Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/932 E. 2023/330 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/932 Esas – 2023/330
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/932 Esas
KARAR NO : 2023/330

HAKİM :…
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLLERİ : …

DAVALI :…
VEKİLİ :…

DAVA :İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında sözleşme düzenlendiğini, davalı tarafın ödeme yapmaması üzerine aleyhine Karasu İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının haksız itirazının üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk sonucu anlaşma sağlanamadığını, yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafın süresinde cevap dilekçesi vermediğinden davacının ileri sürmüş olduğu tüm vakıalar inkar etmiş sayılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; Karasu İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın haklı olup olmadığı, davacının davalıdan icra takibine konu fatura kapsamında alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, icra inkar tazminatı oluşup oluşmadığı hususlarındadır.
Karasu…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19/08/2022 tarih …/… Esas, …/… Karar sayılı dosyası verilen görevsizlik kararı ile mahkememize tevdii edilmekle mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Karasu İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasının bir sureti celp edilmiştir.
İlgili vergi dairelerinden ba-bs formları celp edilmiştir.
Bilirkişi…özetle; davacının ticari defter kayıtları incelendiğinde davacı şirketin yevmiye defterinin kapanış tasdikinin olmadığı, davacının alacak miktarının 56.640,00-TL olduğu şeklinde rapor düzenlemiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 1 adet fatura ile ilgili olarak Karasu İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyası ile 56.640,00TL asıl alacak üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 08.06.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 05.06.2020 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 19.08.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki faturaya dayanarak davaya konu takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hizmet sağlayan tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta dosyamıza sunulan 27.04.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının 2020 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin olmadığı, dava ve takip konusu faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından ticari defterlerin süresinde ibraz edilmediği, davalı tarafından süresinde yasal defterler ibraz edilmemiş ise de BA formunda davalının faturayı bildirdiği, davacının da faturayı BS formuyla bildirildiği anlaşılmış, davaya konu fatura ile ilgili taraflar arasında ticari ilişki kurulduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi tarafından her ne kadar raporda davacının 2020 yılına ait yevmiye defterinin kapanış kaydı bulunmadığı belirtilmiş ise de mahkememizin …/… esas sayılı dosyasında alınan 17.03.2023 tarihli bilirkişi raporunda davacının 2020 yılına ait ticari defterleri incelenerek Ankara … Noterliğinin 30.06.2021 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesiyle davacının 2020 yılına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapıldığı, davacının defterlerinin usul ve yasaya uygun tutulduğu anlaşılmıştır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 27.04.2023 tarihli rapora ve mahkememizin 2022/933 esas sayılı dosyasında alınan 17.03.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre davacının defterlerin usulüne uygun tutulması ve davalıya tutulması zorunlu, uyuşmazlığın niteliğine göre 2020 yıllarına ait ticari defterleri sunması veya bulundukları yeri bildirmesi için iki haftalık kesin süre verilmesi, bu hususta davalı vekiline 09.02.2023 tarihli celsede ihtarat yapılması, yapılan ihtarata rağmen verilen yasal sürede ticari defterlerin sunulmadığı gibi yerlerinin de bildirilmemesi nazara alındığında 6100 sayılı HMK’nın 222/3.maddesi gereği davacının usulüne uygun defter kayıtlarına itibar etmek gerekmiş, bu şekilde taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, faturanın davalı tarafından BA olarak bildirildiği, TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre davacının ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 56.640,00 TL alacaklı olduğu, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturaya ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; davalı borçlunun Karasu İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
2-Asıl alacak miktarı olan 56.640,00-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Alınması gerekli 3.869,08-TL ilam harcından peşin olarak alınan 967,27-TL harç düşüldükten sonra bakiye 2.901,81-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yatırılan 80,70-TL başvuru harcı, 967,27-TL peşin harç ve vekalet harçları toplamı 37,10-TL olmak üzere toplam 1.085,07 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan toplam 2.135,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-Arabuluculuğa ilişkin sarf kararı bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T ne göre 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
9-Kararın kesinleşmesinden sonra dosya arasında bulunan davacı tarafın ticari defter asıllarının iadesine,
10-Karar tebliğ giderleri düşüldükten sonra artan gider avansının karar kesinleşmesi halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin(e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.01/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır