Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/887 E. 2023/393 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/887 Esas – 2023/393
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR
ESAS NO : 2022/887 Esas
KARAR NO : 2023/393

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI :…
VEKİLİ :…
DAVALI : …
VEKİLLERİ :…

DAVA : Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali)
DAVA TARİHİ : 24/10/2022
KARAR TARİHİ : 04/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Bankalarca Kullandırılan Ticari Kredilerden Ve Ticari Kredili Mevduatlardan Kaynaklanan Davalar (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Müvekkili banka ile …. Şti arasında imzalanan çek karnesi ve ödeme planına bağlı spot/rotatif kredi sözleşmelerine…ın kefil olduğunu, daha sonra sözleşmelerden doğan nakdi ve gayrinakdi krediler ödenmeyince alacakların tahsili amacıyla Sakarya…. İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine itirazda bulunduğunu, takibin durduğunu, davalının itirazında haksız olduğunu, açıklanan nedenlerle davalının Sakarya …. İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyaya yapmış olduğu itirazlarının iptalini, alacak ve ferilerinin %20’sinden az olmamak üzere İcra İnkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı tarafın tebligata rağmen süresinde cevap vermediği, dolayısıyla ileri sürülen tüm vakıaları inkar etmiş sayıldığı anlaşıldı.
Sakarya … İcra Müdürlüğü …/… Esas sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden incelenmiştir.
Mahkememizin 07/02/2023 tarihli duruşma ara kararı gereği bankacı bilirkişiden rapor aldırıldığı anlaşıldı.
Bankacı bilirkişi 17/02/2023 tarihli raporunda; Davacı Bankanın dava dışı … Ltd. Şti. Firmasından 27.04.2022 icra takip tarihi itibariyle dava konusu taksitli krediden kaynaklanan toplam alacağının 409.471,07 TL olduğunu, Davacı Bankanın dava dışı … Ltd. Şti. Firmasından 27.04.2022 icra takip tarihi itibariyle açıkta görünen çek yaprakları sorumluluk bedeli olarak toplam 36.920,00 TL’nin depo edilmesini isteme hakkı bulunduğunu, Davalı…’ın Banka ile… Ltd. Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine attığı kefalet imzaları nedeniyle 446.391,07 TL borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, Dava konusu ticari taksitli krediye uygulanan ve 27.04.2022 tarihli icra takibinde talep edilen 40,0094 faiz oranının taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve TCMB’ye bildirilen azami kredi faiz oranları sınırları içinde kaldığı, faiz oranlarında bir problem bulunmadığını rapor etmiştir.
Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda davalı yönünden takip öncesi temerrüt oluşmadığı değerlendirildikten sonra takip tarihine kadar işlemiş faizin temerrüt faizi üzerinden hesaplandığı aktif faizin hesaplamada dikkate alınmadığı anlaşıldığından bu çelişkinin giderilmesi ve taraf itirazlarının değerlendirilmesi için dosyanın önceki bilirkişiye yeniden tevdi edilerek ek rapor tanzim edilmesinin istenmiştir.
Bilirkişi ek raporunda; Davacı bankanın dava dışı …. Ltd. Şti. Firmasından 27.04.2022 icra takip tarihi itibariyle dava konusu taksitli krediden kaynaklanan toplam alacağının 371.132,19 TL olduğunu, davacı Bankanın dava dışı … Ltd. Şti. Firmasından 27.04.2022 icra takip tarihi itibariyle açıkta görünen çek yaprakları sorumluluk bedeli olarak toplam 36.920,00 TL’nin depo edilmesini isteme hakkı bulunduğunu, Davalı …’ın Banka ile …. Ltd.Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine attığı kefalet imzaları nedeniyle 408.052,19 TL borçtan müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, dava konusu ticari taksitli krediye uygulanan 14,0094 akdi faiz oranının ve 27.04.2022 tarihli icra takibinde talep edilen 40,0094 faiz oranının taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve TCMB’ye bildirilen azami kredi faiz oranları sınırları içinde kaldığı, faiz oranlarında bir problem bulunmadığını rapor etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
1- İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Bankalar tarafından kredi kartlarına uygulanacak azami faiz oranları 5464 sayılı kanun kapsamında TCMB tarafından belirlenmekte ve basın duyurusu yoluyla kamu oyuna duyurulmaktadır.
4-6098 sayılı TBK.’nın 583. Maddesine göre kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
5-6098 sayılı TBK.’nın eşin rızası başlıklı 584. maddesinde; “eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.
Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz” hükümleri düzenlenmiştir.
6-Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefalet sözleşmesi kişisel bir teminat sözleşmesidir. Diğer sözleşmeler gibi kefil ile alacaklının karşılıklı ve birbirine uygun iradelerinin birleşmesi ile meydana gelir. Bu sözleşme ile kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir. 6098 saylı Türk Borçlar Kanunundaki düzenleme uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulması için hangi hallerde eşin rızasının gerektiği ayrıntılı bir şekilde hükme bağlanmıştır. Emredici olan bu düzenlemeden, eşlerin feragat etmesi mümkün değildir. Eşin yazılı rızasının verilmesi adi yazılı şekle tâbidir. Yani rıza beyanının eş tarafından imzalanması gerekli ve yeterlidir. Ancak rıza somut ve belirli bir kefalet sözleşmesinin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması anında verilmelidir. Dolayısıyla gelecekte yapılacak kefalet sözleşmelerini de kapsayacak şekilde genel bir rıza verilemeyeceği gibi sözleşmenin yapılmasından sonra (geçersiz sözleşmeye geçerlik kazandırmak için de) rıza verilemez.
7-Türk Borçlar Kanunu 584-(1) maddesine göre; rıza sonradan verilecek icazet ile tamamlanmadığından, eşin izni tamamlayıcı unsur değil geçerlilik unsurudur. Yani kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesi için eşin rızası mutlaka gereklidir. Aksi halde kefalet sözleşmesi geçersiz olacaktır. Zira; rıza, eşin kefil olma ehliyetini sınırlar ve rızanın yokluğunun yaptırımı kesin hükümsüzlüktür. Bu geçersizlik hakim tarafından resen dikkate alınır (Gümüş, M.A. Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, İstanbul 2014, s.348). (Yargıtay HGK. 24/05/2017 tarihli 2017/12-1135 Esas – 2017/1012 sayılı kararı).Hakim, Türk Hukukunu re’sen uygular (HMK. 33. madde). Mahkeme emredici düzenlemelerinin gereğini yerine getirmek zorundadır (Yargıtay HGK. 13/03/2013 tarihli 2013/802 Esas – 2013/347 sayılı Kararı).
8-5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı).
Somut olayda;
9- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu kredi sözleşmeleri ve çek taahhütnamesinden kaynaklanan alacak nedeniyle Sakarya … İcra Müdürlüğü’nün …/… sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalıya 11.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 13.05.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 24.10.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
10-Davaya konu edilen krediler ile çek depo talebine ilişkin kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı ve tebligatı, hesap özeti ve kredi için TCMB’ye bildirilen faiz oranları dosyamız arasında alınmış, davacının anılan sözleşmeler nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı ve takip öncesi uygulanan faiz oranının yerinde olup olmadığı hususlarında inceleme yapılması için dosya bankacı bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bankacı bilirkişi …tarafından 17.02.2023 tarihli rapor dosyaya sunulmuştur.
11-Anılan rapora göre; davalının kefil olarak imzaladığı 13.09.2013 tarihli ve 1.565.000,00 TL kefalet limitli, yine 23.03.2017 tarihli ve 5.000.000,00 TL kefalet limitli iki adet sözleşme bulunduğu, sözleşmelerin davacı ile asıl borçlu dava dışı …Şti İle imzaladıkları, davalı …’ın her iki sözleşmeye kefil olduğu, sözleşmeler gereği dava dışı asıl borçluya 08.04.2020 tarihli 745.742,00 TL tutarlı, 4 ay ödemesiz, 32 ay taksitli 36 ay vadeli kredinin ve depo talep edilen çek karnesinin tahsis edildiği, anılan kredinin 17 taksitinin tamamının ödendiği, 18. Taksitinin ise 65,07 TL’lik kısmının ödendiği, kalan taksitlerin ödenmediği, 26.03.2022 tarihinde hesabın kat edildiği anlaşılmıştır. Davalıya hesap kat ihtarının tebliğ edilemediği, davalıya gönderilen hesap kat ihtarının davalının davacı bankaya bildirdiği adres olmadığı, dolayısıyla eldeki olayda 2004 sayılı yasanın 68/b maddesinin uygulanamayacağı anlaşılmış, davacının takip tarihine kadar akdi faiz talep edebileceği, temerrüt faizi isteyemeyeceği, temerrüt faizini ise takipten sonraki dönem için talep edebileceği anlaşılmıştır. Dosyaya davacı tarafından sunulan TCMB ye bildirilen faiz oranlarına ve sözleşmeye göre; davacının uygulayacağı akdi faiz oranının %14 olduğu, temerrüt faizinin üst sınırının %75 olduğu, ancak davacının temerrüt faizi talebinin %40 ile sınırlı olduğu, anılan talebin sözleşmeye ve TCMB’ye bildirilen oranlarla uyumlu olduğu, buna göre 399.275,70 TL asıl borç, 8.428,73 TL akdi faiz, 421,44 TL BSMV 225,20 TL ihtiyati haciz gideri ile 1.140,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 409.471,07 TL takip tarihi itibariyle davacının davalılardan alacaklı olduğu, bildirilmiş ancak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada temerrüt olmadığı tespit edilmesine, akdi faiz oranının %14 olduğunun tespit edilmesine rağmen takip öncesi dönem için yapılan hesaplamanın %40 temerrüt faizi üzerinden yapıldığı, akdi faizin hesaplamaya katılmadığı, dolayısıyla hesaplamanın hatalı olduğu anlaşılarak ve taraf vekillerinin itirazlarının da değerlendirilmesi amacıyla ek rapor aldırılmış, dosyaya sunulan 04.05.2023 tarihli ek raporda hesaplama %14 akdi faiz üzerinden yapılmış ve tarafların itirazları değerlendirilmiştir. Buna göre davalının taksitli kredi nedeniyle 366.920,30 TL ana para, takip öncesi işlemiş %14 akdi faiz oranından 2.711,13 TL faiz, 135,56 TL BSMV, 225,20 TL İhtiyati Haciz gideri, 1.140,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere 371.132,19 TL nakdi alacaktan davalının sorumlu olduğu anlaşılmış, ancak davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin 2.132,72 TL ile sınırlı olduğu, BSMV’nin de 106,64 TL ile sınırlı olduğu anlaşılarak, taleple bağlı kalınmıştır.
12-Davalının kefil olduğu, kefalet şartının el yazıları ile yazıldığı, kefalet limitlerinin açıkça yazıldığı, kefalet tarihinin yazıldığı nazara alındığında ve sözleşme tarihleri itibariyle davalının, asıl borçlu şirketin ortağı ve yetkilisi olduğu nazara alındığında 6098 sayılı yasanın 584/3.maddesi gereği eş rızasına da gerek olmadığı anlaşılmış ve kefaletin yasal şartlarının oluştuğu anlaşılmıştır.
13-Yukarıda 8 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; kefil olan davalının çek depo bedelinden sorumlu olması için; kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiği, (HGK 2018/19-689 E-2018/1624 K) anlaşıldığından bu hususta değerlendirme yapılması gerekmiştir. Dosyaya sunulan raporda bu yönde bir değerlendirme olmasa da, mahkememizce sözleşmelerde yapılan incelemede, her iki sözleşmenin de 6.17.05 maddesinde çek depo bedelinden sorumluluğa ilişkin düzenleme olduğu, ancak anılan düzenlemenin sözleşmenin taraflarına hitaben düzenlendiği, kefil yönünden ayrıca ve açıkça bir düzenleme bulunmadığı anlaşıldığından gayrinakdi depo bedeli olan 36.920,00 TL’lik depo talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
14-Davalı itirazında kısmen haksız çıktığından ve asıl alacak likit olduğundan, 2004 sayılı yasanın 67.maddesi gereği %20 oranında icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
A) Sakarya …İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı takip dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin 366.920,30-TL asıl alacak 2.132,70-TL takip öncesi işlemiş faiz 106,64-TL %5 oranında gelir vergisi(BSMV) 225,20-TL ihtiyati haciz masrafı ve 1.140,00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 370.524,86-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %40 oranında temerrüt faizi ve %5 oranında (BSMV) işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
b) Çek sorumluluk bedeline yönelik talebin reddine,
2-Davalı asıl alacak yönünden itirazında haksız çıktığından dava konusu miktar olan 370.524,86-TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Harçlar kanunu gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 25.310,55-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 5.584,41-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 19.726,14-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 54.873,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre red edilen kısım üzerinden hesaplanan 14.697,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 5.584,41-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 5.665,11TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.642,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.642,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.316,20-TL lik kısmanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Arabulucuk sarf kararı bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9- Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
04/07/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı