Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/859 E. 2023/308 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2022/859 Esas – 2023/308
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/859 Esas
KARAR NO : 2023/308
Kaynarca İcra Dairesi : 2022/979

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1-…
2-…
3- …
VEKİLİ :…

DAVALI :…
VEKİLİ :…

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2022
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile aralarında 20.10.2021 tarihinde bir protokol imzalanarak, davalının ruhsat sahibi olduğu …Hocaköyü uhdesinde bulunan ruhsat no:… Erişim No:… Nolu maden sahasının hukuki süreci yürütülerek davacılara devri konusunda mutabık kalındığını, protokole göre maden sahasının devri için gereken tüm çalışmaların ruhsat sahibi davalı …tarafından tamamlanacak ve müvekkillere veya talep edecekleri herhangi bir 3. şirkete devredileceğini, ruhsat sahasının devri karşılığında davacılar tarafından 01.10.2021 (protokolde sehven 10.10.2021 tarihi yazıldığı ancak senet üzerinde ki tarihin 01.10.2021 olduğunun belirtildiği) tarihli 130.000-TL bedelli senet tanzim edilerek verildiğini, davacıların davalıdan sahanın devrinin yapılmasını talep ettiklerini ancak davalının sürekli bu edimini yerine getirmekten kaçınıp ruhsat devrini gerçekleştirmediğini, davalının protokolden kaynaklanan edimini yerine getirmediği gibi senedin vadesi geldiğinde Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi… D.İş …/… K. Sayılı ilamıyla senet hakkında ihtiyati haciz kararı aldığını ve Kaynarca İcra Dairesinin …/… E. Sayılı dosyasından davacılar aleyhine haciz işlemi başlattığını, taraflar arasında ki protokol incelendiğinde verilen senedin ruhsat devir karşılığında verildiğinin sarih bir şekilde ifade edildiğini, ancak davalının ruhsatı devretmeden senedi kötü niyetli olarak işleme koyduğunu ve davacılar aleyhine haciz başlattığını, Kaynarca İcra Dairesi ../… E. Sayılı dosyasından takibe konulan senet dolayısı ile davacıların borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesi verdiği, davacı tarafın dilekçesinde de belirttiği gibi söz konusu bir protokolün mevcut olduğunu, fakat protokolde bahsedilen 130.000 TL değerinde bir teminat senedi verilmediğini, davacı tarafın tamamen kötüniyetli olarak ve para borcunu ödememek için 17.10.2021 düzenleme, 01.10.2022 ödeme tarihli, yani söz konusu sözleşmeden daha önce düzenlenen senedi, sözleşmede bahsi geçen senet olarak göstermek istediğini ve sözleşme tarihinin sehven 10.10.2022 yazıldığını belirttiğini, devrin gerçekleşip gerçekleşmemesinin işbu dava ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, söz konusu protokol ile senedin birbirlerinden bağımsız olduklarını, ayrıca protokolde teminat ibaresinin bulunmadığını, protokolde teminat ibaresi bulunmadığı gibi senet üzerinde de teminat ibaresi bulunmadığını, davacı taraf dava dilekçesinde senedin malen düzenlendiğini (bir malın teslim edilmesine karşılık) verildiğini belirttiğini, fakat söz konusu senedin para borcuna karşılık nakden düzenlendiğini, bu itibarla düzenlenen senet ile protokolün bağlantılı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın kötü niyetli olduğu sabit olduğundan işbu menfi tespit davası neticesinde davacıların borçlu olduğunun tespiti ile kötü niyetli davacıların %20′ den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Kaynarca İcra Dairesinin …/… E. Sayılı icra dosyasına konu senetten dolayı davacıların davalıya borçlu olup olmadıkları, borçlu iseler miktarının ne kadar olduğu, kötü niyet tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı husularındadır.
Mahkememizin 24/10/2022 tarihli ara kararı ile 19.968,04-TL Teminat yatırıldığı taktirde ihtiyati tedbir talebi kabul edilip, teminat yatırıldığı takdirde icraya müzekkere yazılmasına karar verilmiş olup, Kaynarca İcra Müdürlüğü’nün …/… Esas sayılı takip dosyasına giren paranın takip alacaklısına ödenmemesi için müzekkere yazılmıştır.
Davacılar vekili 10/03/2023 tarihinde yemin deliline dayanmaktan vazgeçmiş olduklarını içerir beyan dilekçesi sunmuştur.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir.
Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Yani lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. TTK’nın 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (20.04.2018 tarihli ve 2017/4 E., 2018/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2020 tarihli ve 2017/12-268 E., 2020/729 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilirse;
Davacılar Kaynarca İcra Müdürlüğünün …/… esas sayılı takip dosyasına konu edilen 17.10.2021 düzenleme tarihli 01.10.2022 ödeme tarihli 130.000,00 TL bedelli dava dışı ….’un lehtar, davacı…n keşideci olduğu, davacılar … ve …’nın keşidecisi oldukları bono ile ilgili olarak menfi tespit talebiyle eldeki davayı açmışlardır. Dava dışı … tarafından davaya konu bono ciro edilerek davalı … … verilmiş, davalı … tarafından davacılar aleyhine icra takibi başlatılmıştır.
Davacı vekili davaya konu senedin ruhsat sahasının devri karşılığında verildiğini, maden sahasının devri için gereken tüm çalışmaların ruhsat sahibi davalı … tarafından tamamlanacağını ve devrinin yapılacağını, ancak davalı tarafından ruhsat devrinin gerçekleştirilmediğini, 01.10.2021 tarihli protokolde sehven 10.10.2021 tarihi yazıldığını ancak senet üzerindeki tarihin 01.10.2021 olduğunu belirtmiştir. Dava dilekçesi ekinde sunulan 20.10.021 tarihli tarihli protokol incelendiğinde protokolde “… Ruhsat karşılığında …’a ruhsatı devir etmek için karşılığında 10/10/2022 tarihli 130.000 TL değerinde senet verilmiştir…” ibaresine yer verildiği, icra takibine konu senet ile protokol üzerindeki senet tarihlerinin farklı olduğu, protokolde 10/10/2022 tarihli 130.000 TL değerinde senet ibaresi geçmiş ise de senet tarihinin 01.10.2022 olduğu, senet üzerinde nakden kaydının yer almasına rağmen davacının senedin ruhsat devri karşılığında verildiğini iddia ettiği, senet üzerinde teminat olarak veya ruhsat devri karşılığında verildiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, protokolde yer verilen senet ile davaya konu senet arasında bir ilişki kurulamadığı, davalının senedin para borcuna karşılık düzenlendiğini belirttiği, davacı vekili tarafından sunulan protokolde satıcı ruhsat sahibinin dava dışı … olarak belirtilmesine rağmen dava dilekçesinde ruhsat sahibinin davalı … … olarak belirtildiği, davalı … … ile bono keşidecisi …arasında temel ilişkinin ispat edilemediği, davacı vekilinin protokolde sehven tarihin yanlış yazıldığını belirttiği, tarihin yanlış yazılmış olduğu kabul edilse dahi senedin davalıya ruhsat devri karşılığında verildiğinin davacı tarafından ispat edilemediği anlaşılmıştır.
Bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette nakden kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Davaya konu edilen bonoda “nakden” kaydı bulunmakta olup, yazılı ikrar olan bu beyanın aksini, yani talil nedenini değiştiren davacının iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Dosyaya sunulan deliller göz önüne alındığında davacı iddiasını yazılı bir şekilde ispat edememiş olup, davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca davacılar…ve …’ın senet üzerinde aval veren olarak imzalarının bulunduğu, yukarıda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere Türk Ticaret Kanunu’nun 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Eş söyleyişle, lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Davacılar… ve…n somut olayda senedin şekil şartları yönünden geçersizliğine dair bir iddiada bulunulmadığı, bu nedenle senet kapsamında… ve… davalıya karşı sorumlu oldukları anlaşılmış davanın davacılar… ve… yönünden bu nedenle de davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı tanık dinletme talebinde bulunmuş ise de, davanın kambiyo senedinden kaynaklandığı, alacak miktarının tanıkla ispat sınırının üzerinde olduğu anlaşılarak, tanık dinletme talebinin HMK’nın 200 ve 201.maddeleri gereği reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacının delilleri arasında yemin delilinin de bulunduğu, 02.03.2023 tarihli duruşmada davacıya yemin deliline dayanıp dayanmadıkları hususunda 2 haftalık süre verilmiş, davacı vekili 10.03.2023 tarihli beyan dilekçesi ile yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Dava açılışında yatırılan 2.220,08 TL peşin harç ve 53,28 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 2.273,36 harçtan harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 2.093,46-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 20.968,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacılardan müştereken müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin(e-duruşma vasıtasıyla) ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.25/05/2023

Katip …
e-imzalı

Hakim …
e-imzalı