Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/860 E. 2023/236 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/860 Esas – 2023/236
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/860 Esas
KARAR NO : 2023/236

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ :…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/10/2022
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı dava dilekçesinde; Davacının davalı ile aralarında 27.03.2017 tarihinde posta taşıma hizmeti konulu sözleşme akdedildiğini, 3065 sayılı KDV Kanununun 9. maddesi ve KDV Genel Uygulama Tebliğinin (I/C.2.1.3.2.5.) bölümü uyarınca, söz konusu sözleşmeye istinaden davalı şirkete ödemelerden KDV tutarının 9/10’unu sorumlu sıfatıyla tevkif edilip kendi vergi dairesine ödenmesi gerekmekle birlikte KDV tutarının tamamının davalıya ödendiğini, akabinde ise KDV mevzuatından kaynaklanan zorunluluk gereği olarak 9/10 oranındaki tevkif KDV’yi 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 371. maddesi hükümlerine göre pişmanlıkla vergi dairesine beyan edilerek ödenmek durumunda kalındığını, davalı şirketin 9/10 oranındaki KDV’sinin hem vergi dairesine hem de davalı şirkete ödenmiş olup mükerrer ödeme yapıldığını, davalı …ın sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olduğunu, davalının akdedilen sözleşme kapsamında davacı şirkete düzenlediği faturalarda yer alan KDV tutarının 9/10’luk kısmını davacı şirketten alma ve tahsil etme hakkı bulunmadığını, buna rağmen yüklenici tarafından faturaların yanlış düzenlenmesinin de etkisiyle borçlu olmadıkları KDV tutarlarına dair meblağların sehven ve fazladan yüklenici davalıya ödendiğini, davacı şirketçe ödenmesine rağmen ayrıca bir kere de KDV tevkifatı yapılarak 2. No.lu KDV beyannamelerinde yapılan düzeltme işlemi neticesinde 25.456,16-TL vergi dairesine ödenmek zorunda kalınan bedelin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı…’dan alınarak taraflarına verilmesini talep etmiştir.
Her ne kadar davalı vekili cevap dilekçesi sunmuş olsa da, davalı tarafa tebligatın 21.11.2022 tarihinde yapıldığı, davalı vekilinin 02.01.2023 tarihinde süresinden sonra cevap dilekçesi verdiği ve davacının ileri sürdüğü bütün vakıaları inkar edilmiş sayıldığı anlaşılmıştır.
Olaya İlişkin Yasal Düzenlemeler ve Yargı İçtihatları Değerlendirilecek Olursa;
6100 sayılı yasanın 114.maddesi; “ (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünde olup, aynı yasanın 115.maddesi ise; “ (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”hükmündedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77/1.maddesine göre; Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Yine aynı yasanın 78.maddesine göre ise; Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Şüphesiz ki, zenginleşmenin isteneceği kişi, malvarlığını haklı bir sebep olmaksızın alan kişidir.
Somut olayda;
Davacı taraf ile davalı arasında 27.03.2017 tarihinde posta taşıma hizmeti sözleşmesi imzalandığı, ilgili sözleşme gereği sözleşme süresinin 01.04.2017-30.09.2019 tarihleri arasını kapsadığı, sözleşme bedelinin taahhüt süresi olan 30 aylığına KDV hariç 147.300,00 TL olduğu, aynı sözleşmenin 9.1 maddesine göre KDV’nin sözleşme bedeline dahil olmayıp davacı tarafından davalıya ayrıca ödeneceğinin düzenlendiği görülmüş, ilgili işe ilişkin hak ediş raporları, ödemeler ve davalı tarafından davacıya gönderilen faturalar dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı tarafından davaya konu edilen ve sözleşmeye konu edilen 01.04.2017-30.09.2019 tarihleri arasını kapsayan Adapazarı-Limandere işine ait 31 adet faturanın bulunduğu, faturalarda KDV dahil fiyat belirlendiği, ilgili fatura ve sözleşme bedellerinin davalıya hak ediş olarak ödendiği anlaşılmıştır.
Davaya konu edilen 31 adet fatura ilgili vergi dairesine gönderilmiş, faturalara ilişkin KDV tahakkuklarının, ödemelerin ve ilgili KDV ödemelerinin kim tarafından yapıldığı sorulmuş, dosyaya gelen 30.12.2022 tarihli Karşıyaka Vergi Dairesi müdürlüğünün yazı cevabında dava konusu faturaların dönemi olan KDV beyannamelerinin kanuni sürelerinde tahakkuk ettirilmesi üzerine banka aracılığıyla ve başka saymanlık tarafından ödendiği mahkememize bildirilmiştir. 23.02.2023 tarihli Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabında davalı…ın Karşıyaka vergi dairesinin 9670191683 vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellef olduğu, tahsilat fişlerinin incelenmesinden söz konusu ödemelerin …’ın Karşıyaka Vergi Dairesindeki vergi borçları için daire veznesinden nakit olarak yapıldığının, ödemenin kim veya kimler tarafından yapıldığının tespitinin mümkün olmadığı bildirilmiştir. 31.01.2023 tarihli İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabına göre 2017 yılında daire veznesinden başka saymanlık adına tahsilat yapıldığı, yapılan tahsilatların kim tarafından yapıldığının tespiti ile ile ilgili herhangi bir belge bulunmadığı bildirilmiştir. KDV ödemelerinin kim tarafından yapıldığına ilişkin kayıtların bulunmadığı mahkememize bildirilmiş, tüm faturalara ait KDV ödemelerine ilişkin tahsilat fişleri gönderilmiştir. Tahsilat fişlerinin incelenmesinde ödemelerin 26/05/2017 ve 29/01/2018 tarihleri arasında başka saymanlık tarafından ve vezne aracılığıyla yapıldığı bildirilmiştir.
Garanti Bankasının 10.03.2023 tarihli cevabi yazısında 16.706,93-TL tutarlı vergi alındısının …tarafından ödendiğinin tespit edildiği mahkememize bildirilmiştir.
Davacının 2020 Kasım ayında yapılandırma yaparak ödemelerin vergi dairesine yapıldığını bildirdiği, iddia edilen sebepsiz zenginleşme tarihinin 2020 Kasım ayı sonrasında olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından vergi dairesine ödeme yapılmadan önce davalı tarafından davaya konu 01.04.2017-31.10.2019 tarihleri arasına ilişkin faturaların KDV ödemelerin 26/05/2017 ve 26/11/2019 tarihleri arasında vergi dairesine yapıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 9.1 maddesinde “İlgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi sözleşme bedeline dahil olmayıp İdare tarafından yükleniciye ödenecektir.” düzenlemesi yer almaktadır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde kimlerin katma değer vergisinin mükellefi olduğu hususu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 8/1 maddesi gereğince KDV’nin mükellefi esas itibarıyla vergiye tabi mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar olup KDV konusunda alacaklının ise devlet hazinesi olduğu her türlü tartışmadan uzaktır. (Diyarbakır BAM 6. Hukuk Dairesinin 2020/918 esas 2022/708 karar) Somut olayda, dava konusu hizmet ifası kural olarak KDV’ye tabi olup yükümlüsünün de davalı olduğu açıktır. Gerçekten de dosyaya gelen 30.12.2022 tarihli Karşıyaka Vergi Dairesi müdürlüğünün yazı cevabında ve 23.02.2023 tarihli Bornova Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabında davalı mükellef olarak adlandırılmış, KDV ödemeleri de süresinde davalıdan tahsil edilmiştir. Davacı kurumun, davalı tarafından KDV ödemelerinin zamanında ödenmesinden sonra, 15.12.2021 tarihli uzman görüşü de nazara alınarak, davalı tarafından daha önce ödenen ve davacının borçlu olmadığı KDV tutarlarını devlet hazinesine mükerrer olarak ödediği, bu durumda zenginleşmenin davalı lehine olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77/1. ve 78.maddeleri uyarınca zenginleşmeyi iade etmesi gereken kişinin malvarlığını alan kişi olduğu, bu durumda davacı tarafından davalıya ödenen haksız bir bedel olmadığı gibi, mükerrer ödemenin hazine lehine olduğu, dolayısıyla davalının bu dava bakımından pasif dava ehliyeti bulunmadığı anlaşılarak, davanın 6100 sayılı yasanın 114/1-d ve 115/2.maddeleri gereği usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle
1-Davanın 6100 sayılı HMK. 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereği pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 254,83-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Arabuluculuk nedeniyle hazine tarafından karşılanan 1.560,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin (e-duruşma vasıtasıyla) yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim…
e-imzalı