Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/776 Esas – 2023/51
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/776 Esas
KARAR NO : 2023/51
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI :…
VEKİLİ : …
DAVALI …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2022
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı… Limited Şirketi arasında 27.05.2021 tarihli… ile Hizmet Alan İşyeri Arasındaki İş Güvenliği Uzmanlığı Sözleşmesi(EK-5) mevcut olup müvekkil davacı şirket tarafından davalı şirkete hizmetler sunulmuş olup karşılığında faturaların kesilmiş olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında sürekli hizmet ilişkisi olduğundan Cari Hesap şeklinde yıllık olarak hizmet bedelleri ve ödemeler tutulmuş artan kısım arda kalan yıla devretmiş olduğunu, 2021 yılından devir olan 7.870,50 TL, 28/01/2022 tarihli … fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti, 28/02/2022 tarihli … fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti, 30/03/2022 tarihli … fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti, … tarihli …fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti, 31/05/2022 tarihli …fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti, 27/06/2022 tarihli …fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti ve 21/07/2022 tarihli … fatura nolu iş sağlığı ve güvenliği hizmeti olmak üzere e-arşiv fatura kesmiş olduğunu, davalı tarafça bu faturalara itiraz edilmediği gibi 05/07/2022 tarihli 3.000 TL kısmi ödeme yapılmış olup geri kalan kısım ise davacıya ödenmemiş olduğunu, bu sebeple davalı aleyhine Sakarya… İcra Dairesinin… esas sayılı dosyası ile 58.387,34 TL tutarında takip başlatılmış ve bunun üzerine davalı tarafça haksız ve yersiz olarak 29.07.2022 tarihinde tüm alacağa, borca, faiz ve fer-ileri açısından itiraz edilmiş olup takibin durmuş olduğunu, mevcut durumda davacının tahsil edemediği alacağını tahsil edebilmek için taraflar arasında görüşme yapılmış ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, taraflarınca ticari itirazın iptali davalarında dava şartı olması sebebiyle Sakarya Arabuluculuk Bürosu … dosya numarası ile arabuluculuk görüşmeleri yürütülmüş ancak davalı tarafın görüşmelere katılmadığı için anlaşmanın sağlanamamış olduğunu, mevcut durumda takipte kesinleşen alacak miktarı için huzurdaki işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin her türlü haklarını saklı tutarak; davanın kabulünü, başlatmış oldukları Sakarya… İcra Dairesi’nin … E. Sayılı icra dosyasına borçlu tarafından yapılan itirazın iptal edilerek takibin devamını, borca itirazında kötü niyetli olan borçlunun İİK gereğince %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememizce Ankara Cumhuriyet Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne davalı … Limited Şirketi’ne ait takibe dayanak edilen açık hesap ilişkisinde kayıtlı faturaların BS ve BA formunda olup olmadığının araştırılarak, bu araştırma sonucunda elde edilen tüm bilgi ve belgelerin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Gümrükönü Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne davacı…Limited Şirketi’ne ait takibe dayanak edilen açık hesap ilişkisinde kayıtlı faturaların BS ve BA formunda olup olmadığının araştırılarak, bu araştırma sonucunda elde edilen tüm bilgi ve belgelerin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacı tarafın tutulması zorunlu … ve… yıllarına ait ticari defterlerin incelenerek dava konusu açık hesap ilişkisi ve faturalar ile sınırlı inceleme yapılarak faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, icra takibi kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, borca ilişkin yapılan ödemelerin bulunup bulunmadığı, varsa miktarları, davacının 6102 sayılı yasanın 1530. Maddesi uyarınca faiz talebinde bulunduğundan anılan yasal düzenleme uyarınca faturaların davalıya tebliğinden 30 gün sonrasında temerrüt oluşacağı göz önüne alınarak temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş faiz miktarının ne kadar olduğu hususlarında rapor tanzimin istenmesine, ayrıca defterlerin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığının, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı, ticari defterlerin birbirlerini doğrulayıp doğrulamadığı hususlarında rapor tanzim edilmek üzere muhasebeci bilirkişisi … görevlendirilmiştir. Dosya aslı 08/11/2022 tarihinde bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Mali Müşavir Bilirkişisi… 18/11/2022 Tarama Tarihli 16/11/2022 Havale Tarihli bilirkişi raporunda özetle; ” S O N U Ç :
Dava ve icra dosyası ile ticari defterlerinin tetkiki sonucunda, rapor içerisinde açıklanan nedenlerle, her türlü hukuki değerlendirme ve nihai kararın mahkemeye ait olduğu işaret edilerek özetle,
a.) Davacının kendi ticari defterlerinde davalıdan 55.938,50-TL alacaklı olduğu, b.) Davacı defterlerinde yer alan alacak tutarının fatura bazında faiz hesaplanması sonucunda 2.507,15-TL faiz hesaplandığı, görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde rapor düzenlenmiştir.
Davacının ticari defterlerinin incelenmesi yönünden tanzim edilen bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, taraflara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davalı tarafa ticari defterlerini sunması için verilen kesin süreye rağmen süresi içerisinde ticari defterlerini sunmadığı anlaşıldı, ilgili kesin süre tebligatının 13/11/2022 tarihinde e-tebligat yoluyla yapılmış olduğu anlaşılmıştır.
Tarafların usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1-İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
2- Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
3-Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
4-Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
5- TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
6- Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
7-Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
8-İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı olup, uyuşmazlığın icra takibine dayanak yapılan belgelerle sınırlı olarak incelenip çözümlenmesi gerekir. Davacı tarafından icra takibinin dayanağı olarak takip talebine ekli faturalar gösterilmiş, mahkemece davacının iddia ettiği alacak miktarının tespitinde teslim belgelerine dayalı faturalardaki alacağın sabit olduğu kabul edilmiştir. Ancak mahkemece icra takibine dayanak yapılan fatura konusu alacak miktarının ödenip ödenmediği noktasında, takip konusu edilmeyen faturalar da inceleme konusu yapılarak karar verilmesi yerinde değildir. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k.)
9-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
10-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli 2017/19-919 E. 2019/886 K. sayılı “…6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 89. maddesine göre iki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap sözleşmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddelerde cari hesap sözleşmelerinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadıkça TTK’nın cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamayacaktır.
Açık hesap ilişkisi ise önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK’daki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
11-6102 sayılı TTK’nun 1530. Maddesinde Ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiş olup, (2) fıkrada; “Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşer.
(3) fıkrada; Mütemerrit borçlunun alacaklısı sözleşmede öngörülen tarihten ya da ödeme süresinin sonunu takip eden günden itibaren, şart edilmemiş olsa bile faize hak kazanır.
(4) fıkrada; Sözleşmede ödeme günü veya süresi belirtilmemişse veya belirtilen süre beşinci fıkraya aykırı ise, borçlu aşağıdaki sürelerin sonunda ihtara gerek kalmaksızın mütemerrit sayılır ve alacaklı faize hak kazanır:
a) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin borçlu tarafından alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
b) Faturanın veya eş değer ödeme talebinin alınma tarihi belirsizse mal veya hizmetin teslim alınmasını takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
c) Borçlu faturayı veya eş değer ödeme talebini mal veya hizmetin tesliminden önce almışsa, mal veya hizmetin teslim tarihini takip eden otuz günlük sürenin sonunda.
d) Kanunda veya sözleşmede, mal veya hizmetin kabul veya gözden geçirme usulünün öngörüldüğü hâllerde, borçlu, faturayı veya eş değer ödeme talebini, kabul veya gözden geçirmenin gerçekleştiği tarihte veya bu tarihten daha önce almışsa, bu tarihten sonraki otuz günlük sürenin sonunda; şu kadar ki, kabul veya gözden geçirme için sözleşmede öngörülen süre, mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz günü aşıyor ve bu durum alacaklının aleyhine ağır bir haksızlık oluşturuyorsa, kabul veya gözden geçirme süresi mal veya hizmetin alınmasından itibaren otuz gün olarak kabul edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 10. maddesinde ise; “Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.” hükmü yer almaktadır.
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
12- Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen faturalar ve devir alacak (açık hesap devir eden)nedeniyle Sakarya… İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyası ile 55.938,50 TL asıl alacak ve 2.448,84 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 58.387,84 TL üzerinden ilamsız takip başlattığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin davalı borçluya 28.07.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 29.07.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 10.09.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, davadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
13- Davacının takibe dayanak ettiği “devir alacak” isimli alacağın açık hesap ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Yukarıda 10 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; cari hesap sözleşmesi hükümlerinin uygulanabilmesi için 6102 sayılı yasanın 89.maddesi uyarınca taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi anlaşmasının bulunmasının gerektiği, somut olayda taraflar arasında böyle bir sözleşmenin bulunmadığı, dosya kapsamı ve 10.paragraftaki ilkeler nazara alındığında önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumu şeklinde bir ilişki olduğu anlaşılarak taraflar arasındaki ilişkinin açık hesap ilişkisi olduğu (benzer yönde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Daresinin 2020/387 esas 2021/914 Karar) anlaşılmış ve yargılama açık hesap ilişkisine göre yürütülmüştür.
14-Taraflar arasındaki açık hesap ilişkisi ve faturalar incelendiğinde; taraflar arasında faturaya dayalı ticari ilişkinin bulunduğu, tarafların tüzel kişi tacir olduğu, faturaların tarafların ticari işletmelerini ilgilendirdiği anlaşılmıştır. Az yukarıda 3-9 arası paragraflarda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, taraflar arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla tarafların delil olarak dayandıkları ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, davacı tarafından verilen sürede ticari defterin yerin bildirilmiş, davalıya sonuçları da hatırlatılarak ticari defterlerini sunması için ihtar gönderilmiş, 13.11.2022 tarihinde usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davalı taraf ticari defterleri dosyaya sunmamış veya yerini bildirmemiş olduğundan, 6100 sayılı yasanın 222/3. maddesi gereği davacının usulüne uygun defter kayıtlarının hükme esas alınması gerekmiştir. Bu hususta davcının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu dosyamıza sunulan 16.11.2022 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında faturalara dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, davcının ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin olduğu bildirilmiş, yine faturaların davacının ticari defterlerinde kayıtlı oldukları de nazara alındığında, bu nedenlerle taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle ticari ilişki olduğu kabul edilmiştir.
15-Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan 16.11.2022 tarihli rapora göre, davacının ticari defterlerinin takibe konu faturalar yönünden birbirini doğrulaması, defterlerin usulüne uygun tutulması ve dosyada defter kayıtlarının aksini gösteren kesin delilin de bulunmaması, 14 numaralı paragrafta açıklandığı üzere davalının kesin süreye rağmen defterlerini dosyaya ibraz etmemesi nedeniyle taraflar arasında akdi ilişkinin kurulduğu anlaşılmış, davalının tebliğ aldığı faturalara TTK’nın 21. maddesindeki 8 günlük itiraz süresinde fatura içeriklerine itiraz etmediği, dolayısıyla davalının fatura içeriğini kabul ettiği anlaşılmıştır.
16- Yukarıda 14 ve 15 nolu paragraflarda detaylandırıldığı üzere; 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3 maddelerine göre tarafların ticari defter kayıtları nedeniyle; taraflar arasında takibe konu açık hesaba kayıtlı faturalar nedeniyle davacının davalıdan 55.938,50 TL alacaklı olduğu, davcının defter kayıtlarının bu yönüyle birbirlerini doğruladığı, takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 55.938,50TL alacaklı olduğu kanaatine varılmış, bu nedenle davalının takibe yaptığı itirazın 55.938,50TL tutarındaki asıl alacak yönünden haksız olduğu, defter kayıtlarına göre ve dosyaya sunulan kayıtlara göre anılan bedel yönünden faturalara ilişkin davalı tarafından bir ödeme de yapılmadığı anlaşılarak, anılan bedel yönünden davacının haklı olduğu anlaşılmış, davalının likit olan bu bedel yönünden itirazında haksız olduğu, alacağın likit olduğu da nazara alındığında 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki şartları oluşan icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiştir.
17-Yukarıda 11 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere; Ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde, alacaklı, kanundan veya sözleşmeden doğan tedarik borcunu yerine getirmiş olmasına rağmen, borçlu, gecikmeden sorumlu tutulamayacağı hâller hariç, sözleşmede öngörülmüş bulunan tarihte veya belirtilen ödeme süresinde borcunu ödemezse, ihtara gerek olmaksızın temerrüde düşeceğinin 6102 sayılı yasanın 1530.maddesinde düzenlendiği, anılan madde hükümlerinin uygulanabilmesi için fatura düzenleyen tarafın tedarikçi olması, taraflar arasında hizmet tedarikine ilişkin bir sözleşme olmasının gerektiği, davacının dosya kapsamıyla tedarikçi olduğu yönünde bir iddiasının olmadığı gibi bu yönde dosyaya da bir delilin sunulmadığı, dolayısıyla TTK’nın 1530/2. Maddesinin eldeki davaya uygulanmasına olanak bulunmadığı anlaşılmıştır. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK’nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Taraflar arasında da sözleşme ile ödeme günü kararlaştırılmadığı için davacı alacaklı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamaz. (Benzer yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3266 esas 2018/4228 karar)Bu nedenlerle davacının takip öncesi işlemiş faiz yönündeki talebi yerinde görülmemiş, olaya TTK’nın 1530.maddesi uygulanamayacağından takipte ticari temerrüt faizi uygulanması gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalı borçlunun Sakarya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 55.938,50 TL asıl alacak üzerinden devamına,alacağa takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2- Asıl alacak miktarı olan 55.938,50 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
3-Dosyaya sunulan davacıya ait ticari defterlerin davacıya iadesine,
4-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine gereğince kabul edilen değer üzerinden alınması gereken toplam 3.821,16-TL harçtan daha önceden ödenen toplam 997,11-TL harç düşüldükten sonra eksik kalan 2.824,05-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye İrad Kaydına,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T (madde-13 İkinci Kısım İkinci Bülüm) göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan; 80,70-TL Başvuru Harcı, 997,11-TL Peşin/nisbi Harcı, olmak üzere toplam 1.077,81-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan; 1.200,00-TL Bilirkişi ücreti, 79,50-TL Tebligat, Posta ve diğer masraflar, olmak üzere toplam 1.279,50-TL yargılama giderinin kabul red oranı dikkate alınarak 1.225,84-TL lik kısmının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin ise davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/01/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı