Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/868 E. 2023/234 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/868 Esas – 2023/234
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİKARAR

ESAS NO : 2022/868 Esas
KARAR NO : 2023/234

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : …

DAVALI : …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/10/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 26/12/2017 tarihinde posta taşıma hizmeti konulu sözleşme akdedildiğini, davalı şirketin KDV mevzuatına, uygun olarak sorumlu sıfatıyla alıcıdan kesip vergi dairesine beyan etmesi ve ödemesi gereken KDV tutarlarıyla ilgili gerekli düzenlemeleri yaptığını, KDV’yi vergi dairesine ödediğini, buna müteakip yüklenici ortaklıktan müvekkili şirket tarafından fuzulen ve fazladan tahsil ettiği tutarları şirkete iade etmesi ve işlemlerini düzeltmesinin istendiğini ancak ortaklığın haksız şekilde elinde bulundurduğu söz konusu tutarın iade edilmediğini, açıklanan nedenlerle öncelikle davalının taşınır, taşınmaz, bankadaki mevduatları ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları hakkında şimdilik 17.293,82 TL’lik ihtiyati haciz kararı verilmesini, 17.293,82 TL’nin temerrüt tarihi 01/03/2021 itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
…Vergi Dairesine ve … Müdürlüğüne müzekkere yazılarak faturalar konu KDV alacağının ödenip ödenmediği buna ilişkin tahsilat fişleri ve dekontların gönderilmesi istenmiş, gelen cevaplar dosya arasına alınmıştır.
Olaya İlişkin Yasal Düzenlemeler ve Yargı İçtihatları Değerlendirilecek Olursa;
6100 sayılı yasanın 114.maddesi; “ (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünde olup, aynı yasanın 115.maddesi ise; “ (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”hükmündedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77/1.maddesine göre; Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Yine aynı yasanın 78.maddesine göre ise; Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Şüphesiz ki, zenginleşmenin isteneceği kişi, malvarlığını haklı bir sebep olmaksızın alan kişidir.
Somut olayda;
Davacı taraf ile davalı arasında 26.12.2017 tarihinde posta taşıma hizmeti sözleşmesi imzalandığı, ilgili sözleşme gereği sözleşme süresinin 2018/01-2019/10 tarihleri arasını kapsadığı, sözleşme bedelinin aylık KDV hariç 5.000,00 TL olduğu, aynı sözleşmenin 9.1 maddesine göre KDV’nin sözleşme bedeline dahil olmayıp davacı tarafından davalıya ayrıca ödeneceğinin düzenlendiği görülmüş, ilgili işe ilişkin hak ediş raporları, ödemeler ve davalı tarafından davacıya gönderilen faturalar dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tarafından davaya konu edilen ve sözleşmeye konu edilen 2018/01-2019/10 tarihleri arasını kapsayan 22 adet faturanın bulunduğu, faturalarda KDV dahil fiyat belirlendiği, ilgili fatura ve sözleşme bedellerinin davalıya hak ediş olarak ödendiği anlaşılmıştır.
Davaya konu edilen 22 adet fatura ilgili vergi dairesine gönderilmiş,faturalara ilişkin KDV tahakkuklarının, ödemelerin ve ilgili KDV ödemelerinin kim tarafından yapıldığı sorulmuş, dosyaya gelen 10.11.2022 tarihli ve 20.01.2023 tarihli cevabi yazılara göre 2018/01-2019/10 dönemleri KDV ödemelerinin kim tarafından yapıldığının bilinmediği bildirilmiş, tüm faturalara ilişkin tahsilat fişleri gönderilmiştir. Tahsilat fişlerinin incelenmesinde ödemelerin 27/02/2018 ve 02/12/2019 tarihleri arasında başka saymanlık tarafından, banka, mahsuben ve vezne aracılığıyla yapıldığı bildirilmiştir.
Davacının 2020 Kasım ayında yapılandırma yaparak ödemelerin vergi dairesine yapıldığını bildirdiği, iddia edilen sebepsiz zenginleşme tarihinin 2020 Kasım ayı sonrasında olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından vergi dairesine ödeme yapılmadan önce davalı tarafından davaya konu 2018/01-2019/10 dönemine ilişkin faturaların KDV ödemelerin 27/02/2018 ve 02/12/2019 tarihleri arasında vergi dairesine yapıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 9.1 maddesinde “İlgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi sözleşme bedeline dahil olmayıp İdare tarafından yükleniciye ödenecektir.” düzenlemesi yer almaktadır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde kimlerin katma değer vergisinin mükellefi olduğu hususu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 8/1 maddesi gereğince KDV’nin mükellefi esas itibarıyla vergiye tabi mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar olup KDV konusunda alacaklının ise devlet hazinesi olduğu her türlü tartışmadan uzaktır. (Diyarbakır BAM 6. Hukuk Dairesinin 2020/918 esas 2022/708 karar) Somut olayda, dava konusu hizmet ifası kural olarak KDV’ye tabi olup yükümlüsünün de davalı olduğu açıktır. Gerçekten de dosyaya gelen 10.11.2022 ve 20.01.2023 tarihli Ahlat Kaymakamlığı mal müdürlüğü cevaplarında davalı mükellef olarak adlandırılmış, KDV ödemeleri de süresinde davalıdan tahsil edilmiştir. Davacı kurumun, davalı tarafından KDV ödemelerinin zamanında ödenmesinden sonra, 15.12.2021 tarihli uzman görüşü de nazara alınarak, davalı tarafından daha önce ödenen ve davacının borçlu olmadığı KDV tutarlarını devlet hazinesine mükerrer olarak ödediği, bu durumda zenginleşmenin davalı lehine olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77/1. ve 78.maddeleri uyarınca zenginleşmeyi iade etmesi gereken kişinin malvarlığını alan kişi olduğu, bu durumda davacı tarafından davalıya ödenen haksız bir bedel olmadığı gibi, mükerrer ödemenin hazine lehine olduğu, dolayısıyla davalının bu dava bakımından pasif dava ehliyeti bulunmadığı anlaşılarak, davanın 6100 sayılı yasanın 114/1-d ve 115/2.maddeleri gereği usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6100 sayılı HMK. 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereği pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 115,44‬-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
4-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Fazla yatan gider avansı var ise karar kesinleştikten sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
. 06/04/2023

Katip…
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı