Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/750 E. 2023/293 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/750 Esas – 2023/293
T.C.
SAKARYA
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/750 Esas
KARAR NO : 2023/293

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : …
VEKİLİ : …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : ….
DAVA İHBAR OLUNAN :…

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/08/2022
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafın İcra Müdürlüğü’ne yapmış olduğu itiraz haksız ve kötü niyetli oldığunu, zira müvekkil şirket ile davalı şirket arasındaki ticari işe konu edim müvekkil tarafından yerine getirildiğini, edime konu maskeler davalı şirkete teslim edildiğini, Davalı tarafın İcra Müdürlüğüne dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin süresinde cevap dilekçesi verdiği ve davanın reddini talep ettiği,
Bilirkişi …bilirkişi raporunda özetle; Davalının 2020 Yılları Ticari defterlerin H.M.K. 222. maddesinde belirtilen ticari defterlerin İbrazı ve Delil olma şartlarını taşıdığı, Davalının Ticari defterlerinin Genel kabul görmüş muhasebe standartlarına, ticari defterlerindeki kayıtları Tek düzen hesap planına uygun olarak kaydedilmiş oldukları, Davacının dosyaya sunduğu faturalar ile davalının Ticari defterlerine kaydetmiş olduğu faturalar arasında herhangi bir fark bulunmadığı, davacının kayda aldığı 13 adet fatura tutarına tekabül eden 708.588,00TL faturaların davalıya ulaştığı, Davacı ve davalının söz konusu faturaları kayda aldığı, Davalı 13 adet fatura tutarı olan 708.588,00TL karşılığında davacıya 400.000,00TL banka üzerinden ödeme yapmış olduğunu davacının ve davalının ticari defterlerinde kayıt etmiş oldukları, Davacı … Şirketi’nin dosyaya sunduğu 07.09.2020 tarihli muavin defteri, 120 1 00049 Solid Tıbbi Malzemeler … cari hesabı dökümünde 708.558,00TL fatura bedelinden 400.000,00TL banka üzerinden yapılan ödeme mahsup edilmiş, davalıdan alacağının 308.588,00TL olduğu, Davacı…Şirketi’nin 2020 Dosyaya sunmuş olduğu fatura ve muavin defteri dökümünden …Limited Şirketi’nden (708.588,00 – 400.000,00-308.588,00TL) 308.588,00TL alacaklı olduğu, Davalı… Şirketi’nin 2020 Ticari defter kayıtlarında 708.588,00TL fatura karşılığı borcuna dair 400.000,00TL banka üzerinden ödeme sonucu borç bakiyesinin 308.588,00TL olduğu, Davacının 2020 yılında 5 adet 284.796,00TLtutarındaki kesmiş olduğu iade faturasının kaydından sonra borç bakiyesinin 23.792,00TL olduğu, 2021 yılında kesmiş olduğu 23.792,83TL fatura neticesinde 0,83TL alacaklı duruma geçmiş olduğu 2021 yılında yapmış olduğu yevmiye kaydıyla 0,83TL alacak kaydını Verilen sipariş avansları 159 00 M0O8 hesaba virman yapmış olduğunu belirtmiştir.
Olaya ilişkin yasal düzenlemeler ve yargı içtihatları değerlendirilecek olursa;
İcra Takibine İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (2004 sayılı kanun 62.madde)Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir. (2004 sayılı kanun 67.madde)
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır. (HGK 2017/(19)11-1309 Esas. 2021/377 Karar)
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 21. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satım ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar )
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterleri ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir. Ayrıca Hukuk Muhakemeleri Kanunu, bazı belgelere senetle ispat kuralının aşılabilmesi ve hakimin delilleri değerlendirirken takdir yetkisini kullanabilmesi imkanını vermiştir. Ancak belgenin, kesin delille ispatlanması gereken bir vakıa karşısında bu kuralı aşıp değerlendirilmeye alınabilmesi için HMK m. 202’de belirtilen bütün unsurları karşılaması gerekmektedir. Hakimin bu konuda yani kurala istisna getiren “kanuni unsurlar” üzerinde ise herhangi bir takdir yetkisi yoktur; bu unsurların objektif olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir belge ancak aleyhine kullanılacak kişiden kaynaklanmışsa ve hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa delil başlangıcı sayılabilir. Bu bağlamda elektronik veriler de delil başlangıcı teşkil edebilir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/5327 esas- 2021/5363 karar)
Somut Olay Yukarıdaki Açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa;
Davacı tarafından davalı aleyhine dava konusu edilen 3 adet fatura ile ilgili olarak Sakarya …. İcra Müdürlüğü’nün …/… esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlatıldığı, başlatılan takipteki ödeme emrinin 07.07.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalının ödeme emrine 06.07.2021 tarihinde 2004 sayılı yasanın 62.maddesindeki yedi günlük sürede itiraz ettiği, itiraz dilekçelerinin davacı tarafa tebliğ edilmediği, eldeki bu davanın 24.08.2022 tarihinde 2004 sayılı yasanın 67.maddesindeki bir yıllık sürede açıldığı, anlaşılmış ve esasa geçilmiştir.
Dosya kapsamında davacı tarafın davalı ile aralarındaki 3 adet faturaya dayanarak eldeki takibi açtığı anlaşılmıştır. Az yukarıda detaylandırıldığı üzere; faturalar tek başına taraflar arasındaki akdi ilişkiyi gösteren bir delil olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19)11-944 Esas. 2021/197 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; satıcı/hizmet veren tarafından gönderilen faturanın alıcı/hizmet alan tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Yine TTK’nın 21.maddesine göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bu bağlamda taraflar arasındaki akdi ilişkinin olup olmadığının tespiti amacıyla davacının delil olarak dayandığı ticari defterlerinin incelenmesi gerekmiş, bu hususta davacı ve davalı tarafın 2020 yılına ait ticari defterlerinin incelenmesi için dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi incelemesi sonucu dosyamıza sunulan 27.02.2023 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalının 2020 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, davalının davacıya verilen sipariş avansı olarak 0,83 TL alacağının olduğunun ticari defter kayıtlarında göründüğü, davacı tarafın dosyaya sunduğu fatura ve muavin defter dökümünden davalıdan 308.588,00 TL alacaklı olduğu, davacının dosyaya sunmuş olduğu belgeler üzerinden yapılan incelemeler neticesinde ticari defterlerin birbirlerini doğrulamadığı bildirilmiştir.
Davacı vekiline 17.11.2022 tarihli celsede 2020 yılına ait ticari defterlerin dosyaya sunulması veya bulunduğu yere ilişkin açıklama yapılması için 2 haftalık kesin süre verilmiş, davacı vekili tarafından 01/12/2022 tarihli dilekçesinde müvekkile ait ticari defterlerin müvekkil şirketin muhasebecisi İsmail Mert isimli kişi tarafından muhafaza edilmekte iken bu şahsın almış olduğu hapis cezasının infazı kapsamında ceza evinde olduğunun öğrenildiğini, şahıs ile iletişime geçildiğinde ticari defterlerin nerede olduğunu bilmediğini, ceza evinden çıktığında yardımcı olabileceğini beyan ettiğini, müvekkil şirketin ticari defterlere ulaşmasının mümkün gözükmediğini, bu ara kararın yerine getirilemediğini, söz konusu ticari defterlerin mahkemeye ibraz edilemediği bildirilmiştir.
Davacı vekili 04/05/2023 tarihli celsedeki beyanında ticari defterleri daha önceki beyan dilekçesinde belirttikleri üzere dosyaya sunamadıklarını, ceza evindeki muhasebeci ile görüştüklerinde ticari defterlerin bulunduğu yeri hatırlamadığını kendilerine söylediğini beyan etmiştir.
TTK’nın defter tutma yükümlülüğü başlıklı 64. Maddesinde “(1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
(2) Tacir, işletmesiyle ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi, karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla yükümlüdür.
” düzenlemesine yer verilmiştir.
Ayrıca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığından çıkarılan 19.12.2012 tarihli ticari defterlere ilişkin tebliğin 12. Maddesinde “Her tacir ; tutmakla yükümlü olduğu ticari defterleri ve bu defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde on yıl saklamakla yükümlüdür” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafın tüzel kişi tacir olduğu yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda ticari defter tutma ve saklama yükümlülüğünün bulunduğu, ancak davacı vekili tarafından ticari defterlerin bulunduğu yerin mahkememize bildirilmediği, ticari defterlerin dosyaya sunulmadığı, ticari defterlerin bilirkişi incelemesine ibraz edilemediği anlaşılmıştır.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir (HMK m 222/1, TTK m. 83/1). HMK’nın 222/2. maddesi uyarınca, ticari defterlerin ticari delil olarak kullanılabilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının bir birini doğrulamış olması gerekmektedir. Öte yandan aynı Kanunun 222/3. maddesi uyarınca da, ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kabul edilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekmektedir.
Dosya kapsamında alınan 27.02.2023 tarihli rapora ve davacı vekilinin 01/12/2022 tarihli dilekçe içeriğine göre, davacının ticari defterlerini dosyaya sunamadığı, bulunduğu yere ilişkin de bildirimde yapılmadığı, davacının tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defterleri dosyaya sunamayarak ibrazdan kaçınmış sayıldığı, davalı tarafın incelenen 2020 yılına ait ticari defter kayıtlarında davacıdan 0,83 TL alacağının olduğunun ve davacı tarafından dosyaya sunulan belgeler ile davalının ticari defterlerinin birbirlerini doğrulamadığının anlaşıldığı, davacı tarafından dosyaya faturalar ve muavin defter dökümü dışında bir belgenin sunulmadığı, tek başına fatura düzenlenmesinin akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli olmadığı, açılan davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğu davacının davalıdan alacaklı olduğunu ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı tarafından kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davacının dava açmakta kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın dava açılışında yatırılan 4.867,09 TL peşin harçtan mahsubu ile fazladan alınan 4.687,19-TL’nin yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiginden A.A.Ü.T göre hesaplanan 42.900,00-TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Arabuluculuk dosyasında yapılan ve hazineden karşılanan 1320 TL harcamanın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Fazla yatan gider avansı ile delil avansı var ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Adalet Bakanlığı Hukuk Muhakemeleri Gider Avansı Tarifesinin 5.maddesine göre karar kesinleştikten sonra istek halinde ve taraflar hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin (e-duruşma vasıtasıyla) ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere, 6100 sayılı yasanın 321/2. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın en geç bir ay içinde re’sen tebliğe çıkarılacağı hususu da bildirilerek verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/05/2023
Katip …
e-imzalı

Hakim …b
e-imzalı