Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/966 E. 2023/385 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/966 Esas – 2023/385
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/966 Esas
KARAR NO : 2023/385

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …
DAVALI : …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/11/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin temizlik ürünleri satışı gerçekleştirmekte olduğu, davalı şirket ile davacı şirket arasında ticari iş ilişkisinin mevcut olduğu, tarafların, davalı şirketin istediği ürünler açısından anlaşmış; davacı şirketin bu malları temin etme, davalı şirketin ise mallara konu bedeli ödemeyi taahhüt etmiş olduğununu, davacı şirketin, anlaşma gereği üzerine düşün yükümlülüğü yerine getirmiş davalı şirketin istemiş olduğu malları tedarik ediip tarafına teslim edildiğinin, davacı şirketin yapılan anlaşma gereği üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesine rağmen davalı şirketin borcunu eksiksiz bir şekilde ifa edememiş, uzunca bir süre zarafında iki şirket arasında yapılan görüşmeler neticesinde davalı şirketin kısmi ödemeler yapmış ancak yapması gereken eksiksiz bedel ödemesini yapmadığı, bunun üzerine davalı şirketin, eksik kalan bakiye borçu için 31/08/2022 tarihinde davalı şirket aleyhine Sakarya … İcra Dairesi’nde …/… Esas sayılı icra takibinin başlattığının, söz konusu icra takibinin davalı şirket ile davacı şirket arasında gerçekleşen ticari işlere dair fatura alacağından kaynaklı olduğu, davalı şirketin, hakkında başlatılan icra takibini sürüncemede bırakmak maksadıyla 12/09/2022 tarihinde haksız bir şekilde takibe konu borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ederek takibin durdurulmasına sebebiyet verdiği, tüm bu nedenlerle, davalı borçlunun itirazının iptalini sağlamak için dava açma zorunluluğunun doğduğunun, tüm bu nedenlerle; Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının süresinde cevap dilekçesi vermediği ve davacının ileri sürmüş olduğu bütün vakıaları inkar etmiş sayıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasının bir sureti Uyap Sistemi Üzerinden dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Ali Fuat Cebesoy Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne davacı ve davalının 2019, 2020, 2021 ve 2022 yılına ait BA (Beyyaname Alış) ve BS (Beyyanname Satış) formlarının mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 26/01/2023 Celse Tarihli duruşma zaptı (6) nolu ara kararı uyarınca; “6-Dosyanın bir muhasebeci bilirkişiye tevdii edilerek davacı ve davalının 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait ticari defterleri incelenerek Sakarya …. İcra Dairesinin …/… Esas sayılı takip dosyasına cari hesap ekstresinden kaynaklı alacağa ilişkin sınırlı inceleme yapılarak ticari defterlerin birbirini doğrulayıp doğrulamadığı, açılış kapanış tasdiklerin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, cari hesap ekstresindeki faturaların davalının ve davacının ticari defterlerine kayıtlı olup olmadığı, davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarını içerecek şekilde taraf iddiaları da göz önüne alınarak rapor tanzim edilmesinin istenilmesine,” şeklinde ara karar kurulmuş olup, mahkememizce istenilen hususlarda rapor düzenlenmek üzere dosya aslı muhasebeci bilirkişisi ….’na 22/02/2023 tarihinde tevdi edilmiştir.
Muhasebeci Bilirkişisi…. 19/04/2023 Tarihli Bilirkişi raporunda özetle; “Davacının 2019, 2020, 2021, 2022 Yılı Ticari değerlerm H.M.K. 222.maddesinde belirtilen ticari defterlerin İbrazı ve Delil olma şartlarını taşımadığı, davacının Ticari defterlerinin Genel kabul görmüş muhasebe standartlarına, ticari defterlerindeki kayıtları Tek düzen hesap planına uygun olarak kaydedilmemiş olduğu, davalının 2019, 2020, 2021, 2022 Yılı Ticari defterlerin HM.K. 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin İbrazı ve Delil olma şartlarını taşıdığı, taraflar arasında ticari münasebetin olduğu, davacının Ticari defterlerin H.M.K, 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin İbrazı ve Delil olma şartlarını taşımadığından hesaplama ve tespitlerin davalının Ticari defterleri, davacının dosyaya sunmuş olduğu cari hesap hareketleri üzerinden yapılmış olduğu, Davalı Rastaban Restaurant Hizmetleri Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2022 yılı ticari defterlerinde 20.08.2022 tarih itibariyle davacıya 39.799,77 TL, borçlu olduğu, davacı … Şirketi’nin kendi bünyesinde tutuğu muhasebe kayıtlardan alıp dava dosyaya sunmuş olduğu Cari Hesap Ekstresinde davalıdan 39.819,77- TL alacaklı olduğu, Davalıyla arasındaki 20.TL farkın 07.08.2022 tarihinde nakit ödeme kaydının davacının carisinde olmadığından kaynaklandığı, Sonuç olarak dava konusu firmalar arasında Ticari münasebetin olduğu, davacının ticari defterlerinin Genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olmadığından davalının ticari defterleri üzerinden yapmış olduğu hesaplamalar neticesinde Davacı …. Limited Şirketi’nin Davalı …. Şirketi’nden 39.799,77-TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatindeyim,” şeklinde rapor düzenlemiştir.
Bilirkişi raporunun davacı vekiline ve davalı tarafa tebliğ edildiği, davacı vekilinin rapora karşı beyanlarını içerir dilekçe sunduğu, davalının beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili 19/04/2023 Tarihli bilirkişi raporuna karşı sunmuş olduğu 17/05/2023 Tarihli beyan dilekçesinde özetle; Davalının borçlu bulunduğu sabit olup bilirkişi incelemesi ile bu hususun ispat edildiği, bu nedenle davalı tarafından Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına yapılan borca itirazın iptaline ve takibin devamını, takibe haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. (6762 sayılı TTK’nın 87) maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır. Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen cari hesap bakiyesi alacağına dayanarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile 39.819,77 TL asıl alacak ve 103,10 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 39.922,87 üzerinden ilamsız takip başlattığı,başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 08.09.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 12.09.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 25.11.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Davacının takibe dayanak ettiği belgenin cari hesap ekstresi olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve 10.paragraftaki ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı taraflara ait ticari defterlerin incelenmesi gerekmiştir. Davacı ve davalı tarafından ticari defterler incelemeye hazır hale getirilmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 19.04.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; Davacının 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait Ticari Defterlerinin HMK 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin ibrazı ve delil olma şartlarını taşımadığı, davalının 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait Ticari Defterlerinin HMK 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin ibrazı ve delil olma şartlarını taşıdığı, davalının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı oldukları, davalının 2022 yılı ticari defterlerinde 20.08.2022 tarihi itibariyle davacıya 39.799,77 borçlu olduğu, taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 19.04.2023 tarihli rapora göre, davacının ticari defterlerinin genel kabul görmüş muhasebe standartlarına uygun olmadığı, davacının ticari defterlerinin delil olma şartlarını taşımadığı bu nedenle hesaplama ve tespitlerin davalının ticari defterleri üzerinden yapıldığı, davalının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu, davalının 2019, 2020, 2021 ve 2022 yıllarına ait Ticari Defterlerinin HMK 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin ibrazı ve delil olma şartlarını taşıdığı, faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı oldukları, davalının TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriklerini kabul ettiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre davalının ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 39.799,77 TL alacaklı olduğu, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
Her ne kadar davacının takip öncesi 103,10 TL işlemiş faiz talebi bulunuyor ise de davacının takipten önce davalıyı temerrüde düşürmediği, temerrüdün takip ile oluştuğu anlaşılarak, davalının takip öncesi faize yaptığı itirazının yerinde olduğu, anlaşılarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalının Sakarya …İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 39.799,77-TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Asıl alacak miktarı olan 39.799,77-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre; kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 2.718,72-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 482,18-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 2.236,54-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 482,18-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 562,88-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 1.750,00-TL Bilirkişi ücreti, 387,00-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 2.137,00-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 2.135,93-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
8-Arabuluculuğa ilişkin sarf kararı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/06/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı