Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/775 Esas – 2023/157
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/775 Esas
KARAR NO : 2023/157
HAKİM :…
KATİP : …
DAVACI :…
VEKİLİ : Av….
DAVALI : …
VEKİLİ : Av….
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/09/2022
KARAR TARİHİ : 07/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı aleyhine davalı tarafından … İcra Dairesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibin başlatılmış olduğunun, davacının, davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığından, söz konusu icra takibinin haksız olup kötü niyetli olduğunun, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile haksız ve kötü niyetli icra takibinin yargılama sonuna kadar tedbiren durdurulmasını, teminatın yatırılması için davacı tarafa süre verilmesini, ve davacı tarafça yatırılacak teminatın davalıya verilmemesini, davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespit edilmesini, müvekkili menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı asil 10/10/20222 Havale Tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Dava yanın dava dilekçesinin baştan sona hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar/beyanlar ihtiva etmekte olduğunu, Türk Ticaret Kanununun genel ilkeleri ve ticaret hayatının gerçekleri göz önüne alındığı takdirde ticari hayata duyulan güven ve ticari hayatın sürekliliğinin, sürati gereği davacı tarafın yasal veya somut hiçbir dayanağı olmayan iddialar ve beyanlar üzerine kurguladığı davanın reddinin gerekmekte olduğunun, Haksız yere borca itiraz eden borçlunun İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) davasının esastan reddini, davacı borçlunun takip konusu alacağın %20’den aşağı olmarmnak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 24/10/2022 Havale Tarihli beyan dilekçesi ile; “Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun yargı çevresinin, Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiş olduğunu, davalının iddia ettiğinin aksine, eldeki davada yetkili mahkemenin Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava dilekçesinde detaylı olarak açıkladıkları üzere, söz konusu senedin, davalı tarafından müvekkile bilgisi ve rızası dışında birtakım evraklar içerisinde imzalatılmış olup, davacının davalıya borçlanma gibi bir iradesinin bulunmamakta olduğunu, davacının, araç kiralama sözleşmesinin tarafı olmamasına rağmen, aracın teslimine ilişkin evraklar içerisinde söz konusu senedin kendisine imzalatılmış olduğunu, davacının davalıya borçlanma iradesi olmadığı sabit olduğundan, eldeki dosyada ispat yükü, davalı/ alacaklı üzerinde olduğunu, yargı içtihatlarının da bu yönde olduğunu, davalının, davacının borçlanma iradesi olduğunu ve bunu kabul ettiklerini iddia etmiş olduklarını, davalının, araç kiralama yetkisinin bulunduğunu iddia etmiş fakat buna ilişkin dosya arasına herhangi bir belge sunmamış olduğunu, ayrıca, davalının, mahkeme tarafından talep edilen araç kiralama sözleşmesini de dosyaya sunmaktan imtina etmiş olduğunu, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespit edilmesini, davacının menfi tespit davacı açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle, takip konusu alacağı %29’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce Sakarya Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Sakarya Ticaret ve Sanayi Odasına, Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odasına davacı ve davalının tacir veya esnaf kaydı olup olmadığının, ticari işletmesinin bulunup bulunmadığı hususlarında mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Sakarya Akyazı Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne dava tarihi olan 09/09/2022 tarihi itibariyle; Gelir vergisinden muaf olup olmadığı, Basit Usulde Götürü Usulde vergilendirilip vergilendirilmediği, Son bildirdiği vergi matrahının ne olduğu, d- İşletme usulünde defter tutup tutmadığı, tutuyorsa yürütülen faaliyetinin VUK’nun 177/l. Maddesinin 1 ve 3. Bendindeki limitlerinin yarısını veya 2. Bentteki limitin tamamını aşıp aşmadığının davacı ve davalının tacir olarak nitelendirilip nitelendirilmediği hususlarında mahkememize bilgi verilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Türkiye Noterler Birliği’ne … Plakalı aracın geriye dönük malik bilgilerinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce Garanti Bankası Adapazarı Şubesi’ne … … … … … …IBAN numaralı hesabına ilişkin kayıtlar ile … … ait TR…IBAN numaralı hesaba ilişkin 2022 yılı 5.ayına ait hesap hareketlerinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş olup bu hususta gerekçeli ara karar oluşturulmuştur.
Akyazı İcra Müdürlüğüne …/… sayılı takip dosyasına dava konusu edilen senedin önlü – arkalı fotokopisinin bir suretinin mahkememize gönderilmesi için müzekkere yazılmış ve müzekkere cevabı dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizin 24/01/2023 Celse tarihli duruşmada davacı tanığı … … alınan ifadesinde özetle; “Davacı eşim olur, davalı … … benim çalıştığım … … Ltd.Şti ile araç kiralama işi yapan … … Kiralamanın sahibidir, benim çalıştığım firmanın araç kiralama işi olmuştu, bu nedenle davalı ile irtibata geçtik, araç kiralama için görüştük, kiralık araç Akyazı kuzuluktaydı, o esnada eşim olan davacı Akyazı’da olduğu için aracı teslim almasını istedik, eşim de gidip aracı teslim aldı, teslim esnasında kendisine bir takım evraklar imzalatılmış bunların arasında senet olduğunu biz sonradan öğrendik, bunun üzerine ben davalıya bizzat aradım, ayrıca yazılı olarak … da irtibata geçtim, kendisi aracın teslim edildiğinde senedin teslim edileceğini söyledi, 1 hafta sonra aracı teslim ettik ancak senet teslim edilmedi, bildiğim kadarıyla senedin imzalanması aşamasında herhangi bir zorlama olmadı sadece hızlı bir şekilde bazı evrakların imzalatıldığını söylemişti, ,dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 24/01/2023 Celse tarihli duruşmada davacı tanığı … …… alınan ifadesinde özetle; “Ben … … çalışmaktayım, diğer tanık … … konuşmalarına şahit oldum, davacıya bizim çalışmış olduğumuz … … Ltd.Şti’nin kiralamış olduğu aracı teslim aldığı sırada davalı tarafından senet imzalatıldığını duydum, bu duyulduğunda karşı tarafla irtibata geçildi ancak çözümlenemedi, kiralanan araçlarda bazı hasarlar vardı buna ilişkin davalı ile görüşüldü, davalı hasarların çalıştığımız şirket tarafından ödenip fatura edilmesi halinde ödeyeceklerini söylediler, şirket tarafından hasar ödemesi yapılıp faturalandırıldı, ancak davalı herhangi bir ödemede bulunmadı ayrıca diğer tanık … … de arayıp araçlardaki hasarın tamamen giderilmemesi halinde davacıya ait senedin icraya konulacağı yönünden söylemlerde bulundu, ben buna ilişkin telefon görüşmelerine şahit oldum ,dedi.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 07/03/2023 Celse tarihli duruşmada davacı tanığı … … alınan ifadesinde özetle; “Ben davacının eşinin çalıştığı yerde çalışmaktayım bu nedenle davacıyı tanırım, davalıyı tanımam. Dava konusu senedi davacıdan nasıl alındığına ilişkin herhangi bir bilgim yoktur, ben de davacıdan sonra iş yerinin kiralaması için araç teslim aldım , ben de teslim alırken bir takım evraklar imzalatıldı, formalite olduğu söylendi , daha sonra davacının senet imzaladığı , senet nedeniyle hakkında takip başlatıldığını öğrendik , benim de bir senedim olduğunu söylediler, evraklar imzalatılarken evraklar imzalanmadan araç teslimi yapılmayacağını söyledikleri için imzaladım, bana bunun haricinde herhangi bir şey söylemediler , dedi, “şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tarafların usulüne uygun davetiyenin tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
1- Gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukukî ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Menfi tespit davası 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.
2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklindedir.
3- Her somut olaydaki maddi vakıaya göre lehine hak çıkaran taraf ve ispat yükü şekilleneceğinden, maddî hukuk kuralına ilişkin bu vakıaların doğru ve net bir şekilde belirlenerek ortaya konulması gerekmektedir. Maddede aksine düzenleme olmadıkça ibaresi eklendiğinden, kanunda ispat yükü ile ilgili özel bir düzenlemeye yer verildiğinde, ispat yükü genel kurala göre değil de kanunda belirtilen özel düzenlemeye göre belirlenecektir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
4- Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir. Menfi tespit davasında kural olarak, hukukî ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukukî ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Keza açılan menfi tespit davasında alacaklı (davalı) nın senedin ihdas (veriliş) nedenini değiştirmesi (tâlil etmesi) hâlinde de kanıt yükü alacaklı davalıya düşer (Çavdar, 755). Borçlu bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukukî ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukukî ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira davacı borçlu, senedin varlığını kabul etmekle birlikte bir hukukî ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukukî ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmektedir.
5- Borçlu (davacı) menfi tespit davasına konu senedin teminat, hatır senedi olduğunu veya alacaklı (davalı) ya avans olarak verildiği iddiasıyla menfi tespit davası açabilir. Bu şekilde açılan menfi tespit davasında, kanıt yükü borçlu (davacı) dadır (Çavdar, 766). (HGK’nın 2017/(6)3-969 esas- 2021/866 karar)
6-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 778. maddesi yollamasıyla 680. maddesinde; “Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı ileri sürülemez; meğer ki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün bulunmuş olsun.” hükmü bulunduğu, Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu hüküm uyarınca açığa senet düzenlenmesinin mümkün olduğu, senedin boş olan kısımlarının sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerekir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3438 esas 2019/5216 karar)
7-Bir hukuki işlemin ve bu kapsamda bir sözleşmenin kuruluşunda ortaya konulan iradelerin bozulmamış, bir diğer ifade ile fesada uğramamış olması gerekir. İradedeki bozulmanın, sözleşmenin diğer tarafının ya da üçüncü bir kimsenin aldatması sonucu ortaya çıkması hâlinde beyan sahibi, sözleşmeyle bağlı tutulamaz (TBK m.36). Aldatma fiili maddi bir vakıa niteliğindedir ve kanun koyucu, bu vakıanın senede bağlanmasının mümkün olmadığını öngörerek, ispat vasıtası olarak senet dışındaki delillere başvurulmasına cevaz vermiştir ( 6100 sayılı HMK m.203/ç). Bu düzenleme, özellikle yazılı sözleşmeler bakımından, senede karşı senetle ispat kuralının (HMK m.201) önemli istisnalarından birisini oluşturmaktadır (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.II, 6.b., İstanbul 2001, s.2297; Postacıoğlu, İ.E.: Şehadetle İspat Memnuiyeti ve Hudutları, İstanbul 1952, s.208 vd.; Pekcanıtez Medeni Usul Hukuku, C.II, 15.b., s.).
8-Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında kambiyo senetleri ile bunların düzenlenmesine temel teşkil eden asıl borç ilişkisinden soyut bir borç oluşturulduğu, senedi elinde bulunduran kişinin ayrıca alt ilişkiyi ispatlamak zorunda olmadığı; kambiyo senetlerinin de aldatma suretiyle elde edilebileceği ve aldatma vakıasının da tanıkla ispatlanabileceği sonuçlarına varılmaktadır. (HGK 2017/19-1627- 2018/1187 )
Somut olay Yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilirse;
9- Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde, icra takibine konu senedin, dava dışı üçüncü kişi olan … ….. Ltd. Şti ile davalı arasındaki oto kiralama sözleşmesinin eki niteliğinde olduğunu, davacının kiralanan bu aracı almak için gittiğinde kendisine hızlı hızlı bir takım evraklar imzalatıldığını, kendisinin borçlanma iradesinin olmadığını, ayrıca kiralama bedelinin … ….. Ltd. Şti tarafından ödendiğini ileri sürerek takip konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiştir. Davalı taraf cevap dilekçesinde, dava dışı … … Ltd. Şti ile aralarında bir kira ilişkisinin olmadığını, kambiyo senetlerinin illetten mücerret olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
10- Yukarıda 1 ila 5 numaralı bentlerde açıklandığı üzere Yargıtay HGK’nın 2017/(6)3-969 esas- 2021/866 karar sayılı ilamına göre; davaya konu senedin kambiyo senedi olması, kambiyo senetlerine yönelik menfi tespit davalarında ispat yükünün borçlu olan davacı üzerindedir. Davacı borçlu bu iddiasını 6 numaralı paragrafta detaylandırıldığı üzere yazılı olarak ispatlamak durumundadır. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3438 esas 2019/5216 karar sayılı ilamı) Dosyaya sunulan delillere göre davacı davaya konu bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığını yazılı olarak ispat edememiş, bu şekilde üzerine düşen ispat külfetini yerine getirememiştir.
11-Davacı dava dilekçesinde bono düzenleme iradesi olmadığını, davalının iradesini sakatladığını iddia etmiş, yukarıda 8 numaralı paragrafta detaylandırılan Yargıtay HGK 2017/19-1627- 2018/1187 E-K sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 6100 sayılı yasanın 201 ve 203/ç maddeleri düzenlemesine göre irade fesadı hallerinin tanık ile ispatının mümkün olduğundan, davcının bildirdiği tanıklar dinlenmiş, davacı tanıklarının senedin düzenlenmesine ilişkin doğrudan bilgilerinin olmadığı, davalının davacının iradesini sakatlayan bir durumdan da bahsetmedikleri gibi bu hususta bir bilgilerinin de olmadığı anlaşılarak, davacının irade fesadı iddiasını da ispat edemediği anlaşılmıştır.
12- Davacının dayandığı deliller arasında yemin delili bulunmakta ise de; davcının ileri sürdüğü irade sakatlığı iddiasının ispatının yemin ile olamayacağı gibi, davacının bonoyu icra takibine konu etmesi nazara alındığında, TCK’nın TCK 156.maddesinde düzenlenen suç nedeniyle kovuşturmaya sebebiyet verebileceği anlaşılarak 6100 sayılı yasanın 226/1-c maddesi gereğince yemin deliline başvurulmamış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiş, takip durdurulmadığından davalının tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
Hüküm: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın tazminat talebinin reddine,
3-Yürürlükte Bulunan Yargı Harçları Tarifesine göre alınması gereken 179,90-TL harcın mahsubu ile fazladan alınan 348,57-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı asilin ve vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, verilen kararın, taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/03/2023
Katip …
e-imzalı
Hakim …
e-imzalı