalı itirazında haksız olduğunda asıl alacak miktarı olan 193.996,11-TL nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,

3-Harçlar kanunu gereğince dava değeri üzerinden alınması gereken toplam 13.251,87-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 2.343,97-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 10.907,90-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 30.099,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 2.343,97-TL Peşin/nisbi Harcı, 1.500,00-TL Bilirkişi ücreti, 56,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 3.981,17TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 3.120,00-TL ücretin davalıdan alınarak Hazineye İrat Kaydına,
7-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/07/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı