Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/826 Esas – 2023/49
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/826 Esas
KARAR NO : 2023/49
HAKİM : …
KATİP :…
DAVACI : …
VEKİLİ :…
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 07/10/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, yurt içinde ve yurt dışında her türlü taşımacılık hizmetlerini de içerecek şekilde posta, koli, kargo ve lojistik hizmetleri, bankalara destek hizmeti, parasal posta hizmeti, ödeme hizmetleri, elektronik sertifika hizmet sağlayıcılığı, elektronik ortam dahil her türlü tebligat ve telgraf hizmetine ilişkin faaliyetler ile esas sözleşmesinde belirlenen diğer faaliyetleri yürütmekte olduğunu, davacı şirket ile …’ın arasında 25/02/2015 tarihinde kargo/kurye ayrım ve sevk işi konulu sözleşmenin akdedilmiş olduğunun, davalı …tarafından katlanılması gereken vergi yükünün hak ediş ödemelerinde yükleniciye KDV’nin tevkifat yapılmaksızın tam olarak ödenmiş olması sebebiyle şirketin üzerinde kaldığını, bu nedenle, anılan iş ortaklığından sebepsiz zenginleşme yaratan bu durum karşısında şirkete adlarına vergi dairesine yatırılan 88.009,20-TL’nin (alacak meblağı) şirketince iade edilmesi gerektiğini, ancak davalı…’ın bu güne kadar söz konusu alacağı davacı şirkete ödememiş olduğunun, tüm bu nedenlerle; Davalının taşınır taşınmaz, bankadaki mevduatları ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları hakkında şimdilik 88.009,20-TL’lik ihtiyati haciz kararı verilmesini, 88.009,20-TL’nin temerrüt tarihi 03/03/2021 itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 07/12/2022 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davalının 2015 yılında davacı PTT ile yapmış olduğu sözleşmeye istinaden Ocak-Kasım 2015 tarihleri arasında yapmış olduğu kargo kurye dağıtım sevk ayrım işleri neticesinde hak ediş tutarı artı % 18 KDV ile faturalandırılarak tahsil edilmiş olduğunu, davacı kurumun yapmış olduğu ödemede tevkif at kesintisi yaparak davalıya ödeme yapması gerekirken sehven bu kesintiyi yapmayarak davalıya ödemede bulunmuş olduğunu, ancak davalının tahakkuk eden KDV’nin tamamını vergi dairesine ödemede bulunmuş olduğunu, bu nedenle ne davacı kurumun ne de vergi dairesinin herhangi bir zararı oluşmamasına rağmen davacı kurumun kendi iç denetimden bu durumun tespit edilmesi nedeniyle vergi dairesine fazladan ve gereksiz yere 88.009,20-TL tevkif at tutarını mükerrer olarak yatırmış olduğunu, özetle davacı PTT’nin KDV 2 ile ödemesi gereken vergiyi müvekkil KDV 1 beyanı ile vergi dairesine ödemiş olduğunu, davacı kurumun yersiz ödeme nedeniyle vergi dairesinden talep etmesi gerekirken iş bu dava yolu ile davalıdan talep etmesinin doğru olmadığını, davalının davacı kuruma yapmış olduğu hak edişlerin faturaları ve bu faturalara istinaden vergi dairesine yapmış olduğu ödemelerin dilekçe ekinde ekli olduğunu, tüm bu nedenlerle; yukarıda açıklamış olduğu sebeplerden dolayı davanın reddine karar verilmesini talep ederiz.” şeklinde cevap dilekçesi sunmuştur.
Mahkememizce davalının bağlı bulunduğu Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Sakarya Ticaret ve Sanayi Odasına, Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odasına davalının tacir ve ya esnaf kaydı olup olmadığının, ticari işletmesinin bulunup bulunmadığı hususlarının önemle araştırılarak, buna ilişkin oluşturulacak tüm bilgi ve belgelerin davacının tacir veya esnaf kaydı olup olmadığının, ticari işletmesinin bulunup bulunmadığı hususlarında mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı’na davalının bağlı bulunduğu bulunduğu Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak dava tarihi olan 07/10/2022 tarihi itibariyle; Gelir vergisinden muaf olup olmadığı, Basit Usulde Götürü Usulde vergilendirilip vergilendirilmediği, Son bildirdiği vergi matrahının ne olduğu, İşletme usulünde defter tutup tutmadığı, tutuyorsa yürütülen faaliyetinin VUK’nun 177/l. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitin tamamını aşıp aşmadığının davalı tarafın tacir olarak nitelendirilip nitelendirilmediği hususlarının önemle araştırılarak, buna ilişkin oluşturulacak tüm bilgi ve belgelerin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı’na dosyadaki Faturaların, davacının ve davalının bağlı bulunduğu Vergi Dairesi’ne gönderilerek faturalarındaki KDV’nin kim tarafından hangi tarihte ödendiği, ödemeye ilişkin tüm evrakların mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacının ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş, bu hususta ara karar oluşturulmuş ve ara kararın taraflara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Tarafların usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşıldı.
Olaya İlişkin Yasal Düzenlemeler ve Yargı İçtihatları Değerlendirilecek Olursa;
1- 6100 sayılı yasanın 114.maddesi; “ (1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
c) Mahkemenin görevli olması.
ç) Yetkinin kesin olduğu hâllerde, mahkemenin yetkili bulunması.
d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması.
e) Dava takip yetkisine sahip olunması.
f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması.
g) Davacının yatırması gereken gider avansının yatırılmış olması.
ğ) Teminat gösterilmesine ilişkin kararın gereğinin yerine getirilmesi.
h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.
ı) Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.
i) Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünde olup, aynı yasanın 115.maddesi ise; “ (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.”hükmündedir.
2-6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77/1.maddesine göre; Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Yine aynı yasanın 78.maddesine göre ise; Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir. Şüphesiz ki, zenginleşmenin isteneceği kişi, malvarlığını haklı bir sebep olmaksızın alan kişidir.
Somut olayda;
3-Davacı taraf ile davalı arasında,… İKN numaralı “Hizmet Alım Sözleşmesi” imzalandığı, ilgili sözleşmenin 8.1 maddesi gereği sözleşme süresinin 01.03.2015-30.11.2015 tarihleri arasını kapsadığı, sözleşmenin 5.1 maddesine göre sözleşme bedelinin KDV hariç 254.899,71 TL olduğu, aynı sözleşmenin 6.1 maddesine göre KDV’nin sözleşme bedeline dahil olmayıp davacı tarafından davalıya ayrıca ödeneceğinin düzenlendiği görülmüş, ilgili işe ilişkin hak ediş raporları, ödemeler ve davalı tarafından davacıya gönderilen faturalar dosyamız arasına alınmıştır.
4- Davacı tarafından davaya konu edilen ve sözleşmeye konu edilen 01.03.2015-30.11.2015 tarihleri arasını kapsayan 16 adet faturanın faturanın bulunduğu, faturalarda KDV dahil fiyat belirlendiği, ilgili fatura ve sözleşme bedellerinin davalıya hak ediş olarak ödendiği anlaşılmıştır.
5- Davaya konu edilen 16 adet fatura ilgili vergi dairesine gönderilmiş,faturalara ilişkin KDV tahakkuklarının, ödemelerin ve ilgili KDV ödemelerinin kim tarafından yapıldığı sorulmuş, dosyaya gelen 07.11.2022 tarihli yazı cevabına göre, davaya konu edilen fatulara ait Katma değer vergilerinin, süresinde davalı Yusuf Çolak tarafından ödendiği bildirilmiş, ödemelerin yapıldığı ilgili tahsilat evraklarından anlaşılmıştır.
6-Taraflar arasındaki sözleşmenin 6.1 maddesinde “İlgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak Katma Değer Vergisi sözleşme bedeline dahil olmayıp İdare tarafından yükleniciye ödenecektir.” düzenlemesi yer almaktadır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde kimlerin katma değer vergisinin mükellefi olduğu hususu ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. 8/1 maddesi gereğince KDV’nin mükellefi esas itibarıyla vergiye tabi mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar olup KDV konusunda alacaklının ise devlet hazinesi olduğu her türlü tartışmadan uzaktır. (Diyarbakır BAM 6. Hukuk Dairesinin 2020/918 esas 2022/708 karar) Somut olayda, dava konusu hizmet ifası kural olarak KDV’ye tabi olup yükümlüsünün de davalı olduğu açıktır. Gerçekten de dosyaya gelen 07.11.2022 tarihli Gümrükönü Vergi Dairesi cevabında davalı mükellef olarak adlandırılmış, KDV ödemeleri de süresinde davalıdan tahsil edilmiştir. Davacı kurumun, davalı tarafından KDV ödemelerinin zamanında ödenmesinden sonra, 15.12.2021 tarihli uzman görüşü de nazara alınarak, davalı tarafından daha önce ödenen ve davacının borçlu olmadığı KDV tutarlarını devlet hazinesine mükerrer olarak ödediği, bu durumda zenginleşmenin davalı lehine olmadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 77/1. ve 78.maddeleri uyarınca zenginleşmeyi iade etmesi gereken kişinin malvarlığını alan kişi olduğu, bu durumda davacı tarafından davalıya ödenen haksız bir bedel olmadığı gibi, mükerrer ödemenin hazine lehine olduğu, dolayısıyla davalının bu dava bakımından pasif dava ehliyeti bulunmadığı anlaşılarak, davanın 6100 sayılı yasanın 114/1-d ve 115/2.maddeleri gereği usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçeli Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereği USULDEN REDDİNE,
2-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 1.323,08-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/01/2023
Katip…
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı