Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/851 E. 2023/383 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/851 Esas – 2023/383
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/851 Esas
KARAR NO : 2023/383

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI :…
VEKİLİ : Av….
DAVALILAR :…

DAVA : Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı tarafın davalılar ile aralarında 01.09.2021 tarihinde … marka …Plaka sayılı aracın tamirinin yapılmasına ilişkin sözlü eser sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye göre davalılar … … ve eşi … … 40.000,00-TL karşılığında dava konusu kamyonetin tamirini yapıp teslim edeceklerini, sözleşme bedelinin davalıya ödendiğini, davalı tarafın dava konusu aracı bir türlü onarmadığını, davalı … … eşi olan ve onun adına çalışan … … ile defalarca görüşüldüğünü, aracı tamir ettirip kendilerine teslim edilmesini istediklerini, ancak davalı … … kendilerini aylarca oyalayıp sözleşmeye uymadığını, dava konusu aracı onarmadığını, aradan çok uzun süre geçmesine karşın davalılar tarafından sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmemesi üzerine maliyetlerin her geçen gün artması ve gün geçtikçe aracın tamir bedelinin yükseliyor olması nedeniyle daha fazla zarara uğramamak amacıyla aracı kendilerinin yaptırmak istediklerini, bunun üzerine ileride doğacak yargılamalara delil olması amacıyla dava konusu aracın tamir ettirilmediği ve tamir edilmesi gereken parçaların tespit edilmesine yönelik Sakarya … Sulh Hukuk Mahkemesinde …/… D.İş Numarası ile delil tespiti yapıldığını, bu tespitten sonra aracın değiştirilmesi gereken parçaların tedarik edildiğini, 01.09.2021 tarihinde işçilikle beraber 40.000,00-TL ye tamir edilebilen kamyonun yalnızca değişmesi gereken parçaların 20.04.2022 tarihinde 49.201,91-TL ye mal olduğunu, 10.000,00-TL de işçilik ödendiği ve toplamda 20.04.2022 tarihinde kamyonun tamir maliyetinin 59.201,91-TL ye yükseldiğini, davalıların eğer sözleşmeye uymuş olsalardı aracın değişmesi gereken parçalarının maliyetiyle birlikte toplam 40.000,00-TL ye tamir edilecekken sözleşmeyi yerine getirmemeleri nedeniyle 19.201,91-TL zarara uğranıldığını, davalıların sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle taraflar arasında eser sözleşmesinin feshi ile uğranılan şimdilik 1.000,00 TL menfi zararın ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tazminine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı … … süresinde verdiği cevap dilekçesinde, Pamukovada yediemin ve kurtarıcı işi yaptığını, konunun eşi ile bir ilgisinin bulunmadığını, tanışıklıklarının vinç ve kurtarıcı ihtiyaçlarını karşılama sebebiyle olduğunu, kendisine söz konusu aracın motor yediğini ve kendilerinin de çekici işi yaptıklarından yardım istediklerini, kendisinin de yardımcı olacağını söylediğini, kendisine 30.000 çek ve 10.000 nakit verildiğini, ancak o süreçte dolar sirkülasyonu çok aşırı olduğundan yedek parça alımında sorun yaşadıklarını ve bu süreçte ek para talebinde bulunduklarını, olumsuz cevap alınca yapamayacaklarını söylediğini, parasını geri istediğinde eşine ait senet verdiğini, o senedin kendisinden tahsil edildiğini, Sakarya …İcranın …/… esas sayılı dosyasına faizi ile ödediğini, … Şirketinden Sakarya…. İcranın …/… esas dosyasında alacaklı olduğunu, davacının hiçbir maddi kaybı bulunmadığını, söz konusu firma ile herhangi bir ticari anlaşma bulunmadığını, motor tamiri gibi bir iş dallarının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı ile davalı taraf arasında araç tamirine ilişkin eser sözleşmesinin kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise davacının sözleşmenin şartlarını yerine getirip getirmediği, sözleşmenin şartları yerine getirilmemiş ise davacının zarara uğrayıp uğramadığı, davacı zarara uğramış ise uğranılan zarar miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Sakarya …. Sulh Hukuk Mahkemesi …/… D.İş , Kocaeli…sulh Hukuk Mahkemesi …/… Esas, Sakarya …. İcra Dairesinin …/… Esas, Sakarya … İcra Dairesi …/… Esas sayılı dosyalarının bir sureti celp edilmiştir.
Davacı vekili süresi içerisinde arabuluculuk tutanak asıllarını dosyaya ibraz etmiştir.
… Katılım A.Ş. … nolu çek hesabının … Şube müşterilerinden … … İnş. A.Ş.’ye ait olduğu, ilgili çekin 25/10/2021 tarihinde takas aracılığıyla … … Bankası tarafından ibraz edildiği, takas tarihinde çekin tahsil edilmediği, çek görüntüsü hamil bilgisinin karşı bankadan temin edilebileceğini bildirmiştir.
Uzunçiftlik Polis Merkezi Amirliği davalı … … ekip uygulaması sorgusunda herhangi bir vasi adayının ve kısıtlamasının olmadığı, adı geçen şahıs aranarak kendisinde de sorulduğunda herhangi bir vasisinin ve kısıtlamasının olmadığını beyan etmiştir.
… … Bankası A.Ş… seri nolu 24/10/2021 keşide tarihli, 30.000,00-TL bedelli çekin 25/10/2021 tarihinde Tam … … A.Ş. Tarafından ibraz edildiği, çekin ödenmediği, hesap sahibine ait bilgilerin çekin ait olduğu bankadan temin edilebileceğini bildirmiştir.
… … Motorlu Araçlar İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. … plaka sayılı araçta yapılan tamire ilişkin faturaların birer suretlerini göndermiştir.
Sakarya Ticaret Sicili Müdürlüğü davalıların herhangi bir kaydının bulunmadığını bildirmiştir.
Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği davalı … … oda kaydının olmadığını bildirmiştir.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü davalı … … 14/10/2022 tarihi itibariyle mükellef kaydının bulunmadığı, 03/07/1996 tarihinde karayolu ile şehirler arası yük taşımacılığı faaliyeti ile iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirdiği ve 05/08/1999 tarihinde resen terk ettirildiğini bildirmiştir.
Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası davalı … … ile … …n’ın oda sicili kaydının bulunmadığını bildirmiştir.
… Mal Müdürlüğü davalı … … 14/10/2022 tarihi itibariyle gelir vergisinden muaf olmadığı, gerçek usulde vergilendirildiği, son bildirdiği vergi matrahının (2021 yılı ) zarar beyan edildiği , işletme esasına göre defter tuttuğunu bildirmiştir.
Davalılar yönünden tacir araştırması yapılmış, ilgili kayıtlar dosyaya eklenmiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olmasının yanında HMK’nın 114. maddesinde açıkça dava şartı olarak düzenlenmiş olduğundan, mahkemelerce ve istinaf incelemesi aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir.
Ticaret mahkemelerinin görevi TTK’nın 5. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin 1. bendinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” denilmiştir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığı ise TTK’nın 4. maddesinde gösterilen ilkelere göre belirlenmekte olup, öğretide benimsenen görüşe göre de ticari davalar kendi aralarında mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Mutlak ticari davalar için tarafların sıfatlarına ve dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığına bakılmazken, nispi ticari davalarda dava konusunun ticari işletme ile ilgili olup olmadığı kriter olarak kabul edilmiştir.
Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “ticari işletme”, “ticari iş”, “tacir” ve “ticari dava” kavramları üzerinde kısaca durulmasında yarar vardır.
Belirtmek gerekir ki 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun hazırlanmasında esas itibariyle “ticari işletme” temelinden hareket edilmiş ve ticaret hukukunun önemli kurumları ticari işletme kavramı ile bağlantı kurularak tanımlanmıştır. Bu hususa TTK’nın 11. maddesinin gerekçesinde de değinilmiş ve “…ticari işletme kanunun temelidir; yani merkez kavramıdır; bu niteliği ile belirleyici, hatta tanımlayıcıdır…” denilmiştir.
Ticari işletme, TTK’nın 11/1. maddesindeki tanıma göre; esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Esnaf işletmesi ile ticari işletme arasındaki sınırın ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak kararname ile belirleneceği hükme bağlanmıştır. Görüleceği üzere ticari işletmenin unsurları; esnaf işletmesi için öngörülen sınırın üzerinde bir gelir sağlamayı hedef tutan faaliyet, devamlılık ve bağımsızlık olarak düzenlenmiştir. Buradaki faaliyet iktisadi faaliyet olup, amacı gelir elde etmektir. Kanunda ticari işletme için herhangi bir miktarda gelir değil, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşar düzeyde gelir sağlama amacı aranmıştır.
TTK’nın 3. maddesinde “ticari iş” kavramı açıklanmış ve “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” denilmiştir.
Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise özel ticari kuralların uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılmıştır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa ticari iş sayılmazlar (Eriş, G.: Ticari İşletme ve Şirketler, Ekim 2014, C. I, s.292).
Ticaret hayatının temel süjesi olan “tacir” de yine işletme kavramı bağlamında tanımlanmış ve “bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişi”ye tacir deneceği TTK’nın 12/1. maddesinde belirtilmiştir. Maddenin devam eden bentlerinde; bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimsenin, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılacağı ve bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olacağı hüküm altına alınmıştır.
Türk Ticaret Kanunu tacir kavramını gerçek kişiler ve tüzel kişilerde ayrı ayrı ele almış, gerçek kişilerde tacir sıfatının kazanılması bir ticari işletmenin mevcut olması, bir ticari işletmenin işletilmesi ve ticari işletmenin kısmen de olsa o kişi adına işletilmesi unsurlarına bağlanmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki salt sermaye şirketi ortağı ya da yöneticisi olmak bir kimsenin tacir sayılması için yeterli değildir.
Tüzel kişi tacir kavramının kapsamı ise TTK’nın 16/1. maddesinde düzenlenmiştir. TTK’nın “tüzel kişiler” başlıklı 16. maddesi, ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılacaklarını belirlemiştir.
Aynı maddenin 2. bendi Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendilerinin tacir sayılmayacakları hükmünü içermektedir.
Tacir sıfatının ticari işletmeye bağlı olduğu düşünüldüğünde, adlarına ticari işletme işletilen tüzel kişilerin kural olarak tacir sayılacağı açıktır.
Bu açıklamalardan sonra “ticari dava” konusuna gelindiğinde ise TTK’nın 4. maddesinde ticari davalar sayılmış olup bu maddeye göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun mal varlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu düzenlemeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent hâlinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava hâline getirmez.
Bu genel kuralın yanında TTK’nın 4. maddesinin son cümlesindeki düzenleme nedeniyle yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale ve vedia gibi sözleşmelerden doğan davalarla fikri ve sınai haklara ilişkin davalar da ticari davadır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken, burada sayılan davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli görülmüştür. (Emsal Ankara BAM 22. HD 2020/506 Esas 2022/1675 Karar)
Somut olayda uyuşmazlık araç tamirine ilişkin sözlü kurulduğu iddia edilen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür sözleşmelerden kaynaklanan davaların mutlak ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü için uyuşmazlık konusunun her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta davacının tacir, işin de davacı şirketin ticari işletmesiyle ilgili olduğu konusunda hiç bir tereddüt bulunmamaktadır. Ancak davalıların da görevli mahkemenin tayini için tacir olup olmadığı ve ayrıca tacir ise yapılan işin ticari işletmeleri ile ilgili olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı Alemdar Vergi Dairesi Müdürlüğünün cevabi yazısından davalı … … dava tarihi itibariyle mükellefiyet kaydının bulunmadığı, “Kara Yolu ile Şehirler Arası Yük Taşımacılığı” faaliyeti ile iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirdiği ve 05/08/1999 tarihinde resen terk ettirildiği, davalı … … dava tarihi ve araç tamirine ilişkin sözlü eser sözleşmesinin kurulduğu iddia edilen 01.09.2021 tarihi itibariyle tacir olmadığı anlaşılmıştır.
Pamukova Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünün cevabi yazısından davalı … … işletme esasına göre defter tuttuğu, 2021 yılı gelir vergisi beyannamesi bildirimleri dikkate alındığında davalı … … tacir sıfatının bulunduğu, davalı … … Gelir İdaresi Başkanlığının entegrasyon ekranından yapılan sorgulamada “Yediemin Faaliyetleri” açıklamasıyla vergi kaydının olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … … işletmesinin konusunun yediemin faaliyetleri yapmak olduğu görülmektedir. Davacının da tacir olduğu anlaşılmakla birlikte uyuşmazlığın ticari dava olarak kabulü için her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanması zorunludur. Uyuşmazlık taraflar arasında imzalandığı iddia edilen araç tamir sözleşmesi kapsamında davacının zarara uğrayıp uğramadığına ilişkindir. Davacı sözlü olarak yapıldığı iddia edilen araç tamir sözleşmesi kapsamında alacaklı olduğunu ileri sürmektedir. Araç tamirinin davalı … … (yediemin faaliyetleri) işletmesini ilgilendiren bir konu olmadığından, davalı … … dava tarihi ve araç tamirine ilişkin sözlü eser sözleşmesinin kurulduğu iddia edilen 01.09.2021 tarihi itibariyle tacir sıfatı bulunmadığında taraflar arasındaki uyuşmazlık nispi ticari dava niteliğinde değildir. Bu sebeple genel mahkemeler görevli olup ticaret mahkemesi görevsizdir. Açıklanan nedenlerle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Bu karara karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, karara karşı kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli Sakarya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yukarıda belirtilen yasal süre içinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde dosyanın resen ele alınarak verilecek ek kararla davanın açılmamış sayılacağı ve davacının yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edileceği hususunun İHTARINA,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek karar verildi. 22/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır